bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

vitaminde şok rapor

lorienn | 17 April 2008 12:58

http://haber.mynet.com/detay/saglik/A-C-ve-E-vitamin-takviyesi-omru-kisaltabiliyor/16Nisan2008/X1208339435687

zengin yüzsüzlüğü

OguzKagan35 | 17 April 2008 09:39

bıktıracak seviyede hiç durmadan, beyin tırmalayacak kadar yüksek bir sesle bağırıyorlar: hayat tarzımız tehlikede! elbette tehlikede olur, çünkü aptalca yaşıyorsunuz. hayatın gerçeklerine çarptığında lime lime dağılan hayat tarzınız olsa ne olur, olmasa ne olur. 3-5 tane fakir insana yapılması düşünülen yardım kampanyasında bile aklına ilk olarak “suistimal tehlikesinin farkındayız” boktandeyişi gelen bir hayat tarzı, elbette tehlikede olacaktır. kendisine bir düşman bulamayınca varlık sebebi ortadan kalkan bir hayat tarzı, sürekli savaş halinde bulunmazsa hayattan tekme yemeye mahkum bir hayat tarzı, kendi içinden çıkanları bile iğrendirecek derekeye kadar düşmüş bir hayat tarzı. kültürünü ve hayat tarzlarını hiç sorgulamadan yalayıp yuttukları vahşisömürgecilerden hiçbir farkları yok. önce sömür, yoksullaştır, ez sonra fakir olduğu için dalga geç, aşağıla, ez. böyle gelmiş olabilir lakin böyle gitmez.

olanaklar

osmanziya | 16 April 2008 23:16

IMKANAT

S=imkanat.doc

Geleceğimiz kıblemizdir.
Her kim İSTİKAMETİNDE kibleden başka bir yöne dönerse
geriye ve geçmişe ve ardına gider.. ademe.. tahribe.. şerre.
İleriye gitmek gelecektir.
İlerici olmak geriye dönmemektir.
Mursele uyan Müselmanlar ilericidir.
Allah’a teslim olmayanlarsa gerici!

İstikbalimiz kıblemizdir, dedik.
İstiklalimizde istikbalimize gitmektedir.
Kaderimizi değiştiremeyiz fakat istikbalimizi değiştirebiliriz.
Fakat değiştirmek; değişmezlik ve değiştirmemezlik kadar zordur.
Değiştirmek, deyiştirmek demek değildir.
Değiştirmek, işi bir halde başka bir hale koymaktır, dönüştürmektir.
Değiştirmek, alışkanlarının gücü sınırlamasına engel olmaktır.
Değiştirmek, lafla peynir gemisi yürütmek demek değildir.
Değiştirmek, yolda karşılaştığın fırtınalarla boğuştuğunla övünmek yerine gemiyi limana eriştirmektir.
Gemi, kaptan ve tayfalarla dolu zaman ırmağında “limen” HAMİDE’ye gidene muştular olsun.

Erik Ağacı…

sekoci | 16 April 2008 19:45

Söyleyecek bir şey bulamamak ne kötü değil mi? Ne kadar sık bulamayız söyleyecek şeyleri. Yada ne kadar sık söylediğimiz şeylerin söylemememiz gereken şeyler olduğunu söyleriz. Ne kadar çok özür dilersek o kadar cesaretimiz artar o kadar yavşaklaşırız işte… Sıradan olmamak için çabalarken ne kadar sıradanlaşırız oysa. Geleceği yaratmak için geçmişten oluruz ve ne kadar kafamız karışır bu karmaşada biz ne yaptığımızı bildiğimizi iddaa ederken. İnatla ve ısrarla eleştirilmekten nefret ederken ne kadar çok eleştiride bulunuruz. Ve her ikisininde hiç bir şeyi değiştirmediğini ne kadar geç farketmeyiz. Yanlışın yanlış olduğunu anlamak ne kadar felsefik bir hüzün taşır irade için. Bu durumlarda susmayı tercih ederim genelde. Ve sustukça o kadar çok yalan söylerizki kendimize. Başkalarına söylenen yalanları tercih eder oluruz ve alışkanlık haline getiririz bunu…

