bildirgec.org

cilo6

11 yıl önce üye olmuş, 11 yazı yazmış. 11 yorum yazmış.

2012 Son Yıl mı?

cilo6 | 23 January 2011 14:17

Şunun şurasında 1 yıl kaldı, Maya takvimine göre dünyanın sonu olduğu söyleniyor.Bunu neye dayanarak söylüyorlar belli değil, felaket tellalları çıkmış piyasaya küçük bir duyum alırlar sonra basarlar yaygarayı.
Bilimsel verilere göre Güneşin yakıtını bitirip tamamen tükenmesi için milyonlarca yıl daha var, bir göktaşının ( devasa boyutlu olması gerekir) dünyaya çarpması olasılığı uzak görünüyor.Bizim sistemimizde tehlikeli sayılabilecek bir göktaşı henüz tesbit edilmemiş.Çok büyük tektonik hareketler, depremler diye düşünülüyorsa,dünya üzerinde dünyayı sarsacak büyüklükte deprem mümkün değil. Sel felaketlerinden kaynaklanan tufan olabilir mi? Kutuplardaki tüm buzullar küresel ısınma sonucu erimiş olsa belki birçok yerleşim alanı su altında kalabilir ama yine de dünyanın sonunu getirebilir mi? Kur’an da dünyanın yok oluşunun uzaydan geleceği, gökten geleceği belirtilmektedir. O halde uzaydan gelebilecek bir felaketin ne zaman olacağını veya en azından yüzyıllar içerisinde olmayacağı bilimsel verilere göre belirli değil.Bize en yakın yıldızın tüm enerjisini yitirip patlaması söz konusuysa bu patlama sonucu bize ulaşabilecek elektromanyetik ışıma ve diğer zararlı etkiler binlerce ışık yılı uzaktan bize ulaşması binlerce yıl alır. Ama bilinmeyen veya tesbit edilemeyen bir olgu varsa bunun için söylenecek birşey yok. Şunu unutmamak gerekir ki dünyanın manyetik kutupları birkaç bin yılda bir değişiyor, bu değişim esnasında Güneşin zararlı ışınları canlılara büyük zarar verebilir. Her ne şekilde olursa olsun 2012 Maya takvimi başlangıç olarak hangi tarihi seçmiştir, bizim gibi 2011 sene öncesi başlangıç olarak seçilmişse o zaman düşünmek gerekir.Bana göre Mayalar İsa Peygamberin doğumundan haberleri bile yoktur ve onların tarih başlangıcı bizdeki gibi değildir. Tüm dünyaya uzun ömürlü yaşamlar dilerim.

Tarih Bilinci

cilo6 | 07 January 2011 10:00

Tarih konusunda çok şeyler yazılıp çizilmiştir, bunu herkes bilir. Yüzlerce ve hatta binlerce yorumlar yapılmıştır. Okullarda kitaplardan öğrendiğimiz veya araştırmalardan okuduğumuz yüzlerce döküman bizde belirli bir tarih bilinci oluşturmuştur.

Tartışma ve Eleştiri

cilo6 | 05 January 2011 09:47

Herhangi bir haber, sohbet, olay ve ilgili konularda tartışma kuralları olmalı mı? Daha açık olarak herhangi bir konu hakkında fikirlerinizi söylerken veya yazarken eleştirinin boyutu ne olmalı? Eleştiri derken bizler Türk insanı olarak aklımıza önce karamsar olan duygu ve düşünceler gelir, acaba neden? Bu konuları araştırdıkça ve detaylarına indikçe çok geniş boyutlu bir döküman ile karşı karşıya kalırız. Önce “eleştiri” kelimesi ve “tartışma” kelimesini dikkate alalım. Şimdi sizler bu yazıyı okurken eleştiri ve tartışma kelimelerini okuduğunuzda büyük bir çoğunluğunuz ilk etapta bu kelimelerin olumsuzluk belirttiğini düşünmüş olmalısınız. Şunun olmasını çok isterdim; bu iki kelimeyi okurken aklınızdan olumlu düşüncelerin geçmesi ve konu bütününü öyle anlamanızı dilerdim.

