başlığa bakınca akıllara gelen; aşağılık, pislik, haysiyetsiz denizanaları, şöyle kötüdür, böyle iğrençtir, gibi tanımlamalar yapmayacağım. aksine denizanasının kendi halinde, hayal dünyasında uzaklara dalmışçasına gezerken, kendisinden köpek balığı görmüşçesine kaçan insanları sallamamalrından, denizanasının nasıl yakalanacağından falan bahsedeceğim.aslında denizanaları, zaten sizin yüzdüğünüz o kıyılara gelme meraklısı değildir, ama gelir. hiç sordunuz mu neden? onu çağıran sizsiniz. deniz anaları kirliliğin, pisliğin olduğu yere gelir. -evet marmara’da bu kadar çok olmasının sebebi bu- bunun suçlusu da denizi kirleten gerçek pislikler görüldüğü üzere..velhasıl geldi denizanası kıyıya kadar, serinlemek için suya giren insanlar çil yavrusu gibi kaçıştı. denizanaları sese duyarlıdırlar ve sese doğru ilerlerler, siz yüzerken yanınıza usulca sokulmaları bu yüzdendir. bir de 29 adet gözü vardır ama ancak koyu renkleri ayırt edebilirler. koşarak oradan uzaklaşmak yerine yapabileceğiniz çok daha mantıklı bir hareket var. üstelik kaçmaya çalışmak onu korkutacağından salyalarını suya bırakmasına neden olur veya kaçmaya çalışırken ona çarpıp yanmanız da ihtimaller dahilindedir. bunu yerine denizanasını biraz daha sert olan, jolemsi olmayan, ince kıkırdak gibi bir yapıya sahip şemsiyesinden (kafası demek isterdim ama göz var izan var değil mi?) tutup başaşağı şekilde sudan çıkarmak hem sizi kurtarır, hem de biçare insanlığa bir yardımınız dokunur. çocuklar yeniden suya girip yüzmek isteyenleri rahatsız edebilir falan.. yalnız salkım söğüt gibi sallanan uzun uzun uzantıları olanları bu şekilde taşımak risk arzedebilir. bu tür deniz analarında bilim dünyasında “sponge bob method” diye geçen yöntemi öneririm..tabi benim anlattığım beyaz denizanası. yani denizanası türlerinin en masum olanı. bir de bunun kahverengi-kırmızı çizgilisi, mavisi, moru, pusulasıi kutusu (en ölümcülü de bu kutu olanmış) var ki asıl zehir onlarda. fakat onları pek yakinen tanımadığım için yeterli bilgi vermeyeceğim.denizanasının yaktığı yeri tedavi için piyasada pek çok rivayet dolaşır. en doğrusu yaranın üzerine sirke dökmektir, sirkeden şaşmayın..gelin biz bu pelajik deniz canlısını rahat bırakalım, o da kendi halinde varlığını sürdürüp ekosisteme katkıda bulunsun. denizi kirletmeyelim ki denizanasıyla muhattap olma riskimiz azalsın.(sosyal mesaj)bir de söylemeden geçmeyeyim; Daily Times haberine göre denizanaları dünya üzerinde en çok can alan hayvanlar top listinde 3. sırada boy gösteriyorlarmış.. (1.si de sivrisinekmiş)
yorumlar
29 GÖZ MÜ AMAN YARABBİ
Geçen sene Akdeniz’in korkulu rüyasıydı. İzmit’teki bir yakınım söyledi, İzmit’te çok miktarda zehirli denizanası varmış.
bacağıma sıvısı değdi bir kez, asit gibiydi..
zehirli olanlar, müthiş ağrı yapıyormuş.
ağrı yapmadı da sanki yanık gibi birşey hissettim, ama geçti..
bir arkadaşım da yanmıştı marmariste deniz anasından.
1-Bu güzide canlının sinsi olduğunu nereden anladınız ?2-Size doğru gelirken bağırıp çağırması ya da havlaması mı gerekirdi ?3-Suda yaşayan bir canlıya neden bu kadar kızıyorsunuz ? Suda yaşayan o siz değilsiniz.4-Yaratık diyerek onu aşağıladığınızın farkındamısınız ?5-Cennet anaların ayaklarının altında sözü size ne ifade ediyor ?6-Nickname olarak Lagos ismini seçen biri olarak suda yaşayan bir canlı hakkında böyle konuşmanız sizce hoş mu ?
7- Yorum yazmadan önce yazıyı okumak gerekiyor..
6 no.lu soru çok hoş..
Geçen sene Antalya’da bir arkadaşa sütünü salgılamış doktorluk olmuş. Zehirli olanlar çok tehlikli oluyormuş.
küresel ısınma da sebep oluyor, denizlerimizin sıcaklığı arttıkça geliyorlar.
yaa evet ben de dr a gittim ama, kedi muamelesi yaptı..