Zivaynzik raporları

aRRoGaNTe HoMbRe | 16 April 2008 15:26

Bugün herkesin, herkes abartılı oldu, çoğumuzun bir hayalinden bahsetmek istiyorum. Evet, çok istiyorum bunu. Öyle istiyorum ki öyle böyle değil. (şöyle istiyorum). Bir iş yerinde çalışıyorsunuz. Muhtemelen çok da sevmediğiniz bir patronunuz ya da bir müdürünüz var. Belki seviyorsunuzdur bilmiyorum, sevin bir itirazım da yok. Ne yani, bana mı seviyorsunuz sanki. (ipimle kuşağım). Zaten ne demişler, deveyi diken, insanı pikaçuuuu…Azdır ama sevilen bir patron. (azdırma)

Hayaliniz ise lotodan, ganyandan olmadı Iddaa’dan voleyi vurup (voleyi vurmak), patrona posta koymak. Çok şahane bir şey bu. Düşününce bile insana bir rahatlama geliyor. Oooohh beah, ne zevk ha..!

DEKOLTE HATUNU

| 16 April 2008 15:22

bitişe secde eder her tükenmiş saçmalık
bitişe secde eder her tükenmiş saçmalık

Açık kalan musluktan saçların akıyordu savaş meydanına. Süngülerin yarım kalmışlığını kanıran korku ölümü soluyor, sızıntılarda kolluyordu taş aralarını. Bilimsel eşitliklerin bilinmezlik tırsaklığı. Jazz temposundaki gitar teli önce kandırıldı sonra kanırıldı deri üstü caddelerde. İkindi artığı gecenin sabah sendromu lezzetinde.Anne sisteminde bir parça kendisini denize bıraktı nehirlerden habersiz, rıhtım vukuatında. Sirenlere benziyordu acemi ağıtların hendesesi. Kimsesiz kalmış gibi kendisini susturma niyetinde olsa da isteğinin aslındasında mekteplinin okul telaşıydı. Umursamadım… Gitmeliydi, gitmeliydi kendiliğinden. Uzun zaman önce kristalleşmesi gibi kalbimin.Pençe izlerimle bedenimi deşerken ben, kadın izlerinle zavallılığı heceledin sen. Şeytana satılmış pehlivan gömleği en fazla yarım kalmışlığım yaşındaydı. O da hangi takvimin son yaprağıydı hatırlamıyorum.Yüzüm zemine ışıksız yansıyan kader spirali gibi gölgeye kuma. Kollarımın parmaklık kökünün iki hecesine katlanırken damlalar uçlarda çaresizliği biriktiriyor. Habersiz aralıktaki çatı bozuntusu, tıkırtıların koleksiyon zehirin de cilveleştiğinden olsa gerek, teknik arızalar bıraktı aslanın miyavlamasında. Yırtılmışlığın resmi yardım susasa da, görünmeyi reddeden dudak sıkıştı namlusuna.Eteğinin miniliği, dekoltenin derinliğindeydi akılsızlığının kanıtı. Yaptığın makyajda en fazla yalan gerçeğini uzak tutabildin saçmalığına. O da geceme eşlik edene kadar. Anlattığın yapboz masallarında eksik olan parça aklının yarım kalmış zavallılığıydı. Sense bunu zikredemeyecek kadar benzer kelimeleri ezberliyordun kulaklarıma.Kadehim dibini bana sunarken, bana ne kadar zeki olduğunu tekrarlıyordun. Anlattığın boşlukta, hiçbir gizemi kalmamış seni, aklınla fiyatlandıramayacağını anlamıyordun. Düz kelimeler eşliğinde söyleyeyim. Bıktım sana benzeyen kadınlardan. Biraz haddini bilip insan olsana…

Blog Ödülleri Uzatıldı

toz66 | 16 April 2008 14:40

Blog Ödülleri
Blog Ödülleri

Tüm blog dünyasının merakla beklediği ve bu zamana kadar düzenlenmiş en başarılı organizasyon olan 2008 blog ödülleri yoğun istek üzerine uzatıldı.