Yeni Yılların Anlamı

cilo6 | 03 January 2011 10:03

2010 Yılını bir gün geride bıraktık, yeni yılın ilk gününü yaşadık. Değişen nedir, dün ile bugün arasında herhangi bir fark var mı? Dahası 2009 yılından 2010 yılına girdiğimizde neler değişmişti, sadece günlük olaylar,değişen yüzler, tetikleyen olaylar.

Değişime Hazır mısınız?

cilo6 | 28 December 2010 12:23

Çok yakın bir gelecekte acaba Fizik Yasaları değişecek mi? Hergün yeni bilgiler basında yer alıyor, araştırmalar,deneyler,kurgular ve bilimsel animasyonlar. Bilim insanları hayal güçlerini sonuna kadar kullanmaya ve yeni teoriler geliştirmeye çalışıyorlar.
Geçenlerde Televizyonda izledim, yapay hücre üreterek yeni bakteri oluşturmaya çalıştılar, genler üzerinde çalışma yapıyorlar ve basit bir bakteri üretmeyi de başardılar. Yakında molekülleri de şifreleyip yeni tür molekül bulurlarsa hiç şaşırmayın.
Fizikte bir kural vardır, ışık hızına erişilemez, Einstein’in ünlü enerji formülüne göre herhangi bir madde ışık hızına yaklaştığı anda çok büyük bir kütleye sahip olacağından ( sonsuz kütle ) ışık hızına ulaşmak imkansız, fakat çok farklı bir yöntem ve Kuantum Fiziğine göre ışık hızının aşılabileceği tesbit edilmiş.
Bunun anlamı, yakın bir zamanda bilinen Fizik Yasaları değişebilir anlamına geliyor. Daha açık ifade etmek gerekirse, yeni bulunan atom altı parçacıklar ve bunların davranışları bilinen Fizik Yasalarına uymuyor.
Geleceğe hazırlanın, zaman hızla akıyor, gelecek çok yakınımızda…

etoro

cilo6 | 20 December 2010 12:18

http://turkish.etoro.com/

Türkçe Yazım Dilinin Önemi

cilo6 | 20 December 2010 11:01

Dünya toplumları ayakta kalabilmek için dillerine çok büyük önem vermektedir. Bir milletin gelişebilmesi için konuşma ve yazım dilini özenli kullanmak gerekir.
Siz biriyle konuşurken kullandığınız kelimeler doğru ve yerli yerindeyse karşınızdaki kişinin sizi anlaması zor olmayacaktır.Bir söz vardır ” Ne söylediğiniz değil, karşınızdaki kişinin sizi ne derece algıladığı önemlidir.” Bir olayı, bir şeyi tarif ederken dilimizi güzel kullanabiliyorsak, o derece başarılı olur ve sözümüzü o derece dinletebiliriz. Eğer sohbet ortamlarında aranan biri olmak istiyorsanız, dilinizi özenli kullanınız. Son birkaç yıldır üzülerek belirteyim ki güzel Türkçemize maalesef yabancı kelimeler iyice yerleşmiş sanki Türkçenin birer parçasıymış gibi taleb görmeye, kullananlar tarafından da büyük bir başarıymış gibi özenle seçilmeye başlanmış. Dikkat ederseniz alışveriş merkezlerinin çoğu, mağazaların isimleri yabancı kelimelerden oluşmakta, büyük bir marifet gibi bu yabancı kelimeleri kullanma modası gün geçtikçe artıyor.
Yanlız bununla kalınsa iyi, yeni bir dil gelişiyor, Türkçe fakat kısaltmalardan oluşan bir dil. Sanki insanların çok acelesi var, zamanları yok gibi bazı kelimeler kısaltılarak konuşuluyor veya yazılıyor. Merak ediyorum bakalım bu işin sonu nereye varacak.
Türk Dil Kurumu büyük çaba sarfediyor, Türkçeyi korumak için yoğun çalışma içindeler. Bazı kelimeler biz istemesek bile zorla giriyor bizim sözlüklerimize. Avrupa ve Amerika teknik gelişmelerden dolayı üretmiş olduğu elektronik malzemelere haklı olarak kendi dillerinde isim vermekteler, biz de kullanmak zorunda kalıyoruz. Fakat Türk Dil Kurumu uygun Türkçe kelimeyi teklif ediyor kullanmaya sıra gelince biraz acemilik ve zorluk çekiyoruz. Zamanla bu yeni kelimeye alışıyoruz tabi ki.
Her ne olursa olsun dilimizi korumalıyız, eğer kültürümüzü korumak ve geleceğe emin adımlarla yürümek istiyorsak konuşma ve yazma dilini korumalıyız.

