bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Dos Santos Galatasaray’da…

macro | 26 January 2010 17:34

Neill ve Jo transferlerinden sonra bir bomba daha. SkySports’un haberine göre Galatasaray Dos Santos’u kiraladı. Haldun üstünel’in her zamanki gibi büyük rol oynadığı transferde, İngiltere seferinden Dos Santosla birlikte dönülmesi bekleniyor.

Galatasaray bu hafta sonuna kadar Dos Santos transferine kesin olarak nokta koyacak. Galatasaraylı değilim ama bu seneki transferlerini oldukça beğeniyorum. Lincoln ve Linderoth’u bi kerena koyarsak, Keita, Kewell, Neill, Jo ve Dos Santos gibi isimler Türk futboluna renk katacaktır. Bu oyuncuların gelmesinde Haldun Üstünel kadar, Rijkaard isminin de etkili olduğunu söylemek gerekir.

kar beyazı

astral | 26 January 2010 14:22

Her geçen gün başkalaşırken hayat, başkalaşmayan şeyler de var mıydı?

Tüm zamanlar, tüm anılar, tüm saçmalamalar, tüm dağıtmalar ve tüm toparlanma çabaları başkalaşıyor. Biz değişen bir yapıya sahipken bazı özelliklerimiz ise yapışmışcasına zorlanıyor ruhumuzu bırakmakta. Hatta gün be gün kendimizi tanıyamaz olmuşken aynada, ne kadar değişmez özelliklerimiz olduğunu görmek de başka bir yıpratıcılık taşıyor şu zalim zamana karşı koşarken/ koşamazken…

Var oluşun ve var oluşsuzluğun tüm basamaklarını teker teker tırmanmış ve yok olma basmaklarını da itinayla çıkmışken; kendi imzanı taşıyan ne var bu dünyada söyler misin?

WHİSKY

A D A L I | 26 January 2010 13:52

Kendine has aroması ve yakıcı tadıyla vazgeçilmez olan, içkilerin en serti olmasının yanında en asillerinden biri olarak da anılan, “Ateş Suyu” unvanı ile bilinen viskinin öyküsünü dinlemeye ne dersiniz?
Viskinin öyküsü, 15. yüzyıldan başlatılabilir. Yazılı kaynaklardan edinilen en eski bilgi, İskoçya’da bilinen ilk viskinin 1494’te Frair John Carbought tarafından 8 fıçı maltla yapılmış olduğudur. Fakat çok daha gerilerede gidilebilir.

MS. 5. yüzyılda İspanya’dan İrlanda’ya gelen keşiş St. Patrick, Fransa’dan edindiği damıtım tekniklerini İskoçya ve İrlanda’da uygulamıştır. Ortaya çıkan sonuca “gaelic” dilinde hayat suyu anlamına gelen “usquebaugh” denmiştir. Bu kelime zamanla fonetik olarak değişime uğramış ve “usgue” yani “whisky” ye dönüşmüştür. İskoçlarla İrlandalılar arasında viskiyi kimin bulduğu konusundaki rekabet bugün de devam etmektedir.
VİSKİNİN HAMMADDESİ: Viskinin ana vatanı neresi olursa olsun hammaddesinin tıpkı bira gibi Arpa ve su olduğu rahatlıkla söylenebilir. Hatta viskinin mayalanmış bir içki olan biradan elde edildiğini söyleyebiliriz. Bira ile arasındaki farkın damıtma işleminde gizli olduğunu da söylemeden geçmeyelim. Öncelikle arpa olmak üzere, çeşitli tahıllardan elde edilen hamur, malt, daha sonra sulandırılarak “mayşe” haline gitiriliyor. Bundan mayalanmayla elde edilen bira ısıtılıp damıtılıyor ve 70 derecelik alkollü olan ilk ürün ortaya çıkıyor. Daha sonra bu sıvı sulandırılarak 43-45 derecelik viski ortaya çıkmış oluyor.
VİSKİ NASIL İÇİLMELİ: Viski içimi ile ilgili yanlış

bilinen bazı gerçekler vardır. Bunlardan en yaygın olanı viskinin kola ya da buz ile tüketilmesidir. Oysa ki viskinin tadını alabilmek için viskiyi sek ya da sadece çok az su ile tüketmek uygundur. Viski bir sofra içkisi olmadığı için her yerde her şekilde ve hemen her tülü aperitif ile tüketilebilir. Yine de badem, fıstık, bitter çikolata gibi aperitifler viskinin yanına en çok yakışanlardır. Viski içerken tüketilmemesi gerekenlerin başındaysa sulu yemekler gelir. Bu, içkinizin tadını almanızı engeller. Viskinin bir başka önemli özelliği de diğer içkiler kalabalık gruplarla tüketilirken keyfi katlarken viskinin yalnızken de rahatlıkla tüketilebilmesidir. Bir başka deyişle viski bir “sırdaş”, “kötü gün dostudur” da denilebilir.
(Viskilerin en iyisi Jack Daniel’s)

tat

astral | 26 January 2010 12:58

Her geçen sızının sabahında solmak üzere olan çiçeğin yapraklarını temizliyorum, ince ince. Kanatlarına tutunuyorum hayallerimin, kırılmak üzere olanların üzerine çok basmamaya çalışarak…