15 Nisan son başvuru tarihiydi bilindiği üzere fakat son hafta eklenen blog öner bölümüyle birlikte başvuran blog sayısı bir hayli arttı. Eminim hafif’teki bir çok arkadaşımız da benim gibi adaydır. Ben iddiasız bir adayım o biline. Yani tekrarlayacak olursak Blog Ödülleri Başvuru Tarihi 21 Nisan Pazar gününe kadar uzatıldı. Hala buradan başvurma imkanınız var.

okuma notları-4

kahramancayirli | 16 April 2008 09:17

sabah akşam bu kliple, bu şarkıyla yatıp kalkıyorum. radikal, yaptığım röportajı yayımlamadı, pek keyfim yok. betty blue bitti. fena çarpıldım aslına bakarsanız. ayrıntı’nın yeraltı edebiyatı hoşuma gitti, hatta bu yazardan da devam edilebilir. ama yine de türk edebiyatı! nezihe meriç’in yandırma’sı bitti. yazarın kendini belli ettiği metinleri çok sevemiyorum. yani okuduğumun gerçekliğini sulandıran; bunun bir kurgu, zihin ürünü olduğunu belli etmeseler keşke..haldun taner okuyorum şimdi: yalıda sabah. ne kadar sağlam, sade bir dil. bir öyküsünü arıyorum haldun taner’in, onu bulana kadar öykülerine devam edeceğim. daha tiyatro oyunları var sırada..şiir yazmak çok keyifli. daha başka şeyler de anlatacaktım ama tutamıyorum aklımda. sanırım not almalıyım..

Saçmalıy-O-r

necronamber | 16 April 2008 01:50

Evet ilginç şeyler oluyor ?

Geçmişten çörekler çıkarıp yemeyi ne kadar çok seviyoruz… Hayatımızı sadece hayatımızı neden tüm çıplaklığı ve sadeliği ile yaşayamıyoruz. Birileri bizlerin sırtından para kazanıyor onlar oyun kuruyor bizler oyunun piyonları gibi bir birimize saldırıyoruz. Tamam herkes aynı görüşü savunacak demiyorum fakat insanların birbirini aşağılıyacak seviyelere düşmesinin sebebi nedir acaba (bize giren çıkan ekonomi kazığı) hariç her şeyi görüyoruz. Kazığı da görüyoruz ama kazığı çıkarmak için çaba gösteriyor iken kazığı daha da sokma gayreti belki de bizim ki Batsın bu ülke artık batabildiği en son noktaya kadar lanet olsun bu güzel ülkeyi bu hale sokanlara ve alet olanlara lanet okumak iyi değildir fakat insanların birbirine küfürle paslasmasinin yanın da benim ki nacizane bir öfke kalır yoksa başka bir şey mi ? Kazığın kanlı dibi belki de aç insanların evine ekmek götüremiyen insanların ev kirasını ödeyemeyeler ama yine de hayata belki de sırf gıcıklığına da olsa gülümsemeleri (belki sahte de ) … burjuva piçlerinin varoş sakinlerinin kavgasının kazığı bir

gün ters tepecek. İslam dinini karalayanlar tıpkı o karanın için de sahte ışıkları ile kaybolacaklar. Peki ya o suçsuz insanlar hani koyun tabir edilenler onların suçu koyun olmak fakat çoban olup da ne yapıldı ki onların da çoban olmasını beklemek saçmalık olsa gerek. Bir gün Atatürk gibi birisi gelecek belki de umarım gelir Atatürk’ün devrimini yaşattığı en zor anlar da bile başarabilmiş ise şu zaman da o kadar daha zor olmayacağı kanısıyın dayım. Feytullah Gülen o bu şu sen kimsin ? Benliğin kime ait sana mı ? başkalarına mı ?