Eskilerin sözü vardır. Ticaret yapacaksın, bir koyup üç alacaksın derler. Peki biz eskidiğimizde ne diyeceğiz hiç düşündünüz mü? Yaşlanınca torunlarımıza ne diyeceğimizi… Ben düşünüyorum ve memur olmalısın diyeceğim sanırım.Artık pembe panjurlu bir evim olsun, arabam olsun devri bitti. Şimdilerde sadece geçinecek kadar maaşım olsun, o maaş da düzenli olsun derdi başladı. Peki insanları böyle düşünmeye iten sebep neydi? Neden insanlar zamanla hayat standartlarını gittikçe düşürüp sadece karın tokluğunu düşünür hale geldi?Bahanelerimiz hazır: nüfus artışı çok fazla, işsizlik çok arttı, enflasyon aldı başını yürüdü… Peki biz neden bunlara çözüm bulmak yerine sürekli bahaneler uyduruyoruz? Çünkü biz eskilere göre çok miskiniz. Çalışmaya üşeniyoruz. İş buluyoruz, çok çalıştırıyorlar, hakkımı alamıyorum deyip boş oturmayı yeğliyoruz. Aslında çok çalışmıyoruz ama etrafımızda gördüğümüz bazı insanların az çalışıp çok para kazanmaları bizde bu hissi uyandırıyor. Etrafımızdaki binlerce insanı bi kenara bırakıp o üç beş kişiyle beynimizi meşgul ediyoruz. Bizim beyinlerimiz şu an sıfır kilometre araba gibi. Bunu hiç düşündünüz mü. Biz arabayı çalıştırıp motorun açılması için hiç uğraşmıyoruz ki. Aslında araba biraz çalışsa, kendi performansına bi gelse o zaman herşey yoluna girecek. Ama biz o güzel beynimizi yıllanacak ve değer kazanacak bir şişe şarap misali öylece bekletiyoruz. Bu yüzdendir ki memur olayım, sallayım başımı, alayım maaşımı felsefesi beynimize işlemiş durumda.