Bana öyle bir savaş söyleyin ki, kazanıldığında iki tarafta kazansın, kaybedildiğinde de kaybetsin. Biliyorum “bu nasıl bir savaş ?” diyorsunuz. Aslında çok basit….Bir cephede hayatı doyasıya zevklerine adamış insanoğlu, bir cephede var oluşunu korumaya çalışan dünya. Siz adına ister savaş değin ister küresel ısınma bence bir adı var hainlik.EVET istisnasız hepimiz doğaya, evrene, bizim dışımızda yaşayan tüm canlılara karşı hainiz. Zekaya sahip olmayan ekosistem çarkını mükemmel döndürürken, biz belki evrenin belki dünyanın en zeki canlıları bu mekanizmayı bozmak için seferber olmuşuz. Şuan saatin kadranlarının lehimize işlemediği kesin. Ölümcül sona doğru gözleri bağlı atlar dibi dört nala koşturuyoruz.Doğanın canı yanıyor ve her gün ağlayarak ve ağlatarak kasırgalarla, sellerle, depremlerle, volkanlarla canlar alıyor. Biz ondan aldıkça oda bizden alıyor. İşte galibi olmayacak savaş iki taraf içinde sona yaklaşıyor. Sebebini yedi yaşındaki çocuklar biliyor ama biz, bizi kurtaracak olan sebepler değil, çözümleri bulamıyoruz.Dünya dışında yaşanabilir gezegen arayışlarına başladık bile… Neden? Dünya bize yetmedi. Bir yüz tane dünya daha bulsak neye yarar. Felsefemiz, düşüncemiz, yaşantımız değişmedikçe. Yok eden, sömüren, kirleten asalak bir canlı oldukça neye yarar? At gözlüklerini atmanın zamanı geldi de geçiyor. İnsanoğlunun Aya çıkması maharet değil, önemli olan kalbine inmesi. Evrene hoşgörülü olmadan zeki olmuşuz neyimize. Bu zeka bizim olanı bizden almakta ve buna göz göre-göre boyun eğmekte. Bin yıl sonra torunlarımız, bizim ırkımız; doğanın yeşilini, denizin mavisini yani huzur veren her şeyi bir film karesinde izleyince sizce ne diyecekler bize? Zeki mi? İşte bunun cevabını siz verin….Kıyameti Tanrı söylüyor olabilir ama bunu gerçekleştiren bizler olacağız…
Tanrı mı atom bombasını icat etti? O mu Hiroşima ve Nagazaki’yi cezalandırdı? Bu bomba Japonları vurmuş gibi görünse de hepimizi, doğamızı vurmuştu. Hedefi tek gibi görünen her kurşun iki hedefe vardı. Yok olan doğa ve geleceğimiz, ölümü hak edildiğini düşünülen insanlar. Evet yaşamayı bilmediğimiz sürece ölümü hepimiz hak ediyoruz, lakin bunun kararını verebilecek bizler değiliz. Birinci dünya ülkelerinin gerçek adı evreni birinci dereceden sömüren ülkeler olmalıydı. Bu gidişe dur diyemeyen herkes için son hazır. Sen gene de görmemezlikten gelmeye devam et ve zekiyim de…Bu yazı evrenin en aptal canlılarına ithafen yazılmıştır.Yusuf gümüş
yorumlar
saygıda kusur ettik. canını yaktık. o da bizi affetmiyor.
SON pişmanlık neye yarar
Burada geçen hainlik olayı yaşadığımız küreye mi? Yoksa; o küre de bize yaşam kılan Yaradana mı? Bunu anlamak çok zor değil aslında! Soru ve cevapların bulunduğu bir kaynağımız varken. Ahmet Kaya hep der ki! Mutlu bir “Yusuf”çuk havalansın…
insanlığa aptal diyebiliyorsam bunu söyleme hakkını ne derece bir akli üstünlükten alabilirim ki? ‘insanlık esansı itibariyle aptal ama işlenen suçun suçlusu ben değilim’ ..sözler , anlamlarını bulamaz bu durumda… dünyanın çıkarının bizim çıkarımıza bir olduğu gün ki bu güne bilim, “geri dönüşü olmayan nokta” diyor, işte o zaman (ki gelmesi mutlaktır o zamanın) insan, yapması, söylemesi ve ‘değiştirmesi’ gerekeni bilecektir. ” olayın asıl vahameti, barajlarda ne kadar su kaldığının akşam haberlerinde ahlarvahlarla seyredildiği bir dönemde değil, artık kimsenin o haberleri seyredemeyecek kertede belanın içinde olacağı bir dönemde anlaşılacak yada bu idrak fazı bir işe yarayacaktır…bizatihi dünya, gün gelecek, insanlığımızı, şimdiye kadar yarattığımız hiç bir üstkurumun eline su dökemeyeceği bir maharetle bize öğretecektir.
evettt… bu dünyayı çocuklar yönetmeliydi. O zaman yukarıda saymış olduğunuz savaşların hiç bir olmazdı 🙁
Şimdi olaylar çok basit gibi görünüyor ama neslimiz bu bozulmuşluğun içinde artık ego ve ihtişama kavuşmak için savaşmayacak. Ne yazık ki bir damla su için bu savaşlar metdana gelecek. O zamanı gören her insan keşke daha önce bunun önlemini almak için elimizden gelen herşeyi yapsaydık diyecek. Şuan olumsuzluklar bizi etkilemiyor gibi görünebilir ama elbet görünecek ve kıyameti kim nerse desin bizim düşünce yapımızın bozukluğu getirecek.