bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Ateş Toprağa Düşünce Sustu…

maltoferfol | 23 December 2010 10:44

Kanı çekilmiş bir bedenin, iri gözleri ile baktı ölüme…
Soğuk nefesini giyindi Aşk…
Ürktü ölümün siyahından, beyaz kefenine sarıldı…
Toprağın ağırlığından korkup,suyun derinliğine sığındı…
Ateş ile kucaklaşıp, alev ile yüzleşti…
Aşk ne küle döndü mahşer yerinde ne de suya dönüştü…

Maltoferfol…

12.12.2010

NASA’nın Rover Spirit Robotu Mars’ta Yeraltında Su Bulgularına Rastladı

pilla | 23 December 2010 10:34

NASA‘nın Mars Keşfi kapsamında kullandığı Rover Spirit isimli robotu; geçtiğimiz yıl Mars üzerinde konumlandığı alanda suyun varlığına dair bulgular taşıyor. Muhtemelen bu su, karın erimesi gibi son zamanlarda ve devamlı olarak yer altına sızdı.

Yüzeye yakın olan değişik bileşimlerdeki toprak tabakaları, Rover Bilim Ekibi’nin su moleküllerinin buz ve kar taneciklerinden yer altına sızdığını düşünmelerine neden oldu. Bu sızıntı Mars’taki periyodik iklim değişikliği sırasında (Mars’ın eksenindeki yatıklığın daha fazla arttığı dönemde) olmuş olabilir. Su, bu esnada çözülebilir mineralleri daha az çözülebilir olanlara göre alt katmanlara taşımış olmalı. Mars’ın dönüş eksenindeki yatıklık yüzbinlerce yıldan daha fazla sürede değişiyor.

Yüzeye yakın, nispeten çözünemeyen minerallerin hematit, silikat ve jips içerdiği düşünülmekte. Daha çözünebilir olan demir sülfatlar su ile erimiş ve daha alt tabakalara taşınmış olmalı. Bu minerallerin hiçbiri toz ve kum kaplı yüzeyde bulunmuyor.

EKLEMLER NEDEN ÇITLAR?

A D A L I | 23 December 2010 09:51

Pek çok insan eklemler çıtladığında çıkan sesi nahoş bulur ve bu sesin kemikler birbirine sürtündü için çıktığını düşünür. Aslında bu çıtlama sesi, sürtünmeden dolayı değil, eklemlerin arasındaki gazlar yüzünden çıkar. Eklemlerimizde sinoviyal sıvı denen, etkisi pas sökücü gibi olan bir sıvı bulunur. Eklemlerin kayganlaşmasını sağlar. Sinoviyal sıvı, oksijen, nitrojen ve karbondioksit gibi gazlar içerir. Araştırmalara göre bir eklemi çıtlattığınızda kemikleri birbirinden uzaklaştırırsınız ve eklemi çevreleyen kapsül esner. Bu sinolyal sıvının eklemin bir tarafından diğerine fışkırmasını sağlar. Fışkıran sıvı geride bir boşluk bırakır, bu boşluk da derhal gazlarla dolar. Sese bu hızlı gaz salınımı sebep olur. Aynı eklemi çıtlatmak için gazların sinoviyal sıvıya dönmesini beklemek gerekir.

İçimden gelen..

peuplier[pilli_silinen_hesap] | 23 December 2010 09:27

Zamanın sayfaları doldurması, geçmişte bıraktığımız izlerle birebir sayılabilir. Yıpranmak da hayatın bir döngüsü. Tıpkı doldurulan ve zamana bırakılan sayfalar gibi. Bu bir ateşleyiciyi olabilir aslında. İçimizdeki bulanık suyun kuruma evresi elimizden kayıp gidenler. Özümüzde yatan şey hiç de aşağılık olamaz. O bize özel, bize sunulan kutsal bir hediye . Bizi bizden başka küçük görmez kimse biz kendimizi küçük görmedikçe. Yalnızca biraz olsun yükseliş istiyor insan. Biraz olsun kaybettiklerimizi geri kazanmak. Bizim yükselmemiz için yanmamız gerekiyor. Bir kandil bile olabilir bu.. Güç bela yitirdiklerimizi sığınaklarından çıkarmalıyız. Güç bela bizi esir alan saçmalıkları uzaklaştırmalıyız o kutsallıktan. ‘Ya gerçekten iyi muhafaza edememiş-sem içimdekileri’ demeyi bırakmalıyız. Ne olursak olalım gitmeliyiz peşinden.. Ne olursak olalım bizi çağırmıştı zaten, kucak açmıştı. Yonttuğumuz şey aslında ahlakımızdan çok kendimiz idik. O kadar yonttuk ki geriye bizden eser kalmadı. Biz kendimizi kaybettik. Ve bütün kendimize olan uzaklığımız, içimize çöken hüzünler, suçluluk duygularımız, yapaylığımız, yapmacıklığımız, arayışlarımız, kendimizi güvende hissetmememiz, bir sığınak aramamız, aşkın yakıcılığını dindirme isteğimiz, ısmarlama lafları kendimize yakıştırmamız bu yüzden.. Neden hayatta olduğunu ve hayattaki amacını, bu soluğu alıp vermenin anlamını tanıyıp bilseydi insan ne çok üzülürdü haline.. Birkaç boş sayfa arardı kendine doğru düzgün bir şeyler karalamak için. Senin içindeki parıltıdan başka daha değerli başka neyin olabilir ki? İçindeki seni tanırsan seni sen yapan Hakikate işte o zaman yaklaşabilirsin öyle değil mi ?

