Üniversite zamanları. Oldukça parasız ve bol içtiğimiz zamanlar. Borçla içen iki kere sarhoş olur demişler. İçiyoruz, en varoş yerlerde, meyhanelerde, akşamları, sohbet aralarında, kızları çekiştirirken… Bazen yapamadıklarımızı anlatırken, bazen yapamadıklarımız içimizde patlarken, en çok kampüsde demleniyoruz.
Bizim grubun tamamı kafa. En çok bizim Hüseyin’le içiyoruz. Bazen fondip yaparsan şayet bedavaya geliyor. Bana uyar. Ne olur, fondipleri yapar, gidersin dut ağacının altına, boğaza bir parmak, rahatlar; sonra içmeye devam edersin. O sıralar hayat böyle devam ediyordu. Ben sarhoş dut ağacının yanından ayrılıp, bizimkilerin yanında giderken ayağım kaydı, karanlık, derin bir çukurun içinde buldum kendimi.