bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

şimdi kısa film..

kahramancayirli | 28 October 2008 17:03

bugün size bir kısa film yönetmeninden söz edeceğim. şeref öztürk’ten. 1972 yılı kırşehir, kaman doğumlu olan genç yönetmen ilk öğrenimini kaman’da, orta ve yüksek öğrenimini ankara’da tamamlar…daha sonra sahne yaşamına 17 yaşındayken modern dans ile ankara’da başlar. 90’lı yıllarla birlikte tiyatro yaşamı başlar. ankara’da bir çok tiyatro topluluklarında rol alır, reji yapar ve bir çok tiyatro ve kısa film eserleri yazar. ama tabii bu yazıyı yazma vesilemiz kendisinin kısa film kariyeri..
2005 yılında çektiği gelin adlı kısa filmi, mardin film festivalinde mansiyon ödülü kazanır. diyalog yer almayan film, dikkat çekici.
2007 yılında çektiği ödev ve cp adlı kısa filmler de yönetmenin kısa filmde ısrarcı olduğunu gösteriyor. ancak bu filmler gelin gibi diyalogsuz değil..
gelin, ödev ve cp adlı filmleri bu bağlantılardan izleyebilirsiniz. filmleri elbette izledim ama siz de izlemeden yorum yazmak istemedim önyargı oluşmaması için. yönetmen cp’de 20 yaşındaki zihinsel engelli muratın öyküsünü, ödev’de çocuğu ile yaşayan bir aktörü, gelin’de ise 14 yaşında bir kız çocuğunun başına gelenleri anlatıyor bizlere…

at kadehi elinden yoksa ateş ederim

neceff | 28 October 2008 16:21

Kapı açıldıkça girenlerin sayısı artıyordu. Ters bir bakışla karşıladığım insanların üzerinde, olması gerektiği gibi o kadifemsi elbiselerden vardı. Kadınların çoğunlukta olduğu gezegenlere has bir parfüm keşmekeşliği yaşanıyordu trafikte. Akşama evde erken olurum diyenlerin oluşturduğu bir ligde küme düşmemek için mücadele ediyordum. Günlük bir sinema dergisi çıkarma hazırlığının son aşamasına gelmiştim o sıralar. Günün soundtrack’ini in the mood for love olarak belirlemiştim. Yaylı çalgılara karşı beslediğim bu sempati hakkında bilgi vermek için okyanusa çağrılmıştım geçen hafta. Sessizce gider gibi yaptım. Her şey kontrolüm altındayken bir anda altına aldı beni bu bıyıklı adamlar. Bir elektrik direğini andıran hareketlerimden dolayı üç gün boyunca sualtında tutuldum. Sonra serbest bırakıldım derken gözlerimi çöle benzeyen bir kumsalda açtım. Bütün vücudumun kumun altındayken neler hissetiğimi az çok tahmin edersiniz. Sonra uzunca bir süre dilsizlik oldu aramızda. Kimse ne olduğu konusunda bir bilgi veremedi yakınlarıma. Yaklaşık 4256 metre boyunca süren testlerden sonra ortaya çıkan sonuç ilginçti. Ben bir kireç çözücüydüm ya da nohutlu pilav veya trambolin ya da buna benzer bir şey. Bütün rüyalarım ütülenmiş bir iç çamaşırı kadar anlamsızlaşmıştı bir anda. Kalabalığa dönüp haykırmak istedim. Ama yeterli çoğunluk sağlanamadığından dolayı sessiz kalmanın daha iyi olacağını düşündüm. Ve en sonunda anladım ki şöförle konuşmak gerçekten yasaktı ve müsait bir yer bulmak sanıldığı kadar kolay değildi. Kemal sanki benim sevgilim gibiydi.

TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?

yazartaha | 28 October 2008 14:54

Dünya büyük bir tehlike altında. Bunun nedeni ise ne siyasi bir savaş, ne de ekonomik bir kriz. Bunun adı “Küresel Isınma”!Dünyayı dolayısıyla da Türkiye’yi tehdit eden unsur yukarıda bahsettiğim gibi küresel ısınma. Önemli bir konu olarak görünmese de bizleri ve bizden sonrakileri etkisi altına alabilecek bir felaket. Peki, bunu oluşturan daha doğrusu bizim başımıza salan kim? Cevap çok basit: Bizler. Niye mi? Çünkü bizler suyu tasarrufsuzca harcadık, doğayı kirlettik. Bir tek sebep bu mu? Hayır. Daha birçok neden var aslında. Ormanların giderek azalması, hızlı nüfus artışı gibi. Bunun yol açacağı felaketler nedir? Bu kadar önemli mi ki? Evet, bu kadar önemli. Buzullar eriyor, deniz suyu seviyesi yükseliyor, daha da önemlisi her yıl sıcaklıklar artıyor. Buna bağlı olarak kasırgalar, seller, kuraklıklar da hiç azımsanmayacak kadar her yıl belli bir atış gösteriyor. Bu sadece bizlere de değil bitkilere de büyük zararlar veriyor. Bitkiler yeteri kadar yaşayamıyor, çiçekler soluyor. Hayvanları da etkiliyor küresel ısınma. Hayvanların ölümlerine kadar etki ediyor bu “Küresel Felaket”.Bunlar kötü de bizlere ne zararı var bu küresel ısınmanın? Bu soruya en iyi cevap bilim adamları tarafından verilmiş. Küresel ısınmanın etkisiyle; iklim değişikliklerine bağlı olarak, kalp ve solunum yolu, bulaşıcı ve alerjik hastalıklar gün geçtikçe artıyor ve insan neslinin tükenmesinde de önemli bir rol oynuyor.Peki, küresel ısınma karşısında bizler neler yapabiliriz? Nasıl kurtulacağız bu illet şeyden? Buna verilecek birçok cevap var aslında. Bunların hepsinden bahsedemesem de bu konuya karşı bizlere düşen görevleri vermek isterim. Bizlere düşen görevler;
1) Diş fırçalama sırasında suyu açık bırakmamak,
2) Yazıcıdan kâğıt çıktısını en aza indirmek,
3) Toplu taşıma araçlarını tercih etmek,
4) Elektronik araçlarla işimiz yoksa kapatmak gibi…Yani; küresel ısınma bir nevi “Küresel Felaket” niteliğinde. Bu sadece bizleri değil, tüm dünyayı etkiliyor. Biz yapsak ne olur ki, nasıl olsa başka biri bizim yaptığımızı bozacak demeyin! Unutmayın, bir kişi her şeyi değiştirebilir ve o kişi de bizler olabiliriz. Ayrıca ek bir bilgi daha; bilim adamlarına göre 2030’a kadar tüm dünya susuz kalacak!