Apaçık bir düşman

zarifce | 22 December 2010 23:45

Allahü Teala ayeti kerimesinde mealen’Biz bu insanın aslı olan Adem’i suya karışmış ve nice yıllar geçmiş ve kurumuş balçıktan yarattık’ buyurmaktadır.(Hicr 26)
Allah Adem i yarattığında Meleklere ve iblise ‘Adem’e secde ve tevazu edin’ demiştir.Melekler secde etmiş ancak iblis kendisini Adem (a.s) den üstün görüp secde etmemiş ve Allah’ın emrine itaat etmediği için kafirlerden olmuştur.

Hayal Şiir

omeredz | 22 December 2010 18:48

HAYAL
Her zaman hayal kuruyorum
Lakin resmine bakınca rüyada olduğumu anlıyorum
Deryaya bıraktım şiirlerimi
Sana beni anlatsınlar diye

Ben huzuru senden aldım
Yıllar geçti unutamadım
Hergün sevgim arttı
Artık içime sığmadı

Yazdım güneşe ismini
Yazdım dağlara kaylara
Yazıdım ismini şu yüreğime
Bırakmaz bu bedende can durdukça

Ben seni hep kendimde aradım
Lakin hep bana uzak kaldın
Sana hiç kavuşamadım
Sen beni bir mum gibi yaktın

Ahh aşka aşina olanlar anlar halimi
Mest ediyor gülüşün beni
Neden sevmiyorsun bu mecnunu
Divane derviş eyledin sen beni

Karşılıksız Aşk

omeredz | 22 December 2010 17:28

Aşkın kadirini öğretti bana
Sevdim ben onu içimden kan aka aka
Ey yar ben sana meftunum
Sensiz harap ve bitabım

Öldürüyor yıldızları güzelliğin
Söndürüyor hem şemsi hem kameri
Özledim özledim seni
Aşkın mest ediyor beni

Ey yar yüreğimde oldun har
Sen rüyama düşende uyanmak bana zarar
Ağlatma bu garibi senden başka kimsesi yok
Sen siz yetimler gibi mazlumum

Gülüşündür yarama merhem ey aşk
Seni görende öğrendim ben aşk nedir
Seninle tutundum hayata ve rahmana
Ağlıyorum yana yana

Bir öğretmenler günü sana hediye alırsam bana gülme
Çünki aşkı bana öğreten sensin ey benim özgürlüğüm
Sen azad et beni kafesimden sensizlik bana zindan
Ey yarrr Huda aşkına beni koyma yoksun koyma aşkından

netten arkadaş

saklimimoza | 22 December 2010 17:08

şu nette arkadaşlık siteleri bambaşka insanlar haline getirdi insanları. ilişkiler,görüşmeler,konuşmalar değişti.eskisinden çok farklı yaşar olduk her şeyi. internet icat oldu mertlik bozuldu bir bakıma.

önce bekarlara sevgililer bulundu. öyle ya teknoloji çağında yaşıyoruz, işten eve,evden işe yoğun bir hayat.özellikle de ebeveyn evinde yaşamını sürdüren bayanlar, erkek arkadaşları ile izinsiz “çıkamayan”, hesap vermek zorunda olanlar için bulunmaz nimetti “netten arkadaş”.dışarıda geçirilen zamanların hesabını vermek zorunda idiler,ama kimse sabahlara kadar ekran başında geçirilen zamanların hesabını sormadı.dışarıda sosyalleşemedik ama nette bayağı sosyal olunabiliyordu.arkadaş olunabilecekler,sevgili olunabilecekler,adaylar,dikkat çekenler,en çok beğenilenler listeleri eklendi hesaplara.önceleri ince elendi,sık dokunuldu ama zamanla daha kolay oldu “artık netten gerçeğe çıkıp birer kahve içelim mi”ler.e olsun fena mı, çalışıyoruz diye yalnız mı kalalım.yavaş yavaş bir siteden tanıdıklarına bir başka sitede rastlanır oldu.meğer dünya ne küçükmüş.