bildirgec.org

kadın hakkında tüm yazılar

ETEK GİYMEK İSTİYORUM?!

sinemasever | 28 March 2007 12:58

Karar verdim etek giyeceğim bundan sonra!. Bildiğimiz etek…Hanımların giydiği eteklik. Evet etek, bluz ve ceketli hatunları görmek imkansızlaştı. Sokakta nereye baksan pantolan ve mont giymiş erkek görünümlü hanımlar, genç, yaşlı, çocuk her yaştan her boydan hatunlar…Hepsi de pantolonlu. Biz erkeklere yazık değil mi? Bizlere biraz olsun haksızlık değil mi? Yolda yürürken güzel bacaklı, topuklu ayakkabıları üztünde kuğu gibi seken hanımları görememekten daha kötü ne olabilir ki? veya bir kafede otururken, karşı masada bacak bacak üstüne atmış genç ve güzel bir bayanın bacaklarını seyredememek ne kötü. Veya yere düşürdüğü mendilini almak üzere eğilişin altındaki güzelliği görememek ne acı! Hatta yürüyen merdivenlerden yukarı doğru çıkarken aşağıdan gökyüzünün çeşitli renklerini görememek!…Çıkan bir fırtınada uçuşan etekleri doya doya, içine sindirerek seyredememek daha da kötü.

ALDATILDIĞINI HATIRLADIĞIN ANLAR

darjeeling | 27 March 2007 20:25

Aldatma üzerine çok yazı yazılmıştır eminim.Aldatmak iğrençtir, kişi asıl kendine hata yapar, kendi kaybeder tarzında. Bazıları ayrılır bazıları ilişkilerini devam ettirir. Türlü türlü sebepleri vardır. Ben de hepsine katılıyorum. Ama asıl bugün aklıma gelen şu oldu:
Diyelim ki aldatılan kişi ilişkiyi öyle ya da böyle bitiremedi.(ki genelde bu taraf kadındır) Ve herşey zamanla gerçekten yoluna girmeye başladı. Peki hiç mi insanın aklına gelmez karşı tarafın yaptıkları. Düşünün sıcak, güneşli bir gün. Evden çıktınız işe gidiyorsunuz. İş sendromunu kafanızda minimum düzeye indirdiğiniz ve mutlu olmaya çalışarak işe gitmeye çalışıyorsunuz. Bindiniz minibüse. Bir anda aklınıza sevdiğiniz insanın üzerinde tepinen öbür kişi geldi, ya da sizinki tepiniyordu. Bir de buna şahit olmanıza gerek yoktur. Kafanıza zaten görmesenizde en iğrenç haliyle gelir. Ve o an yeniden oturtmaya çalıştığınız o ilişki ve kişiden tekrar (dakikalık bile olsa) nefret edersiniz. Unutmaya çalışırsınız hemen. Çünkü iş ve başka meşguliyetler vardır. Bir de düşündükçe size vereceği acı. Bir an doğru mu yaptım ayrılmayarak diye düşünürsünüz ve yine herşeyi zamana bırakmaya karar verirsiniz. Bu anlık hatırlayışlar ara sıra gelir gider size ve inanın karşı tarafın canı hiç bu kadar yanmıyordur yaptığı pislikten ötürü…
Olan yine size olur!

Kuranda Kadına Dayak

necronamber | 26 March 2007 16:49

Nisa suresinde bu konuyla alakalı meali

  • Allah’ın, bazısını bazısına üstün kılması ve onların kendi mallarından harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde ‘sorumlu gözeticidir.’ Saliha kadınlar, gönülden (Allah’a), itaat edenler, Allah nasıl koruduysa görünmeyeni koruyanlardır. Nüşuzundan korktuğunuz kadınlara (önce) öğüt verin, (sonra onları) yataklarda yalnız bırakın, (bu da yetmezse hafifçe) vurun. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Doğrusu Allah yücedir, büyüktür. (34)
  • Düşünüyorum da Almanya gibi bir ülkenin işine geldiği zaman karalamaya el verişli tüm olanakları elinden geldiğince yerine getiriyor. İslam’da kadın her zaman en üst seviye de tutulurken bu olayın ortaya çıkması tartışmalara yol açtı. Almanya’da Fas’ı bir kadın kocasına boşanma davası açar. Yargıç Kuran’ı Kerim’de nisa suresine göre “erkekler kadını dövebilir” meali üzerine boşanma davasını rededer. haber için detaylı bilgi

seni boynuzladım!

