bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

PİYERLOTİ VE MUTLU

cpgulen | 17 August 2008 21:50

İstanbul’da yine sımsıcak bir gün dü.
ev de oturmanın anlamı yok,zaten çatı ısınmış ev hamamvari olmuştu.
İş yerimden adı gibi Mutlu olmayı hak eden bir arkadaşımız evleniyor,akşam toplanıp düğüne gidecektik.
toplanıp hep beraber düğüne gittik,biraz eğlenip tebrıkleri de sunduktan sonra,4 bayan arkadaş hadi beraber bir yere gidip çay içelim dedik.
nereye
nereye
derken
Eyüp’te ki piyorloti’ye gidelim, zaten kandil akşamı İsatanbul’u oradan seyreyliyelim dedik.
ey güzel piyorloti sen ne muhteşemsin
boşuna şiirlere,
yazarlara,
ressamlara
konu olmamışsın.
Her yer insan kaynıyor,tıklım tıklım,sigaramızın dumanı bile havada asılı kalıyor;
birer çay,manzara , sohbet ve her yer ışıl,ışıl
”sana bir tepeden baktım ey azız İstanbul”
boşuna dememişler…
ne güzel bir manzara güzelim İstanbul’um.
Tüm güzellikleri de,çirkinlikleri de içinde toplamışsın,
doyamadım seyretmeye,
hiç birimiz doyamadık sohbete,muhabbete,arkadaşlığa …
ee
vakit gece yarısı oluyor,kalkmalıyım malum evde çocuklar beni bekler.
veda etmeliyim,
arkadaşlarıma siz oturun biraz daha seyreyleyın Haliç’i dedim ve müsade istiyerek mekandan ayrıldım;
her yer insan seli..
ah Mutlu’cum ne sıcak bir gün de evlendin ama olsun
ruhunuz daima sıcak,yürekleriniz daima birbiriniz için çarpsın.
elveda Piyorloti
elveda bekarlık….

bu kadınlar ne yapıyor

astral | 17 August 2008 21:39

http://www.milliyet.com.tr/Yasam/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&Kategori=yasam&ArticleID=979367&Date=17.08.2008&b=Sizce%20bu%20kad%FDnlar%20ne%20yap%FDyor&ver=31

Ben Uyumadım Dün Gece Ya Sen Uyuyabildin Mi?

zaynakim | 17 August 2008 21:37

Hiç uyumadım bu gece, gece miydi neydi bende anlamadım. Aklımda sen vardın ve sensiz geçecek günlerim. Kendime mi daha çok üzülüyordum. Senin bensiz geçecek günlerine mi?
Bilmiyorum. İkimize de dokunacak bu durum. Sende üzüleceksin benim gibi. Gururlusun ya belli de etmezsin şimdi. Belli etmezsen ben nasıl belli edeceğim üzüntümü?Birinin bu gurur zincirini kırması lazım, benden bekleme ne olur öyle vasıfsızım ki. Kıramadım gururumu, bağışlamam kendimi ama sana da belli etmem. Sen yapsan bu kez, söz bir daha ki sefere ben yapacağım. Öğret bana gururumu kırarak nasıl yaşayacağımı, öğret ki bunu başarıp seninle olayım.Ortası yok bunun belki sonu da yok. Yapamıyorum anlasana. Sensiz de olamıyorum. Çözüm de bulamıyorum. Off çıkamadım bu işin içinden.
Bu kadar zor olmak zorunda mı, kızıyorum bazen. Hem telefonumu unuttum da ne demek. Kırgın ve kızgınım sana.Merak ederdim hep birbirini sevenler nasıl bir sebep üretip ayrılırlar diye. Böyle oluyormuş işte. Sana söyleyecek çok sözüm var. Dedim ya hiç uyumadım diye. Midem de ağrıdı senin yüzünden şimdi de başım ağrıyor bu kez senden değil, uykusuzluktan. Sen rahatça uyudun mu söyle bana, uyudun mu?
Şimdi bana “baksana o zaten seni sevmiyormuş ki diyecekler” söylesene ne cevap vereceğim.

Anız Başlarında Ata Binecektik Hani?

