bildirgec.org

metal hakkında tüm yazılar

Sleepytime Gorilla Museum

SemiGodSix | 16 February 2011 09:31

SGM ilginç kıyafetleri ve makyajları ile
SGM ilginç kıyafetleri ve makyajları ile

Beş adet multi-enstrumantalistten oluşan Avant-Garde rock/metal grubu Sleepytime Gorilla Museum, California çıkışlı bir grup. Müzikleri kadar görünüşleri de oldukça acayip olan grup çok geniş bir kitleye hitap etmemesine rağmen özellikle kadrosundaki Carla Kihlstedt bazı projelerinde Tom Waits gibi önemli bir isimle çalışmış.

Grubun yaptığı müziğin en ilginç yönlerinden biri geleneksel enstrumanların yanında kendi ürettikleri (Çoğu grup elemanlarından Dan Rathburn tarafından üretiliyor) custom-made enstrumanlar da kullanıyorlar. Bu da zaten hem melodik hem de ritmik olarak oldukça sıradışı olan müziklerini iyice enteresan kılıyor.

Yaşayan Bir Efsane, Günümüzün En Büyük Müzik Dehası John Zorn

SemiGodSix | 15 February 2011 15:01

John Zorn sahnede
John Zorn sahnede

John Zorn 1953 yılında New York şehrinde doğmuş ve hala çalışmalarının önemli bölümünü bu şehirde devam ettiren bir sanatçı.

Güncel Avant-Garde müziğin önemli isimlerinden olan sanatçı aynı zamanda bağımsız bir plak şirketi olan Tzadik Records‘un da sahibi. Ürettiği müziğin; serbest cazdan noise rock ve punk’a, klasik cazdan oriyental çingene müziğe kadar geniş bir skalası var. Aslen saksafonist olan Zorn, sahibi olduğu Tzadik Records‘un Book Of Angels serisinin bazılarında sadece besteci olarak, Mr. Bungle‘ın ilk albümünde prodüktör olarak da karşımıza çıkıyor.

DENEMEK BİR ŞEY KAYBETTİRMEZ

admin | 24 December 2010 17:10

Yaşamın gidişatını beğenmediğimiz zamanlar çeşitli yollara başvururuz.Parasal anlamda yada duygusal anlamda aksi giden zamanlar olur ve ne yapabileceğimiz konusunda kafa patlatırız.
Bazen çok basit önlemler ya da çetrefilli olmayan yollar bizi amacımıza götürebilir, içinde bulunduğumuz aksi durumu düzeltebilir. Küçük dokunuşlar büyük sonuçlar doğurabilir.

müzik ne yapar?

absynthe | 15 October 2010 10:31

İnsanları hiç dinlediği müziğe göre kategorize ettiğiniz oldu mu? Bazı insanlar için rock bir yaşam tarzıdır mesela- ben biraz modası geçmiş olduğum için buradan örnek veriyorum- örneğin yeni tanıştığım bir insanın led zeppelin’in bir şarkısından bahsetmesi ya da beatles’ı az çok bilmesi beni etkiler. Ortak bir değeri paylaşıyor olmak bir bağ kurar o insanla benim aramda. George Harrison dediğimde yüzüme mal mal bakmaması, hatta tutup solo albümlerinden birini bana getirmesi o kişiyi özel bir yere koyar gözümde. Bir yakınımın Cem Adrian dinleyen insanlara zaafı vardır mesela, ne yaparsa yapsın o insan Cem Adrian dinliyorsa güvenilir gibi gelir ona, hiç güvenmeyeceği, ilgilenmeyeceği insanlarla bunun etkisiyle ilgilendiğine şahit oldum.

http://fc03.deviantart.com/fs14/i/2007/086/1/8/no_music_no_life_by_rickydaskylinez.jpg
http://fc03.deviantart.com/fs14/i/2007/086/1/8/no_music_no_life_by_rickydaskylinez.jpg

Sanatın hiçbir dalı kişiliğimizi bu denli etkilememiştir herhalde, ne resim, ne tiyatro. Belki edebiyat ile sinema biraz yaklaşmıştır, ama hiçbiri müzik kadar kolay ulaşılabilir, hızlı ve defalarca tüketilebilir olmadı. Hiçbiri müzik kadar kitlelere hızla ve uzun süren bir etkiyle nüfuz etmedi. Müzik ayrıca diğer sanat dallarından farklı olarak tüm marjinal grupların da kendini ifade etmesine olanak sağladı. 70lerde başlayıp günümüze evrilen arabesk buna güzel bir örnek olabilir. Hala tartışmaları yapılan bu müzik türü-diğerleriyle beraber tabii- gerçekten de toplumda tabakalaşmaya yol açıyor olabilir. Örneğin annem bir dönem çalıştığı iş yerinde sürekli “damardan” dinleyen iş arkadaşlarından nefret ederdi. Onlar da annemin götürdüğü türküleri dinlemezlerdi. Ama zamanla annem de onların dinlediklerine alışmaya başladı, bu gruba uyum sağladığının da bir göstergesiydi.

