bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Yalnızlık

ventola | 20 December 2010 13:37

İnsan bilir yalnızlığını, yalnızlığının farkındadır. Nereye kadar gizleyecek ki… Gizlemesi daha kötü ya, bastırmış olur. Kendini sinemaya, içkiye, sigaraya, bir şeylere vurup ne kadar kaçabilecek ki… Daha da büyüyecektir içinde acısı. İnsan yalnızdır. İlişki içinde bile yalnızdır, bütünleşemez. Sevgilisi, aşkı sadece ebediyen çekip çıkarıyorsa o zaman bir şey diyemem, ama ne kadar mümkün bu? Oluyor mu? Yoksa kendini kaptırdığı en sürükleyici ilişkisine rağmen yalnızlığın acısını iliklerine kadar hissediyor mu? Bir gün yine yalnız kalacağı düşüncesi ya da bir gün yalnız kalması gerçekten… O zaman nasıl bir yalandır bu; bu sözde bütünleşme, sözde aşk dediği o ilişki ne yüzeysel bir şeydir. Ah ah bu nasıl bir aptallık!?

Yalnızlık var, insan farkında. Ama nedir bu yalnızlık, insan için neden acı ve korkutucudur? Eğer mutluluk olarak görülürse tabi ki mutluluktur yalnızlık. İnsan için her şey bakış açısıyla şekillenir. Elbette bakış açısını ayarlamak çok da kolay olmuyor; ama bu, bakış açısının rolünü yok saymamıza sebep değil. Bakış açısı insan için her şeydir.

etoro

cilo6 | 20 December 2010 12:18

http://turkish.etoro.com/

GEL BENİMLE KAL DİYEMEMEK…

astral | 20 December 2010 12:18

Telefon çaldığında henüz vakit geç değildi. Ekranında onun adını yazan telefonu aldığında, dudakları kulaklarına uzanırken ev dolu olduğundan Trak sadece ‘Canım’ dedi.

Küt, direk söze girdi enfes ses tonuyla. Radyo programının nadide spikeri edasıyla konuşmaya alışkındı.

Oysa o bu halinin farkında değilken ve merhaba dahi demeden direk; ‘Aynı eve taşınmamız ortalığı karıştıracak bir durum. Farklı şehirlerde çalışmamızsa beni üzecek bir durum.

Durum, durum…’ dedi.

Dudakları büzülmüş olduğundan zor konuşuyordu. Ona bunları söylemesi gerekiyordu.

Türkçe Yazım Dilinin Önemi

cilo6 | 20 December 2010 11:01

Dünya toplumları ayakta kalabilmek için dillerine çok büyük önem vermektedir. Bir milletin gelişebilmesi için konuşma ve yazım dilini özenli kullanmak gerekir.
Siz biriyle konuşurken kullandığınız kelimeler doğru ve yerli yerindeyse karşınızdaki kişinin sizi anlaması zor olmayacaktır.Bir söz vardır ” Ne söylediğiniz değil, karşınızdaki kişinin sizi ne derece algıladığı önemlidir.” Bir olayı, bir şeyi tarif ederken dilimizi güzel kullanabiliyorsak, o derece başarılı olur ve sözümüzü o derece dinletebiliriz. Eğer sohbet ortamlarında aranan biri olmak istiyorsanız, dilinizi özenli kullanınız. Son birkaç yıldır üzülerek belirteyim ki güzel Türkçemize maalesef yabancı kelimeler iyice yerleşmiş sanki Türkçenin birer parçasıymış gibi taleb görmeye, kullananlar tarafından da büyük bir başarıymış gibi özenle seçilmeye başlanmış. Dikkat ederseniz alışveriş merkezlerinin çoğu, mağazaların isimleri yabancı kelimelerden oluşmakta, büyük bir marifet gibi bu yabancı kelimeleri kullanma modası gün geçtikçe artıyor.
Yanlız bununla kalınsa iyi, yeni bir dil gelişiyor, Türkçe fakat kısaltmalardan oluşan bir dil. Sanki insanların çok acelesi var, zamanları yok gibi bazı kelimeler kısaltılarak konuşuluyor veya yazılıyor. Merak ediyorum bakalım bu işin sonu nereye varacak.
Türk Dil Kurumu büyük çaba sarfediyor, Türkçeyi korumak için yoğun çalışma içindeler. Bazı kelimeler biz istemesek bile zorla giriyor bizim sözlüklerimize. Avrupa ve Amerika teknik gelişmelerden dolayı üretmiş olduğu elektronik malzemelere haklı olarak kendi dillerinde isim vermekteler, biz de kullanmak zorunda kalıyoruz. Fakat Türk Dil Kurumu uygun Türkçe kelimeyi teklif ediyor kullanmaya sıra gelince biraz acemilik ve zorluk çekiyoruz. Zamanla bu yeni kelimeye alışıyoruz tabi ki.
Her ne olursa olsun dilimizi korumalıyız, eğer kültürümüzü korumak ve geleceğe emin adımlarla yürümek istiyorsak konuşma ve yazma dilini korumalıyız.

