bildirgec.org

stanley kubrick hakkında tüm yazılar

2001: Bir Uzay Destanı

pardus01 | 09 February 2009 13:58

2001: Bir Uzay Destanı
2001: Bir Uzay Destanı

2001: Bir Uzay Destanı(İngilizce: 2001: A Space Odyssey), 1968 yılı yapımı bir Stanley Kubrick filmi. Arthur C. Clarkeve Stanley Kubrick tarafından senaryosu yazılan film bir bilim-kurgu yapıtı. Yapıt denmesinin sebebi herhalde seyredenlerin de bileceği üzere 60’ların teknolojisi ile henüz daha ortada gelişmiş robot teknolojisi ve de bilgisayarlar yokken, internetten, uzayda çöp yığınına dönen uydu atıklarından bihaber olarak çekilmiş olması.

İnsanoğlunun geçirdiği evrimi, son sürat gelişen teknoloji, yapay zeka gibi tematik unsurlarını işleyen, çağın bilimsel gerçekliğini, muhteşem görsel efektleri, insanları kışkırtan belirsizliği ile bazı sinema yorumculara göre gerçeküstü betimleme, geleneksel anlatım teknikleri yerine sessizlik ve asgari düzeydeki karşılıklı konuşmaları ile ün yapmıştır.

Clarke’ın kitabının arka kapağı;

”Dünya gezegeninde yeni bir hayvan vardi…
Ancak henüz ender rastlanan bir türdü…
Güçlü yaratiklarin yok oldugu bir dünyada, kaderi
belirsizdi. Yalnizca “simdi”yi yasayan hayvanlardan farkli
olarak Insanoglu bir geçmis elde etmis; ve el yordamiyla
gelecegini aramaya basliyordu…
Onlar… Uzun bekleyisleri sona ermisti. Bir baska
dünyada daha zekâ dogmus ve artik gezegeninden
kurtulup yürümeye baslamisti. Sabirliydilar ama
ölümsüz degillerdi.
Dünyanin efendisiydi ama ne yapacagindan pek emin degildi. Ama bir seyler düsünecekti.”

Aldığı çok çeşitli eleştirilere rağmen, günümüzde dahi 2001: Bir Uzay Destanı eleştirmenler ve izleyiciler tarafından yapılan en iyi filmlerden biri kabul edilmektedir. Görsel efetkler Oscarını kazanan film 4 dalda aday gösterilmişti. Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından “kültürel, tarihi veya estetik açıdan önemli” addedilerek, 1991 yılında kütüphanenin Amerikan Ulusal Film kayıt defterine alındı.

A Clockwork Orange/Otomatik Portakal

uuuucar | 17 January 2009 10:32

filmin afişi
filmin afişi

Doğru nedir,iyi nedir,yanlış nedir? Tüm bu soruları sormanıza neden olan muhteşem bir film,Otomatik Portakal. Yazar Anthony Burgess ‘in beyninde tümör teşhisi konulduğunda oturup bir yıl içinde 6 kitap birden yazdı ve Otomatik Portakal da bunlardan biriydi.Tabii tümör teşhisinin yanlış olduğunu öğrendiğinde kitap yazmaya da devam etti.Her işte bir hayır vardır denilebilir.Kötü bir psikolojiyle bu kadar çok tartışılan filmin fikir babası oldu.
1971 yılında, usta yönetmen Stanley Kubrick ‘in sinemaya aktarmasıyla büyük bir yankı uyandıran,kimine göre bir saçmalık kimine görede dahice bir film olan Otomatik Portakal toplum tarafından dışlanan bir karakterin kahraman oluşuna doğru giden gelişmeleri gözümüzün önüne seriyor.

Alex
Alex

Film, baş karakter Alex’in (Malcolm McDowell) kameraya asi bakışlarıyla başlıyor ve hemen ardından yanında ki üç arkadaşını ve ellerinde ki sütü görüyoruz.Anarşist bir çete kurup barda süt içen,beyazlar içinde ki karakterlerimiz tecavüzden hırsızlığa hatta insanları öldürmeye kadar birçok suçu işliyorlar.

