bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Japonlar yamyamı astı

Gigabyte | 18 June 2008 11:18

http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=SonDakika&Kategori=dunya&ArticleID=877837&Date=18.06.2008

KAPAT–MA! DAVASI

toz66 | 18 June 2008 10:35

“ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR!”,ne güzel bir cümle… Bu cumhuriyeti kuran atalarımız bu cümleyi boşuna dememişler. Halkın iradesine ve kanunlara her zaman güvenmişler. Bu iradeye güvendendir ki, rejim olarak Türkiye’ye, cumhuriyeti, yani halkın egemenliğini getirmişler. Eğer halkın iradesine güvenmemiş olsalardı, Cumhuriyet rejimiyle yönetiliyor olmazdık.
Atatürk’ün kurduğu rejim, adaleti temel alan, mülk’ün, yani halkın iradesi ile devlet yöneten bir rejimdir.
Şu anda bazılara kendilerini, Atatürk‘ün kurduğu rejimin bekçileri sanıp, hareket ediyorlar ve fazlaca rejim kaygısı çekiyorlar. Bu kesimler kendinden utanmalıdır… Çünkü yüzde elliye yakın, halkın iradesini alan bir parti kapatılıyor, kapatılmaya çalışılıyor. Yani Atatürk’ün güvendiği halka, kendileri güvenmiyor, bir nevi Atatürk’e karşı geliyor, ihanet ediyorlar. Nedenleri ise Laiklik. Ey insanlar! Hey hat! Size sesleniyorum…

Yakınında Olmalı

07ebru | 18 June 2008 09:56

Yakınında Olmalı

Dostun arkadaşın bile yakınında olmalı,
Yüreğin gibi,gözün gibi,
Elini uzattığında değebilmelisin ki,
Sen ağladığında gözyaşlarını silebilecek
Kadar yakınında olmalı.
Yüreğin ağrıdığında hissettiğin gibi,
Onun nefesini hissedebilmelisin teninde,
Dostun arkadaşın bile yakınında olmalı,
Özlemek istesen bile özlemin saatlerle son bulmalı,
Aylar, yıllar, yollar girmemeli arana,
Yanında iken bile özlemelisin.

Soluk Sayacı Kasabası

fckmeimfamous | 18 June 2008 09:56

Özgürlük, ilk canlı dünyaya geldiğinden beri “nefes” alan her karmaşık organizmanın aradığı hissiyattır.

Hikayemiz insanlarla ilgili olduğu için ve olmayan –ve umarız olmayacak olan- bir gelecekte geçtiği için bazılarına fantastik bir kurgu olarak gelebilir. Ama gerçekte insanların kendilerine sormaları gereken ahlaki soruları ve sorunları içeren bir hayal gücü yansıması olarak görülmelidir.

İnsanların doğduklarından itibaren boğazlarına takılan ve ölene kadar boyunlarında kalması gerekli ve zorunlu olan, nefesinizi geriye doğru sayan “soluk sayaçları” düşünün. Herkesin doğduğu andan itibaren eşit sayıda soluğa sahip olduğunu düşünün. En azından herkes bir konuda da olsa eşit olmuş olacak, ne dersiniz?

SAKSO’cuğum:)

STRAWBERRY07 | 17 June 2008 18:12

Az önce kendisiyle iletişim kurduk…Acıkmış da paşam, yemek istiyor…
Verdik tabi, ne yapalım? Kızıyor zaten gecikirse.
Kim mi?
Bizim Sakso. Adı Sakso. Kendisi şu aralar balkonumu yemek salonu zanneden bir saksağan aslında. Beni de esir etti kör olmayasıca. Her sabah – keşke sadece sabah olsa! her iki saatte bir – beni taciz ediyor. Yemek ver, diye.
Efendim, sakso’yla ilk iletişimimiz benim evde bayatlamış olan ekmekleri, garibim kuşlar yesin, diye balkona koymamla başladı. Bu edepsiz Sakso yüzünden kumrular ve serçeler pek nasiplenemiyor ama o kadarına da müdahale edemem. hayır bişey değil, beni bile yer bu edepsiz!
İki üç gün normal seyretti herşey…Ben ekmekleri koyuyorum, sonra birkaç saat sonra bakıyorum bitmiş, yenilerini koyuyorum…Ben zannettim ki bu iş böyle sürer gider…Ne münasebet? Adam (Sakso) üçüncü gün ekmek koymayı unutmuşum diye başladı camımı gagalamaya!!! Önce anlamadık ses nereden geliyor…Baktık, bizimki geçmiş balkon camının önüne, bir yandan kafayı eğip eğip perdenin arasından bakıyor, içerde miyim diye, bir yandan da tak tak cama vuruyor!