bildirgec.org

uykusuz hakkında tüm yazılar

20 Sene, 1000 Sayı ve Leman

Ulucan | 13 January 2011 10:03

Türkiye’nin en eski ve köklü mizah dergilerinden olan Leman, 1992 yılında Limon dergisi kapanınca Limon dergisini kuran Şükrü Yavuz, Mehmet Çağçağ, Tuncay Akgün, Suat Gönülay, Can Barslan ve Gani Müjde gibi mizahçılar tarafından kuruldu. Derginin yazar ve çizerleri; Güneri İçoğlu, Kaan Ertem, Can Barslan, Behiç Pek, Tuncay Akgün, Kemal Aratan, Atilla Atalay, Ahmet Yılmaz , Suat Özkan, Mehmet Çağçağ, Bahadır Boysal, Gökhan Dabak ve Nihat Genç.
Kurulduğu günden bu yana 20 yıl içinde -dile kolay- 1000 sayı çıkardı.

Afili Filintalar

AsetilCoa | 03 August 2010 15:45

Onur Ünlü, Murat Menteş ve Alper Canıgüz 15 Ocak 2010’da bir site kurdu. İsmi Afili Filintalar . Bu yeni nesil edebiyatçıların şiir, anı, deneme gibi her türde ve her konuda yazı yazdıkları bir edebiyat sitesi. 3 kişiyle yola çıkan ekip şimdilerde 30 kişi. Onların deyimiyle çete giderek büyüyor. Hiç bir yazarı atlamadan paylaşmak istedim. Liste uzun: Afşin Kum, Ah Muhsin Ünlü, Alper Canıgüz, Aslı Tohumcu , Bedia Ceylan Güzelce, Emrah Serbes , Erkan Şimşek , Fatih Altınöz, Ferhat Uludere, Fırat Budacı, Gökdemir İhsan , Gökhan Özcan, Hakan Albayrak, Hakan Önder, Kaan Çaydamlı, K. Egemen İpek , Meltem Gürle, Murat Menteş ,Onur Ünlü, Murat Uyurkulak, Murat Zelan, Orhan Düz , Samed Karagöz, Selçuk Orhan, Selman Bayer, Şafak Altun, Şenol Erdoğan, Taha Ayar, Tayfun Salcı, Umut Taydaş , Zeynep Arkan gibi birçok ismine aşina olduğumuz yazar ve gelecekte tahminimce ünlü olacak yazarlardan oluşuyor çete. Bir film websitesini andıran karizmatik siteleri ve kaliteli yazılarıyla okuyucularının harika zaman geçirmelerini sağlıyorlar. Kimi zaman yüzünüzü güldüren hafif iğneli, bazen içinizi burkan çok lezzetli yazılar yazıyorlar. Siteyi şimdiden sık kullanılanlarıma ekledim ve canım her edebiyat çektiğinde ziyaret ediyorum. Bu kadar üretken ve yetenekli yazarları bir arada okumak pek nasip olmuyor. Siteyi incelediğinizde ne demek istediğimi anlayacaksınız. Facebook ve Twitter sayfalarından da onları takip edebilirsiniz.

Bazı yazarlarımız hakkında kısa kısa notlar:
Afşin Kum bir çok bestesi bulunan yetenekli yazarımız. Myspace sayfasından şarkılarını dinleyebilirsiniz.
Alper Canıgüz şaşırtıcı kitapların yazarı diye anılan yazar. Aynı zamanda psikolog ve reklam yazarı. Kitapları: Tatlı Rüyalar, Oğullar ve Rencide Ruhlar, Gizliajans
Onur Ünlü Ah Muhsin Ünlü takma adlı şair. Güneşin Oğlu, Polis filmlerinin yönetmeni ve senaristi.
Fatih Altınöz Şizofrengi dergisinin kurucusu. Güle Güle, Gülüm, Çinliler Geliyor filmlerinin senaryosunu yazmıştır.
Fırat Budacı şu anda Uykusuz’da “Kendimi Durduracak Değilim” adlı köşesini yazıyor.
Kaan Çaydamlı ve Şenol Erdoğan birlikte 1989’da 6 45 adlı yayınevini kurmuşlardır.

Markopaşa

icetea | 07 July 2010 11:34

Bahsedeceğim dergi Türk basın tarihinin en eski ve en yüksek trajlı dergilerinden biridir. 1946 yılında Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz ve Mustafa Mim Uykusuz tarafından hazırlanıp her hafta cuma günü çıkarılmıştır. Dönemin baskıcı politikasından ve Markopaşa’nın yazar kadrosunun mizahi ve eleştirel dilinden dolayı ancak 22 sayı çıkarılabilmiştir. Ardından Aziz Nesin ve Sabahattin Ali, Merhumpaşa, Malumpaşa, Yedi-Sekiz Hasan Paşa,Hür Marko Paşa, Bizim Paşa, Ali Baba ve Kırk Haremiler gibi isimlerle yayını tekrar devam ettirmeye çalışmış ancak tutuklama, alıkoyma, işkence vb. nedenlerden dolayı bunu gerçekleştirememişlerdir.

