bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

yol hali

mevayaren | 22 December 2010 15:54

Nazan Bekiroğlu’nun yeni kitabı okurseverleriyle geçen ay buluştu. “Yol Hali
İncire,zeytine,Sina Dağına ve Emn beldeye andolsun diye tanıtmaya başlamış tanıtmaya başlamış kitabını usta kalem Nazan Bekiroğlu. Farklı kalem arayanların içindekilerin aynası olmaya her zaman aday oldu kalemiyle..
Bu eseriyleyde yolun halinin dili oldu yolu anlamak isteyenlerin yüreğine.. Onu okumaksa hep ayrıntıyı seven derin insanların işi oldu..Onu okumak hep bir güzellikti bu kitabıyla da yeni bir güzellik sundu edebiyat dünyamıza.. Okumayı,düşünmeyi seven insanlar için iyi bir yolculuk olacak yol hali..

Beklentiler ve Godot

sislipuslu | 22 December 2010 11:15

Godot’yu beklerken, Samuel Beckett‘ın absürd tiyatro biçiminde yazdığı, beklemeyi konu alan ünlü bir eseridir.

Beklemek, talihsiz bir eylemdir; kontrol sizde değildir, gelip gelmemek beklenenin elindedir. Beklenen, bir çocuğu gönderir ve “bugün gelemeyeceğini ama yarın kesinlikle geleceğini” bildirir. Çaresiz beklersiniz. Çünkü iki seçenek vardır; beklemek ve vazgeçmek. Vazgeçmek intihardır; sizi yaşama bağlayan tek şey her gün Godot’yu bekleyişinizdir çünkü ve Godot’nun her gün gelmeyişi.

Acemi Şoför

Kamil Cengiz | 22 December 2010 09:55

İstanbul’un akşam trafiğinde kurallara uyarak araba kullanmak zordur. Sen istediğin kadar kendi şeridinde gitmeye çalışsan da, birileri ya arkandan selektör yapar, ya sağından geçip pat diye önüne atlar, ya da iki taraftan seni sıkıştırırlar. Biraz hızlı gitmeye çalışsan önüne bir dolmuş çıkar seni durdurur, yavaşlasan arkadan kornaya basarlar, küfür kıyamet gırla gider.

Benim yolum belli, kimseye değmeden gideceğim yere giderim desen de, hergün meydana gelen irili ufaklı kazalardan biri birgün seni de bulacaktır. Ya akşam trafiğine girmeyeceksin, ya da birileri gelip senin fren lambanı kıracak veya er geç sen birilerinin tamponuna değeceksin. Bu kaçınılmaz.

Bu Bir İsyan Duyurusudur

meflug | 21 December 2010 16:01

Alma dedim aldı… Beğenmedim, aşağıladım, “bizimle alay ederler” dedi. Anlam veremedim, sorguladım, sonuca ulaşamadım, rüyalarımda sayıkladım, başıma ağrılar girdi, stres yaptım, eni sonunda pes

İNSAN ETİNİN TADI NEYE BENZER?

A D A L I | 21 December 2010 14:08

1972’de Uruguay’da bir uçak kazasından kurtulanlar And Dağları’nda mahsur kaldılar ve açlıktan ölmemek için kazada ölen yolcuların etini yemeye karar verdiler. Kurtarıldıktan sonra ‘et kısa süre pişirildiğinde hafifçe kararmasının ete tarif edilmez bir tat verdiğini, sığır etinden daha yumuşak ama hemen hemen aynı tatta’ olduğunu söylediler. Ancak New York’ta 11 kadının canını alan ünlü katil Arthur Shawcrossi, pişirilen insan etinin domuz rostosu tadında olduğunu söyledi.

KALP NAKLİ KARAKTER DEĞİŞİMİNE NEDEN OLUR MU?

