Ah Türkiyem ahh. 50 sene önce de bu millete aynı şeyler reva görülmüş. Totaliter, bürokratik zihniyette bir milim dahi değişim yok. Aşağıda Adnan Menderes’in 1957’de yaptığı bir konuşma var. Okuyunca içimde acaip bir burukluk oluştu. Aziz milletimi her seferde başı ezilesi bir yılan ve emeği sömürülecek köle olarak gören elitler aynı oyunları sahneye koymuşlar. İnşaallah bu kez, aziz milletimin Karlofça’dan (26 Ocak 1699) beri hezimetinin sonu gelmiştir. 309 senelik uykunun son anlarıdır inşallah.Benim düşüncelerime muhalif tüm arkadaşlardan da, aşağıdaki metni önyargısız okumayı ve sadece düşünmelerini istirham ediyorum.
“Yüksek malumlarıdır ki, halk, iktidarı elinde tutan küçük bir zümrenin elinde oyuncak haline gelmiştir. Haşmetlilerin(!) işareti ile mütefekkirlerin, kalem sahiplerinin, devlet adamlarının ya başları gitmiş ya da zindanlarda çürütülmüşlerdir. Bu terör havasının halkta meydana getirdiği eziklik duygusundan cesaret alınarak halka başıbozuk denmiştir. Şimdi size soruyorum: Bu derece hakir gördükleri ve başıbozuk telakki ettikleri halka idareyi devretmek ve bunu hazmetmek bunlar için kolay mı oldu zannediyorsunuz?Kıymetli arkadaşlarım! Uzun zaman sonra sivil idare kurulmuş, insan haysiyet ve şerefine yakışır bir şekilde iktisadî, içtimaî, manevî sahada bu milletin yüzünü güldürecek bir hükümet iş başına gelmiştir. Bu memlekette daha yakın zamana kadar totaliter bir idarenin hüküm sürmüş olduğunu ve devlet memurlarının büyük çoğunluğunun böyle bir idarenin gereklerine, isteklerine göre yetiştirilmeye çalışılmış bulunduğunu hatırlayabilirsiniz.Dün olduğu gibi bugün de halktan uzak, kılıç himayesinde çalışmayı tercih eden kalem sahiplerinin, sözüm ona ilim adamlarının ve idarecilerin olduğu izahtan varestedir kanaatindeyim. Bahsettiğimiz zümre, düşmanlarımızla söz birliği içinde cennet haline gelmeye müsait olan Türkiye’mizin çehresini değiştirmeye uğraşanları imha ve bertaraf etmeyi kendilerine gaye edinmişlerdi. Çünkü Türkiye’de artık başıbozukluk yoktur.Bu hal, dünün diktatörlerini çileden çıkarmaktadır. Kurdun koyun postuna bürünmesi gibi kendilerini demokrasi havarisi gösterip karşımıza çıkıyorlar ve halkımızı bu nimetlerden mahrum etmek için her türlü hileyi, desiseyi mubah görüyorlar.Allah’a vaadim vardı; eğer günün birinde Türk milletinin mukadderatında selahiyet sahibi olursam milli ananelerimizle kabili telif olmayan bu şenaat ve denaatleri bir daha tekerrür etmeyecek şekilde ortadan kaldıracağım demiştim. DP bu zihniyete sahip insanlardan teşekkül ettiği içindir ki devrisabık meydana getirmeyeceğiz parolası ile iktidara gelmişizdir.Üniversiteye gidecekler, profesörlere, ‘fetvalarınızı hazırlayın’ diyecekler. Kumandanlara gidecekler, ‘eskiden beri himayenizde çalışmayı büyük bir şevkle arzu eden biz bendelerinizin hulus-u kalb ile arz etmek istediğimiz husus şudur ki bu memleketi ancak sizler idare edebilirsiniz’ diyecekler. ‘Müdahale zamanınız gelmiştir’ diyecekler. ‘Milletten korkmayınız, onlar koyun sürüsüdür’ diyecekler. Arkanızdan gelecektir diyecekler. Ve Kızılay Sıhhiye’de öylesine bir toz duman koparabileceklerdir ki memleket o toz duman içinde kaybolabilecektir.Vicdanları sızlamadan bu aziz milletin saadet ve refah yolunda kat ettiği mesafeyi yarıda bıraktırarak milletin önüne İskender seddi gibi bir set çekebileceklerdir. Milletin vasıl olmak istediği hedefi millete unutturabilecekler, o cehennem çukurlarının içine bu aziz milleti tekrar sokmak için tomson ve süngüleri kullanabileceklerdir.Benim iddia ve tahlillerimin delilleri ortadadır kanaatindeyim. Netice olarak önümüzde iki yol vardır. Daha önce denenmiş o meş’um ve menhus gelenekleri bırakarak herhangi bir müessesenin, imtiyazlı zümrenin himayesine girmeyerek milleti refaha götürmek. Bu yolda yürümek istiyorsanız sizinle beraberim. Diğer bir yol ise zinde kuvvet dedikleri şeyin desteğini alıp, milleti cehennemî bir havada yaşatmaktır. Bu yolu tercih ederseniz sizinle beraber değilim.”