koza 68 | 26 March 2007 16:35

Evli ya da birlikte takılan çiftleri uyarıyorum!
Bugünden tezi yok, evinizdeki prezervatiflerin envanterini sıkı sıkıya tutun derim…
Bu da nereden çıktı demeyin, canınızdan olmak istemiyorsanız bu envanter işini boşlamayın…
Hatta derim ki; Hatada bir gün sayım sonucunu eşinizle check edin neme lazım!…
Bunu yapmazsanız ne mi olur?
Bir kere prezervatiflerin sayısını bilemezseniz, ola ki ihtiyacınız oldu ve an mevcut sıfır!…
İşte o an fırtna kopar, her iki taraf için de içinde “şüphe” barındıran yığınla soru işareti ortaya çıkabilir…
Erkek kadından, kadın erkekten şüphe etmekte haklıdır…
Kafalarda, “stoklarla-ilişki ” adedi sorgulanmaya başlar…

Burada masumiyet fikri falan para etmez! Stoklar neden azalmıştır? Neden aşırı tüketim vardır?…
Erkeklerde, kadınların birer tehlikeli yaratıklar olduğu fikri her zaman vardır…Eğer birliktelikleri kölelik zincirinden de ibaret değilse, erkeğin kafası karışacaktır…
İşte tam burada;
Kadın eksilen prezervatiflerin hesabını veremezse canına okundu demektir…
Hele hele cinsel arzularını içine atan, doyuma ulaşmamış bir kadın profilinin, bu aşağılanma ve suçlamalar karşısında nasıl bir savunmaya geçeceğini kestirmek güçtür…Eğer kadın bu açlığını ,imgesel tutkularla avutmak yerine
İntikam anının geldiğini düşünüp “kezzap” gibi bir çıkış yapma yolunu denemeyi seçip;
“ohh!iyi ettim seni boynuzladım p……enk! “ gibilerinden bir kurtuluş ya da öç alma yoluna gitti mi ? Hakkın rahmetine doğru bir yolculuğa hazır olmalıdır…
Kadının bu isyanı , ya da öç alma isteği hakimler tarafından ağır tahrik olarak nitelendiriliyor…Yasalar böyle bir durumda erkeği, “efendi” olarak değelendiriyor…İşin kadın yönü böyle..
Erkeğe gelince; Prezervatifin sahibi ve de kullanıcısı olarak hesap vermek durumu olamaz!…En azından ona hesap sorulamaz….Yasalar böyle demese de aldanmayın siz; Hakimlerin bakışı, erkeği kusursuz bir koca ve “uçarı” bir adam olarak görmeye devam etmektedir…
ne yazık ki süreç böyle işlemeyedevam etmekte,erkekler kendilerinin malı olan bu dünyada basmakalıp lflarla durumu idare etmeye çalışırlarken, kadınlarsa kendilerine kalan alanı ölçmek biçmek tanımlamak ve keşfetmek zorundadırlar…
En azından evlerindeki prezarvatif stoklarının envanterini doğru tutmak durumundadırlar…
Canlı kalabilmenin yolu budur!…

zekii ateşliler!

emsvizyon | 26 March 2007 11:41

bura da, dişilikleriyle ünlü 10 isme yer verilmiş. bu sefer görece IQları, eğitim seviyeleri vs temel alınarak listelenmişler…

Kate Beckinsale 4. sırada ve fransızca almanca ve rusça biliyor...
Kate Beckinsale 4. sırada, fransızca almanca ve rusça biliyor…

