bildirgec.org

karı-koca karar almışlar, demişler ki bundan sonra yatağın yanına bi kumbara koyalım, seviştikten sonra içine para atalım, hesabımızı bilelim. öyle de yapmışlar. bir gün bozuk para lazım olmuş, kumbarayı bir açmışlar, içinden 20 liralar, 50 liralar, bir sürü para dökülmüş. adam hemen çıkışmış; “Bunlar ne? ben sadece 1 lira attim her seferinde nerden çıktı bu kadar para?!”kadın pişkin pişkin cevap vermiş; “Eee, hayatım, herkes senin kadar cimri değilmiş gördüğüün gibi”

abiler, ablalalar, “karısının cep telefonuna mesaj (şu bilgilendirme mesajları var ya, onlardan) geldi diye 30 küsur yerinden bıçaklayıp öldüren” adamların yaşadığı bir ülkede yaşıyoruz, siz ne diyosunuz?!

kopanisti, ohha diyorum, başka da bişi demiyorum (ama iyi akılmış hakkını da vermek gerek). abi niyeti olan aldatıyo işte bi şekilde kapıyı kapatsan bacadan çıkar, engel olamazsın.

şimdi geyiğe girmiş olucam ama soylemeden de edemiyeceğim; benim bütün kız arkadaşlarımla eninde sonunda kavgam bu yüzden olur. “sen beni hiç kıskanmıyosun” derler, çıkarlar işin içinden. Ulan ben seni niye kıskanayım? ben rahat huzur bulayım diye girersem giriyorum bir ilişkiye, sana arkamı dönemeyeceksem, hatta yaslanamayacaksam yeri geldiğinde ne işim olur uğraşmakla, çekerim giderim, hayat o kadar uzun mu?Ben anlamıyorum nedendir bu iş. Kadınlarda da erkeklerde de bir “aldatma” kompleksi var. serbestlerken yapmazlar, bir ilişkileri varken yaparlar inadına. Yalnız başına gittiğin yerde yüzüne bakmayan kadınlar, aynı yere yanında güzel bir hanımla gittiğinde tuvalette vermek için sıraya girerler. Senle yatmak değildir dertleri, senle yatarlarsa yanındaki kadını yenmiş olacaklardır, netekim öyle düşünürler. Benzer durumlar (aynı şekilde olmasa da, birbirinin “ağacına işemek” şeklinde) erkeklerde de tezahür eder.Erkekler etraflarına feromonal mesajlar verirken, bütün primat ailelerinde olduğu gibi statülerini korumaya çalışırlar. Kadınlar, genetik olarak sağlam donörlerden elde ettikleri -hayatta kalması daha muhtemel- çocuklarını, statü sahibi olan erkeklere baktırmak isterler.Bu doğada var olan birşey. İçimizdeki hayvan taraf 40-50 bin senedir poligamikken, monogamik olan (modern) insan tarafımız birkaç bin senede ancak bu kadar boşlukları doldurabiliyor. o yüzden bunu sorgulamamak lazım.

koza, onun gibi bir şey değil bu. Hitler’in insan harası olayı, aryen ırk oluşturmak adına düşünülmüştü, bu farklıdır. Doğada neredeyse tüm canlılarda sadece hak eden yaşar ve genlerini bir soraki nesle aktarabilir. zayıf olanlar çiftleşemedikleri için bir sonraki nesle atlayamaz, kazara araya karışanların yavrular da zaten zayıf olduklarından avcılar ve doğal seleksiyon tarafından halledilir. yani ırkın hep güçlü ve sağlam kalması, gen havuzunun da fazla genişlememesi sağlanır.primatlarda da farklı değildir. sadece onlarda ek olarak bir de sosyal yaşam kuralları vardır, ve kabile düzeninde çeşiti iş bölümleri yapılır. insanlarda hala olan da basit olarak bu. Sadece primatlarda rahatlıkla kabul edilir ve işbölümüne dahildir. Kadınlar içgüdüsel olarak hayat şartlarına karşı ayakta durabilecek fiziksel güce sahip yavrular doğurup, bu yavruları “iyi bir toplayıcı” yardımıyla yetiştirmeye eğimlidirler.henüz “yazı yazacağım” diye oturup şöyle zevkle birşeyler yazamadım, bu ara çok meşgulüm. ama bu tip konulara ilgili olan insanları gördükçe feyz alıyorum. İleride bu konularda ilginizi çekecek güzel yazılar hazırlamayı planlıyorum. Bu öyle kısacık incelenecek bir konu değil, çok karışık aslında, o yüzden rica edeceğim kimse yanlış anlayıp da alınmasın. inşallah ileride bunu da ele alan birşeyler hazırlayıp size sunabilirim.

lorien, gayet tabii. erkekler de benzeri kriterler gözeterek seçim yaparlar. hatta bir kadının ne zaman çocuk yapmaya elverişli olduğu, verdiği kimyasal sinyallerle erkekler tarafından anlaşılır. şu meşhur ana tanrıça heykelciğinde de

İ.Ö 7000 yılından kalma Ana Tanrıça Heykelciği (Çatalhöyük)

Kalça ve memeleri (doğurgan unsurlar olarak kabul edilir) abartılmış bir kadın figürü, pars başlı bir tahtta oturmuş bir çocuğa doğum vermektedr. Bu “ana tanrıça vahşi hayatın, doğumun ve ölümün hakimidir” şeklinde yorumlanır.Konu aldatmak, evet. Demem odur ki, bunun ismi “aldatmak” olduğu için itici gelmektedir. Oysa doğru sinyalleri aldığı karşı cinsle birlikte olmak, zavallı motor sistemimizin, sonradan oluşturduğumuz, “etik”, “ahlak” ve benzeri yaftalar yapıştırdığımız bir o kadar zavallı egomuzun karşı koyamayacağı kadar baskın bir güdüdür ve beynin tamamen farklı bir tarafıyla yönetilir.Tabii nadiren de olsa, hem statü sahibi, hem kafa dengi, hem de doğru genlere sahip karşı cinslerle karşılaşmak mümkün. Yapılacak şey; ya misyonu 2 (ya da daha çok) parçaya bölmek, ya da bu nadir varyasyonu elde edene kadar beklemek.