bildirgec.org

ihtilal hakkında tüm yazılar

Jean Paul Marat

nazokiraze | 26 May 2009 10:42

Tarihe damgasını vuran olaylardan biri olan Fransız İhtilali, pek çok kişiyi huzura erdirirken pek çok kişinin de sonu olmuştur. Devrim yapılırken adı en ateşli devrimciler arasında geçer Jean Paul Marat‘nın.

Marat, doktorluğunu yaptığı ve ileride devrilmesi için çalışacağı kralın erkek kardeşinin muhafızlarının yanında bir süre çalışır. Üst düzey insanların müşterisi olduğu başarılı bir doktorken kendini Isaac Newton’dan dahi üstün görecek kadar övünen Marat, Fransa Bilimler Akademisi’ne (Académie des Sciences) üye olarak kabul edilmez. Bu ona insanların nankör olduklarını düşündürür ve bir şeyler yapılmasının gerekliliğine inanır. (kaynak 1)
Zaman ilerledikçe dünyanın gidişatını beğenmez aslen İsviçreli olan Marat. İnsanların tutumu, yaşam tarzları ona saçma, kötü gelir ve bunun suçlusu da ona göre soylulardır. Doktorluk yapmasının dışında pek çok kitap da yazan Marat sosyal adaletsizliklere tahammül edemez. 1774 yılında The Chains Of Slavery (Köleliğin Zincirleri) adlı kitabında yönetim şeklinin kötülüklerini yazarak ihtilale zemin hazırlar.

Benim İçin Kenan Evren

cossack35 | 21 May 2007 23:37

Kenan Evren hakkındaki görüşlerim pek çok kişiden destek de buldu, müthiş bir şekilde karşı çıkanlar da oldu, bir de bu görüşleirimi bu ortamda açıklamayı istedim, sonuna kadar okursanız ne mutlu bana…

Benim Kenan Evren ile ilgili düşüncelerimin önemli ölçüde değiştiği bir olay vardır. Ülkenin eyaletlere bölünmesini, ve bunlardan birinin başkentinin Diyarbakır olmasını destekleyen açıklamalrı… Bu olayı milat olarak ele alırsak Kenan Evren’in milattan öncesini bir ele almak isterim…

Konuk olduğu bir tv programında Evren’e demokrasi katili yakıştırması yapıldı. Bu ülkede özgürlükleri engelleyen bir diktatör dendi kendisi için… Şöyle bir düşünelim… Askeri kanat niye darbeye ihtiyaç duyar?
Darbe öncesi Türkiye’nin durumuna baktığımızda şöyle bir manzarayla karşı karşıyayız.
Sağcıyım diyen insana solcular tarafından, solcuyum diyene sağcılar tarafından atılan kurşunlar arasında okumaya çalışan üniversiteli gençler… Bugün demokrasiden özgürlükten bahseden kişiler acaba o günün şartlarından haebrdar mıydı? Siyasi görüşünü açıklama özgürlüğün yok, onu bi kenara bırak üniversitede rahat ve huzurlu bir şekilde okuma özgürlüğün yok, sokakta kendini güvende hissederek dolaşabilme özgürlüğün yok…
Böyle bir durumda ülkenin güvenliğinden sorumlu olan askerin bu duruma seyirci kalması kadar korkunç bir şey olamaz. Ama askerin yaptığı anti demokratik bir hareketti diyorsunuz belki bazılarınız. Şu anki durumumuza bakalım… Ben ülkücüyüm veya komünistim dediğinizde üzerinize kurşunlar yağıyor mu? Sağ ve sol görüşlü öğrenciler farklı kantinlerde yemek yiyip, farklı sınıflarda mı derse giriyor? Hayır … Aksine, milliyetçi görüşe sahip bir insan olarak en yakın arkadaşlarımdan birisinin komünist olması bunun en güzel kanıtıdır bence… Demek ki ne olmuş? Başta anti demokratik bir hareket olarak görünen bir şey sonunda demokrasiye ulaşma yolunda önemli bir yol kat etmemizi sağlamış. Yanlış anlaşılmasın sürekli darbe olsun isteyen bir insan değilim ama başka çare kalmadığında da birilerinin elini taşın altına koyması gerekir die düşünüyorum. Bunu o zmn Kenan Evren yapmış, saygı duymak gerekir. Bugün üniversitemde taramalı tüfekler dolaşmıyorsa bunun Kenan Evren sayesinde olmadığını söylemek büyük haksızlık olur.
O darbe özgürlük kısıtlamadı, o darbe bize sağ salim okula gidip, kulağımızın dibinden kurşunlar geçmeden, vurulma korkusu yaşamadan siyasi görüşümüzü açıklama özgürlüğümüzü bize geri verdi. Elbette bu pat diye olmadı, aşırı sert önlemler alındı, pek çok kişi bu işten zarar gördü ama bir kuşak cahillikten ve daha kötüsü yok olmaktan kurtuldu.

