bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

milli gelir kavramları

reddear | 17 February 2010 13:31

Milli gelir, millete özgü, ulusa has gelir demektir.Kısaca millete ait gelirdir. Millete ait gelir olması için millete ait bir üretim olmalıdır. Millete ait üretim olması için milletin malik olduğu üretim girdileriyle üretim yapılmalıdır. Açıklamam şu ki; toprak sahibi üretim yapacak, emek sahibi emeğini satacak ve üretim yapacak, sermaye sahibi sermayesiyle üretim yapacak, girişimci girişimi ile diğer üretim girdilerini kullanarak üretim yapacak. Bu üretim neticesinde elde edilen mal ve hizmetlerin pazardaki fiyatı ve miktarı çarpılacak. Tüm bu üretilen ürünlerin fiyatı ve miktarı çarpılarak bulunan değerleri toplanacak. Elde edilen değerden amortismanlar ve vasıtalı/dolaylı vergiler çıkarsa milli gelir bulunur. Bulunan değer parasal veya yazılı olduğu için başka bir ifadeyle var olan fiyatlar üzerinden ifade edildiğinden dolayı nominal olarak adlandırılır.

tüketim nedir?

reddear | 17 February 2010 12:39

Tüketim: 1-Beşeriyetin kendine ait olan ihtiyaçlarını gidermesi amacıyla, ekonomik hayatta üretilen ürünlerin yararından faydalanmasıdır. Buna göre, insanın giyme ihtiyacını karşılamak için giysiden faydalanması bir tüketimdir. Bu duruma göre, insanların yeme ihtiyacını karşılayan yiyeceklerden yararlanması da tüketimdir. Tanıma göre, insanların barınma, ısınma gibi gereksemelerini doyurmak için konutlardan ve yakacaklardan faydalanması da tüketimdir. Bu tanım, kısaca, ferdi ihtiyaçların doyurulması anlamındadır. 2- İnsanlığın ferdi gereksemelerini ve toplumsal gereksemelerini tatmin için ekonomide üretilen mal ve hizmetlerden faydalanmasıdır. Bu tanımda ferdi gereksinimleri gideren malların ve hizmetlerin, toplumsal istekleri gideren kolektif hizmetlerin faydasından yararlanmak anlamındadır. 3-Toplumdaki insanların ihtiyaçlarını gidermek amacıyla, ekonomideki mal ve hizmetlerden istifade etmesidir. 4-Ekonomik eylemlerin nihaî aşamasıdır. Başka bir ifadeyle, ekonomik etkinliklerle üretilen ve ortaya konulan ürünlerin satın alınarak nihaî olarak yavaşça veya belli bir zaman içinde faydasından yararlanarak yararını yok etmektir. 5- Tüketim sözü, tüket-(tüketmek) eyleminden türemiş bir sözdür. Neyi tüketiyoruz? Ekonomik yaşamdaki mal ve hizmetleri tüketiyoruz. Bir malı kullanmak da tüketmektir, yemek de tüketmektir, içmek de tüketmektir, bir maldan ısınmak da tüketmektir, bir malla barınmak da tüketmektir. Yiyecekleri yemek tüketimdir, içecekleri içmek tüketimdir, odun ile ısınmak tüketimdir. Evde barınmak da tüketimdir.

kapılar–2

nazokiraze | 17 February 2010 11:45

İslam dininde cehennem kapısı pek çok bölümde geçer, hesap gününde cehenneme girenlerin üzerine kapıların kapanıp kilitleneceğine inanılır.Hz. Ali ‘Cehennemin kapıları yedidir.Onlar birbirlerinin üstündedirler.Birinci dolar,sonra ikinci,sonra üçüncü,nihayet hepsi dolar.” der.( İçinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin. Büyüklüğe kapılanların konaklama yeri ne kötüdür.Zümer Suresi, 71-72)

cibali kapı-eğrikapı
cibali kapı-eğrikapı

İstanbul’da 55 kapı bulunuyor .Marmara Denizi kıyılarında yer alan kapılar ondokuz tanedir.Bazıları:
Mermer Kule Kapısı
Narlı Kapı
Yeni Kapı
Kumkapı
Kadırga Limanı Kapısı
Bukoleon Sarayı Kapısı
Çatladısu Kapısı
Ahır Kapısı
Balıkhane Kapısı
Ayia Maria Hodegetria Manastırı Kapısı
Mangana Kapısı
Aya Yorgi Kapısı
Demirkapı
Değirmen Kapısı
Top Kapısı

Blakhernai Kapısı..
Blakhernai Kapısı..

