bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

İSYAN

karuma76 | 20 July 2010 09:56

Bu kadar kolay mı yaa…
İnsanların duygularını, emeklerini, yazılarını bir ahkamla karalamak. Siz ahkam yazanlar ne düşünüyorsunuz bilmem ama ben bunları yazarken de okurken de heyecanlanıyorum. Bunlar benimbir dönem yaşadığım ruh halimi anlatıyor. Bırakın böyle olmasını sizin bir yazıyı yorumlarken, yazı ne seviyede olursa olsun, sadece eleştirme hakınız var. Karalama yapmanız, özellikle seviyesiz ahkamlar yapmanız hem yazarı üzer, hem de onu okuyacak birkaç kişi varsa onları da önyargıya iter. Eleştirini yaparsın, gidersin güzel güzel kendi yazını yazarsın. Bunlar güzel. Ama unutmayın her seviyesiz ahkam yazarı biraz daha karamsarlığa iter. Ben bunları görmek, yaşamak için girmedim bu siteye. Hep beraber duygularımızı, yazılarımızı, sorunlarımızı paylaşalım diye girdim. Elimden geldiğince yazıları okumaya çalışıyorum. Belki ben de yazılarıma yeni yön veririm diye ama bazıları İşin gırgırında. Yazı yazmak kadar yorum yapmak da bir sanattır. Burası Chat odası veya facebook değil ki karşılıklı atışasın. Burada yazını yazarsın. Beğenen okur yorumlar, bazısı olumlu eleştiriler yapar ve paylaşım böyle devam eder. Saygının bittiği yerde ise güzelliknamına herşey biter…

Arz-ı sema

kharis | 20 July 2010 09:27

Hiç mi durmaz yüreğin hiç mi he,

söle bana elleri pamuğum…

Hiç mi susmaz sevdan hiç mi söyle bana

Her seferinde yüzüme bir tokat gibi savurduğun

sevdan hiç mi bitmez küçüğüm.

Üzülmüyor mu bu yaşlı yüreğim sanıyorsun

üzülmüyor mu,

Her defasında mıh gibi eziyor bedenimi cümlelerin,

Aklımın kuytuları bile kalmadı düşündüğüm sevdandan,

Alıyorsun her defasında uzaklara taaaaaauzaklara,

Şimdi haykırış gibi sevda sesleri,

duymakla duymamak arasında..

En Büyük Fitness Palavraları

FitBit | 19 July 2010 17:32

Şu yazıyı yazmak için çok ciddi araştırma yaptım, bilesiniz.

Konu kilo kaybetme, kas yapma falan olunca, insanlar “hemmen-cecik, kolay-cacık” oluversin istiyorlar.

Ben çevremdekilere sürekli “diyet, kalori, protein, ağırlık, kardiyo” falan diyorum da…diyorum ama, kime diyorum? İşte buyrun:

Şu da bir diğer örnek (sadece “bir haftada” yazdım dikkat ederseniz, daha “kilo, diyet” bile yazmadan çıktı bunlar…)

“Bir haftada 10 kilo verdiren diyet” diye arama yapmış adam! Kardeşim, 10 kilo alırken gıkın çıkmamış, şimdi bu acelen nedir?

MEMUR OLMAK MI? TABİ Kİ!

matematikci07 | 19 July 2010 16:16

Eskilerin sözü vardır. Ticaret yapacaksın, bir koyup üç alacaksın derler. Peki biz eskidiğimizde ne diyeceğiz hiç düşündünüz mü? Yaşlanınca torunlarımıza ne diyeceğimizi… Ben düşünüyorum ve memur olmalısın diyeceğim sanırım.
Artık pembe panjurlu bir evim olsun, arabam olsun devri bitti. Şimdilerde sadece geçinecek kadar maaşım olsun, o maaş da düzenli olsun derdi başladı. Peki insanları böyle düşünmeye iten sebep neydi? Neden insanlar zamanla hayat standartlarını gittikçe düşürüp sadece karın tokluğunu düşünür hale geldi?
Bahanelerimiz hazır: nüfus artışı çok fazla, işsizlik çok arttı, enflasyon aldı başını yürüdü… Peki biz neden bunlara çözüm bulmak yerine sürekli bahaneler uyduruyoruz? Çünkü biz eskilere göre çok miskiniz. Çalışmaya üşeniyoruz. İş buluyoruz, çok çalıştırıyorlar, hakkımı alamıyorum deyip boş oturmayı yeğliyoruz. Aslında çok çalışmıyoruz ama etrafımızda gördüğümüz bazı insanların az çalışıp çok para kazanmaları bizde bu hissi uyandırıyor. Etrafımızdaki binlerce insanı bi kenara bırakıp o üç beş kişiyle beynimizi meşgul ediyoruz. Bizim beyinlerimiz şu an sıfır kilometre araba gibi. Bunu hiç düşündünüz mü. Biz arabayı çalıştırıp motorun açılması için hiç uğraşmıyoruz ki. Aslında araba biraz çalışsa, kendi performansına bi gelse o zaman herşey yoluna girecek. Ama biz o güzel beynimizi yıllanacak ve değer kazanacak bir şişe şarap misali öylece bekletiyoruz. Bu yüzdendir ki memur olayım, sallayım başımı, alayım maaşımı felsefesi beynimize işlemiş durumda.