:)) mutlaka türkiye’de olmuştur. Çünkü kedi kadar değer vermedikleri doğrudur
kim kime kedi muamelesi yaptı
1.ve 2. – dediğiniz gibi yanımıza gelirken bağırıp çağırmadığı ya da havlamadığı için “sinsi” gibi bir yakıştırmanın yanlış olduğunu sanmıyorum. zira sinsi’nin kelime anlamı bu duruma uyuyor.3. – önce yazıyı okumanız gerektiğini farketmeniz iyi olmuş, bu soruyu kısmen siz cevaplamışsınız. ayrıca ben de tüpsüz scuba dalıcısı olduğum için suda yaşamasam da bir hayli zamanım geçiyor.4. – o bir yaratık, sen ve ben de öyleyiz. hepimizi tanrı yaratmadı mı?5. – bununkonuyla ne alakası var ben de çözemedim. :s6. – dediğim gibi suyla fazla haşır neşirim ve bir deniz aşığı olarak bu nick’i gururla taşırım. yazıyı okursanız bu sorunun da cevabını orada bulabilirsiniz.teşekkürler..
pillibebekkuyuda, kedi muamelesi derken?iyileşsin diye sevdi mi bacağını!? 🙂
muamelenin kedisi olanda, aklima tek gelen şeyyalamak eylemi.belki yaladu, tükürük dezenfektan ne de olsa.
pist demiştir
niye desin ?
kedi muamelesine yorum yapıyozkediye pist denir
ya bunuda hayat öpüücüüğü gibi düşün latino.burda doktor kedi ve yaliyor tedavi maksatlu.CIK CIK CIK.niye pist desin canum!
o anlamda değil, yani önemsiz olduğu anlamında..Abartmayın manasında..
attığım şişeler ve sigara izmaritleri için denizden özür diliyorum.
sımulten, demek sendin şişe ve izmaritleri atan. İzmarit hadi neyse de şişeler çok kötü, kaç kişi ayağını kesti:((
denize işeyenler de dilesin özür
haritacım senin küvet dediğin ne oluyor ki acep, olimpik küvet deme şimdi:)
iri ve lömbür hatunlara denizanası denir
:))), duydum ben de..
eurovisiona tarkan gidiyormuş duydunuz mu?
sıçtık
onu da duydum..
nazokiraze’nin kampanyasına tam destek veriyorum. işeyenler de özür dilesin.. :)electronic, iyi bi sözlük takipçisi gibi duruyosun ;);)
murat boz, burcu güneş ve hande yener de katılmak istiyordu eurovisiona
burası daha güzel, bir süredir burayı takip ediyorum
Eskiden denizanalarını, kafamızda patlatmaca oyunu oynar, kıyma gibi yoğururduk da gık ları çıkmazdı..
onlar eskidendi
Kahramancayırlı, yazıyı mı şaşırdın arkadaşım :)), istersen eurovision a denizanası yollayalım..
🙂 denizanalarını eurovisiona yollayalım ya da yok burcu güneş’i yollayalım. aynı şey :p
electronic, ben de buranın tadını alınca sözlüğe eskisi kadar yazmaz oldum. hoş cidden. yazar mıydın sen? 🙂
örovizyona kahramançayırlı gitsin dönünce 17 bölüm halinde burada anlatsın
Lagos, onları götürme görevi senin olsun..Sanki daha iyi tanıyorsun..
sözlüğün yarısını nerdeyse ben yazdım, zirvedeyken bırakmak lazım
eurovision yeteri kadar PİS 🙂 denizanalarına bi koklatsak hemen yönelirler o tarafa, bence, belki 🙂
kalabalığı bu yazıda görünce haber edeyim oldum. hoş, herkesin haberi varmış:):)):)evet ben gidip sahnede kitap okumak istiyorum:)-20 puanla dönerim artık
tabi canım zirvede bırakılmalı.. ben neredeyse sırf mesaj fasilitesi için girer oldum zaten. ama bırakılmıyo kolay kolay. çelik irade seninki olmalı :p
kahramançayırlı’yı eurovision’a gönderiyoruz gençler hadi bi el atın 🙂
ekşi sözlük yazarları el kaldırsın. gerçekten.
ben ekşi değil itü yazarıyım. el kaldırmıyorum o sebepten ötürü.. 🙂
evet bizzat gitmek istiyorum istiyorum istiyorum (bülent ersoy’un böyle bir şarkısı vardı)
aramızda bülentersoy fanları var.. yaşasın.! :))
ben elbiselerinin ve makyajının hayranıyım, onun malzemeleriyle 5 kadın giyinir ve 20 kadına makyaj yapılır herhalde..
evet ben hayranıyım. kendisi geçen gün erdek’teydiaşk neredeysen çık dışarı..lagos’un yazısını da kirletiyorum ya böyle garip garip ahkamlarla:(
aslında kendisi ismimi bir kez zikretse, o an çok satanlar listesinin en tepesinde olurum. gayrı paklanmam. gazinolar,..
canın sağolsun kahramançayırlı, ne kirliliği :)pillibebek, onun boyalarıyla miss turkey adaylarına makyaj yapılır. ne 20’si 🙂
”kahramancayirli DİYOR Kİ, (20 Ağustos 2009 09:44) aslında kendisi ismimi bir kez zikretse, o an çok satanlar listesinin en tepesinde olurum.”Bir de sinirliyken zikretse, deprem olur, göçük altında Kahraman ara sonra..
🙂
kahraman, gençsin daha böyle risklere girme derim.. bi sevda uğruna deprem, göçük falan..
:):) bu arada lagos sözcüğü ada anlamına gelmiyor değil mi?
hayır lagos kaya balığının bir türüdür. aynı zamanda nijeria’nın başkentinin adıdır, portekizde de böyle bi şehir vardır ve portekizcede göller anlamına gelir, yunancada da tavşan anlamına gelir..tabi ben sadece balık olanını biliyordum kullanmaya başladığımda 🙂
teşekkürler, hoşuma gittiği için sordum, şiir ismi gibi…
ben teşekkür ederim 🙂 galapagos adalarını çağrıştırıyor ama haklısın bi açıdan 🙂
:):)