PoP ArT…

| 24 December 2008 14:05

Pop Art deyince akla gelen ilk cevap “popülist anlayış”tır; oysa ki Pop Art imgeleri tematize eder ve hatta hafif bir mizah anlayışı ile bulunma (varlık) sebeplerini ortaya koyarak sorgular. Pop Art, İngiltere ve Amerika’da 60’lı yıllarda ortaya çıkmış sanat akımıdır. İngiliz pop sanatı, Richard Hamilton, Peter Blake, Roger Coleman gibi sanatçılarla tanınır. Amerikan pop sanatında aynı dönemlerde Jasper Johns, Robert Rauschenberg, Andy Warhol, Roy Lichtenstein ve Claes Oldenburg gibi sanatçılar bu tarzı temsil eder.

Pop Art, sanatın her dalı ve günlük yaşam imgelerinin genel anlamda en çok yaklaştığı; gerçek manada ise birbirinin en fazla düşmanı konumunda olduğu bir tarzdır. Kimi zaman imgeleri kimliksizleştirir, kimi zaman ise imgeleri güçlü ironiyle sorgulatır. Gitgide daha fazla büyüyen tüketim çarkı içine fast food’dan tutun da sinemaya kadar birçok marka girer.

60’lı yıllara imza atmış olan Kennedy’nin, “… aya adım atmış olacağız” sözü, televizyonun başına sabitlenen yaşamlar, Nasa’nın deneyleri, yürüyen yollar, galaksiler arası düşler ve başka oluşumlar, beyaz perdede ve çizgi filmlerde yansımalarını bize göstermiştir. Fütüristik bu eğilimler giderek daha bir belirginleşir. Tüketim kültürü dünyayı sarar ve endüstri geleneği ile gelen yaşam kültürünü sorgulayan pop sanatçıları felsefelerini kolâjla anlatırlar. Bu, aslında son derece parlak, renkli, gerçekçi ya da tam tersi düşünen yaşamdan bir kadrajdır.

Claes Oldenberg, Dev hamburger
Claes Oldenberg, Dev hamburger

The Shining (Cinnet) 1980

baykush | 25 July 2008 16:14

dvd
dvd

Sinema tarihinde her yaptığı filmin bir türün en başarılı örnekleri arasına girdiği yönetmen Stanley Kubrick‘in korku-gerilim türünde yarattığı şaheserdir.

Film Jack isimli bir yazar (Jack Nicholson), Wendy isimli karısı (Shelley Duvall) ve Danny isimli (Danny Lloyd) çocuğundan oluşan Torrance ailesinin yazarın romanını yazabilmesi için ıssız bir otelde inzivaya çekilmeleriyle başlar. Çocuğun telepatik güçleri onun otelin geçmişindeki rahatsız edici görüntüleri görmesine neden olur. Yazar baba da aynı şekilde otelin hayaletleriyle diyaloğa geçmesiyle birlikte yavaş yavaş çıldırma noktasına gelir.

Filmin devamı ile ilgili daha detaylı bilgi vererek izlememiş olanları bu keyiften mahrum etmek istemediğimden konu kısmını bu kadarla sınırlı tutuyorum.

Filmle ilgili detaylar da en az filmin kendisi kadar efsaneleşmiştir. Filmin geneli özellikle de Jack Nicholson’ın sahnelerinin çoğu doğaçlama çekilmiştir. İddia edilir ki Shelley Duvall tekrarların sayısı yüzünden sonunda çok az konuşmayla pasif bir oyuna dönmüştür -ki bunun filmdeki karaktere tam uyum sağladığını belirtmek gerekir. Yine filmde inanılmaz bir performans sergileyen çocuk Danny Lloyd’un filmin korku filmi olduğundan haberi olmadan film tamamlanmış ve bu kadar iyi performans göstermesine rağmen biyoloji öğretmenliği yaparak hayatına devam etmiştir (Bu çocuk Stanley Kubrick tarafından 5000 -beşbin- çocuk arasından seçilmiştir). Filmin afişinde de kullanılan kapı kırma sahnesi ilk çekimde kolay kırılması için ince çürük tahtalardan yapılmış ama Jack abimizin bu kapıyı tek vuruşta tuzla buz etmesi sonucu filmde orjinal kapının kırılma sahneleri kullanılmıştır. Stanley Kubrick bu filmin çekimine 1.3 milyon feet film harcamış – tekrar çekim sayısını siz düşünün…

