bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

demirden ciğer

nazokiraze | 12 November 2008 16:58

Geçtiğimiz yılda 58 yıl demirciger sayesinde yaşayan, elektirik kesilince ölen 61 yaşındaki Dianne Odell haber ini hepimiz okumuşuzdur.

O zaman çok ilgimi çekmişti bu demirciger. Neydi?, nasıldı?, neden sık sık kullanılmıyordu?, madem birini 58 yıl yaşatabildiyse neden tüberküloz yada akciger kanseri hastalarında uygulanmıyordu ve daha pek çok soru…Ayrıca insan uzun yıllar yatarak nasıl yaşardı? yıkanma, boşaltım gibi olaylar nasıl gerçekleşiyordu?

ELİMİ AĞZIMI BAĞLAYIN

haberhaberhaber | 12 November 2008 16:08

Oh Bu gün izinliyim öğleye kadar kulaklarımı gevrettim.(yatmaktan kulaklarım ağrıdı yani)
Güzel bir kahvaltı yaptım, İnternete oturdum oturmadan öce çayımı sigaramı suyumu yanıma aldım. Hem gazeteleri okuyacağım hem de okey oynayıp arada da kadınlar kulübüne gireceğim. İlk yarım saate çayım suyum bitti, süratle mutfağa fırladım iki mandalın kaptım geldim bu arada okey oynuyorum. Birkaç dakika sonra mutfağa bir daha fırladım, bir bardak su ve bir sandviç daha aldım Aman beee bu da bitti. Kapı çalıyor kargo internetten elektrikli battaniye almıştım o geldi. Satıcıya okkalı bir mesaj attım en pahalı nasıl gönderirim diye çok düşündün mü diye. Neyse olan oldu. Oyuna devam. mutfağa bir sorti daha dolabın üstünde bir paket bisküvi olacaktı onu da hallettim. Biraz fındık mı yesem ne aman hem kırıp hem de oynayamam diye vazgeçtim. Ağzıma iki sakız attım onu da fazla çiğneyemem ki çok çiğneyince boğazım ve kulaklarım ağrıyor.Acaba pidecinin kartı dolabın üzerinde duruyormu şöylee bir kıymalı yumurtalı. Kıza telefon edeyim de gelirken benim sevdiğim gofletlerden(gofret)getirsin. hadi bir sorti daha biraz ekmek ve sar elle hem ekmeğe sürüyorum hem de bir koşu bir çay suyu daha mı koysam diyorum. Dur ya toz içecek vardı onu sulandırayım diyip mutfağa uçuyorum Bu arada okey de oynuyorum ya masadan haberrrrrrr seri yazıları beliriyor. Bir sığara daha yakıyorum. Bu sığara bittikten sonra ne yiyebilirim diye buzdolabının içini ve mutfak dolaplarını düşünmeye başlıyorum. Neskafe mi içsem ne yok yok üçü bir arada içeyim. Bu arada acıktım galiba biraz kapatıp şöyle mis gibi tereyağlı bir spagetti yanına da ayran yapayım. Biraz da fındık kırayım yanımda hazır olsun. Yemekten sonra çayımı demler tekrar kaldığım yerden devam ederim diyorum, yani yine çay su sar elle li ekmek bisküvi neskafe sakız sığara toz içecek fındık hımm gofrette gelir o zamana kadar
İmdattt ya elimi bağlayın ya da ağzımı.

Sınıf Ayrımı

Ertugrul1986 | 12 November 2008 16:02

Sınıf Ayrımı derken neyden bahsedeceğimi az çok bir kesim anlamıştır.İnsanları Din,Dil,Irk,Cinsiyet olarak sınıflandırabiliriz.Ama onları sınıflarına göre yargılayamayız.Eğer bu şekilde bir yargılama yaparsak ortaya şu an ki baş belası Terörizmiin ilk spermlerini atmış oluruz.Ülkemiz şu an öyle bir konuma geldi ki her Kürt vatandaşını ”Terörist” olarak yargılacak vatandaşlara sahip oldu.Bir insan bir konuda sizinle hemfikir ama bu düşüncesini belli etmiyorsa bu kimilerine göre tarafsız değil onu karşı taraftan yapar.İşte gerçek sınıf ayrımı burada çıkar.Peki bu,yani aslında sizin hemfikir olan kişi nasıl karşı tarafa geçer hemen bir örnekle açıklayayım.2003 Eylül ayında İstanbul Gültepe’de Stajyer olarak bir iş yerinde başlamıştım.sanırım 2004 Nisan-Mayıs-Haziran aylarından biriydi.Her zamanki gibi öğle yemeğinde diğer arkadaşlarla yemek yiyorduk.İçeri bir adam girdi hali perişan.Dilenci dedik geçtik ilk başta.Adam dilenci evet ama para dilenmiyor.Adam iş dilenmeye geldi.O an söylediği sözler herkesin kanını dondurdu ” Açım.Ama ben dilenci değilim.Ben sadece iş istiyorum.Adamın birine gittim iş istedim.Bana git sana Apo iş versin dedi.Biz hepimiz kardeş değilmiyiz.Bende bu vatanın evladıyım.Kürt’sem n olmuş ki ?Sizden para değil iş istemeye geldim’ Evet belki çoğu kişi ”Dilencinin biri sizi keklemiş ” diyebilir.Saygı duyarım.Ama önemle söylerim ki ben hangi iş yerinde çalıştıysam yolda karşıma 1000 tane dilenci çıkar.Kuruş vermem.Çünkü gözleri belli eder insanın.Bu ise gerçekten bişey istemekten utanan birisiydi.Hayatımda görmediğim bişey.İşte sevgili arkadaşlar bahsettiğim bu.Eğer biz bu insanı sınıfına göre yargılarsak.Bu kişi aç kalacak yarın bir gün bişey çalacak,birini öldürecek ya da dağa çıkacak.Bizim işimiz dağdakileri arttırmak değil azaltmak.Eğer bu şekilde bir sınıf ayrımı yaparsak ne o dağdakilerden ne de o meclisteki terörist partiden bir farkımız kalmaz.İnsanları dinine diline ırkına göre ayırmayalım.Her ne olursa olsun hepimiz insanız…Unutmayalım ki doğuda şehit verdiğimiz vatan evlatlarının çoğu Kürt….

25 YAŞ 1000 ERKEK

nurozoz1980 | 12 November 2008 13:07

Bugünlerde birçok kanala gazeteye dergilere konu oldu ingiliz tezgahtar kız marifetide dillere desta 1000 erkekle beraber olmuş. Giness rekorlar kitabınada girermi aceba belkide nobel alır bellimi olur. işin şakası bu da İngiltere’nin başkenti Londra’da yaşayan Randy Terri adlı genç kadın, “seks bağımlılığı” ile mücadele ediyormuş.
25 yaşındakı genç kadın tezhagtarlık yaparak hayatını kazanıyormuş. Ben fahişe değilim sadece seks bağımlısıyım diyor. Doktorlarına göre kullandığı depresyon ilaçları onda seks bağımlılığı yapmış. Bekaretinide 17 yaşında kaybetmiş. Konuşmalarına göre kendini tutamıyor seks yapmadan duramıyormuş25 yaşında 1000 erkekle beraber olmuş. galiba depresyon ilaçlarını kulklanırken daha dikkatli olmak lazım. Neyse yinede şanslıymışkı bizim ülkemizde helede doğuda biryerlerde yaşamıyor çoktan töre cinayetine kurban gitmiştir.

Kadınların Elleri Daha Kirli Çıkmış !?

keremx | 12 November 2008 10:33

ELLERİNDEN BELLİ OLUYOR BİR KADIN

Şair Sezai Karakoç, Monna Rosa isimli unutulmaz şiirinde der ki:

Ellerin ellerin ve parmakların,
Bir nar çiçeğini eziyor gibi.
Ellerinden belli oluyor bir kadın,
Denizin dibinde geziyor gibi,
Ellerin ellerin ve parmakların.

Şairin tespiti kadınları anlatmaya yetiyor: “Ellerinden belli oluyor bir kadın..”

Yüzü, gözleri ve elleri, bir kadını en çok anlatan parçalarıdır. Kadının bedenindeki ve ruhundaki güzelliğini, Yaratan özellikle ellerine nakşetmiştir. Bir kadın her şeyden önce; Elleri ile sever, elleri ile yuva yapar, elleri ile büyütür, elleri ile sahip çıkar…

Ezeli rekabet ve dahası …

adoxxoda | 12 November 2008 09:49

Ne demiş Paşamız ;” Spor yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve ahlâk da bu işe yardım eder. Zekâ ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler , zekâ kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben Sporcunun zeki ,çevik aynı zamanda ahlâklısını severim.”

Atamız güzel söylemiş söylemesine ama şu zamanki olayları görse eminim ki daha diyeceği bir sürü söz olurdu. Ben öyle çok fanatik bir insan değilim olamamda. Tuttuğum takımı severim desteklerim ama bir yere kadar. O ince çizgiden sonrasını geçmem. Sonuçlarına katlanamayacğım şeyler yapmam. Kendi vatan evlatlarını bile birbirine düşüren böyle şeylerde tahammül edemem.Neyse konuya gireyim.

Mustafa bana neler hissettirdi….

MerakliKedi | 12 November 2008 09:24

Susuyorum…. Günlerdir susuyorum… Kendim görmeden, kendi fikrimi oluşturmadan başkasının fikriyle kirlenmek istemiyorum. Veee susuyor, ve okumuyor, ve duymuyorum… Hiçbir tartışmaya girmiyor, hiçbir yorumu okumuyor, hiçbir tartışma programını izlemiyorum. Kirlenmek istemiyorum. Tamamen bakir başlamak istiyorum bu tecrübeye… Tertemiz izleyeceğim filmi, hiç kimsenin yorumunu duymadan, okumadan yalnızca kendimle…
İzledim.. Tek başıma… Tabii, ki tek başıma değil. Bir salon dolusu insanla birlikte ama tek başıma… Hayır, yalnızdım ben. Beyimde yalnızdım. Ve bir tiksintyle başladı film. Ben, belgesel de olsa bir film görmeye gitmiştim. Minimum bir film beklentrim vardı. Ne sinema dersinde bana anlatılanlar vardı filmde… Ne de başka birşey. Film boyunca onu sorguladım. Bana bilmediğim ne verdi? Hangi duyguyu tattırdı Mustafa? Latife’de okuduklarımdan farklı, bunca yıldır bildiklerimden, tarih hocalarımın derste anlattıklarından (çok şanslıymışım bunlar bana tarih dersinde anlatılmıştı) farklıı ne vardı ki filmde… Hiçbir duygu da kalmadı bana… Ne bir sahne aldı aklımda beni derinden yaralayan ne de herhangi birşey…
Üzüldüm. Kırıldım. Yaralandım. Keşke bambaşka duygularla çıkabilseydim bu filmden….