6 MAYIS’IN İLK DAKİKALARI “darağacında üç fidan”

sinemasever | 17 March 2007 11:46

MAYIS’IN ILK DAKİKALARINDA DENİZ, YUSUF VE HÜSEYİN’IN HÜCRELERİ AÇILDI… ZİNCİRE VURULDULAR…

1972 Mayıs’ının 5. günü Resmi Gazete’de bir kanun ya­yınlandı. “infaz”a ilişkindi. Kanun yayınlanmıştı fakat hü­kümlü vekillerinin 2/5/1972 ve 4/5/1972 tarihlerinde verdik­leri iki ayrı “karar düzeltme” istemine henüz bir yanıt gelme­mişti…

Kanunun yayınlandığı gün, hükümlü vekillerinden Ersen Şansal ve Mükerrem Erdoğan, Mamak Cezaevi’ne geldi. De­nizlerle görüşmek istediklerini bildirdiler. Beklemenin sonu gelmiyordu. Saat 17.00 olmuştu. Hala görüşememişlerdi. Ay­nlmak zorunda kaldılar.

Eve Dönüş Filmi ve Bizlerin Belirleyeceği Afiş

erususre | 26 August 2006 12:55

Limon Yapım adına Hayri aslan’ ın yapımcılığını üstlendiği
Eve Dönüş ” ihtilal döneminde sadece hayatlarını devam ettirebilmek adına mücadele veren fakir bir işçi ailesinin, traji-komik, duygulu ve yaralı hikayesini konu alıyor.

Senaryo üzerinde yaklaşık 9 yıldır çalışan
Ömer Uğur filmin yönetmenliğinide üstleniyor.
Mehmet Ali Alabora, Sibel Kekilli, Savaş Dinçel, Altan Erkekli
gibi başarılı oyuncular filmde rol alıyor.
12 Eylül dönemini anlatan ‘ Eve Dönüş ‘ adlı sinema filmi için
6 ayrı afiş hazırlanmış ve sitede halk oylaması başlatılmış.
10 Ekimde sonuçlanacak olan bu anketten en fazla oy alan
afiş filmin tanıtımında kullanılacak.Benim oyum konu tanıtımı için eklediğim bu afiştir.

27 mayıs, 9-12 mart, 12 eylül, 28 şubat, ?

