26 Ocak 2009 tarihinde çıkması beklenen VDSL2 sonunda kullanıma açıldı hemde güzel bir kampanyayla.Kampanyanın detayları şöyle;* VDSL2‘ye hemen başvuruyorsunuz, hemde bağlantı ücreti ödemeden, ayrıca yanında 4 portlu VDSL2 kablosuz modem bedava.
Ayrıca;* 31 Ocak 2009 tarihine kadar müşteri hizmetlerinden veya internet üzerinden başvuranlar 2 Gb’lik USB bellek kazanıyor.
”Kampanyadan hem yeni hem de mevcut tüm TTNET müşterileri faydalanabilir.”
GARSONLUK ZOR BİR MESLEK
Kentimin Kültürpark’ında, Çay Bahçelerinin birinde, elimde demli bir çay, demleniyorum.
Yan masada ki genç, garsona seslendi.
Garson : “Buyrun, hoş geldiniz efendim”, dedikten sonra, “ne alırdınız?”, diye sordu.
İşte müşterinin isteği: “Cola var mı?
Garsondan cola var cevabını alan müşteri: “Yok kola kalsın” der. “Bize çay getir sen…..”
Garson çay getirmek için içeriye yönelince müşteri arkasından seslenir: “Garson! Çay da olmasın. En iyisi ayran getir sen bize.”
Bir logo tasarımcısından ne gibi beklentilerimiz olabilir? Sadece bir logo tasarlamak? Hayır. Güzel bir logo tasarlamak? Ne yazık ki bu da yeterli değil.
Aslında bu hem logo tasarlayanlar hem de logoya ihtiyacı olup da kendisine bir tasarımcı arayanlar için önemli bir şey.
Ünlü logo tasarımcısı David Airey kendi blogunda bununla ilgili bir yazı yazmış. Ona göre bir logo tasarımcısından beklememiz gereken 10 şey:
Çalıştığımız mağaza ve işimiz bizim için çok önemlidir. Evde oturup dinlenmek veya keyif aldığımız faaliyetleri yapmak yerine birçok zorluğa katlanır ve işe gideriz. Çoğu zaman sıcak yatağımızdan kalkmak ve işe gitmek için hazırlanmak bize zor gelir. Trafikte moralimiz bozulur ve işte canımızı sıkan birçok olay olur. Bazen birlikte çalıştığımız kişiler ile özellikle de yöneticilerimizle sorunlarımız olur. Ancak tüm bunlara rağmen işe gideriz. Çünkü işimiz bizim hayatta kalmamızı sağlar. İşin temel amacı para kazanmaktır ve bunu ancak çalışarak yapabiliriz. Bazı kişiler işteki temel amaçlarının para kazanmaktan başka şeyler olduğunu söyleseler de bu yanlış bir saptamadır. İşe ilk önce ve çoğu zaman sadece para kazanmak için gideriz.
CarrefourSa 22 Ağustos – 31 Ekim tarihleri arasında Carrefoursa Plus Kart‘la Kazanan Aileler Kulübü ürünlerinden tek seferde 30 YTL ve üzeri alışveriş yapan müşterilerine çekilişle çeşitli hediyeler veriyor.
smashing magazine’de yazılan bir makalede, tasarım yaparken verdiğiniz kararları müşterinize nasıl açıklayacağınız, onun bu kararları nasıl anlamasını sağlayacağınız ve sizin de nasıl davranmanız gerektiğini anlatmışlar. kısaca özetlemeye çalışıyorum. bu mükemmel yazı brian d. armstrong’a aittir. ben sadece çevirdim.
Bazı pazarlama ve iş çevrelerinde tasarım dünyasına karşı bir “ters tepki” olduğunu fark etmişsinizdir. İlgi çekici, kullanıcı dostu ve güzel tasarımların kabul görmediği, hatta kimi zaman ilgi çekici olmayan ve kötü tasarımların kabul gördüğü bilinmektedir. Çevrenizde şunun gibi fikirlerin havada uçuştuğuna şahit olmuşsunuzdur, “tasarım zaman kaybıdır – rakiplerimizden 3 kat daha çok satmamızı sağlayan çirkin bir sitemiz var” veya “tasarım konusunda endişeli değiliz, ücretsiz bir wordpress teması kullanır ve böylece ürüne daha çok odaklanırız”.
