Bugün sokakta yürürken küçük bir kız gördüm, ağzında mızıkasıyla kafasını sallaya sallaya aynı ritimde çalıyor ve yanında taşıdığı karton kutuya da ‘performansına’ karşılık bozukluk bekliyordu. Yüzü gözü kir içinde olmasına rağmen çok sevimliydi. Etraftan geçenlerin pek umrunda olmasada çok hoşuma gitti onun bu dünyayı umursamaz hali. Yanına gidip konuştum biraz ama o konuşmadı pek. Kendisini kameraya almak istedim çalarken ama biraz utanarak ‘abi çekme yaaa’ deyince çekmedim. Toplumun bu objektif fobisi onada yansımıştı sanırım, belki de halinin görüntülenmesini istemiyordu. Kafasını sallayarak öyle bir çalıyorduki aslında çalmıyor küfrediyordu. Yoksulluğuna, yaşadığı koşullara, hayata, herşeye. Haklıydı. Ne zaman gerçekten birşeyler değişecek çok merak ediyorum. Son zamanlarda çok tartışılan o meşhur slogandan esinlenerek ‘hepimiz o küçük kızız’ desek, sokaklara dökülüp bağırsak haykırsak isyan etsek, hayatın gerçek gündemi bu siz nelerle uğraşıyorsunuz desek, hesap sorsak. Şu düzeni yıksak artık.
sokak hakkında tüm yazılar
rusyada savaş gibi taraftar kavgası
ufopilotu | 01 April 2007 23:35
http://www.youtube.com/watch?v=kcs8u4XbbGo
kitap
kopanisti | 15 February 2007 11:51
Evlerinde kütüphane olan insanları gördükçe özenirim hep, sahafdan, sokaktan toplanmış onlarca kitap, çok güzel durur evdeki raflarda, sokaktan kitap almayı da çok severim, bu nedenle eski de yeni de olsa önce okunmuş kitap satıcılarına uğrar oradan almayı tercih ederim, kütüphane babadan evlatlara geçecek en güzel mirastır bence.
Bu kütüphane de güzel tasarlanmış, bol çeşit var ve istenilene kolaylıkla ulaşılabiliyor.
Can Aktan’ın internetteki kütüphanesi
yol fotoğrafları
azurenus | 12 February 2007 19:37
şu forumdaki bir üye birkaç yıl önce uyuşturucu kullandığı gerekçesiyle ailesinin kapı önüne koyduğu bir gence fotoğraf makinası ve bir sürü film veriyor. filmlerin tamamını kullanınca sonuçları postalaması şartıyla fotoğraf makinasının onda kalabileceğini söylüyor. çocuğun ortadan kaybolmasıyla aletten umudunu kesiyor ancak birkaç yıl sonra postacı fotoğraf dolu bir paket getiriyor.
1’e Karşı 100
efenk | 31 January 2007 12:35
Süper bir video, bir Japon tv programından alınmış. Sokakta bir kişinin önüne birden 100 kişi çıkıyor ve onu kovalamaya başlıyorlar.
Sokaktaki çocuklarımız
kopanisti | 16 December 2006 10:07
Yazın iyi oluyordu çimlerin üzerinde denizin meltemini, ayın ışığını alarak uyumak da kışın fena üşütüyordu. Otelin önündeki havalandırma penceresi kaldırım dibindeydi ve çamaşırhanedeki kazanların buharı buradan dışarıya veriliyordu. Önünden geçerken bazen deterjanın acı, bazen de yumuşatıcının hoş kokusunu hissediliyordu. Soğuk kış geceleri uyumak ve üşümemek için ideal bir yerdi. Sıcak sıcak buhar önünde üşümeden sabahı etmek ama yine de sokağın gece tehlikesine karşı birbirlerine sarılarak uyuyorlardı.
