bildirgec.org

kadın hakkında tüm yazılar

Sen benim için ne yaptın ki?

darjeeling | 24 July 2007 10:43

(Kemerlerinizi bağlayınız)
Artık içtiğim biranın bile üzerimde etkisi yok sanırım. Sadece azcık başım dönüyor. Halbuki ya gülme krizim tutmalıydı ya da ağlamalıydım doya doya. Şimdi ise içiyorum içiyorum içiyorum,geberene kadar..
Bulamadığım ve asla beceremediğim kadınlığımı arıyorum bira şişemin senin dudaklarını andıran kıvrımlarında. Ve yok,yok,yok. Becerememişim hiç kadın olmayı. Hiç oturmayı kalkmayı bilememişim,nerede susup nerede konuşacağımı,saçmasapan romantik dizilere kanmamayı bilememişim. Peşimden koşturtmamışım erkeğimi. Kapısındaki kedi diye bahsetmiş annesi benden. Halbuki ben sevdiğimden gelmişim penceresinin altına. Çok bunaltmışım, erkeğin sahip olması gereken özgürlük alanına fazlaca girmişim ve sadece bu yüzden terk edilecekmişim. Kim inanır değil mi? Ben hayaller kurdum bu erkekle. Sadece güzel gözlerine sıcak tenine kanmadım. Karakterini sevdim. Hatta çapkınlığını bile sevdim. Peşinde acaba birileri varmıdır diye koşturmayı bile sevdim. Ona yazdığım yazıları bir gün derleyip kitap yapacağımı, cebimde son param kalsa da bu kitabı bastıracağımı ona hiç söylemedim. İlk ona göndereceğimi bilmiyor. Evlenmeden de karı koca olunabileceğini öğretti bana bu adam. Şimdi bana benden vazgeç diyor. Nasıl? Etrafımda sürekli ondan birşeyler görerek mi unutacağım? Tüm eşyalarını geri versem, evime sinen kokusunu yok edebilecekmiyim? Gözümden sakındığım adamı yaban ellere nasıl bırakacağım? Dudaklarıma nasıl başa dudak değecek? Nasıl olacak bu? Bugun 1,5 yıllık ilişkide ‘sen benim için ne yaptın ki?’ sorusunu duymuş insanım ben. Anlatılırmı bunlar? Anlatılmaz. Etraftakiler bilir. Başkalarına söylenmez yapılanlar. Sadece o bilir. Ya değerini bilir ya da bilmez.
Daha ne diyeyim ya? İyice hafifledim diyeceğim yalan olcak. Paylaşınca azalıyormu sanıyorsunuz derdiniz? Yalan bu, kocaman yalan. Bak hala ağlamıyorum. Belki de votka lazımdır, bira yerine….
(not: burada yazılanlar hayal mahsulü olup gerçekle yakından uzaktan alakası yoktur. Kemerlerinizi çözebilirsiniz..)

senin dilin çok uzamış

kopanisti | 20 July 2007 16:22

Geçen hafta Rusya’nın başkenti Moskova’da yapılan en uzun dilli kız yarışmasına jüri üyesi olarak davet edildim. Beni nereden buldular, hangi uzmanlığıma göre jüri üyesi olmama karar verdiler açıkçası hiç sorgulamadım. Neyse gönderdikleri först kılas uçak bileti ile yolculuğumuza başladık. Moskova Şeremetyevo havalanında beni karşılayan hostes ile beraber kalacağım otele gittik. Bundan sonra yaşananlar konumuz dışında olduğu için pek değinmeyeceğim. Dönelim yarışmamıza ve yarışmadan örnek birkaç uzun ve güzel dile.

Yarışmaya dünyanın her yerinden yüzlerce uzun dilli kız katıldı. İlk defa dili bu kadar uzun ancak bir o kadar da güzel kızı birarada görme fırsatım oldu.

Jüri üyeleri arasında tek türk bendim, ayrıca tesadüfe bakın ki tek erkek de bendim. Jüri başkanımız Pamela Endırsın, diğer üyeler Ali Larter, Gisele Bündchen, Natalia Vodiavona, Mariya Şarapova idi.

Yarışmada kızların uzun dillerinin ölçüleri işte böyle mezura yardımıyla alındı ve dijital ortama milimi milimime aktarıldı.

Kızlar uzun dillerini gösterebilmek için hünerlerini sergilemekten de çekinmediler. Yarışmaya katılımın din, dil, ırk, milliyet, iş, güç, sosyal statü, sportif aktivite, eğitim, yabancı dil, tahsil, falan filan, ıvır zıvır hiçbir şartı şurtu kaydı kuyudatı yoktu.

Tek şart hiç kimsenin kızların bu dillerini nerede kullandıklarını bilmemeleri gerekiyordu işte o kadar. Biz de jüri olarak buna dikkat ettik ve buna göre oylama yaptık. kazanan insanlık oldu.

A’DAM DAN RED LIGHT

pillibebekkuyuda | 17 July 2007 14:57

A- Bu caddelerde garip bir koku var..
B- O Marihuanna gerizekalı yürü.
A- Kız, benim parfümüme benziyor.Neresi burası yaa ..Alışveriş merkezi falan mı? Kadınlar vitrine çıkmış, ama elbiseleri yok..
B- Aaaa, sen beni öldüreceksin hiç mi duymadın Red light Street burası..
A- Ne bileyim demin caddelerde sırıtarak yürüyorduk, bir de baktım buradayız. Bizim Karaköy olsa sokmazlar değil mi?
B- Kızım İstanbul mu burası, özgürlükler şehri A’dam, yani Amsterdam..
A- Akıllım, sen burada yaşadığın için bilemezsin tabi, Bülent, Armağan la evlendi,hem de 30 yaş küçük..
B- Yuuh, burada bile o kadar yaş farkı olmuyor..
A- O zaman burası İstanbul mu deme sen de.. Ağlamak istiyorum kadınları kasap gibi vitrine koymuşlar..
B-Ağla ağla , sana da ne oluyor sa..onlar memnun hayatlarından, zorla kimse birşey yapamaz burda..
A- Yine de üzüldüm..
B- Adamlar ün yapmışlar bu caddeyle turistik olmuş sen otur bir köşede ağla..

Baba Ben Sübyancı Oldum

redorack | 17 July 2007 14:23

Babacığım, bakma öyle yüzüme! Sübyancı terimini kullandım ama o kadar da küçük değiller. Yüreğine inmeden duralım bir soluklanalım. Yüzündeki donmuş ifade çözülene dek bekleyebilirim. Yalnız bırakayım mı seni biraz? Sen köpürmeden önce ben de kaçış planımı kurayım.

Önce hangisine daha çok kızdığını merak ediyorum. Kadın olduğum için mi seçmemeliyim kendimden küçükleri, yoksa gerçekten küçük oldukları için mi? Bana sadece küçük oldukları için dersen pek inandırıcı olmayacak çünkü. Neden mi? Eh, senin de eşin kendinden on altı yaş küçük değil mi? Sen hala demiyor musun “on sekizlik birini istiyorum” diye şakayla karışık? Hah, benimki de öyle şakayla karışık bir sübyancılık… Sanırım biraz da genetik bu işler. Senin dışında da ailemizde arada ciddi yaş farkı olduğu halde evlenen birçok erkek ve kadın var.