21.Yüzyılda Biz Nerdeyiz ?

cilo6 | 19 December 2010 19:37

Üzerinde yaşadığımız bu topraklar medeniyetin doğuşuna tanıklık etmiş topraklardır. Tarihte geçmişe yolculuk yaptığımız zaman, bilim, sanat ve kültürel bakımdan Anadolu ve uzantısı Güneydoğu medeniyetin ilk oluştuğu ve geliştiği topraklar olarak bilinir. Bizler çok şanslı insanlarız, medeniyetin temellerinin atıldığı bir bölgede yaşıyoruz,fakat bu günlere dönüp baktığımızda biz neredeyiz, bu yüzyılın neresindeyiz ?
Batı toplumu (Avrupa ve Amerika), teknik bakımdan çok ilerdeler ve bu yüzyılın gelişimini gerektiği gibi yaşıyorlar. Bizler ne yapıyoruz, tekniğin neresindeyiz, hangi tür gelişimlere katkıda bulunduk, bilimsel araştırma,çevre bilinci, canlılara karşı sorumluluklar ve insanlara hizmet verme bakımından ne derece yeterliyiz ?
Bana göre biz yerimizde sayıyoruz, bunun nedenini araştırdığımızda karşımıza, bir türlü çözemediğimiz EĞİTİM sorunu çıkmaktadır. Eğitim derken hem bilimsel ve teknik eğitim, hem de insan eğitimi anlamında belirtmek istiyorum.
Güncel bir işiniz vardır,herhangi bir devlet dairesine gidersiniz, sorununuzu anlatırsınız, çözüm ararsınız, ilgili kişiler sizi dinler ve tamam hallederiz derler ama sorunların çok az bir kısmı çözüme ulaşır gerisi kalır. Belediyelere gidersiniz, oturduğunuz sokakta bir sorun vardır,anlatırsınız fakat bir türlü çözüm bulamazsınız.

Solucan Deliği(Wormhole)

