bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

İNSANI ANLAMA SANATI

quare | 26 September 2007 13:00

“İnsan kendini yalnızca insanda tanır” der Goethe. Ve bu doğru saptama insanı tanımamızda önemli bir katkısı olduğunu düşündüğüm biyografi dergisi K’ nın kapağını süsler her hafta…

İnsanı tanımak zordur ve laf olsun diye değil, gerçek manada “sanat”tır. Anlamanın zorluğunu idrak ettiğinizde, aslında sadece “anlama taklidi” yaptığınızı anlarsınız ve geç fark ettiğiniz bu yanılgı canınızı acıtır. Anlamaktan vaz geçip anlaşılmayı umud edersiniz. Sizi anladığını iddia eden ve gerçekten anladığını sandığınız “yapay dostlar” edinirsiniz. Avunmanın adını “aşk”, “arkadaşlık”,”dostluk”, “sevgi” koyarsınız. Kabullenmek zordur salt yalnızlığı. Sarf etmeye kıyamadığınız cümleler birikir duygu hazinenizde, bir gün anlaşılacak olmanın umudu ile…

SAKİNİM, SAKİNSİN, SAKİN…

quare | 26 September 2007 12:59

Sinir, çeşitli etkenlerin vücuda uyguladığı baskı ile, insan biyolojisine etki eden bir tür histir. Siniri çeşitli kesimler ya da insanlar farklı şekilde yorumlamayı tercih etmişlerdir.

-Cinlerim tepeme çıktı.
-Gerim gerim gerildim.
-Başımdan aşağı -20 derece su boşaldı.
-Hücrelerim amuda kalkıp dans etti.
-Tüm organlarım beynime baskı uyguluyor.
gibi..

Sinirin çeşitli aşamaları vardır;

Birinci aşama: Kişi gözlerini kendi ebatından 3 katı büyüklüğüne denk gelecek ölçüde açar ve yanaklar eski rengine veda eder.

anne-kız diyalogları 2

guldunya | 26 September 2007 12:58

Kız evlenmek üzeredir ve yeni evin düzenlenmesi anne ile kız arasında ciddi bir sorun olur.
K-Anne, bu ne?
A- Ne, ne?
K-Plazma TV’yi koyduğumuz sehpanın çekmecesindekiler?
A-Neye benziyor?
K- Ya anne bunları niye buraya koydun?
A-Her evde çatal bıcak takımı salondaki dolapta olur.
K-Benim evimde olmaz. Bunların yeri mutfak çekmecesidir.
A-Bunlar günlük kullanılmaz.
K-Nasıl kullanılır?
A-Önemli misafir geldikçe, kırk yılda bir.
K-Yani öncelikle evime gelecek olan insanları önem derecesine göre sıralamam lazım, öyle mi?
A-Saçmalama, abartıyorsun.
K-Sen abartıyorsun. TV’nin altında cd’ler falan duracak. Çatal bıçak takımı da mutfakta olacak.
A-Sen ne anlarsın, benim düzenime karışma.
K- Kırk yılda bir kullanacağım bir şeye niye para verdin o zaman?
A-Yeni gelin evinde adettendir.
K-Tamam anne ben yıldım, sen nasıl istiyorsan öyle olsun.

Staratejik Siyaset-Politika

toggo | 26 September 2007 11:56

Stratejik polita terimi bu güne kadar sanırım kullanılmadı ancak yazımı okuduğunuzda aslında ne kadar önemli olduğunu göreceksiniz ve bu konuda haber portalımda da bir forum açarak bu konuda aynı görüşte olan kişiler ile bilgi paylaşımı yapmayı hedefliyorum.

Stratejik Politika veya Siyaset, hür ve tarafsız bir siyasi görüşü ön görmektedir. Günümüzde inanıyorum ki bu düşünceye sahip bir çok kişi mevcut. Tarafsız siyasi görüş ile ülke yönetiminin daha iyi olabilmesi için alternatif yaratmaktır. Örneğin; mevcut yönetimdeki bir hükumeti ele alırsak, bu hükumet çalışmalarını olması gerektiği gibi yapsada bazı noktalarda bu çalışmaların denetime ihtiyacı olması gerekmektedir. Şimdi bir çok kişi diyor ki zaten muhalefet var bu konuyu yöneten ancak bu noktada Stratejik politika devreye giriyor. Amaç en iyi ve en uygun muhalefeti seçmektir. Yani denetleyen kurumu tarafsız bir görüşün seçmesi anlamına geliyor. Çünkü bu oluşum çoğunluk değil ama etkili bir azınlık olarak yer alacaktır.

CHP’de Halkla Bütünleşme Çabaları

xvolvox | 26 September 2007 11:08

Chp 22 temmuz seçimlerinden istediği oyu alamamış ve haklı olarak halktan kopuk bir siyaset güttükleri eleştirisiyle karşılaşmışlardı.Şimdi Chp’de bu konunun çözümü aranıyor.İlk olarak kendi tek parti dönemimde faaliyete geçirdiği halkevleri projesini yeniden canlandırıp böylece halka daha kolay bütünleşme amacına ulaşmak istiyorlar.Halkevleri ilk olarak 1932 yılında kurulmuş,1950 yılına dek 478 halkevi,4332 halkodası sayısına ulaşmış fakat 1951 Demokrat Parti döneminde bunların tümü kapattırılmış.Haberin Devamı

Kendi kendime

kopanisti | 26 September 2007 10:58

Seni gördüm, sana baktım. Nasıl yani? Sen nasıl san oldu bi anda ? Neden sene baktım demedin? sene, yıl demek değil mi, ondan demedim? pek anlamadım ama neyse. Ya aynı şey şunda da yokmu mesela. Beni al beni al O’nu alma. Eee ne var bunda? Bana bak bana bak O’na bakma derken de ben, ban oluyor. Bene bak demek lazım, doğrumu? Doğru hem ban deyince neye banayım diye sormazlar mı? Sorarlar tabi? Kim sorar? ne bileyim etraftan soran birileri olabilir, ne deriz o zaman? Doğru etrafa ayıp olmasın, demeyelim öyle birşey. Baksana sen bana. Vayyy neden baksana sen bene demedin? Neyleyim ben sene çatabilmirem. Hah şimdi oldu işte. Ama nerden çıktı şimdi bu? Biyerden çıkmadı hep vardı da benim iki gündür kafama takıldı devamlı bunu dinler oldum. Fikrimden geceler yatabilmirem, o fikri başımdan atabilmirem. nerde dinliyorsun? kafamda, beynimin içinde devamlı bunu dinler oldum iki gündür, daha da dinleyesim var.