bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Şimdi

24black mamba24 | 27 December 2009 12:03

Müslüman bu asırda perişan şimdi,
Kuffar bugün dalga dalga kan şimdi,
Mü-min hedefte bir nişan şimdi,
Hakk’ın aradığı tam yön şimdi,
Kuffar kendi içerisinde hep yan şimdi,
Birliğe karşı tutumu zan şimdi,
Sen Hakk’ın malısın kula satılma şimdi,
Sabile pazarına sakın katılma şimdi,
Hazırlığın olmadan ona atılma şimdi,
Düşman sırvermez içinden kaynar şimdi,
Boş duran şeytanına tez uyar şimdi,
Hakk’a uyan düşmanın sesini diyor şimdi,
Yanarsa gösterir etrafını çıra şimdi,
Kimimiz mal peşinde kimimiz para şimdi,
Hakk-ı seviyorsan durma ara şimdi,
Hep islamda tam birlik olmalı şimdi,
Kardeş kardeşle bir kalmalı şimdi,
Allah için seferberliği kurmalı şimdi.

Dost Körpe / Günah Yiyen

kahramancayirli | 27 December 2009 10:57

ilknokta.com adresinden alınmıştır
ilknokta.com adresinden alınmıştır

2 TL sadece fiyatı. İpek Sokak No.9 Beyoğlu – İSTANBUL adresindeki Metis Kitap’ın merkezinde öylece duruyordu. 135 sayfa. Birbirinden derinlikli, farklı konularda akıp giden yirmi bir güzel öykü. Yapıp bozan, yaratan bir üslup, ilginç hikaye konuları, usta işi bir kitap: Günah Yiyen.

Yazarı Dost Körpe daha 19 yaşındayken prestijli Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü koymuş cebine (Yayımlanmamış dosya dalında). 25 yaşında iken Günah Yiyen kitapçı raflarında yerini almış. Tüm güzel hikaye kitapları gibi ikinci baskısını bile yapmamış. Şiirler, denemeler, fragmanlar,…yazmış; Lovecraft, Dickinson, Shelley, Blake çevirmiş.

bugün aşure günü

nazokiraze | 27 December 2009 07:45

Bugün Aşure Günü , hemde sadece İslam dünyası açısından değil. Hristiyanların Noel heyecanlarına denk geldi bu sene herkese kutlu olsun.

Aşure Günü Muharrem aynının onuncu gününe denir, bugün pek çok dinde önemlidir.İnanışa göre Hz Adem’in tövbesinin kabul edildiği, Hz.Yakub’un, oğlu hz. Yusuf’a kavuştuğu, Hz. Musa’nın Kızıldeniz’i geçtiği, Hz İsa’nın dogdugu ve göge yükseldiği, Hz.Yusuf’un kuyudan çıktığı, Hz. Eyyüb’ün hastalıktan kurtuldugu gün Aşure Günü’dür. Ayrıca Hz.İbrahim’in ateşte yanmadığı, Hz.Yunus’un balığın karnından çıktıgı gün de bugündür.

Garson Gelip Bardakları Aldı

Kuduz maymun | 26 December 2009 16:27

İstemiyordum. İçim istemiyordu. İstemeyerek gittim.
Kös kös. Başım önümde.
Küçük bir yer. Akşam karanlığı çöktükten sonra suların güzelliği iyice görülemiyor. Yüzüne bakmak zorunda olmamak için pencereye dönük bir sandalyeye çöktüm. Hiç aldırmadan denizi seyretmeye koyuldum.Konuşmadım.
Bir zaman denizi seyrettim durdum. Gelen garsonu görmezden geldim. Ama ben istemeden bir çay geldi önüme. Bir sigara yaktım. Çaya bakmadım.
Sinirlenecek miydi. Sinirlenmedi. Öyle, beni izliyordu. Konuşmak istemeyişimi anlayışla karşılarmış gibi bir hali vardı.
Çay çoktan soğudu. İçmedim.
Garson gelip bardakları aldı.

Bir döndüm. Şaşırdım. Öyle hüzünle bakıyordu ki bana. Gözleri kocaman olmuş, sokaklarda itilip kakılmış bir it yavrusu gibi, ezilerek bakıyordu.

Bakma bana öyle, dedim.

Kocaman bir göz oldu.

Hint ve Felsefesi

kuduz kedi | 26 December 2009 15:40

HİNT FELSEFESİ

Hindistan, her türlü iklimin görüldüğü, 650 milyonu aşkın nüfusu ve dinlerin, dillerin ve kültürlerin beşiği olarak, en azından 4-5 binyıl gerilere giden tarihi ile hem en eski uygarlıkların, hem de en eski felsefi düşüncelerin kalıntılarının bulunduğu yerdir.