Yağmurlu havalar haricinde her sabah işine yürüyerek giderdi, yolunun tam yarısıydı otelin önü ve oradan karşıya geçer deniz havasını alarak kordondan yürüyerek ulaşırdı iş yerine.
İşte yine orada uyuyordu çocuklar, yaz gelse de bu dertleri bitse diye düşündürken çocuklardan biri başını kaldırdı soğuk taştan ve yüzüne uykulu uykulu bakarak ”abi çok açız bize para versene gevrek alalım” dedi. Bir an durdu ”gevrek ama bali değil demi” dedi ”valla gevrek abi” dedi çocuk. Elini cebine attı, cebinde kaç parası olduğunu biliyordu, hepsini verirse akşam eve yine yürüyerek dönerdi, öğlen de yemek yemeyiverirdi ne olacak ki. Çocuk ayağa kalkmıştı çıkardı parayı ve çocuğa uzattı ”Al bakalım peynir ve yumurta da alın” diyerek 5 milyonu uzattı ve yürümeye devam etti. Çocuk önce inanamadı ardından bir çığlık atarak arladaşlarını sarsmaya başladı ” kalkın lan o abi 5 milyon verdi, yürüyün” dedi. Karşı kaldırıma geçmişti o esnada ve dönerek koşan çocukları seyretti. Çocukların köşede bekleyen gevrekçiye ulaştıklarını gördü, sevinçten zıpladıklarını gördü. ”Afiyet olsun” dedi içinden ve deniz kenarından yürümeye devam etti.
Bağdat Caddesi
neoturk | 02 November 2006 02:10
Uzaktan bir araba geliyor
Saklanmam gerek
O seste neydi
Elini tuttuğum Mahmut yere düşerken
Anne niye ağlıyorsun
Amcam , Mahmut cennete uçtu dedi
Baba neresi cennet
Orda ekmek var mıdır dede
Ya güzel oyuncaklar
Elbiseleri temiz midir?
Baba neresi cennet
Orda da askerler var mıdır?
Hani bizim sokakta dolaşan
Geceleri aydınlık mıdır cennet
Anne Mahmut mutlu mudur cennette
Anne niye ağlıyorsun
Bende gitmek istiyorum
Mahmut’u görmek lazım
Niye sokağa salmıyorsun
(Bu şiir adını bilmediğim Irağın herhangi bir sokağında ölen nice Mahmut’a ithaf olunmuştur…)
Google harita uygulamasında artık Avrupa sokakları kapsama alanı içinde.
geveZEUS | 26 April 2006 15:04
kahvenizi nasıl alırsınız?
knemo | 25 April 2006 22:35
saatchi&saatchi newyork’un folgers kahvesi için hazırladığı (“gerilla marketing” mi diyorlar?) reklam:
kanalizasyon kapaklarına yapıştırılan vinil plastik üzerindeki kahve fincanı resminin kenarında: “Hey! hiç uyumayan şehir hadi uyan!” diyor.
iyi, hoş da, kim lağım kokan bir kahve içmek ister ki?
Bazen banane demek geliyor içimden …
sbaskentli | 08 March 2006 23:07
Bazen banane demek geliyor içimden …
Banane ülkenin batışından, Banane kaybolan ulusal kimliğimden , Banane unutulmuş örf ve adetlerimden, Musulda kerkük de Türkler öldürülüyormuş banane, Kuzey de benden olanlar zulüm içindeymiş banane, Dinime saldıryorlarmış dalga geçercesine banane, 20 yıl sonra ülkem ülkem olmayacakmış , Çocuklarım zengin ama kimliksiz olacakmış , Atalarımın kemikleri sızlayacakmış, Anam hakkını helal etmeyecekmiş, Hepimiz avrupalı olacakmış ama hiç birimiz biz olamayacmışız, Bayrağım dalgalanacakmış ama özgürlüğümü temsilen değil sallandığı topraklar üzerinde emeli olanlar birbirini yemesin diye,