beyefendi | 27 May 2006 18:09

bir sadrazam daha! Allah rahmet eylesin
bir sadrazam daha! Allah rahmet eylesin

türkiye‘de askeri darbeler 27 mayısla başladı zannedilir ama ilk darbenin tarihi çok eskidir. dede korkut hikayelerinde iç oğuzun dış oğuza darbe yapmak üzere iken basılmasını,ava giderken avlanmasını okuyanlar bu kadar çok türk devletinin nasıl kurulduğunu ve haliyle nasıl yıkıldığını anlayabilirler.yakın tarihimizde darbelerin hası 2. mahmut tarafından yeniçerilere karşı yapılmıştır. hemen arkasından da cezayir elden çıkmış, istiklalini kazanana kadar fransızların katliamlarına maruz kalmıştır. en acıklı olanı sultan abdülaziz‘e yapılan darbedir. eşekçi paşa yönetimi ele aldıktan sonra bir suikastle,kimsenin yapamayacağı şekilde iki bileğini birden kesip sultanı intihar ettiği süsünü vererek öldürmüştür. tabii bütün bunlar masonik ittihatçıların sultan abdülhamid‘e yaptıkları darbe yanında bir hiçtir. zira 33 yıllık saltanatı boyunca koruyup kolladığı ve geliştirmeye çalıştığı koca osmanlı 10 sene içerisinde, arkasında büyük bir enkaz bırakarak tarihe gömülüp sonsuzluğa yelken açmıştır. bugün balkanlar,kafkasya ve arap yarımadasında ki meseleler bize osmanlı’dan miras olarak kalmış,halledilmeyi beklemektedirler. tabii bu ayrı mevzu. nerede kalmıştık.Atatürk bu ihtilal mevzularının türk milletinin bekasını tehdit ettiğini yaşayarak öğrendiği için askerin siyasette olmasını engellemiş, devr-i iktidarında mümkün olduğunca bu hal üzere devam etmiştir. ama sonradan meydanı boş bulan bir takım askerlerimiz yeniden ihtilal rüyalarıyla yatıp kalkmaya başlamış ve nihayet muratlarına 27 mayısda ermiş ama bununla yetinmeyip eski gelenekleri parlatıp bir sadrazam ve iki veziri ebedi istirahatgahlarına göndermişlerdir.tabii 27 mayıs pandoranın kutusunu açmış, peşipeşine gelen darbe ve güç ihtiraslarını serbest bırakmıştır. hemen peşinden Talat Aydemir 22 Şubat 1962 ve 21-22 Mayıs 1963 tarihlerinde iki üç defa darbe girişiminde bulunur. neticede idam edilir. tabii bunu gören kızıllar boş durmaz. 68 olaylarıyla beraber hızlanan sovyet türkiye ihtirasları 9 mart tarihinde belirginleşir. doğan avcıoğlu yedeğinde bir kaç general ile türkiye’nin lenin‘i olmak için gün sayar ve içtimai hayatı karıştırırken devreye 12 mart girer ve koministler gerçekten çok üzülürler. fakat yılmazlar, yeni bir ihtilalle bu sefer stalin olmak için vargüçleriyle çalışırlarken devreye gladioergenekon girer ve olaylar çığırından çıkar. kardeş kavgası başlamıştır,artık bunu durdurabilecek tek güç olan ordunun duruma el koyması için halk gün saymaktadır. derken 11 eylül günü oluk oluk akan kan 13 eylül günü bir anda kesilir zira ordu devlet ve millet için idareye el koymuştur. tabii bunun için 24 ocak kararlarından sonra ekonomi düzelsin diye bir müddet beklemişlerdir ama olacak o kadar. o kadar kusur kadı kızında da bulunur.ve akabinde özal‘lı yıllar başlar,bir rüya gibi küçük amerika olmak için çalışan madonna ve michael jackson hayranı ,arabeskçi,vatkalı,kolları kıvrılmış ceketler giyen küçük emrahlar ve ceylanlar bu yıllara güzel damga vurur.ve 90’lar terör,özel radyo ve tv’ler,türk asrı gençliği heyecanı,çöken ahlak değerleri-aile, yüksek enflasyon ve giderek yamulan ekonomi ile türkiye tarihinin garip dönemlerinden biri olarak göz açıp kapayıncaya kadar geçer.ama o da ne? bu kış irtica gelmeyecek midir? elbette gelecek,hele bir gelmesin aczimendiler ve fadime şahin-ali kalkancıyla beraber yatak odasından canlı yayınla getiririz. netekim 28 şubat mgk kararlarıyla irtica tehlikesi savuşturulmuş,memelekette huzurlu yeni bir dönem başlamıştır. postmodern darbe mi? o da ne ola ki? biz darbenin çağdaş olanını severiz. bizi kesmez öyle postmodern filan. bu arada 40-50 milyar dolar buhar mı olmuş, türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizini mi yaşamış, aile kurumuyla beraber milletin ahlakı daha mı çok göçmüş? kuzum kim takar bunları, duymadın mı laiklik elden gidiyor, bu şeriatçılar bizi kesicek valla kıtır kıtır ama iyi ki asker var gelir kurtarır bizi bir daha.kurtarır kurtarır. biz de yeniden gelip kurtarmasını bekliyoruz zaten ! kurtarsa da kurtulsak !

Ne olur bizi kurtarma BABA !

tuncer07 | 19 May 2006 16:25

“Seçim yapılsaydı 80’de ihtilal olmazdı”
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Demirel, halkın içinde sızlananlar bulunduğunu, köylünün sıkıntılar yaşadığını savunarak; “Ben hükümet olsam bu sonbaharda ülkeyi seçime götürürdüm. Mart 1960, Temmuz 1980 tarihlerinde erken seçim yapılsaydı, Türkiye’de ihtilal olmazdı” dedi. DEMİREL, Cumhurbaşkanının 5 yıl süreyle, 2 dönem seçilmesi gerektiğini savundu ve “Cumhurbaşkanını halk seçmelidir” dedi. Demirel, bir gün başkanlık sistemine geçiş yapılacağını kaydetti.
Bende derim ki:
-Allahını seversen bu sefer bizi kurtarma BABA….
O bahsettiğin ihtilal olurken sen neredeydin ki. Neden Erken seçime gitmedin. Şimdi ise halkı ihtilal olur bak diyerek korkutmaya çalışıyorsun. Demokratik bir ülkede halkı ihtilalle korkutmakmı demokrasi, birden onca sene başbakanlık vede cumhurbaşkanlığı yaptın…
Herkes biliyorki bu; Cumhurbaşkanını Halk seçmeli falan filan lafları hep senin koltuk sevdasından kaynaklanıyor. Biz seni kimlerin doldurup, böyle meydanlara saldığını da biliyoruz. O birileri seni çok güzel gaza getirmiş ama yeter artık, düş yakamızdan BABA…