bildirgec.org

kültür hakkında tüm yazılar

Uyanıklık bizim işimiz

khun | 15 March 2007 19:53

Dünyada birkaç tane uyanık vardır biri de benim,
işi bilmek lazım,
yalanım varsa namerdim,
kafamda kırk tilki dolaşıyor,
zaten kerizler olmasa uyanıklar aç kalırdı,
abi na’palım hayat bö’le,
uyanık adamı severim, ama benden uyanığını sevmem,
ah çocuğum ah, senin bildiğinden fazla bizim unuttuğumuz var,
daha kırk fırın ekmek yemen lazım, hareket yapma Allah’ını görürsün,
sen giderken biz dönüyorduk,
benim sevgim dünyadaki bütün kadınlara yeter,
kırığımız çoktur,
işi biliyoruz yani,
ayakta uyutup otel parası istiyorlar, yer miyiz lan,
alemin uyanığı sen misin?
sen kiminle dans ettiğini sanıyorsun?
abi bizi de görceksin di’mi? aman ha yanlış olmasın, abimsin!
ya ne zaman bi’ güzelliğini görcez?
götür, helal sana!
tamam ya, at bi’ çorba parası da yürü, işimize bakalım!

Atatürk’e hakaret serbest olmalıdır!

khun | 12 March 2007 13:53

Türklüğe hakaretin yasayla engellenmeye çalışılması Türk’e yakışmaz.
Türklüğün korunmaya ihtiyacı yoktur.
Atatürk’ün de.
Bırakın, kim ne söylemek istiyorsa söylesin, ki biz de kimin ne mal olduğunu görelim.
Türk’ü Türk yapan, Türklük ruhudur.
En zor zamanda bile, içimizdeki ve dışımızdaki düşmanlara, tüm yokluk ve baskıya, katliamlara ve hainliklere, pusulara ve komplolara, bütün iftira ve alaycı hakaretlere rağmen teslim olmayan da, tam herşey kaybedilmiş gibi göründüğünde ortaya bir Atatürk çıkaran da o ruhtur.
Atatürk, o ruhun yansımasıdır, ifadesidir.
Bir idealdir, inançtır.
Bir duygudur.

Derin Suyun Dalgası Büyük Olur

khun | 07 March 2007 16:38

Gerçekten derinse belki, fakat neyin neye göre derin olduğu
çok su kaldıracak bir tartışma.

Bazıları, büyük bir dalganın yavaş yavaş kabarmakta olduğunu ve birikmekte olan büyük enerjinin, büyük bir patlamayla önüne gelen herşeyi ezip geçeceğini söylüyor.
Bazıları, bunun konjonktürel ve üstesinden gelinebilir (ve de gelinmesi gereken) bir dalga olduğunu söylüyor.
Hepsi de umutlu.

Birinci umutlular, yıkım olacağı beklentisi içinde ve hevesinde, fakat yıkılanlar daha sonra nasıl ve kim tarafından, neye göre ve hangi çıkarlara göre onarılacak ya da yapılandırılacak.
Ayrıca her yıkımda pek çok acı ve kayıp yaşanır bunu kim ne kadar umursuyor?

Kızlık Zarı Diktirmek HELAL mi ?

necronamber | 07 March 2007 00:44

Sizce ne kadar doğru ? “Mısır da Baş Müftü kızlık zarı diktirmek helaldir fetvası ” Sizce bu zina ya teşvik olmaz mı haberin devamı sizce bu fetva Türkiye’de de verilmeli mi ?

TELEVİZYON GİTTİ, GİDER !…

macro | 05 March 2007 20:10

Nedendir bilinmez ama izlenebilecek tarzda televizyon programları azalmaya başladı. Artık magazin haberleri kesmez oldu , bir ev içinde 24 saat kim, kimle , ne yapıyor bunlarla uğraşılmaya başlandı. Acaba bunlar yerine daha seviyeli ve gerçekten insanlara birşeyler öğreten programların fazlalaşması daha isabetli bir karar olmazmı ?

Kimse yanlış anlamasın ama bu sadece bir tavsiyedir.Bana kalırsa televizyon yakın bir tarihte izlenilemeyecek bir hal alacak bu programlar yüzünden.Ama bir bakıma da arz-talep meselesi tabi. Yolda çevirip ne izliyorsunuz denilen vatandaş ayıp olmasın diye “belgesel” cevabını veriyorsa, herkes bu tarz programlardan şikayetçiyse , kim izliyor o zaman 🙂