ASTRAL SEYAHAT

kraladek | 20 December 2010 09:38

Astral seyahat, özetle; uyku halıne benzer bir biçimde dublenizle fizik bedeninizin dışına çıkarak seyahat yapmanızdır.Doğrusunu isterseniz 1992 yılında bu deneyimi ilk yaşadığımda bunun astral seyahat olduğunu bilmiyordum. 1996 yılında psikiyatriye muracaat ettiğimde de aaa! sen astral seyahat yapıyorsun demediler. Sanırım ilk deneyimimden 10 yıl sonra bunun astral yolculuk olduğunu öğrendim.şunu da belirtmek isterim ki bu yolculukları kendi isteğimle gerçekleştirmedim. Tamamen kendiliğinden meydana geliyordu. önce kulaklarımda çok şiddetli bir çınlama oluyor, ardından vitesi boşa atmış gibi dengesiz hareketler meydana geliyordu. Sonra çeşitli sesler ve imajlar görüyordum. Bu durum beni her seferinde korkutuyordu. Bazen öleceğimi bile düşünüyordum.Bundan kurtulmak için psikiyatrik tedavileri bir müddet sürdürdüm. Ama olmadı. Bu durum benim hayatımın bir parçası haline geldi.Bu konuda bazı araştırmalar da yaptım. ancak kendimce şu kanaate vardım. Astral seyahat her ne ise yıllardır yaşadığım halde bana bir faydası olmadı. Bu seyahatler sayesinde bir bilgide edinemedim. Belki bu seyahatlerden döndüğümde kendimi daha dinç hissetmem bir fayda olabilir. Zaten bu nedenle insan vucudunda meydana gelen bu durumun bir resetlenme olabileceğini düşünüyorum.Sonuç olarak astral seyahatler esnasında suyun içinde bilinçli rüyalar görür gibi olursunuz. Bazen uçmaya bazende denizn içnde yüzmeye benziyor.Ben yinede derimki bilmediğiniz şeylerin peşine düşmeyin. Kimisinin kurtulmaya çalıştığı bir şeyi başkası denemek isteyebiliyor. Normal olmak en iyisidir.

BUKELAMUN

il mare | 19 December 2010 21:46

-Nereye yolun?
-Kararımdan caydığım bir yere.
-Yani?
-Yani , ne yani?
-Yani?
-Dün öyleydi bugün böyle işte. Başka yere gidiyorum… ???
-Niye?
-Niye mi? Dengesizim belki, hesap mı soracaksın?
-Soramaz mıyım, bukelemun halinle bana mı çıkışıyorsun?
-Bukelemun değil o, bukelamun…Tamam, başka bir yere işte. nedenini bilmiyorum ama, içimde birşeyler var, sıkılganlık mı denir ne denir, sığamıyorum hiçbiryere, kafamda kurup duruyorum, son karar da bu işte, …’ ya gidiyorum.
-Offf… Ağlayacağım şimdi ya…
-Ağla.
-Kaç rengin var? Depresifsin değil mi sen de aslında? Renk falan hikaye…
-Hı hııı… Renkler de hikaye, herşey hikaye bir yerden sonra. İnsan olmakla hayvan olmak arasındaki fark da hikaye. Ahan da ikimiz de depresiğiz belli ki… Neye yaradı insanlığın şimdi senin…Pehh…
– Neye yaradı? Doğru… Bugün şey düşündüm ama, kediler vardı sepetlerin içinde, dedim dert tasa yok ki, kedi işte, kedi olmak… Ne olduğunun farkında olmamak da güzel birşey.. Şimdi sen bukelamun olduğunu biliyorsun ama, onlar da kedi olduğunu biliyor değil mi o zaman…?
-Bilmez mi? Senden iyi biliyorlar; kendilerini de seni de… Sen kaç kez hatırlıyorsun insan olduğunu ?
-Ne bileyim, düşünülmez ki öyle insanım ben diye… Yani davranışların herşeyin ona göre zaten, hatırlamana gerek yok ki…
-Cevaba bak, ben de birşey sandım seni…
-Ne sandın ? İnsandan başka birşey mi?
-La havleee, o manada mı dedik?
-Müslüman mısın sen?
-Napıcan?
-Merak. La havle deyince… Dinde nedir rengin, merak ettim.
– Değilim.
-Nesin?
-Kafan iyi mi senin yaw, bana sorduğu sorulara bak…
-İyi be… Ne diyeceğim, herşey aynı değil mi bir yerden sonra? Milyarlarca şeyin farklı olması bile farklılığını yitiriyor, herşeyin farklı olması da aynı ve sıradan oluyor zamanla…
-Yani, nerden baktığına bağlı tabi…
-Ordan, burdan… Bırak şimdi maltidaymenşıl bakış açılarını rengine kurban olayım…
-Ne şıl?
-Off… Kaç rengin var senin?
-Renkler benim değil yaaaw, etrafın rengi,öfff…
-Renkler senin değil he, cevaba bak, ben de seni birşey sandım.
-Ne sandın, bukelamundan başka birşey mi?
-Yok öyle demek iste…
… evet, başka birşey…
-…

