bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Bir duygudan kopamıyorsanız ona bağımlısınız demektir

| 16 July 2008 13:51

Kendini bilen ızdıraplarını yok eder
Kendini bilen ızdıraplarını yok eder

80 yaşına gelmiş babasının, neden hala bir çocuk gibi kıskançlık krizlerine girdiğini anlayamıyordu. Neden hiç ders çıkarmıyordu acaba? Yaşı ve yaşadıkları hala neden buna engel olamıyordu? Can çıkmadan huy çıkmaz sözünü mü kanıtlıyordu babasının bu davranışları?

Bir süredir hafif. Org da bulunan “korku” isimli yazıya takılmıştı. Hayatında, bazı durumlara verdiği tepkiyi yazıyı okuduktan sonra daha iyi anlayabiliyordu. Yaşı 40’a yaklaşmıştı ama yazıda bahsedilen farkındalık mevzusunu hiç anlamamıştı. Acaba… Dedi kendi kendine. Bu anladıklarım farkındalığın bir aşaması mı? Sonra terimlere takılmamayı daha doğru buldu. Farkındalık anlaşılmaz bir şey gibi görünse de, yazarın, kendini tanıma ve bilme, öğrenme ve duygularını kontrol etme gücü diye adlandırdıklarını kendi hayatında irdelemeye başladı.

Şükretmek ama tatmin olmamak

darjeeling | 16 July 2008 12:05

Gerçekten herşeyden sıkılmış bir ben var benden içeri.. Şükrediyorum, çünkü inançlıyım. İnançlıyım ve şükrediyorum ama bu başka bir şey. Öyle çok şeye sahibim ki. Bu bizim olmayan sahte dünyada o kadar çok şeyim varki aslında. Ailem, bir arada ve bozulmamış ailem, işim, param, sağlığım, tek başına ayakta durabilme cesaretim, hırçınlığım, insanlığım.. Aslında dolu doluyum ama hani biliriz ya insan hayatta bir şeyler için savaş verdiğinde aslında yaşadığını hisseder, işte bende o amaç yok. Kiminin çocuğu var ve onu büyütmenin peşinde, kimi evlenmeye hazırlanıyor ve yeni bir hayat aşamasının eşiğinde. Benim şükretmeme rağmen hayatımdan tatmin olmamamı sağlayan şey de işte tam buralarda bir yerlerde. Bir kadın olarak yalnız olmak. Çoğul yaşama geçmenin özlemi, yeni bir hayat evresinin kenarında bile dolaşıyor olmamak. Uzun süredir bir heyecan yaşamadığını fark etmek ve bunalmak. Ne iğrenç ne pis bir hismiş bu. Ne kadar çok şey var ve ben gerçekten ne kadar sıkıldım bu HERŞEYDEN. Çözüm belli ama ne zaman gerçekleşeceği belli değil..
yeter….

Anadolu Ateşi ile Yanmak…

07ebru | 16 July 2008 11:48

Hemen hemen her ilimizin kendine ait kültürü,sosyal yapısı ve halayı vardır,izlerken bile yorulduğumuz Karadeniz yöresinden tutun da en ağır olanı bile izleyenlere ziyafettir.Mesela Tokat Yöresinde “Ağırlama” bölümü oyunun en yavaş bölümüdür. Peşinden “yanlama” bölümü başlar. Son olarak hızlı bölüme geçişe de “Yelleme” derler.Horon olayı ise müthiş bir performans ister,izlemesi zevkli ama araya katılıp bende iki horon tepeyim desek tepildiğimizde kalırız.Elazığ Halk Oyunları “Halay Bölgesi” içinde hareketlilik açısından diğer il ve bölgelere göre ağır ve estetiktir.Nedeni ise halay için kullandıkları klasik sazların Türk Sanat Müziğine yatkın olmasından diye bir görüş hakimdir.

İyi ki doğdum

makaleci | 16 July 2008 11:18

Kanaviçedeki kadar eşit kareler var mıydı hayat denklemimde bilemem, kim bilebilir?

Bildiğim, her alınan nefesin hakkı ile verildiğidir…

Tüm kumpaslara yanıt yaşama sevincimdir,
mayın tarlalarının tahayyülü artık bir hiçtir…

Doğduğun saati söyleyebilmeleri aciz bir bilgiçliktir,
kalan ömrün uzunluğunun tahmin isteği ise artık çok gereksizdir…

Euro 2008 ve Unutamayacağım Anılarım

SIMONLIVE | 16 July 2008 09:49

Arkadaşlarla Euro 2008’e katılmak için İsviçre’ye yola çıktık,grubumuz kalabalıktı hepsini tanımıyordum ama tanımak için sabırsızlanıyordum.İlk gözlerimizin birbirine dokunduğu anda içime akan sıcaklığı beynimi sarmıştı,arkadaşlarımla sohbet ederken bile onun yönünde olan arkadaşıma laf atıp duruyordum onu rahat izlemek adına.
Yolculuk bittiğinde otele yerleştik,benim aklım hala içimi ısıtıp beynimi esir alan güzeldeydi,öyle mahsun ve mağrur bakışları vardı ki sanki çok acı çekmiş,yorulmuş,kırılmış ama hala yaşam isteği ölmemiş gibiydi.Bu hali bana çok dokundu,onu hiç incitip üzmeyeceğimi biliyordum o yüzden ona yakın olmak istiyordum,aşkam yemeği için tüm grup önce lobide buluştu oradan yemek salonuna geçtik.Onu görünce için akmaya başlamıştı,beyazlar giymiş sülün gibiydi,başını öne eğmiş kaçamak bakışlarla utanarak bakıyordu bana hemen de kaçırıyordu gözlerini işte bu tavrı beni daha da etkisi altına almıştı.Yemek sırasında allem ettim kullem ettim karşısına oturdum ama keşke oturmasaymışım kız utancından yemeğini yiyemedi geç fark ettim durumu biraz odunluk var serde.Gözüm ondan başka şey görmüyordu ki yemeğini yiyor mu yemiyor mu anlamadım bile.Benim tek derdim ve düşüncem onun kaçamak bakışlarını yakalamak ve şimşekler çaktırmaktı.