bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Yalnız Yaşamanın Karşı Konulmaz Getirisi

BAYEMRE | 05 August 2008 15:38

Sürekli kendi kendine olduğundan bir süre sonra kendinden bile sıkılmaya başlar insan.
Sabah yataktan çıkmaz istemez, kahvaltı mı?
O da ne, hiç bilmez.
Hastalansan bir tas has hoşaf verenin olmaz, ağrın sızın geçip ayağa kalkana kadar aç durursun. Bazen karın gurultusunun şiddeti yataktan kalkmayı tetikler ama bu duruma gelene kadar aç kalmamanızı tavsiye ederim.
Bulaşıklar kokar ta ki koku sizi rahatsız edene kadar. Yıkayayım da şu kokudan kurtulayım dersiniz ama kirler keçeleşmiştir çok uğraştırır arada yıkamak yerine sinirinizden “hay senin porselenine emi, tohumuna para mı saydım lan yenisini alırım bunu kazıyacağıma” diyerek çöpe fırlatabilirsiniz.
Velhasıl-ı kelam ince iştir yalnızlık…
En kötüsü de eve bir arkadaşınız gelecek olsa evi toplamak bir haftanızı alır, nedense arkadaşlar randevu almadan baskın yapmayı sever.
Sonra başlar nasihatler “ne bu halin yazık ediyorsun kendine, evlenmelisin” diye. Ya evlenip kızın da mı başını bu pisliğe sokayım.
Yok yok evlenmiş olsam böyle yapmam ki ne salatalar yaparım ben ona, yorulmasın diye tozları da ben alırım.
Ne diyorum ben ya!!!

Okyanus gözlüme…

kelebeklerozgurdur | 05 August 2008 15:38

Yaşamımdaki en güzel şey seni kucağıma almaktı, gördüğüm en buyuk mucizeydin sen….

Bebek odasının camına gözlerimi dayayıp ağlayarak seni yıkamalarını, boyunu ölçüp tartmalarını, küçücük tulumunu saniyeler içinde giydirmelerini hayranlıkla izledim…

Seni hemşirenin elinden kapıp, annenin yanına çıkardım. Baban; yorgun gözleri kapıda, merakla seni bekleyen annenin yanına oturmuş saçlarını okşuyordu…

Seni onun kucağına bırakmadan, kulağına yavaşça “annen seni iyi ki doğurmuş” diye fısıldadım..

ah zaman, sende böyle yitip gidecekmiydin aşklarım gibi, daha dün gibi..

Karşı Pencereden Sevdiğim

usttire | 05 August 2008 13:48

Ben seni hep karşı pencereden sevdim
Sabahları işe gideceğin saati bekledim
Sen arada işe geç kaldın
Ben ise hep vaktinde
Penceremdeydim
Güneş gibi sabahım sendin
Bazen hiç uyumadan bekledim
Sabahı seni düşünerek zor ettim
Yürüyüşünü sevdim
Çantanı kurcalarken gördüğümde
Neyi aradığını merak ettim
Sen bildin ama ben bilemedim

Gökkuşağı

makaleci | 05 August 2008 13:48

Yağmur bitmiştir…Ne var ne yok yere inmiştir de, ortalık sahici bir toprak kokusuyla canlanmıştır…

Ne zamandır birikmiş olan bulutlar ağlamış, rahatlamış, sesini çıkaran gök gürültüsü bile ortalığı kaplarken umarsızdır artık, dökmektedir içini…Her şey gri görünür o an…Başka bir renge mecâlleri olmayan yağmur ve bulut ikilisi renk isteminden yoksunlardır, rahatlamaktır istedikleri…İşte tam da bundan sonra,gri bir ağlamadan sonra gelir güzellik…Gökkuşağı o kadar berrak ve kararlıdır ki;daha önce gökkuşağının içindeki renkler başka zeminlerde görülmüş olsa da, o yağmurdan sonra bunu arz-ı endam ederken görmek insana o renkleri ilk kez keşfediyormuş heyecanını verir…Emek vardır sanki biraz…Az önce yağan yağmurun hediyesidir o…Acı çekilmiş, ortalık yerle yeksan olmuştur evvelinde…Ve sonrasında bu renklere kavuşmak varmış, hediyedir…Dibe vurmak en iyidir, daha hızla yukarı yükselirsin…yağmur en iyidir, akmalıdır, seslenmelidir ki arkasından gökkuşağı gelsin…Gökkuşağı bünyede, bu gözler tarafından görülmekte…Ne güzelmiş…!

Di gah gel

ODEON | 05 August 2008 11:36

Yeis’e düşme yanarsın
Mahlûkata sarılsana
Boşa nefes alma
Hakkını ver

Mânâsız gözle süzme
Sen her şeysin
Di gah gel
Yola düşelim…