Şu an çoğu bulunmayan Haliç kapıları ise 25 adet.
Kentenarios Kapısı
Uğrakkapı
Yalı Köşkü Kapısı
Porto Bonu
Bahçe Kapı(Çıfıt Kapı)
Unkapanı Kapısı
Balık Pazarı Kapısı
Yeni Cami Kapısı
Zindan Kapı
Ayazma KapısıDiğer kapılar ise şöyle:Yeni Cami Kapısı, Cibali Kapısı,Aya Kapısı, Petri Kapısı, Fener Kapısı,Diplofaros Kapısı, Basilike Kapısı , Küngoz Kapısı, Balat Kapısı,Atik Mustafa Paşa Kapısı, Ayvansaray Kapısı, Dideban Kapısı, Blahernai Kapısı, Eğri Kapı , Edirne Kapısı, Sulukule Kapısı, Topkapı, Mevlana Kapı, Kalagru Kapısı, Silivri Kapısı, Belgradkapı, Yaldızlı Kapı,Paşakapı,Azap Kapısı (Yaz yaz bitmedi yahu)

Düğün

Kuduz maymun | 17 February 2010 09:19

Hava karardıktan sonra kalkmak aklına geldi. İleride tarlalar uzanıyor. Sağ yanında ayazma, yüksek otlar. Yolun aşağısından, derenin mezarlık yanı tarafından çıngırak sesleri geliyor. Havlamalar. Ezan çoktan okundu. Bir kalkacak oldu, bir kalkmayacak. Bir şey de hazırlamadı daha. Ne desin gidince. Ertesi gün Anafor’un kahvesinde duyulur artık. Gündüz vakti; Şevki’nin oğluyla Yakup’un yanına kıçın kıçın yanaştığı. Yanaştığı değil. Bilmiyorlar onu bilmiyorlar. Korkak değil. Adam aslında adam. Ama gösteremiyor. Selam verdi. Almazlar. Almasınlar. Aldılar ama bu sefer. ‘Aleykümselam Çopur. Gelsene be ne duruyon’ Gitmeyecek. Çağırdılar diye gitmek mi lazım. Babası olmasa daha iyi ya. Babası var. Çok kızıyor. Babası görmese arkadaşlarını. ‘Ben sana gitme demedim mi o deyyusların yanına!’ Turan’ın kahvede yakalandı geçende. Ümmühan’ın torunuyla bakkalın oğlu da var aralarında.

söyleyemediklerim

semazem | 16 February 2010 13:14

Gece. Birden uyanıyorum. Elim teninde. Pijamanın arasından bir yer bulup ulaşmışım sırtına. Uykunda bağırıyorsun, yine. Arada bir kaç kelime. Ağlıyorsun. Elimi biraz hareket ettirip okşuyorum sırtını, hafifçe sarsıyorum. “Canım” diyorum fısıldayarak, “canım, şşş canım“. Uyandırmayayım istiyorum ama rüyadan da çık istiyorum. Ağlıyorsun. Bir şeyler söylüyorsun. Yavaşça sana doğru dönüyorum, elmi teninden alıp saçlarına götürüyorum, başını okşuyorum, yüzümü yüzüne yaklaştırıyorum fısıldıyorum: “Canım, bebeğim, aşkım.“. Yüzünde acı var. Uyandırayım diyorum ama kıyamıyorum. Biraz daha okşuyorum saçlarını, yüzüne dokunuyorum. Biraz sakinleşiyorsun. Bir şeyler söylüyorsun. Hafifçe bana doğru dönüyorsun. Yüzün daha iyi. Ve çok güzel, yine. Biraz daha okşuyorum saçlarını, yüzünü. Dudakların aralanıyor, öpsem uyanmayacaksın ama öpmüyorum. Yanına uzanıyorum tekrar. Elimi pijamandan içeri kaydırıyorum, biraz daha yukarıya bu sefer. Vücudunu bana doğru çekiyorum, direnmeden geliyorsun. Kokunu çekiyorum içime olanca. Sanki ilk defa senmişsin gibi yeniden aşık oluyorum sana. Sonra aralık dudaklarından bir isim fısıldıyorsun. Benimki değil.

