yürekli bonobo, saldırgan şempanze
yürekli bonobo, saldırgan şempanze

meğer insanlar şöyle ikiye ayrılırmış da haberimiz yokmuş: şempanzeler ve bonobolar. diğer bir deyişle sevişmeyip savaşanlar ile savaşmayıp sevişenler.davranışlarımızın kökeni üzerine yaklaşımlarda çevresel faktörler dediğimiz yaşam koşullarımızın yanısıra evrimsel faktörler üzerinde de sıkça durulur. işte bu ikinci etkene ilişkin araştırma ve sunuşlar çoğunlukla şempanzelere odaklı yapılır. zira kendileri yakın akrabalarımız olurlar ve bu ilgiyi fazlasıyla hakederler. öte yandan, uzun süreler varlığından haberdar olmadığımız, bir yerlerde kendi mutlu ve mütevazi yaşamlarını süren başka akrabalarımız var. bonobolar var. onlarla tanışmamız çok yeni ve onlarla ilgili her keşfimizde başka bir yanımızı keşfediyoruz.insanoğlu olarak savaşın ve şiddetin olmadığı bir dünya kurup kuramayacağımıza ilişkin tartışmalarda, bunun olamayacağını söyleyip insan doğasının saldırgan yanına dem vurmak çok alışılagelen bir tutumdur. bunu söyleyenler, bilimsel dayanak noktası göstermek adına genellikle lafı şempanzelere getirirler. onların günlük yaşamlarındaki kavgalar, kabile savaşları, yanındakinin lokmasını çalmalar vs. belgesellerle de desteklenerek karşımıza çıkarılır. bu iddiayı tamamen bir kenara bırakmak elbette imkansız ve insan yaşamı da bu savı destekleyen öğelerle dolu. şempanzelerin “vahşi” yaşamına ait görüntüler bizim “medeni” yaşamımızda da hayli yaygın.şimdi bir de madalyonun öbür yüzüne bakalım. yani, biraz da bonobolardan bahsedelim.

frans de waal‘in metis yayınevi’nden çıkan kitabı içimizdeki maymun (biz neden biziz?) yayınlandığı ülkelerde ve tabi türkiye’de bonoboların tanınmasına büyük katkı sundu. waal bir nevi amacına ulaştı çünkü savaştan ve şiddetten ibaret bir doğamız olmadığını göstermek istiyordu ve bonobolar bunu göstermesini sağladı. bu kitabı okuyan hemen herkes bonoboları daha fazla tanımak ve tanıtmak istedi ve bu yolla kayıp akrabalarımızla yeniden buluşmaya başladık.bonobolar, önceleri sıradışı davranışları olan şempanze bireyleri zannediliyordu. sıradışı kabul ediliyordu çünkü şiddet eğilimden uzak, insancıl(!), yardımsever, fedakar, dugusal davranıyorlardı. 1920’de amerikalı bir maymun araştırmacısı olan robert yerkes, prens chim adlı bir maymunun ölümcül hastalığa yakalanmış bir başka maymuna davranışını hayretle izlemiş ve bu özgeci ve duygusal maymunu “neredeyse insan” kitabında anlatmıştı. yerkes onun bir şempanze olduğundan şüphelendiğini ta o zaman yazmıştı ve şimdi haklı çıkmış oluyor. ölümünden sonra yapılan tespit ile prens chim’in bir bonobo olduğu anlaşıldı.ikinci dünya savaşı sırasında bir kentin üzerine düşen bombalardan sonra hayvanat bahçesinde 3 kayıp olduğu ortaya çıkar. orada yalnızca 3 bonobo ölmüştür ve zaten bonoboların hepsi bu kadardır. Belki de asıl ilginç olan ölüm nedenleriydi. çünkü bonobolar kalp krizinden ölmüştü. aynı hayvanat bahçesindeki şempanzeler ise turp gibiydi. bonoboların birbirine ve çocuk bireylerine karşı bu videodakidavranışlarını sonuna kadar izlerseniz o 3 bonobonun kalbini daha iyi anlayabiliriz.

bonoboların yaşamları sonraları daha detaylı incelendiğinde saldırganlık ve şiddet içeren eğilimlerinin yok denecek kadar az olduğu görüldü. onlar savaşmayıp sevişmeyi tercih edenlerdi. gerçekten de mütemadiyen sevişiyorlardı. (hayvanların cinsel ilişkiye girmesinden çiftleşme diye bahsedilir biliyorum ama bonobolar gerçekten sevişiyor). buyrun dailymotion’da bonobo araması yapınca çıkan ilk videoyu izleyin.maymun belgesellerinde bireyler ve gruplar arası kavga görüntülerini belgesellerde görmeye çok alışkınız. ve kimilerine göre bunu görmekten hoşlanıyoruz. çünkü, belgesellerde neden bonobolara pek rastlamadığımız sorulan belgeselciler, gerekçe olarak onların sürekli cinsel ilişki halinde olmasını ve izleyicilerinin bunu görmekten hoşnut olmayabileceğini söylemiş. meğer belgeselciler bonobolara denk gelince kameralarını kapatmak zorunda kalıyorlarmış.

bonoboların sürekli sevişir halde olmaları sadece hormonal nedenlere dayanmıyor. onların sosyal yaşamlarında cinsellik en önemli davranış biçimi. örneğin şempanzeler başka bir bireyin elindeki yiyeceği almak için ona saldırmayı yeğlerken bir bonobo basitçe ona “vermeyi” yeğliyor. İnsan dışında üreme amacı gütmeden cinsel ilişki yaşayan tek tür bonobolar olabilir. bonoboların bize benzeyen bir diğer özelliği de yüz yüze sevişebilmeleri (bkz. misyoner).bonoboların genetik olarak bize şempanzelerden daha yakın olduğunu ayrıca ve özellikle belirtmekte fayda var diye düşünüyorum.son olarak, içimizdeki maymun kitabının yazarı frans de waal’ın sorusunu buraya taşıyacağım: acaba şempanzelerden önce bonoboları tanısak ve köklerimizi onlarda arasak daha farklı bir dünya yaratabilir miydik?