bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Hülasa.

| 05 January 2011 09:34

Y a gönder ya da gel
Gelmezsen şehla bakışlarını gönder.
Olmadı, ebabil dudağından bir buse gönder
Gel gel de anlayalım
Gelmezsen yağmalanmış ruhuma talihsiz kaderini gönder..
Olmazsa, çaresizliğini, göbeğindeki ben’i gönder..
Gönder de gelsin
Mücella çehreni gönder,
Berenden fışkıran kahkülünü gönder..
artık, çöle yağmur düştü,
Altında yürüdüğüm şemsiyeni gönder..
Ya gönder ya da gel
Gelmezsen melal zincirine takılmış
Parmaklarımı gönder..
Hülasa;
Ruhumun anahtarını gönder..
Tersine dönen hayatımı gönder.
Olmazsa haram soluyan nefesini,
Masivadan düşen günahlarını,
Gönder!
Ya gönder ya da gel..

TıKıRTı

witamin | 03 January 2011 16:28

selim-selam
derya-selam canım
s-
s-
d-pardon profil resminiz aynı olunca seni yeliz sandım.ondan canım dedim.
s-sorun değil:) deryacım.
s-deryacım dememden rahatsız oldun mu?
d-
d-
d-yok.olmadım.

Bu diyalog Derya’nın erkeklere ve özellikle evli erkeklere karşı olan mesafeli duruşunu bir hatayla da olsa yerle bir etmişti.Genç ve evli bir erkeğe ilk defa tüm içtenliğiyle(!) canım demiş,bu içten enerji o anda Selim’e geçivermişti.Biliyordu Selim’in ona ona özel bir güveni ve ilgisi vardı.Eşine Derya’nın yanına gitmesini ,onu aramasını sıklıkla söylerdi.Zaten Selim de Derya’nın evine geldiklerinde ya da onunla konuştuğunda çok mutlu olurdu.Çünkü Derya’yı ve kedisini çok severdi.Hatta gelmediği zamanlarda kediyi özlediğini söylerdi.Maço-Feminen yapısı çözülememekle beraber Derya Selim’in yakın davranışlarını feminen kısmına yorardı.Ta ki bu diyaloğa kadar…Devamında işler daha kafakarıştırıcı bi hal almaya başladı çünkü:
“-deryacım sana bişey soracağım ama yanlış anlama lüften.
-sor tabi.
-seni daha yakından tanımak istiyorum

yok artık” dedi Derya tabi ki içinden.dışından ise sadece:
zaten yeliz beni yeterince tanıyor.yani siz tanıyorsunuz beni ama ne soracaksın ki?

diyebildi,düzgün ama temkinli dizmeye çalışarak kelimeleri.Sorunun cevabı hemen geldi:
s-yani mesela nasıl karar verdin mühendis olmaya?
oh” dedi Derya içinden.Oh demek için henüz erkendi ama bu konuşma devamında tehlikeli bir noktaya gelmeden bitmişti o akşam.Buna rağmen Derya’nın içini kemiren birşey vardı ki ; bu diyaloğun Yeliz 1 haftadır evde olmadığı bir zamanda oluşu gerçeğiydi.Toplumsal bir bilinçaltı baskısı olduğunu düşünerek geçiştirmeye çalıştı beynindeki tıkırtıları.
Derya’nın çevrimdışı geçirmeye çalıştığı birkaç günden sonra bir gaflet anında Selim selam verdi yine.Bu defa Deryacım diyerek verdi selamı.Belli ki bu hitap hoşuna gitmişti.Çevrimiçi olduğu ilk dakikalarda hemen çakıveriyordu selamı.

Türk Milli Güreşçisi Mahmud ATALAY

sinjob | 03 January 2011 15:45

Mahmud Atalay
Mahmud Atalay

Balkan Akdeniz Oyunları,Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu Türk Güreşçi; Nogay Mahmud Atalay, 30 Mart 1934 Çorum doğumludur.Ailesi aslen Kafkas göçmenidir.

Güreşçimiz 1959 yılında Türkiye Şampiyonu olarak 25 yaşında Türk Milli Takımı’na seçilmiştir.

1959 Beyrut, Akdeniz Oyunlarında serbest güreş 73 kg’da şampiyon oldu. 1963 Napoli Akdeniz Oyunlarında ve İstanbul’da düzenlenen Balkan Şampiyonasında birincilik aldı.(Kaynak)

Mahmud Atalay
Mahmud Atalay

Pişmanlık Çiçeği

ZKUD | 03 January 2011 14:12

Ulustaki durağa gelmişti otobüs. Kapı açıldı, yanım boştu. Otobüs ağzına kadar dolacak şimdi diye söyleniyordum. Birkaç kişi geçti arka taraflar oturdular, yaşlı teyzeler – amcalar hemen ön taraflara konumlandılar.

Arkasından biri sallanarak diğeri onu arkasından tutmaya çalışır gibi bir yandan da bir şeyler söyleyip sanki teselli etmeye çalışarak, belli ki iki arkadaş(orta yaşlarda) giriş kapısından kart basıp ilerlemeya başladılar. Sallanarak elinde çiçekle gelen parmakları ve uzun boylu adama doğru bakıyordum fakat yanıma oturmasını hiç istemiyordum. Sarhoştu sanki.(Sarhoşlardan rahatsız olduğumdan değil) İnsanın sevmediği ot burnunun dibinde bitermiş , geldi oturdu yanıma, arkadaşı da bir arka tarafındaki koltuğa.

Yeni Yılların Anlamı

cilo6 | 03 January 2011 10:03

2010 Yılını bir gün geride bıraktık, yeni yılın ilk gününü yaşadık. Değişen nedir, dün ile bugün arasında herhangi bir fark var mı? Dahası 2009 yılından 2010 yılına girdiğimizde neler değişmişti, sadece günlük olaylar,değişen yüzler, tetikleyen olaylar.

Ermeni Lobisi ve Soykırım Tartışmaları

wolf | 02 January 2011 16:20

Bir Amerikalı Tarihçinin Onur Mücadelesi
Uzun yıllar soykırım üzerine makaleler kaleme aldı, kitaplar yazdı. Sadece Hitler dönemini değil, Avrupa, Afrika, Amerika tarihini de araştırdı, Oxford Universitesi Yayınları tarafından kitabı neşredildi, ödül aldı. Soykırım meselesine eğilmesinde çocukluğunun da etkisi vardı çünkü bir zamanlar o Hitler Almanyası’nda yaşıyordu. Velhasıl bilim camiasında saygın bir insandı ta ki projektörünü Osmanlı tarihine yöneltene kadar! Massachusetts Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Guenter Lewy’den bahsediyorum.

Guenter Lewy
Guenter Lewy

İlk olarak Revisiting the Armenian Genocide (Ermeni Soykırımına Yeniden Bir Bakış) makalesiyle dikkat çekti Lewy. 1915’e farklı yaklaşıyordu. Ne soykırım tarafındaydı ne de “tehcirdir, olur böyle şeyler” diyordu. Lewy’nin temel tezi şöyleydi: