bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Postmodern Tüketim Kültürü ve Tüketiciye Eleştirel Bir Bakış

| 11 May 2011 13:25

20. yüzyılın son çeyreğinde sosyal bilimlerde özellikle de felsefede oldukça etkili olan postmodernizm giderek bütün alanları etkisi altına almıştır. Bir tarihsel döneme ve bir düşünce sistemine adını veren bu akım giderek toplumun tüketim kalıpları üzerinde de sarsıcı etkiler yaratmıştır. Toplumsal dönüşümlerin ön koşulu, mevcut durumu iyi algılamaktır. Postmodernist düşünce, bireylerin gerçeklik algısını bozarak var olan durumu kavrayamayacak hale getirmektedir. Hızla değişen dünyada bireyler her dönemde tüketimi farklı bir biçimde yorumlamışlardır. Önceleri tüketim, temel gereksinimleri karşılamak amacıyla yapılırken pragmatik bir yaklaşımı da içeriyordu. Daha sonra kitle iletişim araçlarının özelikle de reklamların yönlendirmesi ve tüketicinin gelir düzeyinin yükselmesi sonucunda tüketim olgusu farklı bir boyut kazanarak tüketicinin yaşamında belirleyici bir anlam odağı haline geldi. Ürünün yalnızca fiziksel ve işlevsel özelliklerini değil, onun taşıdığı ve gösterdiği imajları daha çok önemseyen tüketici, tüketimi zamanla bir yaşam felsefesine dönüştürerek anlamlandırmıştır. Postmodern çağın yarattığı yeni tüketici profili; tüketimi bir iletişim aracı olarak kabul etmekte, ürünlere sembolik anlamlar yüklemekte ve onları bir statü sembolü olarak görüp kendini ürünlerin ve markaların sembolik yararlarıyla örtüştürerek kendi kimliğini ve benliğini yaratmaktadır. Tüketicinin fonksiyonel tüketimden uzaklaşıp sembolik tüketime yönelişi onun gerçeklik kavramından soyutlanarak sanal bir dünyanın çekim merkezine itildiğini göstermektedir.

İKTİSADİ/EKONOMİK SORUN/MESELE/PROBLEM

reddear | 11 May 2011 10:58

Kavramlar, kavramlara uygun gerçeklikleri anlatmalıdır. Gerçekliği anlatan bir tanım ve bu tanımı içeren bir kavram varsa bu gerçeklikte gözlemlenebilmelidir.

Bir kavram kullanıldığında, kavramın anlatımına uygun gerçekliğin var olması gerekir. Aksi takdirde kavramla gerçeklik arasında bir uyumsuzluk söz konusu olur. Gerçek dünyayı manalandırmanın akla ve bilince yansıtmanın şartı ifade edilene değil gerçek dünyaya bakmaktan geçer. Söylenene değil söylenenin işaret ettiği gerçekliğe bakmak anlamanın şartıdır.

Ben Annemin Beşiğini Tıngır Mıngır Sallarken…

soylemedengecemicem | 09 May 2011 10:32

Evvel zaman, kalbur saman derken, aynı paradoks için sıra bize de geldi. Çoğalmak veya çoğalmamak…

Dünya’nın akıbetiyle ilgili hergün daha da kötüleşen haberler alırken, genç ölümleri duyduğumuzda içten içe “öldü de kurtuldu şu dünya’dan” derken, kimi intiharlara özenir bulurken kendini insan, neşter görünce bileğine gömmek isterken onu, aynı zamanda da nasıl çocuk isteyebilir?

Sporda Şiddet!

tekkita | 08 May 2011 21:37

Stresin toplumsal bir sorun olduğu günümüzde, insanlar biraz rahatlamak için kendilerini spor müsabakalarına veriyor. Ancak bu haklarını bazı insanlar bencilce diğer insanların elinden alıyor!

Sporda şiddet üzerine yasa bile konuldu. İnsanları bu bile durduramadı. İnsanlar 90 dakika bağırıp çağırmak, takımına destek olmak ve stres atmak için tüm gününü feda ediyor. Ancak bazı kişiler buna izin vermiyor ve sonuç olarak maç iptal oluyor.

anne yazısı

nazokiraze | 08 May 2011 10:10

Hayatımdaki 15.Anneler Günü kapsamında sanki bir annenin hakkı bir günde ödenirmiş gibi heyecanla yarını bekliyorum.Aldığı nefesle bile bana muhalefet eden kızıma, muhtemelen yarın için özel bir gün diye biraz uslu durmayı düşünmeyi asla akıl etmeyecek oğluma rağmen coşkuluyum ben.

Her yıl kendi annem ve kayınvalidem dışında bir kaç yakın arkadaşıma ,görümceme ve çocukların öğretmenlerine de armağan alırım ben.Tabi onlar da bana.Elbette bir annenin emeği bir güne sığmaz,sevgi tek bir hediyeyle gösterilemez ancak itiraf edelim bütün anneler hediye almaktan hoşlanıyoruz.Sağda solda bunlar bize kapitalist düzenin oyunları diye ne kadar çığıran insan varsa alışveriş merkezlerinde fink atıyorlar tecrübeyle sabittir.Evet bunlar bize kapitalist düzenin oyunu hatta dayatması, yok Sevgililer Günü yok Anneler Günü vs.. olsun insanlar birbirine armağan alıyor,hatırlıyor,kutlama mesajı atıyor ne kötülük var ki bunda. (Reklamlar düşmüş)

HAYALETLER SEVİMLİ MİDİR?

nihansage | 06 May 2011 15:07

İnternette dolaşan her hangi biri, hayaletlerle ilgili videolara ve resimlere rahatlıkla ulaşabilir. Sormamız gereken soru şudur; Bu videolardaki hareketler gerçekten hayaletler tarafından mı yapılıyor, yoksa hepsi kurgu mu? Daha da önemli olan soru ise, bu videolardaki görüntüler gerçekten hayaletlere mi ait, sakın başka bir canlı türüne ait olmasınlar! Mesela günümüz moda değimiyle üç harflilerin marifeti olmasın… Bu da tabi ki farklı bir görüş şeklidir.Sonuç olarak resimlerde fütursuzca boy gösteren şeylerin ne olduğunu bilmediğimizdir.

Günümüz Atatürkçüleri. Dünün Hilafetçileri.

Agirlikkesici | 06 May 2011 09:36

Açık konuşayım ki, bugün bu ülkenin ne iyi bir cumhurbaşkana, başbakana ya da bürokrata ihtiyacı var. Aslında bu ülkenin çok daha iyi devrimciye ihtiyacı var. Öyle yakınmalarla, olmazlarla, yapamayızlarla, başarayamayızlarla işimiz yok. Mustafa Kemal kararlığında bireyler gerekli bize.
Yani sağlam bireylere, asil kanlara ihtiyacımız var…Şu anda bulunduğu duruma değer verenler, mesleklerini önemseyenler, işgal ettikleri yerleri birer mevzi olarak görenler hele bir oturup düşünsünler. Vatan elden gittikten sonra mevkiler, maaşlar, meslekler ne işe yarar?Kurtuluş savaşı verilirken ”şeriatçı için hilafet makamı önemliydi” o kadar abartılmış ki ”vatan olmasa da hilafeti koruyalım” diyorlardı. Bunun adı ihanettir. Günümüz Atatürkçüleri, dünün hilafetçileri, dünün demirel’i gibi davranarak Atatürkçü olunmayacaklarını anlasınlar artık.

Telafisi mümkün olmayan şeylerin izahı gereksizdir!

Cali Kusu | 05 May 2011 19:16

Gidiyorum diyene hiç kal demedim. Öyle böyle değil, gerçekten gidene sadece hoşça kal dedim ve derim! Ve mümkünse dönmesin diye dilekler dilerim. Çünkü biliyorum döndüğünde onu sevmeyeceğim. Gönlüm kiralık daire değil sevgilim. Sen gidince yenisi gelmez. Sen gidince ‘sen’ geri gelmez… Gittiğindeki sen değil ki gelen. Gelirken yeni kırık kalpler getiren olacaksın sen. Üzgünüm canım. Tamirat işlerini bıraktım ben. Ellerim nasır tuttu. Hem kalbimde dayanmıyor artık. Çabuk yoruluyorum. Gözlerim çabuk doluyor. Ucu yırtık duyguların hikâyesi gözlerimi çok yoruyor!