bildirgec.org

toplum hakkında tüm yazılar

facebook seksbook milliyet etik vs

odo | 09 November 2007 10:43

bugünkü Milliyetintenet sitesinde Semra Pelek ve Eyüp Erdoğan isimli tempomuhabirlerinin araştırma-haberi resimli 21 sayfa olarak sunulmuş. facebook’ta gizlenen “sexbook”başlıklı bu haberin içeriğini tahmin edileceği üzere facebook’un seksi içeriği ve sekse dayalı sosyallikleri oluşturuyor.

aslında bu iki muhabir arkadaşımız çok zor birşey yapmamışlar. facebook’ta sex ve seks gibi aramalar yapmışlar. çıplak bir kadın resmini avatar olarak kullanarak sahte üyelik gerçekleştirmişler. ve sonra da “başvuru”lara yanıt vermişler. birlikte seks yapmanın yanı sıra grup davetleri de almışlar. hatta ilan edilen bir seks partisinin de yolunu tutmuşlar.

Cesaret veren sprey

makaleci | 24 October 2007 09:17

Avustralyalı bilim adamları, örümcek, toplum önünde konuşma, uçak, yükseklik gibi onlarca fobiyi anında yok eden bir sprey geliştirdi.Burundan alınan sprey, psikolojik tedaviyle paralel olarak kullanıldığında büyük etki gösteriyor.Haberin detayı burada türkçesi şurada

Özüne dönüş mevsimi…

induendo35 | 20 October 2007 20:58

Üzerinizden selam eksik olmasın. Sizlerle paylaşmak istediğim bir konu var. Umarım fikirlerinizi beyan etmekten çekinmezsiniz. Konu insanların eğitilmelerini, güdülenmelerini, birlik oluşlarını v.b. sağlama yöntemleri. Belki sosyolog arkadaşlar bana çok kızacaklar ama ben yine de söyleyeyim. Birkaç insandan oluşan en küçük topluluğu, bir klanı, bir milleti veya ahaliyi istenilen hedefe kafadan inme bir yöntemle ulaştırmak mümkün mü? Kağıt üzerinde mükemmel görünen ekonomik ve sosyal sistemler, içine insanların girmesiyle yıkılmıştır ve yıkılmaya mahkumdur. Din öğretisini bile insanlara zorla dikte etmeye çalışırsanız sonunda dinden soğutursunuz. Kasanın içindeki çürük bir domatesin diğerlerini çürütmesi gibi bozuşur ve kokuşmaya başlar düzen. Bir çatlak ses yavaş yavaş yanına yöresine fısıldamaya başlar. Bir kişiyi etkiler. Etkilediği kişi birini, o birini … Uzar gider. Artık halkalar kopmaya başlar. Ne yazık ki içinde bulunduğumuz gibi bir hal alırız. Ben insanlara eğitim öğretimde ve özgürlükler konusunda bireysellikle yaklaşılmasından yanayım. Sağlıklı ve güçlü bir toplum, bu uğurda çalışan bireylerden kurulmalıdır. Sağlıklı ve mutlu günler geçirmek, müreffeh ve barış dolu yaşayabilmek için yeni jenerasyona iyi bir eğitim verelim. 1960 ‘lı yıllardan sonra iyice dejenere olan bu coğrafya halkını özüne döndürmek için çalışalım. Ben artık insanların doğru yolu bulmak için manasız bakışlar içinde ortalıkta gezindiğini görüyorum. Onlara bildiğiniz doğruları öğretin. Allah yardımcınız olsun…