A D A L I | 21 December 2010 13:32

Organ nakli yapılan kişiler donörlerinin karakterini alırlar mı ya da almazlar mı konusunda tıbbi görüş bölünmüştür. Pek çok uzman konuya şüpheci yaklaşsa da nakil yapılan kişinin donörden birtakım karakter özellikleri almış olabileceğini akla getiren kişisel anlatılara dayalı pek çok kanıt vardır.Amerikalı Claire Sylvia, kırklı yaşlarında, ilerleyen ve tedavisi olmayan bir kalp hastalığına tutulmuştu. Evden çıkamıyordu ve ölümcül derecede hastaydı.Tek umudu kalp ve akciğer nakliydi ve donörü kafasına ciddi hasar gelmiş 18 yaşındaki erkek bir motosikletçiydi. Clarie ameliyattan çıkınca karakterinde değişimler gözlendi. Artık canı sevmediği şeyler olan tavuk eti ve bira istiyordu. Ayrıca tanımadığı bir erkeği rüyasında çok net olarak görüyordu. Kazadan önce heteroseksüel olmasına rağmen özellikle sarışın kadınları çekici bulmaya başladı. Donörün ailesiyle tanıştı. Ve bu yeni karakterin donörün karakteriyle eşleştiği, rüyasında gördüğü adamın da donör olduğu doğrulandı.

güçlü kadın olmak güzel değil aslında

saklimimoza | 21 December 2010 13:26

hayatın karşısında pes eden biri değilim. kimse bilmiyor güçlü, inatçı,kararlı,mantıklı,dediğim dedik ahsenin aslında o zırha bürünmüş bambaşka bir kadın olduğunu.evet öyle bir zırhtı kendime biçtiğim.canım istediğinde onu çıkarıp atabileceğimi düşünmüştüm hep.ama öyle olmadı.uzun, çok uzun zaman giyince bir gün geliyor ruh ve beden o zırha öyle uyuyor ki aslından ayırt edilemiyor,çıkarıp atamıyorsun.içindeki daha güçsüz, nahif,incinebilen haline dönemiyorsun.unutuyorsun onun içine tıkıştırdığın halini,ilk halini,yalın halini…

Lucid Dream.. Rüyaya Uyanmak

alacahirka | 21 December 2010 11:53

Lüsid rüya: İngilizce “Lucid Dream” kişinin rüya gördüğü sırada, rüya gördüğünün farkında olması hali ve diğer bir ifadeyle “Rüyaya Uyanma” durumu. Bu pek çok kültürde rastlanılan bir olgu, bir bilgi edinme yöntemidir. İlk gençlik yıllarımda başlangıçta bir araç kullanmadan “uçma” hayalimi gerçekleştirebilmek amacıyla uğraşmaya başladığım ama sonrasında beni eşsiz serüvenlere sürükleyen olaydır. Tabii ki son derece subjektif bir konudur.

Çocukluğumda kendiliğinden oluşan yani hiç bir ön bilgi olmaksızın doğal olarak oluşan bazı geceler gördüğüm kabuslardan çıkış yolu olarak edindiğim bir takım tecrübeleri yıllar sonra tekrar canlandırmakla işe başlamıştım. Çocukken bazı geceler kabuslar görürdüm ve bu kabuslar esnasında sürekli bir kaçma durumundayken nihayetinde kaçamayacağımı düşündüğüm noktada kendimi yüksek bir yerden boşluğa fırlatarak rüyadan çıkmayı öğrenmiştim. Bu çıkışların hemen öncesinde bir rüyada olduğumu hissederdim ve kendimi yüksek bir yereden atarsam, atamadığım noktalardaysa (kaplı bir mekandaysam ya da yakalanma anında) tüm gücümle bağırdığımda rüyadan çıkacağımı biliyordum. Rüyada kendimi boşluğa attığımda hemen rüyadan çıkıyordum ama yıllar sonrasında uçma arzum için bu çocukluğumdaki deneyimler bir engel oluşturmuştu.