Dergi uzun süre “Toplatılmadığı zamanlar çıkar” veya “Yazarları hapishanede olmadığı zamanlar çıkar.” gibi ibarelerle çıkmıştır. Derginin logosunda ise, dert dinleyen bir adam resmi vardır, ancak, o zamanın her şeyde bit yeniği arayan kesimi bu resmi sovyet selamına benzetmiş ve dergiye -yazarlara- kominist yaftası vurmuştur. Bu olayın ardından Sabahattin Ali’nin yazdığı yazıda, özellikle bu selamın ‘sovyet selamı’ olduğunu söyleyen kişiye (Falih Rıfkı Atay) ithafen yazdıkları gayet ilgi çekicidir: Ukalanın biri Meclis’te, Hz. Muhammedin’in kızları Hendek savaşında şehit düştüler, demiş.
Meclis’te bulunun zarif bir zat da ” Kızları değil, oğullarıdır, Muhammed’in değil, Ali’nin oğullarıdır. Hendek savaşı değil, Kerbela’dır. Hangi birini düzelteyim,” demiş. İşte bu hatalar gibi, Ulus gazetesi de adeti üzerine büyük bir gaf yapmıştır. Hangi birini düzelteyim. Markopaşa sovyet değildir, selam ayakla değil, elle verilir. Sovyet selamı öyle değildir. Resimde Markopaşa selam vermiyor, elini kulağına götürmüş, dert dinliyor. Ve işin en mükemmeli de bu resim tek çizgi ilave edilmeden Ulus’un arşivinden alınmıştır.
Ey Ulus ve ey Falih Rıfkı!
Neren doğru ki, kalemin doğru olsun.

aşkı yazmak

taha3045 | 24 July 2009 11:54

tüm yaşanmış,yazılmış,bitmiş aşklardaki kahramanlardan biriyim ben
hepimiz onlardan biriyiz
tüm doğuran kadınlar, tüm duygusal insanlar
kızlar,adamlar çaresiz,duygusal veya fettan
kim varsa yaşayan
tüm hikayelerin baş kahramanı onlar

daima bedel ödeyen
seven sevilen veya öyle oldugunu zanneden
geçmiş ve gelecek zamanlardaki tüm aşklardaki
gizli yada açık, hükümlü hükümsüz
sevmek hepsine dair

En güçlü imparatoru güçsüz kılan neyse
en basiretsizi tarihe geçiren de o
geçerli olanı yoksayan, en geçersizi geçerli yapan
kural tanımayan ve en sert kuralları koyan o
esiri en aydınlıkta hür eden de o
en özgür insanı tutsak kılan da..

Absürd komedi filmi : Fasulye

gorcun | 15 April 2009 11:27

Fasulye
Fasulye

Komedi denince ülkemizde genelde akıllara küfür eden, magandalık yapan, bağıran çağıran, etrafta orasını burasını açan tipler gelir.
Tabii ki espri anlayışı bundan ibaret olmayan birçok insan olsa da genel olarak düşünülünce en çok böyle algılandığı Recep İvedik gibi bir filmin gişe başarısından da anlaşılabilir. En azından Recep İvedik 2 olarak kalsında Türk Sinemasında komedi anlayışı daha iyi yerlere gelsin.

Recep İvedik
Recep İvedik

Tabii ki yazının konusu Recep İvedik değil aksine ondan kaliteli ama aynı değeri görmemiş bir film olan Fasulye. Film köyde saf bir gencin (Selim Erdoğan)yaşlıların büyük coşkusuyla vergi iade zarflarını şehre götürmek için göndermesiyle başlar. Bu arada gence görünen aksakallı dede (Haluk Bilginer)filmin absürt komedi olacağının sinyallerini verir.

Fasulye
Fasulye

Absürt saçma, anlamsız olarak adlandırılabilir. Absürt komedi ise komedi klişeleriyle dalga geçerken, saçma ve anlamsız olaylardan komedi unsuru yaratan bir türdür. Kanımca başarılı bir şekilde yapıldığında müthiş bir komedi unsuruna dönüşür. Coen kardeşlerin filmlerinde çokca görülen bu tarz Türkiye’de mizah dergilerinde (Gırgır, Leman, L-manyak, Penguen, Uykusuz, Lombak) fazlaca görülse de Türk sinemasında çok fazla bulunmamaktadır.