ODEON | 17 August 2008 21:30

Öyle çok şeyimi kaybettim ki hayatta şimdi de seni kaybetmek istemiyorum. Kaybetmemek için uğraştım ama beceremedim. Ben beceriksizin biriyim demiştim ama sana sen inanmamıştın. Bak gördün mü nasıl da sözümün eri çıktım. Ben anlamıyorum bu işlerden ve hiçbir zaman da anlayamayacağım sanırım.
Ama kışlık hazırlık yapmaktan iyi anlarım. Mesela kırmızıbiberi alır haşlarım içine de sarımsak koyarım. Kavanoza da zeytinyağı doldururum. Kışın seninle birlikte bunu yemeyi hayal ederim. Hayali bile doyururdu beni ama seninle aç kalmayı sensiz hayalinle doymaya tercih ederdim. Bir şarkı geldi aklıma “hani verdiğin sözler, hani ellerin nerde, hani huzur bulduğum.” diye devam ediyor işte.
Kırmızıbiber de istemem, kış gelsin de istemem. Sen yokken ne gelirse gelsin ya da ne gelmezse gelmesin ne fark eder ki.
Huzurumdun sen benim. Bilmem hiç bunu hissettin mi? Hissetmemişsen suçlu benim. Kahve de içmem artık. Hele şiir hiç okumam. Müzik de dinlemem artık. Seni hatırlatan ne varsa çıkarırım hayatımdan ama bir seni çıkaramam bunu öğrendiğin gün gel bana. Hiç soru sormam.

Çok Acıdı Mı Aşkım?

07ebru | 17 August 2008 21:29

Doktorlarla görüşüp en iyi yöntemin yüzüklü mü yoksa klasik yöntemle yapılanı mı diye öğrenmeye çalışıyordum. Bu arada her gün eve anneanneme gelen doktor ile sohbetimiz olaya son verdi.“Evde sünnet olacak oğlan mı var, ben onunla bir görüşeyim” dedi.Nasıl başardıysa oğlumu ikna etti ve “birkaç saat sonra geri geleceğim anestezi uzmanını ve gerekli olan malzeme çantamı alıp döneceğim” dedi.
Hepimiz bir tarafa koşturduk, bu kadar aceleye geleceği planda yoktu. İşin en zor kısmı oğlumu sünnet olmaya ikna edebilmekti ve bu başarılmıştı. Artık durmak yoktu.Olay yerinden uzaklaştırılmaya çalışılıyordum. Bazı nedenlerim vardı. Uzağında kalamıyordum. Operasyon başlayana kadar sürekli ona sarılıp,
“hemen bitecek, hiç canın acımayacak, iğneden önce bile uyuşturucu sprey sıkacak, ne olduğunu anlamayacaksın, kurtulacağız şu fazlalıktan, hadi anneciğim güçlü olmalısın, duanı oku o esnada başka bir şey düşünme, ben hep yanında olacağım, hadi aşkım güçlü ol” diyerek hem oğlumu hem kendimi teskin etmeye çalışıyordum. Teyzesi bir kenarda ağlayıp duruyor, anneanne şaşkın sağa sola gidiyor ne yaptığını o da bilmiyor. Prensesim ise abisine ne olduğunu anlamaya çalışıyor.Operasyon başladı. Doktor, anestezi uzmanına “iki seferde keseceğiz” dedi. Bu ne demek ya diyemedim, oğlum endişelenir diye sustum ama ben çok endişelendim. Haklı bir sebep varmış iki seferde kesmeyi düşünmelerinin ama bunu daha sonra öğrendim. Bu arada iki sefer de değil, üç seferde kesildi. Bu da haklı bir sebepten dolayı oldu. O an bunları kavrayamıyor insan ilk kez bir sünnete tanık oluyorum ve o çocuk benim oğlum. Buna can mı dayanır?Oğlum sabırsızlanıyor üç sefer olması işin süresini uzattığından dolayı sürekli kendini kasıyor. Elleri ile kendini yırtıyor gibi yaptığını gördükçe benim içim yırtılıyor.Hadi aşkım duanı oku diyorum. “anne ben okuyamıyorum sen okur musun “ diyor. Onun yerine ben okuyorum ve daha önceden arkasına hemen âmin diyen oğlumdan ses yok. Neden sonra aklına geliyor ve âmin diyor. Kendimi kötü hissediyorum oradan çıkıp odanın önünde kendimi yavaşça yere bırakıyorum. Kendimdeyim ya da değilim, ben de bilmiyorum. Doktor masa lambasını tutacak biri var mı diye sesleniyor. Bu sesle kendimi topluyorum. Oğlumun bana ihtiyacı var hadi kızım kendine gel ayağa kalk diyorum. Lambayı tuttum. Olaya odaklandım ve koptum. Annem ve kız kardeşim beni yerden kaldırıp yatağıma götürmüşler ondan sonrası yok bende.

Uzunca bir süre kendimi bilmeden kalmışım kendime geldiğimde oğlum ne oldu diye yataktan fırladım. Oğlumu gördüm ama ona dokunamadan tekrar bayılmışım…
Anne olmak ne kadar zor Anne, anne olunca anladım. O anları hatırladıkça hep soğuk terler döküyorum şu an bile.