ahkamdan çıkarılmış yazı

be_goodie | 05 March 2007 15:34

genel olarak birinin başka birilerine neyin günah neyin olmadığını salık verdiğini her gördüğümde sinirleniyorum. bu nasıl bir zihniyettir ki?! kendi aklını diğerlerinden üstün görüp, onlara neyin yanlış neyin doğru olduğunu söylemeye cürret etsin. hepimize verilmiş belirli bir düşünme anlama yetisi var. herkes kendi aklı doğrultusunda kendi bilinciyle kendi doğrularını yaşar. kaynak kitaptır. tabiki bu ders vermeye çalışan insanların arasında kötü niyetli olmayıp da gerçekten elinden geldiğince yardımcı olmak amacındaki saflar da olabilir.. ama herkimse ki başkalarının gittiği yolu müslüman olmamak, yanlış müslüman olmak vb gibi değerlendirip kendi bildiğinin, kendi yolunun, kendisini diğerlerinden daha müslüman ettiğini düşünüyor ise o din ve kültür cahilinin ta kendisidir. bu noktaya varabilmek bir meziyet, bir ayrıcalık olamayacağı gibi her bilinçsiz ve düşünceden uzak zihniyetin ilk varacağı noktadır. bir de kendilerini ayrıcalıklı, meziyet sahibi daha doğru, daha müslüman zannetmeleri o kadar trajik bir durumdur ki tutulacak hiçbir tarafı yoktur ve etraflarına da cehaletleriyle pislik bulaştırırlar.din hatta özellikle islam, tanrı ve kulu arasındadır. kim olursa olsun, bir başka kul ile tanrının arasına giremez. şekilden şekile girip birilerinden daha çok müslüman olduklarını sanarak ancak ve ancak bilinçsiz, yersiz ve sahte bir tatmin duyarlar.şapkanızı çıkartıp, önünüze koyup düşünürseniz, görebilmek çok zor olmamalı; bu güne kadar mezheplerin, farklılıkların birlik yerine ikiliklerin vb.nin ortaya çıkıp birbirlerine düşman olmalarının yegane sebebi; insanoğlunun bu densizliğidir.

fesmekan

efenk | 04 March 2007 17:57

istanbul kültür sanat alemi takipçisi bir site. bütün etkinlikleri içermesine rağmen önemli olduğuna inandığı etkinlikleri öne çıkarıyor. üye olarak istediğiniz etkinliği yada mekanı girebiliyor veya yorum yapabiliyorsunuz. arada davetiyeveriyorlar o da cilası oluyor 8) ayrıca kullanıcılar arası aynı mekana yada etkinliğe giden insanları da kaynaştırma görevini üstlenmiş durumda.

le cool magazine

cosmic string | 23 February 2007 14:23

haftalık ücretsiz alternatif kültür ve şehir rehberi le cool..le cool istanbul, uzun listeler sunmadan haftanın en görülesi etkinliklerini sizin için seçiyor. Birbirinden ilginç, bazen trendy de olsa çoğunlukla alternatif önerilere yer veriyor. Filmlerden dj performanslarına, konserlerden sergilere harcadığınız vakte değecek etkinliklerin yanı sıra, İstanbul’daki çeşitli mekanlara dair yazılar da var.ücretsiz ve zahmetsizce burdan üye olabilirsiniz..

Rio

kopanisti | 14 February 2007 11:02

İnişli çıkışlı hayat devam ediyor. Savaşlar, hayvan katliamları, bozuk ekonomi, bozuk sosyal yapı, mutsuzluk, doyumsuzluk, gelecek endişesi, işsizlik vs.vs.vs…
Hayatı yaşarken cennetin de cehennemin de tadına varıyoruz. Her akşam uykuya dalınca ölüyor, her sabah uyanınca yeniden doğuyoruz. Sevdiklerimiz kaybedince anlıyoruz bazı şeyleri, yok artık bundan böyle şöyle böyle olacağım diyoruz ama birkaç hafta sonra yine aynı tarz bozuk hayatımızı devam ettiriyoruz. Canımız yanınca ağlıyor, başkalarının canını yakarken çekinmiyoruz. Karşımızdakine tonla kötü lafı olanca kolaylığıyla tüketirken, basit bir özür kelimesi dudaklarımızdan çıkıvermiyor. Kafalarına vuruyoruz çocukların ama yanaklarına sıcak bir öpücük konduramıyoruz. Sevgimizi kelimelerle, gözlerimizle anlatamadığımız için, paralar harcayarak kanıtlamaya çalışıyoruz. Haydi bırakın tüm olumsuzlukları, müzikle dans ederek kovalayın kötü ruhları, buraya buyrun.
Rio Karnavalı’na
18-19 Şubat 2007, karnavaldan canlı yayın

Batsın Bu Dünya!

seteka | 13 February 2007 05:16

Bir Nihavend Şarkı: Batsın Bu Dünya!

“Türkiye Türkiye olalı böyle zulüm görmedi”….buna benzer bir cümle Cumhuriyet’in ilk yıllarında Sivas’ta yapılan bir klasik müzik konserinden sonra vatandaşın birinin Sivas Sivas olalı… diye başladığı cümledir ve de konumuzla yakinen alakalıdır: Kapsam, ister Sivas olsun, ister Türkiye, mevzu aynı: devlet Kat’ında müstahkem mevkileri işgal edenler her konuda olduğu gibi musiki konusunda da kendilerine derin otorite vehmetmekte, vehimle kalsa gene iyi, bizatihi bu otoriteyi, eskaza ‘yanlış’ musikiler dinleme eğilimindeki biz fanileri yola getirmek için de kullanmaktalar. Peki Sivas’ın gördüğü zulümden bu yana köprülerin altından çok su akmamış mıydı? Demek akmamış ki, zulmün katmerlisiyle karşı karşıyayız: 7 dakikada (nota yazımı dahil) bestelenmiş bir nihavend şarkı bu : “Batsın Bu Dünya”.