bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Hazım’ın Çocukları

lorienn | 20 November 2007 12:19

“Uffffff… sabah oldu kalk oğlum Hazım!” diye sıkıntıyla genleşti. Akşam pestil gibi uyuya kalmıştı yorgunluktan. Rutubetli dört duvar içinde bir yer yatağı, piknik tüp, örtü niyetine üzerine gazete serilmiş klasik meyve kasası, bardak çanak, duvara asılı birkaç üst baş, duvara gerilmiş naylon çamaşır ipi burada yaşayan birileri olduğuna kanıt teşkil ediyordu. Yorganı üzerinden atıp “Bismillah” çekip kalkacak oldu, soğuktan içi ürperdi yorganı tekrar üzerine çekti. Beş dakika keyif yapacak vakti var mıydı? Yan tarafında yerde duran eski model cep telefonuna uzandı, aynı zamanda okkalı bir küfür savurdu telefona. “Konu komşu sesi olmasa uyuyup kalacaz anasını satayım” diye söylendi. “Hadi oğlum hadi” diye mırıldanarak zorla kalktı yerinden. Ayağına taktığı terlikleri sürüye sürüye bekar odalarının müşterek tuvaletine doğru yöneldi. “Tüh! Yine kaptırmışım tuvaleti hay aksi” diye geri döndü havlusu omzunda. Odaya girmedi. Koridorda asılı kir pas içinde köşesi çatlak aynadan kendine baktı dalgın dalgın. Birden müjdeli bir haber almışcasına yüzü aydınlandı. “Hazım bey, bugün güzel bir gün topla kendini!” dedi kasılarak. “Çocuklarını göreceksin. Onları ellerinle tutup sevip okşayıp koklayacaksın, her biriyle görüşme kısa da sürse sonuçta onlar benim çocuklarım. En acısı onları evlerine bırakıp dönmek. Daha da acısı bir zaman sonra onları bir daha görememek” diye sevincini hüzne dönüştürdü. Tuvaletin boşalacağı yoktu. Bir iki sefer kapıya vurdu, içeriden gelen yüksek desibelli öksürük sesi de ona inat “git işine benim işim daha uzun” der gibiydi. Ya Sabır çekti. Köşedeki kirli lavobada yüzüne acele tarafından su çarptı. “Belediye’de girerim artık kenefe” diye aklından geçirdi. Odaya döndü, sırtına dünden kalma kazağını, ayağına kırışık gri pantolonunu geçirdi. Çamurlu botlarını çarçabuk bağlayıverdi. Dışarı çıkar çıkmaz hemen bir sigara yaktı. Ağzı zehir gibiydi bir de üst baş berbat, sakal gelmiş. Tam kendine küfür edecekti ki aklına çocukları geldi yine. Yüzü aydınlandı…

Kaybolacağım..

pillibebekkuyuda | 20 November 2007 11:47

Ben kaybolmaya gidiyorum, hayatın neresinde olduğuma biraz uzaktan bakmaya gidiyorum..

Farklı diyarlara gidiyorum, farklı diyarlarda sessizliğimi yaşamaya..
Bana kimse erişmesin, bir müddet kimse sesimi duymasın istiyorum. Derinliklerimden gelen ”yoruldum” diyen sese kulak vermek istiyorum. Sokaklarda kimsesiz gezmek, susadığımda sadece su içmek istiyorum..Basit yaşamak istiyorum biraz. Bavuluma sadece 3 pantolon, 2 kazak, pijamalarımı koyacağım ve hiç makyaj yapmayacağım..Tek süsüm gülümsemem olacak..

Sizlerden 2 ay uzak kalacağım, sonra tekrar dönüp geleceğim..Hepinizi seviyorum, hoşçakalın..

semaver

makaleci | 20 November 2007 11:11

Arkadaşlarla ‘hadi bakalım buluşup bir şeyler içmeye gidelim!’ dedik mi, bellidir program… Pratik hayata teslim olmuş modern pastanelerde daldırma diye tabir edilen poşet çaylardan içilip biraz laflanacaktır. En iyi ihtimalle bu pastanelerde ‘demleme çay alacağım yalnız ben!’ deyip gelecek olan kapkara olmuş mide kazındırıcı, hafif ılık bir içeceğe rastlama şansınız olabilir. Bu tür yan ihtimallerle uğraşmamak, sohbetin orta yerine ‘of be şekerim, bir çay içemedik keyifle’ dememek, ağız tadını en azından o gün için koruma istiyorsan öyle özel bir muhabbet gününde ağız tadıyla çay içmeye, semaver keyfi yaşamaya programlanacaksın…

Antalya’ da denize nazır çay bahçeleri vardır genişçe parklar içinde… Semaver keyfi bu şehirde en güzel buralarda yapılır en azından bana göre… Bol sigara dumanlı, nargileli fiyakalı ortamlar yok değil, son zamanlarda sayıları da iyice arttı fakat bu klasikleşen açık hava deniz kenarı keyfi semavere en yakışandır bu şehirde…

Çok sevdiğim semaveri size tanıtmaya çalışacağım, buyrun…

Chavez – Ahmedinejad ikilisi dolar imparatorluğunu tehdit ediyor

odo | 20 November 2007 09:34

venezuela devlet başkanı hugo chavez 8 yıldır yürüttüğü bu görev süresince 7. kez iran ziyareti gerçekleştirdi. biri sosyalist devlet biri de islam devleti özellikleri gösteren bu iki ülke “dış destekli” değil “halk destekli” iktidarlara sahip olmak paydasında buluşuyorlar. hal böyle olunca, bu buluşmanın hem kaynağı hem de hedefi abd emperyalizmi haline geliyor.

hugo chavez iran’daki konuşmasında “dolar imparatorluğu tanrının yardımıyla yıkılacak”, “tanrıdan, sapık abd emperyalizminin yıkılmasını da istemeliyiz” gibi cümlelere yer vererek iki ülke arasındaki dostluğu pekiştirecek ince ayarlarını sürdürdü.