bildirgec.org

william shakespeare hakkında tüm yazılar

Tüm Zamanların En Büyük Sanatçısı: Victor Hugo

24black mamba24 | 19 January 2010 11:29

Ünlü Fransız yazar Andre Gide kendisine yıllar önce sorulan “En büyük Fransız şairi kimdir?” sorusunu şöyle yanıtlamıştı:
“Ne yazık ki, Hugo! Victor Hugo!”

Victor Hugo
Victor Hugo

Hugo bugün, Fransız olmanın ötesinde insanlığın evrensel duygularını dile getiren sayılı yazarlar arasında yer alıyor. Yaşarken söylediği şu sözlerle de, bulundu çoğrafyayı ve zamanı aşarak bütün dünyayı kucaklıyor:

“Ben şimdiye kadar mevcut olmayan bir partiyi temsil ediyorum: Uygarlık partisi. Bu parti yirminci yüzyılın partisi olacaktır. İlk önce Avrupa Birleşmiş Milletlerini meydana getirecek, ondan sonra da Dünya Birleşmiş Milletleri’ni.”

Victor Hugo 28 Şubat 1802 günü üçüncü erkek çocuk olarak dünyaya geldiğinde o kadar cılızdı ki, onun değil yazar olmak, yaşayacağına kimse inanmıyordu. Aile ortamı da Hugo için oldukça sağlıksızdı. O daha doğmadan önce anne baba arasındaki ilişki neredeyse bozuktu.
Babası Leopold Hugo, Napoleon‘un ordusunda önce binbaşı, sonra general olmuş, imparatorluğun ordusuyla ülke ülke dolaşıyordu. Küçük Victor zaman zaman, annesi ve kardeşleri ile Paris’ten ayrılarak babasının peşinden gidiyordu. Ama anne ve babanın bitmek bilmeyen kavgaları sanki onlarla birlikte yolculuk ediyor, bu renkli geziler kavgalarla son buluyor ve Paris’e dönüyorlardı.

İletişim araçlarının olmadığı bir çağda, bu geziler Victor için büyük bir sanştı. İleride yazacağı ölümsüz yapıtların oluşumunda bu geziler de etkili olacaktı. Beş yaşında İtalya‘yı gördü. Onu asıl etkileyen, 1811’de gittiği İspanya‘ydı. Madrid‘de Prens Masserano’nun sarayına yerleştiklerinde küçük Victor büyülendi. Gelecekteki yapıtlarından biri olan “Hernani” dramının ilk tohumları düşüncelerine orada yerleşmeye başladı. Burada babası onu soyluların gittiği yatılı bir okula gönderdi. Okulun hademesi, kamburdu. “Notre Dame’ın Kamburu” romanındaki Quasimodo karakterinin oluşumunda bu hademe Victor Hugo için bir ilham kaynağı oldu.

Romeo + Juliet (1996)

queennothing | 29 December 2009 16:36

Shakespeare‘nin ölümsüz eserinden uyarlanan “Romeo + Juliet“, Avusturyalı yönetmen Baz Luhrmann tarafından çekildi. Film, sinemaseverlerden geçer not alsa da, bazı izleyiciler eserin fazla modernleştirildiğini düşünmekte. ‘En İyi Set Dekorasyonu’ dalında oscar’a aday gösterilen filmde ‘Romeo’yu Kaliforniyalı aktör Leonardo DiCaprio oynarken, ‘Juliet’ karakterini de New York doğumlu aktris Claire Danes canlandırıyor. Ayrıca filmde İngiliz aktör Pete Postlethwaite, John Leguizamo, Paul Sorvino, Harold Perrineau, Brian Dennehy, Zak Orth, M. Emmet Walsh, Jamie Kennedy ve Dash Mihok gibi isimler yer alıyor.

Capulet ve Montague, birbirine düşman iki ailedir. Senelerdir süregelen bu kavga, Montagueler’den genç Romeo ve Capuletler’den genç Juliet’in döneminde de tazeliğini korumaktadır. Aşksızlıktan yakınan Romeo’ya karşılık, evlenme çağına gelen Juliet, ailesi tarafından evlendirilmek istenir. Capulet Malikanesi’nde verilen büyük bir davete, davetli olmadığı halde katılan Romeo, istenmediği yerde bulunduğunun farkındadır, fakat genç adam Capulet Ailesi’ne karşı bir düşmanlık beslememektedir. Lakin aynı durum Capulet Ailesi için geçerli değildir.

My Own Private Idaho (1991)

turictanyel1 | 01 December 2009 13:54

1991 yapımı, River Phoenix, Keanu Reeves gibi isimlerin yer aldığı aynı zamanda bir William Shakespeare oyunundan esinlenilmiş sahneler bulunan My Own Private Idaho yönetmen Gus Van Sant ‘ın sinemaya aktarmasıyla ayrı bir tat bulmuş bir dram. Film adını 1976 da kurulan Cindy Wilson ve Kate Pierson’in vokallik yaptıkları ve şarkı söylemekten çok ‘sprechgesang’ denilen enterasan bulduğum tarzda konuştukları B-52adlı grubun bir şarkısından gemektedir. Yönetmen Gus Van Sant’ın otel kapıcılığı yaptığı bu filmde çoğu sahne yine Portland Oregon’da kendisine ait eski bir evde çekilmiştir. Aynı zamanda senaryosunda Gus Van Sant filmin baş karakterlerini vermiş olduğu Mike ve Scott isimlerini gerçek hayatta tanıştığı iki sokak fahişesine ithaf ederek öyküleştirmiştir.

Korku

icetea | 02 December 2007 14:29


İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor , sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor , reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor , gençliğin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyada iyi bir şey bırakmadığı için.
Ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için.
Ve yaşamaktan korkuyor, kendisi için değil, başkalarına göre
yaşadığı için!

= William Shakespeare =