Modernizm Yalanı

andrew love sam | 19 October 2007 09:12

Modernizm, çağdaşlık, 21.yy, 2000’li yıllar, bilgi çağı, uzay çağı, tekno çağ. Kulağa ne hoş geliyor değil mi? Ama davulun sesi uzaktan hoş gelir misali, üzerinde biraz derin düşünürsek bu kavramların o kadar da cici olmadığını anlayabiliriz. Günümüzde gerek ilişkilerde gerekse yaşam tarzında ve düşünüş biçiminde yozlaşmaya ve değerlerin yerle bir olmasına neden olan modernizm medyanın gazıyla ve olağanüstü desteğiyle yerini çok sağlamlaştırmış büyük bir yanılsama maalesef. Örneğin hayatımızda çok önemli bir yere sahip olan ikili ilişkilerde birbirine bağlılık, özveri ve gerçek sevgi gibi değerler yerini bencilliğe ve özgürlük yanılsamasına bırakmış durumda günümüzde. En büyük gücü ise modernizmden alıyor tabiki. Bu ‘etik canavarı’ kilit kavramları kendi pis emellerine öyle güzel alet ediyorki günümüz insanları adeta büyülenmiş durumdalar. Çok başarılı, bravo. Reklamlarda hümanist değerlerin yerini acımasız bir bencillik ve izolasyona bırakması, gazete ve dergilerde çıkan yazıların ve yazarların etik değerleri, korunması gereken kavramları ve düşünceleri modern görünmek adına yok sayması, kitleleri kocaman yanılsamalara sürüklemesi ve kötüye yönlendirmesi aslında nasıl bir çağda yaşadığımızı bize gösteriyor. Modernizm kendi içinde ‘olması gereken ve doğru olan’ gibi bir gizli anlam barındırıyor sanki. İnsanların bilinçaltına kadar işleyen bu yanılsama davranışları o doğrultuda yönlendirirken değerleri de alt üst ediyor tabiki. Günümüz dergilerinde kadınlara ‘evlenmeden önce mutlaka birlikte olmanız gereken 9 erkek tipi’ gibi düşünceler empoze edilirken, kadın bedeninin reklam uğruna ticari bir materyal olarak kullanılması da gayet normal gösteriliyor. Cinsel onur yerini ‘cinsel özgürlüğe’ bırakmış durumda. Aaa bu devirde hala… aman canım hangi çağdayız… ayy ne banal bir düşünce… sende çok geri kafalısın canım… modernizm diye birşey var tamam mı… lütfen biraz çağdaş ol…

Fil gibi hafıza için

makaleci | 11 October 2007 21:29

Öncelikle hafıza kaybı ile ilgili biraz bilgi edinelim; bir araştırma böyle diyor, vikipedi bu rahatsızlık hakkında şöyle bir bilgi vermiş…

Ve burada da uzmanlar tarafından unutkanlıktan kurtulmanın 10 pratik yoluna işaret edilmiş.

Bizim deliye sempatim var

darjeeling | 08 October 2007 17:08

Bizim buralarda bir deli var. Kimbilir ne yaşamışta aklını yitirmiş. Kim bilebilir ki?
Onunla hep otobüste karşılaşıyorum. Bir keresinde yanıma oturmuştu. Bir temizlik hastalığı var belli ki. Ayağında ayakkabıları yok ve ayaklarının altı simsiyah. Ayaklarının altını temizliyor hep elleriyle. Sonra parmaklarını otobüsün camına dokunduruyor, diğer elinin parmaklarıyla etrafında gezdiriyor. Bir şekil çiziyor, bilmiyorum ne.Gökyüzüne bakıyor camdan. Çizgifilmlerden çıkmış gibi.. Haline üzülmenin yanında aslında bu doğallığı ve ne yaptığını bilmemezliği hoşuma bile gidiyor. Onu izlemeden yapamıyorum. Sonra onun çaprazında ve oldukça uzağında oturan genç kadının yerinden huzursuz huzursuz kalkıp başka koltuğa oturuşunu izliyorum. Sanki ‘e, baksana deli. Ne yapacağı belli olmaz,bitlidir mitlidir belki’ diyen düşüncelerini gözlerinden okuyorum kadının. Sanki kendini haklı çıkarmak ister gibi gözlerimin içine bakıyor. Gülüyorum haline.. Biraz da acıyorum bizim zararsızdan korktuğu için..
Bizimkisi ise o sıralar küfür savuruyor camdan dışarı bakarken. Bir şeylere hep kızgın.. Hep dargın. Kimbilir canını ne yaktı ve bu duruma düştü. O küfrederken kızamıyorum bile çünkü toplumumun içinde okuyan-okumayan yüzlerce gencin sadece takımlarını desteklemek adına bile sokağın ortasında, halkın arasında ana avrat küfrettiklerini düşündüğüm zaman, bu kadınınki o kadar masum kalıyor ki.. Çünkü bilinçsizce yapıyor..
Böyle işte, ben bizim deliye sempati duyuyorum çünkü felaketin nereden geleceği belli olmaz diyor bana aklım hep.. Ya bir gün biz de o hale düşersek diyor…