cilo6 | 18 December 2010 13:02

Fizikçiler, her geçen gün yeni terimler ve yeni bilgilerle karşımıza çıkıyor. Uzayın derinliklerinde olup biten ilginç olayları teorik olarak bizlere sunarlar, evrenin derinliklerinde insan aklının alamayacağı bazı olayları açıklamaya çalışırlar.
Bu ilginç olaylardan bir tanesi de Wormhole-Solucan Deliği oluşumudur. Solucan Delikleri madde veya enerji haline dönüşen maddeyi bir evrenden bir başka evrene ulaştıran enerji delikleridir. Bir portakal düşünün ve bu portakalın üzerinde bulunan akıllı karınca, portakalın diğer tarafına geçmek için meyvenin yüzeyini yürüyerek geçmek zorundadır. Biz portakalı karşıdan karşıya delsek, akıllı karınca artık yüzeyi değil, açılan deliği kullanarak en kısa yoldan meyvenin diğer yüzüne geçer. Zamanı en iyi şekilde kullanarak amacına ulaşır. Uzayda da böyle Solucan Delikleri olduğu varsayımı var fakat bu henüz ispatlanmamış bir teori olarak yer almaktadır, ayrıca Kara Deliklerin(Black Hole) varlığından söz edilir.Kara Deliklerin varlığı ispatlanmıştır. Bu müthiş çekim alanları çevresinde ne varsa çeker, hatta ışık bile kaçamaz, adeta dipsiz bir kuyu gibi ne varsa yutar. Fakat yutulan madde, ışık veya enerjinin akıbeti belli değildir. Henüz Fizikçiler yutulan bu medde ve enerjinin nereye gittiği konusunda kesin birşey söyleyemiyorlar.
Kara Deliklerin nasıl oluştuğuna dair kısa bir bilgi vermek gerekirse bu dipsiz kuyuların ne olduğu hakkında fikir sahibi olabiliriz. Daha önce Güneş gibi fakat Güneşten 100 kat 1000 kat büyük olan yıldızlar, enerjilerini tamamen tüketip ömürlerini tamamladıkları zaman yıldızın kendi içinde oluşan yüksek çekimden dolayı önce bir daralma ve sonra akabinde büyük bir çöküşle dev yıldız Ay’dan daha küçük bir kütleye kadar sıkışır. Bu oluşan yeni kütlede öyle güçlü bir çekim oluşur ki artık atomlar birbirinin içine geçereler, yıldızı oluşturan atomlar arasında en küçük bir atomik mesafe kalmaz nerdeyse. Yüksek çekim gücünden dolayı Kara Delikler herhangi bir ışıma yapmazlar, varlıkları çevresindeki koyu karanlık alandan ve çevresindeki x-ışını salınımıyla anlaşılır. Eğer Kara Delik çevresinde aykırı bir oluşum varsa, bu da Kara Deliğin varlığını gösterir.
Fizikçiler çalışmalarına her geçen gün yeni bilgiler eklemektedir, bir gün bildiğimiz Fizik yasaları değişirse hiç şaşmayın.

Bilimin Sınırları

cilo6 | 17 December 2010 14:06

Hergün yeniliklerle, buluşlarla karşılaşıyoruz. Bazıları bize fenomen gibi geliyor, bazıları gerçeğe çok yakın. Ama bilinen bir gerçek var ki bilimin sınırlarının olmadığı. Bilimsel çalışmalar yapılırken önce düşünce olarak ortaya atılır, bir teori olarak tasarlanır, sonra çalışmalara başlanır. Kimi zaman teorilerde yanılgılar olabilir, bazı yanlışlık ve hatalar olabilir. Doğruları bulabilmenin yolu hatalardan geçer.
Newton yer çekimi yasalarını bulmadan önce bazı gözlemler yapmış ve hatta söylendiğine göre kafasına elma düşünce aklı başına gelmiş. Her ne şekilde olursa olsun bilim, deneme ve yanılgılar aracılığı ile sağlam temeller üzerine oturmuştur.
Son dönem Fizikçileri yani çağımız Fizikçileri yeni teorileri ispatlamak için büyük bir çalışma içerisindeler.Çözülmek istenen konular insan beynini karıştıran karmaşık konular. Kara delikler,solucan delikleri, zaman içerisinde yolculuk, anti-madde, negatif enerji ve bu konularla ilintili paradokslar. Bizim bildiğimiz Fizik kanunlarına göre dört boyutlu bir uzayda yaşıyoruz, cisimlerin boyutları (üç boyut) ve zaman dördüncü boyut.
Zamanın olmadığı yerde mekan yoktur,zamanın olduğu yerde hareket, enerji ve dönüşümler vardır.
Eğer bilinen Fizik kavramları ile Kuantum Fiziği yasaları bağdaştırılabilirse bilinen gerçeklerin bir kısmı değişecektir.
Klasik Fizik, bir atom altı taneciğin konumunu belirli bir zaman arlığında tanımlayabilir fakat Kuantum Mekaniğine göre bir atom altı taneciğin konumu kesin olarak belirlenemez, her yerde olabilir.
Bu tür düşünce ve teorilere bakılırsa bilimin geleceği hakkında söylenecek çok şeyler var demektir.