Sabaha kadar 1

kopanisti | 24 March 2007 13:51

Cinayet masasındaki görevinde beşinci yılını doldurmuştu dedektif sıtrango, bir cinayeti aydınlatması 2 günü bulmayan yetenekli, parlak zekalı ve katil gibi düşünebilen ender dedektiflerden biriydi. sadece üyelerine açık olan lüks bir gece kulübünde gece yarısı başlayıp 45 dakika süren erotik şovda tek başına dans eden alabildiğine güzel ve alımlı sao paolo’lu fırançeska ile 9 yıldır beraber yaşıyorlardı. bu 45 dakikalık gösterisi için dedektifin 1 aylık maaşına yakın para kazanmasına rağmen, bunu hiçbir zaman konu yapmayan ve hatta kazancının tamamını sıtrango ve kendisinin sıradışı yaşamı için harcamaktan çekinmeyen fıranceska olağanüstü bir kadındı. Her brezilyalı genç kız gibi o samba okullarına gitmemiş, kazandığı burs ile Oksfordda okumuş fizik dalında çeşitli ödüller alarak doçentliğe kadar yükselmiş ancak aşkı için oksforddaki görevinden ve kariyerinden ayrılmakta hiç tereddüt etmemiş ve sıtrangonun peşinden fıloransaya kadar gelmişti. burada diplomasını sandığına kadırmış, ırkının özelliği onun peşini bırakmamış ve dansı ile gecede onbeşbin avro kazanacağı san lorenzo kulüpte dans etmeye başlamıştı. kararını sıtrangoyu ilk gördüğü anda vermişti, dünyaya yaşamak için geldiğini farketmiş ve bunu tam karşısında oturan esmer tenli, yakışıklı ile o anda başlatabilmek için vücüdundan çıkan ateşinin karşısındakinin vücüdunu da yakmasını derinden arzularken o’nu seyre dalmıştı. londrada kentaki fırayt çikın da yemek yerken, karşı masada oturan yakışıklı genci bu düşüncelerle seyrediyordu o akşam ve ilk göz göze geldikleri anda hemen gülümsemekten de çekinmemişti. akdenizli kanı bu güzeller güzeli kızın gülümsemesiyle birdenbire ateşlenmişti sıtrango’nun ve hemen tabağını kapıp kızın masasında almıştı soluğu. bir süre konuşmadan birbirlerine bakmışlar, sonra da tekrar gülümsemişlerdi. sıtrango’nun sıkotlınd yardda geçici görev ile londıraya ilk geldiği günün gecesiydi bu. kızarmış tavuklarını yerlerken havadan sudan konuşmuşlardı. françeska o’nu yemekten sonra evine kahve içmeye davet etmiş ama kahve bahane diyerek vücütlarından çıkan ateşi ancak sabaha kadar sevişerek söndürmeyi tercih etmişlerdi.

Önemsiz bir kavganın anatomisi

darjeeling | 21 March 2007 15:27

Her kavganın sebebi farklıdır elbet. Önemli de olabilir önemsiz de.Bugün önemsiz bir kavga nasıl olur, bu kavgayla nerelere varır ve aslında bir kavganın altında yatan gerçek sebepler nelerdir’i öğreneceğiz.
Televizyondaki açıköğretim dersine başlar gibi oldu ama idare ediverin.
Şimdi size komik gelecek ama kavganın sebebi şu: Çocuk kızı telefondan çaldırır. Çocuğun kontörü yoktur. Ama kız çocuğu araması gerektiğini o an anlayamaz ve o da çaldırır.Çocuk ta telefon açıp kıza ağzına geleni söyler ve SIRF BU YÜZDEN kavga ederler. Kızın kalbi kırlır.
İşte önemsiz bir sebepten başlayan kavgalar böyledir. Dünya üzerinde insanların kafalarına taktıkları binlerce sorun varken bazı insanlar bazı insanların kalbini böyle sudan sebeplerle kırarlar. Aslında kırmakla da kalmazlar. Mesela kız tarafı şu lafı pekala yiyebilir. ‘Bunu akıl edemeyeceksen……Ya akıllı ol, ya da çek git….Benim aptal insanla işim olmaz……’
Ertesi gün kız çocuğu arar, halini hatrını sormak,dünün üstünü örtmek ve arayı ısıtmak için..
Çocuk ters ve soğuk konuşur. Bu kadar da değil. Mesele nerelerden nerelere gelir. Bir bakalım:
‘Beni neden bu kadar sık arıyorsun? Neden hergün görüşmek istiyorsun? Ben sana hesap vermek zorunda değilim.Arkadaşlarım senin hakkında şöyle şöyle konuşuyorlar. Sen neden böyle bir insansın’ vs vs
Evet, buradaki örnek cümlelerin yukardaki asıl kavga konusuyla hiçbir alakası yok değilmi? çünkü bunlar işte o kavganın altında yatan gerçek sebeplerdir. Çocuk boğulmuş ve aylık bunalım dönemine girmiştir ve saçma bir şeyle ortaya çıkar ama en fazla 1 gün sonra asıl gerçekler ortaya dökülür.
Bu tarz çok insan var mı bilmiyorum ama ben tanıdım.
Gereksiz ve üzücü bu kavgalar.. İnsanların çok daha önemli sorunları olmalı bu hayatta. Tabi insanoğlu o kadar bencil ve doyumsuz ki çok çok önemli bir derdi olmadıkça nereye saldıracağını şaşırıyor. ufak şeylerle büyük fırtınalar yaratıyor.
Değişmek gerek. Bu hareketleri değiştirmek gerek. Hayat bu kadar ucuz değil.