Geçen yazıda kısa bir giriş yapmış, paranın ve matematiğin alışveriş olgusundaki yerine değinmiştim. Yine o yazıda söylediğim gibi başlarda belirli periyotlarda –ki bu hafta kavramının da ortaya çıkış sebeplerinden bir tanesiydi, insanlar ürettiklerini (veya avladıklarını) pazar yerine getirirler burada takas ederler ya da satarlardı. Fakat paranın tatlı kokusundan (sanırım güzel bir oksimoron oldu..) olsa gerek bir süre sonra insanlar pazar yerini hergün kurmanın menfaatlerine daha bir uygun olduğunu düşünmeye başladılar.
Ne var ki, asırlar sonra kuantum mekaniğinin babalarından Heisenberg’in de ortaya koyacağı belirsizlik ilkesi gereği, insanlar aynı anda iki yerde birden bulunamazlardı. Dolayısıyla hem tarlada veya avlakta hem de tezgahın başında olamayacakları için insanlık yeni bir kavramla tanışmak durumunda kaldı: uzmanlaşma! Filozof katili bu terim sayesinde insanlar başlarda masumane iş bölümleriyle (kocanın avlayıp eşinin satması gibi..), biraz daha ileride ise yaptıkları işlerin erbabları olarak bugünkü uzun çarşılarımızın ilk tıfıl örneklerini oluşturmaya başlamışlardı.
Özellikle konar-göçerlik zamanlarında bireyin (veya iyimser bir ifadeyle kabilesinin) şahsi zorunluluğu olan zanaat bilme durumu, hayatta kalabilmek için başlıca yükümlülüktü. Nitekim avladıkları hayvanlardan matara yapamasaydılar yeniden avlanmak için su kaynağından uzaklaşamazlar, kili işleyemeseler yiyeceklerini kötü zamanlar için stoklayamazlar, çemberi tamamlamak için ekleyelim, madeni kullanamasalar avlanamazlardı. Şüphesiz bütün bu malzemeleri takas ederek de bulabilirlerdi. Fakat Ademoğlu, kendi cinsini yoktan yere öldürebilen yegane varlık olduğundan mı bilinmez, takas için yüzyüze gelmektense kendi üretmeyi yeğliyordu. Her nasılsa, zaman içinde ve bir noktaya kadar bu güdüsünü törpülemiş, ve toplum içinde yaşamanın avantajları baskın geldiğinde olmazsa olmaz bu edinimleri unutmaya başlamıştı (bugüne bir not, bkz. ampül takamayan elektrik mühendisi). Aynı şekilde ziraat ve ava istidadı olmayan zanaatkarların da kendi tezgahlarını açmasıyla bugüne kadar süregelen pazar ve çarşı uygulaması başlamış oldu.
Kurumsal kaynak planlaması (ERP – Enterprise Resource Planning), bir kurumda iş kaynaklarının nasıl kullanılması gerektiğinin planlanması üzerinde durmaktadır. Artık sadece planlama fonksiyonu değil aynı zamanda kurumun tüm bileşenlerini kapsamaktadır.
İş süreçleri, bütünleşik (integrity) ve modüler yapılar (modularity) söz konusudur. İşletme için finansmandan (tedarikçiden) çalışana, iş ortaklarından müşterilere kadar uzanmaktadır.
İkea ürünlerinin güvenli bir şekilde kullanımına önem veriyor. Örneğin daha önce satışa çıkardıkları kıskaçlı bir spot lamba aşırı ısınmaya sebep oluyormuş.İkeada bu spot lambasının ve barnslig bebek uyku tulumunun bu ürünler hakkında müşterilerden bir şikayet gelmemesine rağmen güvenlik amaçlı olarak kendilerine iadesini talep ediyor ve para iadesini yapacaklarını söylüyor.Bende bu haberin iletilmesine yardımcı olmak istedim.Detaylı bilgilere buradan ve şuradan ulaşabilirsiniz.
Tayvan’da ki çılgın girişimciler parkeleriyle-görünüşüyle tuvaleti andıran bir restoran açtı.Sandalyelerinin klozet şeklinde dizayn edildiği, peçetelerin duvara monte edilen rulolardan alındığı, yemek tabaklarının ve masaların lavaboyu çağrıştırdığı restoranda yemekler de insan artığı (dışkı) görüntüsünde servis ediliyor. Daha fazla resim için tıklayınız.