Şeffalık, demokrasi, halk devrimi, orta sınıfın iktidara gelmesi vs falan hep palavradır. tarihte hiç bir devlet halk iktidarıyla yürümemiştir.yakın tarihimize bakın. halk kim allah peygamber lafını dilinden düşürmemişse onun ardından sürüklenmiştir. ve halkı ardından sürükleyenler de kendi menfaatlerine kapılmışlardır. siyaset işte budur. o yüzden bir devletin kaderi halkın insiyatifine bırakılmayacak kadar değerlidir.bugün Türkiye için demokrasi, şeffaflık isteyen ab, demokrasi jandarmalığı yapan abd bile demokrasiyle yürümemektedir. evet demokrasi aracılığıyla bir iktidar gelir fakat ülkeyi o yönetmez.artık adına ister derin devlet diyin isterseniz ne derseniz diyin bir ülkeyi o yönetir.akp ergenekon olayıyla çeteleri ortadan kaldıracakmış. doğru çeteleri ortadan kaldırabilir çünkü derin devlet, faydalanacağı bir şeyi kalmayan teşkilatları zaten kendisi tasfiye eder ve baştaki iktidar da bununla böbürlenerek “derin devleti temizliyoruz” diye halka caka satar.derin devlet neyi öngörmüşse o gerçekleşir. bir partini kapanması gerekiyorsa kapanır, başka bir partinin iktidara gelmesi gerekiyorsa sağlanır. abd ile kanka olunacaksa olunur. yani bir ülkede halkın değil devletin dediği olur ama derin devletin. şuna da eminim ki derin devlet halkın tamayüllerini göz ardı etmeyecek kadar milleti de gözetir.çünkü milletsiz devlet olunmayacağı gibi devletsiz de millet olunmaz.devlet başta olmazsa, kuzgun leşe üşüşür.mehmet altanı, engin ardıçı, ahmet altanı vs istedikleri kadar götlerini yırtsınlar demokrasi, ikinci cumhuriyetçilik diye.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
Ah Türkiyem ahh. 50 sene önce de bu millete aynı şeyler reva görülmüş. Totaliter, bürokratik zihniyette bir milim dahi değişim yok. Aşağıda Adnan Menderes’in 1957’de yaptığı bir konuşma var. Okuyunca içimde acaip bir burukluk oluştu. Aziz milletimi her seferde başı ezilesi bir yılan ve emeği sömürülecek köle olarak gören elitler aynı oyunları sahneye koymuşlar. İnşaallah bu kez, aziz milletimin Karlofça’dan (26 Ocak 1699) beri hezimetinin sonu gelmiştir. 309 senelik uykunun son anlarıdır inşallah.Benim düşüncelerime muhalif tüm arkadaşlardan da, aşağıdaki metni önyargısız okumayı ve sadece düşünmelerini istirham ediyorum.
Şeffalık, demokrasi, halk devrimi, orta sınıfın iktidara gelmesi vs falan hep palavradır. tarihte hiç bir devlet halk iktidarıyla yürümemiştir.yakın tarihimize bakın. halk kim allah peygamber lafını dilinden düşürmemişse onun ardından sürüklenmiştir. ve halkı ardından sürükleyenler de kendi menfaatlerine kapılmışlardır. siyaset işte budur. o yüzden bir devletin kaderi halkın insiyatifine bırakılmayacak kadar değerlidir.bugün Türkiye için demokrasi, şeffaflık isteyen ab, demokrasi jandarmalığı yapan abd bile demokrasiyle yürümemektedir. evet demokrasi aracılığıyla bir iktidar gelir fakat ülkeyi o yönetmez.artık adına ister derin devlet diyin isterseniz ne derseniz diyin bir ülkeyi o yönetir.akp ergenekon olayıyla çeteleri ortadan kaldıracakmış. doğru çeteleri ortadan kaldırabilir çünkü derin devlet, faydalanacağı bir şeyi kalmayan teşkilatları zaten kendisi tasfiye eder ve baştaki iktidar da bununla böbürlenerek “derin devleti temizliyoruz” diye halka caka satar.derin devlet neyi öngörmüşse o gerçekleşir. bir partini kapanması gerekiyorsa kapanır, başka bir partinin iktidara gelmesi gerekiyorsa sağlanır. abd ile kanka olunacaksa olunur. yani bir ülkede halkın değil devletin dediği olur ama derin devletin. şuna da eminim ki derin devlet halkın tamayüllerini göz ardı etmeyecek kadar milleti de gözetir.çünkü milletsiz devlet olunmayacağı gibi devletsiz de millet olunmaz.devlet başta olmazsa, kuzgun leşe üşüşür.mehmet altanı, engin ardıçı, ahmet altanı vs istedikleri kadar götlerini yırtsınlar demokrasi, ikinci cumhuriyetçilik diye.