Bilişim sektörü sendikasına kavuşuyor

XmeG | 27 December 2008 12:18

Bilişim sektörü içinde yer alan birçok insan genellikle zor şartlarda çalışıyordur. Düzensiz çalışma saatleriyle, yorucu, sağlık için sorun teşkil edici işlerdir bunlar. Bazen kendimizi düşünmemiz gerekebiliyor işte böyle durumlarda zor şartlarda da olsa hakkımızı aramak, arayanlara destek olmak da gereklidir. Bu konuda daha önce de şurda belirtildiği gibi sendikalaşma çalışmaları benzer sektörlerde yapılmaktaydı. Hakkında detaylı bilgiye yeni sahip olduğum Bilişim Sendikası ile ilgili ziyaret edebileceğiniz şu site bilgilenmek için yeterli olabilir. Bilişim çalışanları olarak haklarını aramak isteyen yada hakkını arayanlara destek vermek isteyenlerin ziyaret edebileceği bir site. Bu konu hakkında Uykusuz yazarlarından Barış Uygur’un şu yazısı da dikkate değerdir.

Uyumak tarihe mi karışacak?

Rick Deckard | 06 January 2008 12:14

Amerikan askeri savunma araştırmaları ajansı DARPA bilimadamlarınca geliştirilen bir ilaç uykusuzluğun yol açtığı vücut dengesizliklerini ortadan kaldırıyor. Burun spreyi formunda alınan Orexin A hormonu, tespit edilebilen bir yan etkisi olmaksızın uyku ihtiyacını ortadan kaldırıyor.
Maymunlar üzerinde yapılan laboratuar testlerinde, 36 saat boyunca uykusuz bırakılan maymun denekler, Orexin A hormonu verildiğinde, anlama ve dikkat testlerinde diğer maymunlarla aynı başarıyı sağlamayı sürdürdüler.
DARPA elbette öncelikle bunu yorulmayan ve uyku ihtiyacı olmayan askerler yaratabilmek için geliştirse de zamanla herkesin kullanımına açık hale gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
Şimdiye kadar geliştirilen benzer ilaçlar bir süre sonra yüksek tansiyon ve dengesiz davranışlara yol açıyordu. Yeni ilaç ise beyin tomografisinde hiç bir anormallik yaratmıyor.
Birçok bilimadamının görüşüne göre aslında uyumak canlıların yaratılışından bu yana, gecenin karanlığının bilinmezliğinden kaynaklanan korkuyu bastırma ve enerjiyi verimli kullanma mekanizmasından başka birşey değil. Yapılan araştırmalar etraftaki tehdit unsurlarının azalmasıyla uyku saatlerinin azalması arasında bir benzerlik olabildiğini göstermiş. Insana sekiz saatlik uyku yeterken bu oran balinalarda beş, fillerde üç ve zürafalarda ise birbuçuk saat.
İnsanlar zaten günümüzün zorlaşan yaşam şartlarında uykuya daha az yer verir hale geliyor, kahve ve çay gibi yan etkileri olan uykusuzluk bastırıcı uyarıcı madde kullanımı giderek artıyor.
Hayatımızın üçte birini yani 25 yılı uyuyarak geçiriyoruz, burundan alınan bir doz “uyku” ile hayatımızı 25 yıl uzatmak fena bir fikir gibi görünmüyor…

Ellerinin İzi

plakton | 29 August 2007 18:20

Kent en derin uykusunda, ışıklarından anlıyorum.
Sessiz…
Bedenime gömülü gece ise, her zamanki gibi beni çağırıyor yine, Bak ay da yok. Yakamoz tarlaları gibi, görünmüyor o da artık. Birazdan dalacağım cadde, cadde sokak, sokak. Arşınlayacağım bu kenti. Demiştim ya, bu kent ağır geliyor bana diye. Çünkü hep bakışlarında susuyordu ay, on dördünde.

Ellerimi bileklerimden sen kestin. Biliyorsun… Ellerimden ellerinin izni almak için yaptın bunu. Neredeyse içime sızacaktın damarlarımdan. Ha buz kesecekti yüreğim, ha sen. Bakışlarım örtülüydü geceyle, içimde sinsi düşünceler hiç şarap içmedi ki. Ama ne akşamındayım kentin, ne sabahında işte. Sen ki gecenin üzerini karalayıp geçtin. Sen ki gecelerce sinsi düşünceler ile şarap içtin ya işte? Ellerimde ki izin soldu, renkler yok oldu. Alaca tan kırmızısı ay’ı tutmaya başladı… Birazdan balıkçı fenerleri denizi aydınlatmaya başlayacak ve hep bir ağızdan arayacağız seni. Bu olabilesi kurgunun ortasında, onlardan önce bulabilmek ümidiyle…