Modernizm, çağdaşlık, 21.yy, 2000’li yıllar, bilgi çağı, uzay çağı, tekno çağ. Kulağa ne hoş geliyor değil mi? Ama davulun sesi uzaktan hoş gelir misali, üzerinde biraz derin düşünürsek bu kavramların o kadar da cici olmadığını anlayabiliriz. Günümüzde gerek ilişkilerde gerekse yaşam tarzında ve düşünüş biçiminde yozlaşmaya ve değerlerin yerle bir olmasına neden olan modernizm medyanın gazıyla ve olağanüstü desteğiyle yerini çok sağlamlaştırmış büyük bir yanılsama maalesef. Örneğin hayatımızda çok önemli bir yere sahip olan ikili ilişkilerde birbirine bağlılık, özveri ve gerçek sevgi gibi değerler yerini bencilliğe ve özgürlük yanılsamasına bırakmış durumda günümüzde. En büyük gücü ise modernizmden alıyor tabiki. Bu ‘etik canavarı’ kilit kavramları kendi pis emellerine öyle güzel alet ediyorki günümüz insanları adeta büyülenmiş durumdalar. Çok başarılı, bravo. Reklamlarda hümanist değerlerin yerini acımasız bir bencillik ve izolasyona bırakması, gazete ve dergilerde çıkan yazıların ve yazarların etik değerleri, korunması gereken kavramları ve düşünceleri modern görünmek adına yok sayması, kitleleri kocaman yanılsamalara sürüklemesi ve kötüye yönlendirmesi aslında nasıl bir çağda yaşadığımızı bize gösteriyor. Modernizm kendi içinde ‘olması gereken ve doğru olan’ gibi bir gizli anlam barındırıyor sanki. İnsanların bilinçaltına kadar işleyen bu yanılsama davranışları o doğrultuda yönlendirirken değerleri de alt üst ediyor tabiki. Günümüz dergilerinde kadınlara ‘evlenmeden önce mutlaka birlikte olmanız gereken 9 erkek tipi’ gibi düşünceler empoze edilirken, kadın bedeninin reklam uğruna ticari bir materyal olarak kullanılması da gayet normal gösteriliyor. Cinsel onur yerini ‘cinsel özgürlüğe’ bırakmış durumda. Aaa bu devirde hala… aman canım hangi çağdayız… ayy ne banal bir düşünce… sende çok geri kafalısın canım… modernizm diye birşey var tamam mı… lütfen biraz çağdaş ol…Nasıl ‘mahalle baskısı’ -ya sev ya terk et gibi- faşizan düşünceleri kendine siper edip insanlar üzerinde iktidar kurabiliyorsa, bütün bu modernizm geyikleride ‘çağ baskısının’ faşist bir yansıması. Günümüzde insanlar büyük bir ‘çağ baskısı’ altında yaşıyorlar. Yaşamak istedikleri, yaşatmak istedikleri değerleri daha düşünce bazında dile getirirken bile gericilikle suçlanıyorlar. Yeni cehalet bu olsa gerek. Duygular ve değerler üzerinde yaratılan güçlü bir emperyalizm oyunu bu. Made in ABD. Cehaletle dolu kitleler nasıl aydın insanları yok etme eğilimindelerse modernizm ve bunun yanlış tarz savunucularıda yaşamsal değerleri yok etme eğilimindeler ve bu konuda çok başarılılar. Çünkü kitle bireyi yener. Ortalamanın ve büyük kalabalıkların gücü karşısında farklı seslerin yaşaması zordur. İnsanoğlu olarak hala ana rahmindeyiz aslında. Kaş yaparken göz çıkarmanın adı gelişmişlik olamaz. Günümüz yaşam tarzı duyguları, değerleri, onuru, erdemi, mahremiyeti ikinci el satış mağazalarında; her türlü yozlaşmayı, duyarsızlığı, yapaylığı, yüzeyselliği ve benzeri birçok berbat durumu çok şık, çok büyük, ışıl ışıl vitrinlerde sergileyen modernizmin iğrenç tuzağına teslim olmuş durumda ne yazıkki. Bunun çözümü farkında olmak, bilinçli olmak ve farklı seslere sahip olan bireylerin düşüncelerini kitleler karşısında cesaretle savunabilmesinden geçiyor.