Metallica-Some Kind of Monster

Barky | 14 September 2010 14:12

Some Kind of Monster, Metallica’nın 2003 yılında çıkan St.Anger albümü hakkında bir dökümantasyon iken zaman içinde filme çevrilmiştir. St.Anger’ın yapım sürecini anlatan bir belgeseldir. Birçok stüdyo röportajı ve konserlerden görüntüler içermektedir. 20 yıllık tarihleri boyunca neredeyse dağılmanın eşiğine geldikleri en çalkantılı dönemlerinde, iletişimsizlik, bağımlılıklar, gruptan ayrılışlar, baba olmanın sorumlulukları gibi içsel problemlerle boğuşurken piyasaya çıkmıştır. Metal hakkında bulunmaz bir kaynaktır.

efsanevi bas gitarist Cliff Burton

nazokiraze | 20 May 2010 12:05

Metallica’nın ikinci bas gitaristi Cliff Burton (Clifford Lee Burton) 24 yaşındayken 1986 yılında İsveç konseri dönüşü Titanik misali buz kütlesine çarpan otobüsten fırlayarak otobüsün altına girdikten sonra, ikinci kez vinç halatının kopması sonucu otobüs üzerine düşene kadar hala yaşıyor muydu bilinmez ancak bilinen tek gerçek O’nun ölümünden sonra grubun bir daha eski haline gelmeyeceğiydi. Tur otobüsündeki yatacağı yeri iskambil kağıtları çekerek belirleyen Burton arkadaşı Kirk Hammett ile yer değiştirerek kimilerine göre kaderini belirlemiştir.

10 Şubat 1962 doğumlu Burton’nun anne ve babası birer hippiydi, kendisi de tarzını ailesinden almıştı.Parlamaya başlayan Metallica’da James Hetfield tarafından beğenilmeyen basçı Ron McGovney’e alternatif bulunsa hiç te fena olmayacaktı, Hetfield ve Lars Ulrich tarafından Whiskey A Go Go isimli barda çalarken farkedilen Burton kendisine gruba katılması için yapılan teklifleri geri çevirir, çünkü bulunduğu şehri terk etmek işine gelmez, Lars ve James ne olursa olsun gruba katmayı düşündükleri bu adam için grubun memleketini değiştirmeyi göze alarak San Francisco’ya taşınırlar ve Burton’lu Metallica için zirve kaçınılmaz olur.Orion parçası unutulmazlar arasına girer.(Master of Puppets)

Bu haber sizi zengin edecek!

Beacool | 16 May 2010 14:27

Orada olmayı kim istemez?
Orada olmayı kim istemez?

Yaz geliyor! Hatta buralara geldi sayılır. Şanslı olan bir kesim yazın bunaltıcı bölümlerini benim bulunamayacağım deniz kenarları ve sahillerde geçirecek. Güneşin, kumun ve denizin mükemmel birleşimiyle kızgın kumlardan serin sulara yapabilecek. Bu şanslı kesimin gün sonlarında ya da çok erken saatlerinde görebileceği bir durum da söz konusu.

MATEM

admin | 30 November 2009 10:13

Sessizdi…
Kan kırmızı bir satendi uzandığı, huzur tahtına kurulmuş.
Soğuk, sopsoğuk ve sessizdi…
Alnının üzerinden kapatılıyordu gözleriyle ruhu.
Tin kafesinden çoktan uçmuştu gerçeğin.
Sınırlar, sırlarını da açığa çıkarmıştı yalanlayamadığım…
Bir ayak bağı oluvermişti iplik!
Bir metal, soğukluğunu almış mıydı?
Mora kesen dudakların her an bir çığlığa açılıyordu sanki.
Kımıldamıyordun, kımıldamıyordum artık yüreğinde…
Sessizlik miydi matemim…
Bir isyan mı seni kendine getirecek olan.
Yalanlayamıyordum!
Ama yalan söylüyordum!
Siyaha bürünmüş, matemi kucaklayan kalabalığa!
Sessizliği bozuyordu kürekle toprağın kardeşliği…
Bir zaferin eşiğindeydi son!
Yeni bir başlangıca mahkum ettiğin meçhul…
Yeni bir sonu başlattığım ise aşikar …

29/11/2009

Uçuşa hazır olun: ”Iron Maiden : Flight 666”

gorcun | 23 August 2009 14:09

Iron Maiden : Flight 666
Iron Maiden : Flight 666

Kanadalı metal tutkunu antropolog, müzisyen ve yönetmen Sam Dunn’ın Scot McFadyen’la birlikte çektiği son belgesel olan ”Iron Maiden: Flight 666” adından da anlaşılacağı üzere efsanevi İngiliz heavy metal grubu Iron Maiden üzerine yapılmış 2 saatlik bir yapım. Grubun 2008’de gerçekleştirdiği büyük turun içinde yer alarak 45 gün boyunca grubun performanslarından, yolculuklarına, hayranlarla buluşmalarından, kendi aralarındaki konuşmalara kadar bir çok özel anı belgeleyen Sam Dunn seyirciye eşsiz bir Iron Maiden tecrübesi yaşatıyor. 4 kıtaya yayılarak yaklaşık 60.000 km kateden grup yolculuğunu özel Iron Maiden yazılı Boeing 757 modelindeki ”Ed Force One” adlı uçakla yapıyor. Pilotluğu ise grubun vokalisti Bruce Dickinson bizzat kendi yapıyor. Belgesel ilk olarak bu alışılmışın dışındaki turnenin nasıl başladığını gösteren yola çıkış görüntüleriyle giriş yapıyor. Tüm ekibin yaşadığı strese burada şahit oluyoruz ve Iron Maiden’a duyulan saygı bir kat daha artıyor kuşkusuz.