venezuela devlet başkanı hugo chavez 8 yıldır yürüttüğü bu görev süresince 7. kez iran ziyareti gerçekleştirdi. biri sosyalist devlet biri de islam devleti özellikleri gösteren bu iki ülke “dış destekli” değil “halk destekli” iktidarlara sahip olmak paydasında buluşuyorlar. hal böyle olunca, bu buluşmanın hem kaynağı hem de hedefi abd emperyalizmi haline geliyor.
hugo chavez iran’daki konuşmasında “dolar imparatorluğu tanrının yardımıyla yıkılacak”, “tanrıdan, sapık abd emperyalizminin yıkılmasını da istemeliyiz” gibi cümlelere yer vererek iki ülke arasındaki dostluğu pekiştirecek ince ayarlarını sürdürdü.iran’ın bugünkü dünya düzeninde nükleer araştırmalar yapma hakkı olduğunu her fırsatta dile getirerek bu konudaki en cesur lider olan chavez iranı ikinci evi olarak görüyormuş.ahmedinejad ise konuşmasında “dünyadaki otoriter düzen düşüş sürecinde”, “özgür milletler zafere koşuyor” gibi cümlelere yer vererek chavez’in jestlerine karşılık vermiş oldu.her iki ülkenin ortak bir banka hazırlıkları içinde olduğu da bu görüşme ile birlikte dünyaya duyurulmuş oldu.daha fazla bilgi için;haberler… haberler… haberler…
yorumlar
ben iranın veya herhangi bir süper gücün nükleer silah geliştirmesini doğru bulmuyorum. ayrıca abd şimdi uzay silahları için düğmeye bastı. bununla uzaydan istedikleri herhangi bir noktayı vurabilecekler. işte insanlığı asıl tehdit eden bu duruma karşı kimsenin bir yaptırım yapması mümkün değil. iranın nükleer araştırmayı enerji için yaptığına dair söylemler de bana pek inandırıcı gelmiyor. zira iranın böyle bir enerjiye ihtiyacı olsa niçin pars bölgesinin işletmesini türkiyeye versin? alın siz işletin demek yerine kendi enerjisini kendisine harcar. nükleer geliştirmedeki niyeti silah geliştirmek diye düşünüyorum. iranın buradaki haklılığı ise, “abd, rusya, hindistan, çin, israil, kore bunlara sahipken bizler neden olamayalım” dır. ayrıca uluslararası hukuk denen zımbırtının ve birleşik milletler denen tırıvırının da güçlü olanın lehine karar vermesi veya verdiği kararı uygulayamaması iranı yine haklı yapmakta. velhasıl süper güçlerin başlattığı silahlanma diğer ülkeleri de kendilerini çeşitli şekillerde savunmaya itiyor. zarar gören insanlık oluyor. ben abd nin ve diğer süpergüçlerin bu vurdumduymazlığını zorlaştıracak herşeyi desteklerim. ama bu da kısır bir döngü doğurur.
türkiye ne kadar laik bi devletse iran o kadar islam devletidir. ziktiminin şah sülalesinin zulüm ve diktatörlüğünden molla diktatörlüğüne geçiş yapılmıştır, o kadar. islam ın aydınlık yüzüne kara çalmaktan başka hiç bir icraatı yoktur fars mollalarının.dolar zaten göçecekti, 9-11 ile öteleyebileceklerini zannettiler ama tam tersi oldu. çöküş hızlandı. iran öroya geçsin, ırak gibi ona da girerler ama bu doların ve amerikanın çökmesini engellemez. sadece masumlar ölmeye devam eder. malum zulm ile abad olanın ahiri berbad olur.
hımmm
kayverk,iran ya da herhangi bir ülkenn nükleer silah üretmesine ben de karşıyım. ancak dünyada bu silahlardan elinde en fazla bulunduran iki ülke olan abd ve israil’in iran’ın nükleer araştırmalarını tartışmaya açması abesle iştigal durumudur. hele bu ülkelerden biri bu silahlar ile hiroşima ve nagazaki’de yüzbinlerce insanın ölümüne neden olmuşken.evet bu bir kısır döngü ve sanırım ancak emperyalizmle birlikte son bulabilecek bir kısır döngü.
bence bu kısır döngü ancak insanlıkla son bulur a bağlasak daha doğru olur sayın odo. çünkü aynı silahlardan rusya, çin ve korede de var. hatta rusya bunları en çok sosyalizm döneminde geliştirmiş/teknolojisini pazarlamıştır. buradan aldığı güç sayede orta asya’ da ve doğu avrupa da çeşitli işgallere girişmiştir. bozgunculuk insanların standart özellikleri arasında yer alır. sosyalizm veya emperyalizme bağlamak yanlış olur kanısındayım.
sovyetler birliği’nin nükleer silahlanmasını atom bombası kulllanımından sonra başlattığını unutmamak lazım. nitekim soğuk savaş süresince defalarca yinelediği nükleer silahsızlanma önerisi abd tarafından hep karşılıksız bırakılmıştır.sb’nin abd’yi dengelemek için başka mücadele araçları geliştirmesi bence de daha doğru olurdu. tıpkı küba gibi. küba, karşı karşıya kaldığı tüm tehditlere rağmen ilkesel olarak nükleer silahlanmayı reddediyor.meseleyi sosyalizmle elbette ilişkilendiririm. çünkü ben sosyalizmi silahsız ve savaşsız bir dünya ideali nedeniyle savunuyorum.
küba için yorum yapamayacağım o konuda yeterli bilgim yoktur. elbette silahlanmayı başlatan emperyalizmdir ama karşılığında denge unusuru olarak gördüğünüz ülkeler de yine sosyalizmin ütopyasına aykırı karnelere sahiptir. özetle benim görüşüm insan faktörünün olduğu her yerde yönetim biçiminden bağımsız olarak bunların yaşanacağıdır.
silahlanma geni mi var kayverk?
insan ihtiyaçları sonsuz ve bu ihtiyaçları karşılayabilecek kaynaklar sınırlıdır. niyet-fikir ayrılığının doğal sonucu küsmek, bir sonraki adımı kavgadır. bunlar kitlesel niyet ve fikir ayrılığına dönüşünce bir sonraki adımı düşmanlık ve sonrasında da savaş gelir. savaşmak için silah gerekir. silah geni yok elbette ama silaha ihtiyacı doğuran ortam, insan iradesidir. bu iradeyi devlet kontrolüne almak, yine insanlar tarafından yönetilen devleti bireylerin sorgulamasını engellemez.
Basit ancak gerçek, yaşam ölüme endeksli bir durum.Ayrıca silahlanma, korku/yaşam alanı oluşturma ve güvenlik adına gerçekleştirilir. Hep korunacak bir ideal ve gebertilecek düşmanlar ile irdelenir. Na mümkün silahsız ego!