Üzerinde yaşadığımız bu topraklar medeniyetin doğuşuna tanıklık etmiş topraklardır. Tarihte geçmişe yolculuk yaptığımız zaman, bilim, sanat ve kültürel bakımdan Anadolu ve uzantısı Güneydoğu medeniyetin ilk oluştuğu ve geliştiği topraklar olarak bilinir. Bizler çok şanslı insanlarız, medeniyetin temellerinin atıldığı bir bölgede yaşıyoruz,fakat bu günlere dönüp baktığımızda biz neredeyiz, bu yüzyılın neresindeyiz ?Batı toplumu (Avrupa ve Amerika), teknik bakımdan çok ilerdeler ve bu yüzyılın gelişimini gerektiği gibi yaşıyorlar. Bizler ne yapıyoruz, tekniğin neresindeyiz, hangi tür gelişimlere katkıda bulunduk, bilimsel araştırma,çevre bilinci, canlılara karşı sorumluluklar ve insanlara hizmet verme bakımından ne derece yeterliyiz ?Bana göre biz yerimizde sayıyoruz, bunun nedenini araştırdığımızda karşımıza, bir türlü çözemediğimiz EĞİTİM sorunu çıkmaktadır. Eğitim derken hem bilimsel ve teknik eğitim, hem de insan eğitimi anlamında belirtmek istiyorum.Güncel bir işiniz vardır,herhangi bir devlet dairesine gidersiniz, sorununuzu anlatırsınız, çözüm ararsınız, ilgili kişiler sizi dinler ve tamam hallederiz derler ama sorunların çok az bir kısmı çözüme ulaşır gerisi kalır. Belediyelere gidersiniz, oturduğunuz sokakta bir sorun vardır,anlatırsınız fakat bir türlü çözüm bulamazsınız.Bu tür problemlerin bir çok nedeni vardır, ilgili kişi sorunu not alır sözler verilir fakat bir türlü sorun çözülmez. Bildirdiğiniz sorun ya unutulmuştur, ihmal edilmiştir veya o anki imkanlar izin vermemiştir. Medyada hepimiz defalarca duymuşuz veya okumuşuzdur,filan yerde yağmur suyu dolu bir çukura çocuk veya araba düşmüş, bu nedenle olumsuz sonuçlara yol açmıştır. Sorumlular kimlerdir bilinmez,biri öbürünün üzerine atar suçu.Bunun gibi bir çok olumsuzlukları hemen hemen hergün duyarız.Şimdi düşünelim,neden böyle oluyor,21.Yüzyılda olmaması gereken bu tür basit olaylar nasıl olabiliyor ? Dikkatsizlik, sorumsuzluk, ilgisizlik, bilgisizlik ve cahillik. Sadece bunlar değil, şu bizim dilimizde bulunan ve sık sık kullandığımız kelimelerin de suçu var ” bana ne, sana ne ve boş ver “.Batı toplumunda bu üç kelimeye yer yoktur, onların sözlüklerinde bu kelimeleri bulamazsınız. Bu kelimeler sözlüklerinde olsa bile onlar kullanmazlar.Bakalım şimdi, bizim yerel yönetimlerde çalışanların durumu nedir ? Kurumlarda çalışanların çok azı gerçek bilgi sahibidir ve işini bilir, geri kalan büyük çoğunluk yaptığı işi bilir mi, işin erbabı mı, sorumluluk sahibi mi, aldığı ücretin karşılığını veriyor mu ? HayırSorumluluk sahibi olmayan,iş ciddiyetine sahip olmayan, sadece salla başını al maaşını düşüncesiyle boşu boşuna orda yer işgal edenler o tür yerlere (masa başı veya dışarda çalışan) nasıl gelmiştir sizce ? Eş,dost, tanıdık ve seçim zamanlarında çalışmış oy kazandırmış olduğu için iş haketmiş(!) kişiler. Peki bu kişiler sizce verimli olabilir mi, ne kadar bilgiyle ne kadar özveriyle çalışabilir ?Sözün kısası,bizde iyi eğitim almamış, bilgi sahibi olmayan insanlar çalışmaya, belirli yerlere getirilmeye devam edildiği sürece biz geri kalmaya mahkümüz demektir.Kişiler vardır, işini düzgün ve dörtdörtlük yapar, gerçek anlamda çalışır fakat bir müddet sonra bakarsınız o kişi görevden alınmış başka bir yere verilmiştir.Bunun nedeni nedir, yoksa bu kişi yolsuzluk mu yaptı, yanlış işler mi yaptı, kurumu zarara mı uğrattı. Hayır,birilerinin işine gelmemiştir onun çalışması, tek suçu dürüst çalışmak.Burası Türkiye ve bizler 21.Yüzyılda yaşıyoruz, ama biz daha 21.Yüzyıla gelmedik, bir 50 sene daha lazım.Sözü toparlarsak,bizde kültürel,bilimsel, sosyal ve teknik bakımdan yetişmiş birey çok az,her bakımdan yetişmiş bireyler gerekli. Bunu gerçekleştirirsek işte o zaman 21.Yüzyılı yakalamış oluruz.