Kürd meselesi

kraladek | 19 December 2010 20:14

Kürd meslesi!!! Türkiyede bir Kürd sorunundan ziyade Kürd meselesi vardır. Ancak; bu mesele bir aile meselesi olmaktan çıkarılıp bir düşmanlık sorunu haline getirilmekte ve/veya getirilmeye çalışılmaktadır. Bu durumun arkasında dahili ve harici ekonomik ve siyasi kaygılar taşıyan kurum , şahıs veya gruplar tarafından süni bir gündem olarak sürekli taze tutulmaya çalışılmaktadır. Basiret sahibi her Türkiye vatandaşı bu durumun aslında farkındadır. Nevarki Global entegrist politikalar o raddeye varmış ki bütün provokatif hareketler neredeyse her seferinde başarılı olmaktadır. Allah tan hükümetin hümanist tutumu ve olaylara sağduyulu yaklaşımı nedeniyle bu provakasyonlar sönüp gitmektedir. Dikkat edilecek olursa Kürd meselesini Kürd sorunu olarak algıladığımızda zaten bir çözümsüzlük içine girmiş oluyoruz. Bu nedenle kullandığımız kelimelere dikkat etmeliyiz. Türkiyede Kürt sorunu yoktur. Bu bir aile meselesidir ve aile içinde çözülecektır. Çünkü; asırlardır süren bu kardeşlik 1978 den buyana bazı hücümlara maruz kalmış olsada bu aile bağlarını koparamayacaktır. Çanakkale ruhu bu ulusun payidar kalmasının teminatı olup, bu ruh öldürülebilecek nitelikte değildir!Herkesten ricam içimizdeki, bu aile meselesine ulusal bir yaklaşım içinde olmaktır. Dahil ve harici düşmanlarımızın farkına varma zamanının geldiği kanaatindeyim.

21.Yüzyılda Biz Nerdeyiz ?

cilo6 | 19 December 2010 19:37

Üzerinde yaşadığımız bu topraklar medeniyetin doğuşuna tanıklık etmiş topraklardır. Tarihte geçmişe yolculuk yaptığımız zaman, bilim, sanat ve kültürel bakımdan Anadolu ve uzantısı Güneydoğu medeniyetin ilk oluştuğu ve geliştiği topraklar olarak bilinir. Bizler çok şanslı insanlarız, medeniyetin temellerinin atıldığı bir bölgede yaşıyoruz,fakat bu günlere dönüp baktığımızda biz neredeyiz, bu yüzyılın neresindeyiz ?
Batı toplumu (Avrupa ve Amerika), teknik bakımdan çok ilerdeler ve bu yüzyılın gelişimini gerektiği gibi yaşıyorlar. Bizler ne yapıyoruz, tekniğin neresindeyiz, hangi tür gelişimlere katkıda bulunduk, bilimsel araştırma,çevre bilinci, canlılara karşı sorumluluklar ve insanlara hizmet verme bakımından ne derece yeterliyiz ?
Bana göre biz yerimizde sayıyoruz, bunun nedenini araştırdığımızda karşımıza, bir türlü çözemediğimiz EĞİTİM sorunu çıkmaktadır. Eğitim derken hem bilimsel ve teknik eğitim, hem de insan eğitimi anlamında belirtmek istiyorum.
Güncel bir işiniz vardır,herhangi bir devlet dairesine gidersiniz, sorununuzu anlatırsınız, çözüm ararsınız, ilgili kişiler sizi dinler ve tamam hallederiz derler ama sorunların çok az bir kısmı çözüme ulaşır gerisi kalır. Belediyelere gidersiniz, oturduğunuz sokakta bir sorun vardır,anlatırsınız fakat bir türlü çözüm bulamazsınız.