Ne Sen Bildin Ne Ben Bildim…

ODEON | 17 August 2008 21:28

Ne sesin kaldı ne nefesin
Gittiğin yolda izin bile yok
Peşinden gelemiyorum
Gelmemi ister miydin?
Gerçi bunu da bildiğim yok
Gel desen gelirdim
Bunu da senin bildiğin yok
Yine yitirdin beni
Yine bitirdin beni
Sil baştan yapmak zor değil
Sadece silmek zor
Silindiği kadar
Silinmeyenler de
Payıma düşen kâr
Gittiğin yol karanlıktır
Şimdi senin ellerin de üşümüştür
Kaç kere dedim sana
Danalık yapma
Dinlemedin beni
Düştün yollara
Yolun açık
Aydınlık olsun
Sok ellerini cebine de
Bari cebinin astarı ısıtsın
Karanlıktan korkarsan bir ses ver
Yine koşar gelirim
Ama bunu da sen bilmezsin.

Ben Seni Önemsiyorum Ya Sen?

EDVARENTE | 17 August 2008 21:24

Kendimi ve sahip olduğum hayatımın değerli olduğunu biliyorum. Zamanım ne kadar olursa olsun bunu iyi değerlendirmek ve sağlı yaşayarak geçirmek istiyorum. Çünkü ben hasta olmaktan, hastalanıp hastaneye düşmekten çok korkuyorum.Hastane çevresinden geçmek bile beni olumsuz etkiliyor.
Küçükken günlerce seruma bağlı olarak geçirdiğim günlerden kalma bir sıkıntı bu. Sevmiyorum hastane önündeki incir ağıcını…Nerede sağlıklı yaşamak adına bir bilgi bulsam dalıyorum hemen çünkü sağlıklı yaşamak ve ansızın ölmek belki de ölümden korkuyorum…Sağlıklı yaşamak adına ne öğrendiysem bunu sevdiklerimle paylaşıyorum ki onlarda sağlıklarını yitirmesin ve hastaneye düşmesin diye. Buna rağmen büyüklerime söz geçiremiyorum.“Onu yemeyin, bakın onun yerine bu daha sağlıklı “ diye söze başlasam hemen “tamam canım anladık” diyerek susturulmaya çalışılsam da…Ben onları önemsiyorum.

Ol…

GRAFTONCUN | 17 August 2008 17:00

Gecenin gölgeli matemli
Yasını tutmaya gelmiş yıldızlar
Yakaladım tekini
Sordum
Neden bu kadar parlaksın diye
Beni fark etmen için diye
Fısıldadı kulağıma
Gitme hemen
Biraz daha kal soracaklarım var dedim
Hemen sor
Başkaları da beni fark etmeli dedi
Niye o kadar uzaktasın
Dokunmak istediğimde
Uzanamıyorum
Biraz yaklaşsan
Biraz da sen gelsen
Olmaz dedi
Olmaz
Olma
Ol…

Ela ile tanışmamız…

SIMONLIVE | 17 August 2008 16:40

Adı Ela değil ama ruhu ela, gözleri ela, dokunuşu ela hatta “ela” sadece o diyebileceğim kadar ela. Rutin bir iş toplantısıydı, öyle alıştım ki artık bu toplantılara benim için heyecanını yitirmişti. Oysa bu toplantılara katıldığım ilk acemilik dönemlerinde büyük heyecan duyardım. Yeni insanları ve aynı sektördekileri tanımak hoşuma giderdi.Sıradan bir gece gibi başladı. Toplantının yapıldığı alan yine çok güzel hazırlanmıştı. Eski arkadaşlarla karşılaşınca seviniyordum. Yenileri ile tanışmak için sabırsızlanırdım. Diyorum ya artık bu tip heyecanlarım kalmamıştı. Eski bir arkadaşımla karşılaştım çok sevindim. Yanında arkadaşları da vardı, tanıştırdı. Ela ile tokalaşırken gözlerim elasına takıldı. Bu nasıl bir ela?Sanki göz bebeğinin iris bölümünde hareket eden bir su var ve rengi de ela olduğundan ela yüzüyor gibi. Ben bunu anlatamayacağım, anladım o nedenle de o suda kendi halimde yüzeyim. Yüzerken derinlere de açılsam boğulmuyorum sadece âlem değiştiriyorum. Hangisi daha korkunç bilemiyorum. Kıza dalıp gidiyorum. İyi yüzme bilirim ama bu başka…
Ela ile ela olmak istiyorum.