‘Nesi var ki şu dünyanın, bu kadar peşinden koşulacak?’ diyordu kadın hıçkırıklarını tutmaya çalışırken. Oysa adam o güne kadar hiç ağlamayı başaramamıştı. Adam kadına sıkıca, çok sıkı sarıldı. ‘Ağlayacağım’ dedi. Kötü birşeymişcesine mahsun ve ağlamaması gerektiğini düşünen birinin sözleri gibi dokunaklı çıktı kelimeler, teker teker; koşturmadan ve mırıltı halinde…

– Ağlaman kötü değil ki. Çoğu zaman iyi gelir.
– Ben hiç ağlamadım. Belki bir kere onu da ne zamandı, hatırlamıyorum bile.
Adamın ne kadar hassas olduğunu anlıyordu kadın. Daha fazla sokuldu ona. Hiç çıkmamak istedi içinden. Dışında kalan herşey dışarıda kalıyordu çünkü onun yanında. Herşeyin önemsizleştiği yerdi, aşk. O, aşktı; emindi.

Gladyatör: Kılıcın Ucundaki Yaşam.

Carrion Swarm | 26 January 2010 11:52

2000 yılı yapımı Ridley Scott filmi “Gladiator”, şüphesiz hepimizin aklında belli bir gladyatör profili oluşturdu.

Günümüzde hayvan dövüşleri yapan ve yaptıranlara uygulanan büyük cezalarla kıyaslandığında, şenlik havasında tertiplenen gladyatör dövüşlerinin acımasızlığı, imparatorluk döneminde halk sınıfları arasındaki büyük farklar ve insana verilen “değer” kolayca anlaşılabilmekte.

Gladyatör (Gladiator) kelimesi, kılıç (Gladius) kelimesinden türemiş bir isimdir. Ancak gladyatörler isimlerini aldıkları gladiusları kullanmamışlar, daha kısa kılıçları tercih etmişlerdir.

Israil’den Türk Büyükelçisine, Intelligence Quotient

webking | 26 January 2010 10:58

IQ
IQ

Intelligence Quotient / Quiz ya da daha çok bilinen ve kullanılan kısaltılmış versiyonu olan “IQ” bilindiği üzere zeka ile ilgili kullanılan bir testtir. Bu test genellikle zekasından şüphe duyulan insanlara uygulanır ve bir kanı elde edilmeye çalışılır. Yurtdışı ve özellikle de bizim basınımız aracılığı ile insanlar Türkiye Israil Dışişleri bakan yardımcısı Danny Ayalon’un büyükelçimiz Oğuz Çelikkol ile yaptığı basına açık görüşmeyi konuşurken, şu elden ele ve gazeteden gazeteye dolaşan resime bir kez daha bakıyorum ve dikkatimi çeken tek şey oradaki dışişleri yetkilisinin elindeki ve objektife en yakın duran ve ters olması gerekirken ilginçtir ki tamamen düz halde okunabilen, “IQ” isimli kitap veya bir tür belge. Sanki özellikle çekilmiş bir resim ve bu resimde özenle yerleştirilmiş insanlar ile gerçekten de bir mesaj verilmeye çalışılıyor gibi.
Gerekçesi her ne olursa olsun böyle bir davranışa bu insanları iten temel davranış bir şekilde aşağılayıcı bir fotograf sağlayarak, dünyaya ve Türkiye’ye bir mesaj vermek heralde! Aksi takdirde böyle bir olay gerçekleşemez ve basına da açık hele hiç yapılmazdı, diye düşünüyorum. Israil, bize güç uygulayamayacağını bildiği için, kendi dışişleri stratejileriyle ve değişik yöntemlerle bir ders vermeye çalışıyor kanımca. Ama en önemlisi tabii, bizim büyükelçimizin duruşu. Büyükelçimiz heralde iyi niyetinden, ve yabancılar karşısında temel problemimiz olan ezikliğimizin (halk arasında misavirperverlik olarak bilinir) de etkisi ile gülümseme ile acı çekme arasında bir yerde duruyor. Buna karşın, İsrailli bakanlar ise gayet kendinden emin ve duruşları ile de gayet emredici bir konumda ve tavırları da bu yönde. Bu fotograftan çıkacak yegane yorum ise şu. Burada Türk Milletine, Türk Büyükelçisini kullanarak, basın yoluyla bir görüntülü mesaj iletiliyor. Bu mesaj ise şu “Önce zeka testinden geçin, sonra bize akıl verin”.