Hint felsefesi incelenirken Hindistan’ın geçirdiği tarihi, kültürel, sosyolojik ve dinsel oluşum süreci gözardı edilemez. Hindistan, birçok bakımdan zengin bir kültürel dokuya sahiptir. Sosyolojik bakımdan kendi içinde oluşturduğu sınıflar(kast) çerçevesinde şekillenen bir toplum düzeni, dini yaşama tam anlamıyla mutlak bir uyum sağlamıştır. İnsanların özel ve toplumsal yaşamları üzerinde kendilerinden ve toplumlardan daha büyük bir gücün kontrolüne olan katıksız inançları başka herhangi bir toplumda benzerine kolay rastlanmayacak bir biriciklik barındırır. Bu yönüyle Hint inanç ve düşünce sisteminin yüzyıllar içerisinde geçirdiği evrim hiçbir zaman islam, hristiyanlık gibi halk kitlelerini hazırlanmış bir kalıba sokmamış, aksine toplumun çevresinde ve toplumla beraber şekillenmiştir. Bu yönüyle sözkonusu “Hind” olduğunda din toplumdan, felsefe dinden ve tarih de felsefeden ayrı değerlendirilemez.

mordolfikce devam..

morfik | 26 December 2009 14:31

Kızma. Kızma bana ne olur, içinden geleni söyle, ama lütfen kızma.
Tarihin değişen yüzüne bak, biz mi değişmeyeceğiz sandın. Evet, değiştim, değiştin, değiştiler. Bir tek değişmeyen şahidimiz semâ. O her şeyi biliyor. Hunharca acıttığın yaramın nasıl ağladığını biliyor. Biliyor, Kan kırmızı.

kızmayacaksın..bana kızmayacaksın. değişmişti her şey..unutuyorum işte. seni çok sinirlendirebildiğim zamanları düşünüyorum. anlatmaya çalışıyordun tüm hırçınlığınla kendini. artık seni tanıyorum. tanıdığımdan ben de sana kızmıyorum.
Unutuyorum işte..
birbirimize nasıl davranmamız gerektiğini öğrendik. maviyi yeşile yeğlerken, şimdi, siyahı koyusuna değişiyoruz değişerek!..

KAÇIŞ

mavilikler | 26 December 2009 13:17

Kadın yürüyor. Dalgın mı dalgın… Sanki birsüreliğine yitirmiş belleğini. Herşeyin anlamını unutmuş. Bilinmezlerle dolu bir dünyanın ortasında yapayalnız… Yürüyor durmaksızın.Önüne rastlayan banka bırakıyor kendini. Hafızasına yeniden kavuşmak istercesine bakınıyor çevresine. Korktuğu kadar yabancı gelmiyor neyse ki gördükleri. Her gün içinden geçtiği park, evinin balkonuymuşçasına tanıdık… O zaman anlıyor işte, hissettiği yabancılığın çevresinden kaynaklanmadığını. Hayır, hayır… Mesele yabancılık da değil. Tanıdık olan yüzlerce şey arasındaki belli birşeyden ‘kaçış’…’Neden kaçıyorum ben?’ diyor, bu sefer gerçekten yabancı birşeyle karşıkarşıyaymışçasına. Soruyu sorduğu parçası, gerçekten de yabancı.. ‘Ne zaman tanıdık oldu ki zaten?!’ diye geçiriyor içinden. ‘Her zaman bir yabancıyla içiçe değil miyim ben?’Şimdi de bu yüzden bu kadar yorgun… Yığılırcasına bırakmış kendini bankın kucağına. Kendinden çok bir tahta yığınına emanet etmiş bedenini. Çünkü ne zaman varlığını duysa içindeki yabancının, kaçmak zorunda…

Ne zaman başladığını bilemediği bir sohbetin ortasında buluveriyor kendini bir süre sonra. Kız hangi ara yaklaştı yanına, bankın köşesine ilişti, hatırlamıyor. Öylesine söylenen biriki söz… Bir bankı paylaşıyor olmanın zorunlu kıldığı iletişime bir parça sıcaklık katma çabası…

hz. asiye

taha3045 | 26 December 2009 12:35

Nil Kraliçesi Hz. Asiye eşinin zalimlerine ve kendini tanrı olarak görmesine ragmen, elleri ile büyüttüğü Hz. Musa’nın getirdigi dine inanan ve bu ugurda canını vermiş bir örnek hanım.

Eşinin ısrarlarına ragmen sürekli tavizsizlik göstererek imanından vazgeçmeyen ve ‘Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap; beni Firavun’dan ve onun (kötü) işinden koru ve beni bu zâlim topluluktan kurtar (Tahrim Suresi 11. ayet) diye rabbine dua etmiş bir iman savaşçısı.

Sıcagın ortasında elleri ve ayakları çivili bir haldeyken kocası tarafından ibret olsun diye Allah’tan vazgeçilmesi konusunda telkinde bulunulan ve buna ragmen inançsızlara ibret olsun diye şehadet kelimelerini dilinden düşürmeyen, gögsüne konan ağır değirmen taşını bile hiçe sayan inanç abidesi.

elçi+dua

morfik | 26 December 2009 11:35

Ömrü kısa, yaşadıkları uzun olmalı insanın,, zaman iç-in-de..

Tanrım, insan olmak ne zor bilir misin??

Babalarını yanına çağırısın, annelerini, çocuklarını…
Ayrılığa katlanmak, insanın dudaklarından ayak ucuna değin iğrenç bir tat bırakır. O tat nefesine yapışır, nereye gitse kokar. Bir bakışta o kokuyu alırsın.. ne çağrılansın ne uğurlayan..merak bunun adı, affet, bilebilir misin?

Sadece bu tat değil!

Anılar ve yaşıyor olduğumuz her şey, oradan oraya taşıdığımız valizler, beynimizdeki ve kalplerimizdeki bilinmezlikler, bileklerimizdeki şifreler, aklımıza gelmeyenler …
düşünmek nedir bilebilir misin?
Otuz günlük muhteşem canlının ne kadar çok çiş yaptığına şaşırmak,,ya aşk?
Kadın erkeğini nasıl sever anlatsam inanır mısın? Yalnızlar, onlar sana daha mı yakınlar?
…(milyarlarcası)…