İki Film Bir Kitap:Lolita

lovesredcloud | 05 June 2008 15:27

Vladimir Nabokov’un ünlü romanından ilk kez Stanley Kubrick’İn uyarladığı ve en az kitabın kendi kadar tartışma yaratan “Lolita“, döneminin en çok ses getiren işlerinden birisiydi. Böyle bir projenin altından da ancak Kubrick gibi zeki bir adam kalkabilirdi.

Aradan geçen 30 senenin ardından yeni bir Lolita’nın vaktinin geldiğine inanan yapımcılar Adrian Lyne ile anlaştılar. Yönetmenin ellerinde çocuksu masumiyetiyle Dominique Swain ve Jeremy Irons‘ın tecrübesinden fazlası yoktu. Zaten sonuçta da çıkan iş büyük çoğunluğu tatmin etmedi. Bu sayede ensest konusu gündeme geldi ve bir süre devam edecek tartışmalarla iç ve dış basın meşgul oldu.
Sonuç olarak iki film ve bir kitap var elimizde. Kıyaslamalarla sevmek ve tartışmak mümkün olabiliyor böylece.

sinemanın 3 kült filminin analizi

uuuucar | 08 August 2007 18:59

Sinema
tarihinde izlenilmesi gereken muhteşem filmler vardır ama ben sizin izlemeniz gereken bir kaç film yazacağım size.Tabii bu filmleri izleyip izlememe olanağı tamamen sizin elinizde.Ama eğer
sinema
yla ilgilenmeye yeni başladıysanız ve

sinema
tarihinden yüzeyselde olsa bir kaç film bilmek ve bu filmleri izlemek istiyorsanız işte önereceğim filmler:
1-)
OTOMATİK PORTAKAL
:Stanley Kubrick ‘in ve bugüne kadar izlediğim filmlerin arasında bana göre en iyisi.Zaten dahi bir yönetmenden de bu kadar dahice filmler beklenirdi.Film de ki baş karakterin ilk başlarda hırsız,tecavüzcü,çete lideri ve hatta katil olduğunu görüyoruz fakat zamanla karakterimiz(alex) kahraman haline geliyor ki aynı zaman da filmin müziklerine de dikkat etmezi öneririm.
2-)

toynbee plakaları: ölüleri jüpiter’de diriltelim mi?

culdesac | 11 March 2007 01:09

toynbee plakaları
toynbee plakaları

1992 yılında, william j. o’neill (kimi kaynaklara göre bill o’neill) adındaki beyefendinin dikkatini, caddelere gelişi güzel gömülmüş tuhaf plakalar çekmeye başlamış. bu plakalar genellikle araç plakası boyutlarında ve her birinde de “KUBRICK‘in 2001‘indeki TOYNBEE FİKRİ JÜPİTER GEZEGENİNDE ÖLÜLERİ DİRİLTELİM (TOYNBEE IDEA IN KUbricK’s 2001 RESURRECT DEAD ON PLANET JUPiTER)”mesajının değişik varyasyonlarının yazılı olduğu kafa karıştırıcı nitelikte plakalar.

renkleri ve düzenlemeleri küçük farklılıklar içermekle birlikte tüm plakalar ne olduğu tam anlaşılamayan sert bir maddeden yapılmış ve hepsi de “bütün gazete muhabirlerini öldürün, yalvarırım (murder every journalist, I beg you)” ve “boyun eğ, itaat et. (submit. obey.)” gibi en az ana mesaj kadar tuhaf dipnotlar içeriyor. plakaların yeni bir fenomen yaratma denemesi mi oldukları yoksa daha önemli bir amaca ve hedefa mi hizmet ettikleri bilinmiyor.