savaşmayıp sevişenler: bonobolar

admin | 16 February 2010 12:08

yürekli bonobo, saldırgan şempanze
yürekli bonobo, saldırgan şempanze

meğer insanlar şöyle ikiye ayrılırmış da haberimiz yokmuş: şempanzeler ve bonobolar. diğer bir deyişle sevişmeyip savaşanlar ile savaşmayıp sevişenler.

davranışlarımızın kökeni üzerine yaklaşımlarda çevresel faktörler dediğimiz yaşam koşullarımızın yanısıra evrimsel faktörler üzerinde de sıkça durulur. işte bu ikinci etkene ilişkin araştırma ve sunuşlar çoğunlukla şempanzelere odaklı yapılır. zira kendileri yakın akrabalarımız olurlar ve bu ilgiyi fazlasıyla hakederler. öte yandan, uzun süreler varlığından haberdar olmadığımız, bir yerlerde kendi mutlu ve mütevazi yaşamlarını süren başka akrabalarımız var. bonobolar var. onlarla tanışmamız çok yeni ve onlarla ilgili her keşfimizde başka bir yanımızı keşfediyoruz.

Mükemmelil Ölçüsü: Altın Oran

tanolas | 16 February 2010 10:57

Altın Oran ‘ a ilişkin matematik bilgisi ilk kez Milattan önce 3. yüzyılda Euklid ( Öklid ) ‘ in Stoikhea ( Geometrinin Öğeleri adlı yapıtında ” Aşıt ve Ortalama Oranı ” adıyla kayda geçmiştir.
Altın Oran Fibonacci sayılarına ait bir özelliktir.

Altın Oran doğada,sanatta hatta yaşayan organizmalarda bile görünen bir matematiksel sayıdır. Bu sayı Pi sayısı gibi 13.sıradan sonra sabitleşen Altın Oran 1.1618033988……’a eşittir.
Yunan alfabesinden gelen ” F ” ” Phi ” ile sembolize edilir.
Fibonacci dizisinde bir sayıyı kendinden önceki sayıya böldüğünüzde birbirine belirgin şekilde yakın sayılar çıkar.Serideki 13.sırada yer alan sayıdan itibaren bu sayı sabitlenir.
0 1 1 2 3 5 8 13 21 34 55 89 144 233 377 610 987 1597……
377 / 233 = 1.618
144 / 89 = 1.618

KENDİNİ İMHA ETMEK

Bandista | 16 February 2010 09:44

Bir tiyatro oyunu 2 saat 45 dakika sürer ve sıkılmadan izlerseniz. Çok ciddi bir hayat öğretisi ile çıkıyorsunuz ve unutamayacağınız şeyler öğreniyorsunuz demektir. Tiyatro Oyunbaz’ın aylardır başarılı ve dirayetli birşekilde

Bilgi Üniversitesi Dolapdere kampüsünde oynadığı oyun izlenmeye değer ve daha fazlasını hak eder bir yorum.

İbsen gibi ağır metinlerin yazarından dökülen kelimeler Tiyatro Oyunbaz ile güncel ve dinamik bir şekilde akan oyun repliklerine dönüştürülmüş. İbsen bireyci ve anarşist yapıtlar üreten bir yazar olmasına rağmen Oyunbaz’dan epik bir oyun yorumu gözlemleyebilirsiniz.

yollar

admin | 15 February 2010 18:27

httpimg.blogcu.comuploadsdilsizmutercim
httpimg.blogcu.comuploadsdilsizmutercim

Yollar vardır. Gönlünüzü hiç katmamaya çalıştığınız yollar. Ne kadar olur, bilmediğiniz yollar…

Yollar oradadır. Hayatınızı bir yerde kesen/ bileşen yollar… Kimi zaman yollar sonbahara çıkar, kimi zaman yaza. Gözleriniz uzak diyarlara dalar, yoldan gelecek var derler. Ayağın kaşınır yola gideceksin yollar. Havada leylek gördüğün ve gönlünün çoktan coşkunun kucağına düşüverdiği yollar da vardır. An olur ki, dönülmez fırtınalar kalbini yoktan dağlamış, çoktan yoka çevirmiştir. Oysa yoktan çoka bırakacaktı hepsini, hani… Hani dediğin pınarlara düşüverdin oysaki. Oysaki düşlerinin en son da buna dönmesini umardın ateşler için de yanarken…