Sigaranın insanlar üzerindeki etkisi

sudenayay | 28 October 2008 13:59

Sigara sağlığa zararlıdır diye klişe bir lafla başlamak istiyorum. Çünkü direkt sigaradan başlamış olsaydım, sanki iyi birşey olduğunu herkes düşünebilir. Sigara bağımlılık yapıcı bir maddedir. Sigaranın içinde çok değişik ve zehirli maddeler bulunur. Bu zehirli maddeler insanı zehirleyeceği gibi, ileride akciğer kanseri başta olmak üzere çeşitli kanserler oluşturabilir.

Bu etkileri kısaca toparlarsak, sigara insanı öldürür. Bu sigara tiryakilerinin sigarayı bırakması için daha etkileyici söyleyiş tarzı değil mi? Vücuttaki bütün organları gün ve gün öldürerek, en sonda yaşamı sona erdirtiren bir faktördür. Sigaranın içindeki tütün, çok çok eskilerde Amerika kıtasının yerlileri tarafından, tedavi ve dini amaçlar için kullanılırdı. Sonradan bu tütün, bütün dünya için bağımlılık maddesi oluverdi.

?

| 28 October 2008 13:21

Nasıl topladım da koydum bunca yükü omuzlarıma. Tut ki topladım hiç mi el atan olmadı .Ne zaman tekiliz yaşadıklarımızda ya da ne zaman çoğul. Ne kadar soru var dudaklarımızın arasında ve çoğu zaman çok az cevap. Cevaptan soru tüketmek bize mi dair. Sorudan yeni soru(n)lara varmak sadece bizim becerebildiğimiz bir iş mi. Neyi çözer, hiç mi çözmez. Yoksa çözdürmemek gibi bir derdimiz mi var.

Omuz arayana omuz vurmak bizden mi, çelme takmak mesela koşar adım yol alana, neyin ifadesidir. Şimdi çıldırmış isem sabahın bu saatinde, korkarım bir yük daha binmiştir omzuma.

“Etme,
Hadi hoh de avuçlarına.
Soğumadan buharı,
Dokun bana””

ünlü dolandırıcı raki ve kızı

nazokiraze | 28 October 2008 12:10

Güney Zobu ismi bana bir süre öncesine kadar hiçbir şey hatırlatmıyordu. Ne zaman eski oyuncu Melike Zobu’yu merak edip araştırınca aslında babasının kızından çok daha meşhur oldugunu öğrendim.

Ucuz döviz satacagım diye döviz alım satım yerlerindeki kurbanları kuşa çeviren 20-30 sene öncesinin ünlü dolandırıcısı tövbekar olmuş ve alın teriyle para kazanıyor.Güney Zobu(raki GÜney) ayrıntılı bilgi
Genellikle yahudi,ermeni yada rum vatandaşları dolandırdığı için o yıllar ekonomik mücahit olarak tanınan Raki Güney Zobu’ nun babası paşazade Tümgeneral Şemsettin Zobu, erkek kardeşi de Londra’nın ünlü işadamlarından Kuzey Zobu’dur.

KARISINDAN KURTULMAK İÇİN NE YAPMIŞ?

keremx | 28 October 2008 10:48

KARISINDAN KURTULMAK İÇİN NE YAPMIŞ?

İçinizde karısından kurtulmak isteyen adam var mı? Veya kocasından kurtulmak isteyen kadın?
Madem gün gelip kurtulmak isteyecektiniz neden eş olarak kabul ettiniz? “Ah, ah, yaramızı deşme, bu aklım o zaman olsaydı” dediğinizi duyar gibiyim. Anlaşılan yanlış seçim yaptınız. Peki, sonrasında doğru seçim yapacağınız ne malum?

Demek ki evlilik müessesi ciddi bir seçimi, anlaşmayı, paylaşmayı, dayanışmayı ve sabrı gerektiriyormuş.