Herc-ü Merc Olmuş Hâlet-i Ruhiyem

sinjob | 19 July 2010 15:35

****

Uçsuz bucaksız bir okyanus ve ortasında ben. Dağ gibi dalgalar dövüyor bedenimi… Tam ortasında bir başıma çırpınıyorum.Bir el,uzanacak bir ele öyle muhtacım ki… Bize hayatı böyle anlatmadılar ama en zor yerinden sordular. Cevapsız kaldık… Ye’se düşmedim asla ama bu labirent, dolaştıkça başımı döndürüyor. ”Bir ben miyim ortada öylece duran?” diyorum ama biliyorum. Kendi dünyamda ben ve başka dünyalarda, başkaları… Çırpındıkça çırpınıyoruz kendi sahil-i selametimizin hayaliyle.

*************************************

Dön diye haykırmak istiyorum ama kime? Kim dönmeli,kim gitti ki ya da kim vardı aslında? Giden dönmez derler;gitmişse zaten dönmesin. Karmakarışık dünya, herc-ü merc olmuş zihin. Yönümü kaybettim.Gözlerimiz kapalı aldılar bizi içeri, çıkışı bulamıyorum…

Toprağın Bol Olsun

karuma76 | 19 July 2010 14:06

Koş hadi… Koşsana! Daha ne duruyorsun? İşte ölüm orada. Koş kordona. Bırak kendini kordonun kollarına… Niye durdun? Yoksa korkuyor musun? Hayır, güvenmiyorsun sen kendine. Oysa onu düşünüp, onu arzulayıp duruyorsun. Atılacak birkaç adım… Alınacak birkaç son nefes… Sonra… Sonrası yok. Hepsi o kadar işte. Hepsi bu… Boşuna yaşadın 20 sene. Bir hafta konuşacaklar belki, bir hafta üzülecekler senin için… Hepsi bu. Senin için yapılacak herşey bu… Bak! Vapur yine hareket ediyor. Bak herşey yerli yerinde. Hayat devam ediyor. Sadece SEN yoksun. Ne kadar önemli ki bu? Zaten bir sığıntıydın bu dünyada. Köşe bucak kaçtın yaşamaktan. Oysa neler bekliyordu seni, ne güzellikler… Fırsatı teptin bir kere. Geri dönemezsin artık. Sen öldün. Sadece toprak kabul eder seni. Toprağın bol olsun!

Seni Unutmak İçin

karuma76 | 19 July 2010 12:18

Tuttuğum şu eller
Ettiğim tatlı sözler
Baktığım farklı gözler
Seni unutmak için

Seni unutmak için uğraşım
Benliğime açtığım büyük savaşım
Tükeniyor her saniye naaşım
Solan manolyalar seni unutmak için

Defterime karalar düştü
Gözlerime hasret acısı düştü.
Bahardayız kışlar bana gözüktü
Son düşen yaprak seni unutmak için

Yazdığım son şiirlerKurduğum hayallerimÖzlenen hatıralarSulh düşmüş şu bedenimDün gece de sayıkladımCehennem gecelerimAğlayan kırmızı gülVapurda ümitlerimDüştüğüm kara toprak
Seni unutmak için.

SİNEK İLACI ARABALARI VE AKŞAM ÜZERİLERİMİZ

il mare | 19 July 2010 11:10

Akşam üzerilerimiz.Bulutlarla randevulaştığımız vakitlerimiz.

Kulaklarımızın tek bir sese odaklandığı,sanki koca bir mahalleyi süpürebilecek koca bir elektrik süpürgesinin çıkardığı uğultulu sesi beklediğimiz vakitlerdi. Vuuuvvvvv,vuuuuvvvvvv.

Bu sesin birkaç çift kulağa çalınmasıyla, ‘geliyorrrr,geliyorrr’ çığlıklarımızın, mahallenin yaşlı amca ve teyzelerini,ders çalışan ablalarını,ağabeylerini, ama en çok da zehirleneceğimizden korkan ebeveynlerimizi sövdürdüğümüz zamanlardı.