bildirgec.org

hırs hakkında tüm yazılar

Böylesi bir hayata yokum

MerakliKedi | 06 October 2008 13:36

Sürekli duyuyorum “Var mısın, Yok musun”. Herkes televizyon başına kilitlenmiş sürekli bunu izliyor. Türkiye’de herhalde izlenme rekoru kıran bir yarışma bu. Bir akşam sabredip ben de izledim neler oluyor diye görmek için. İşte gözlemlerim:
Acun Ilıcalı’yı gezi programından tanırdım. Eğlenceli, yerinde duramayan bir gençti. Bir ağırlaşmış, bir trajedi sunucusu oluvermiş. Eh para insanı değiştiriyor demek ki. Yarışma da zaten tam da bununla ilgili değil mi?
Kendi anlattıkları öz yaşam öyküsüne göre hayatında on milyarı olma ihtimali bulunmayan insanlar birden para beğenmez oluveriyorlar. Aman allahım, taş atıp kolunuz mu ağrıdı? Al 40 milyarı git işte. Hamdi Bey hayatlarının en büyük teklifini yapıyor onlara. Onlarsa gözlerini bürüyen para hırsı yüzünden hep daha fazlasını istiyorlar. Sadece yarışmacı mı? Seyirciler, kutuların başında bekleyenler… Herkes, herkes bir açgözlülük halinde, ille de daha fazla olsun diyor. Kimsede teklif edilen miktarın eteri olacağı duygusu uyanmıyor. Kimse tatmin olmuyor. Adeta hep bir ağızdan söylüyorlar “yokuz”… Nasıl bir dürtü bu hırs ve açlık…
Sonra hep beraber kahroluyorlar… Daha önceki teklifi kabul etmedikleri için hep beraber üzülüyorlar. Ama öyle bir üzüntü ki, sanki yıllardır çalışıp, senelerini verip biriktirdikleri para gitmiş ellerinden. Bir anda evsiz, barksız, aç, çıplak kalakalmışlar 70 milyonun önünde. Halbuki en kötü ihtimalle geldikleri durumda geri dönecekler oradan. Yani HİÇ kayıp yok. Ama bunu anlayabilecek durumları da yok maalesef.
Hani, küresel ısınma diyorlar, çamaşır yıkarken şu tasarrufları yapın, lambalarınızı şu şekilde alın, televizyonunuzu düğmeden kapatın, sifonun içine su şişesi koyun diyorlar ya… Ve bu tasarruf tedbirlerinin arkası gelmiyor ya bir türlü. En büyük tasarrufun tüketmemek olduğunu hala anlayamamış bir toplumuz galiba. İlla ki tüketmek istiyoruz. Hem de daha fazla paralar kazanıp onu da tüketmek istiyoruz. 500.000 YTL olmayacaksa daha azına yokuz. Rahat rahat tüketebilmek için ille de 500.000 YTL. Aslında daha fazlası olsa ne güzel olurdu. Daha da fazla tüketirdik… Sonra da oturur kendimize, çocuklarımıza, torunlarımıza, dünyaya yaptıklarımza ağlardık. Kim bilir, yokuz diye bağıran kitleler o zaman belki de birlikte ağlama seansları yaparlardı…

Karadut..

pillibebekkuyuda | 28 April 2008 09:13

Seçtiğim kara bir dut, karadut..

Ağacın en tepesinde duruyordu, kaç gündür odamın penceresinden dürbünle, ona öylece bakıyordum. Sadece, o koca dutu yerken, aldığım lezzeti düşünüyordum. Her sene gittiğim yaz tatillerimden herbiri ayrı bir güzellikte geçerdi.

O ağaca, sabah herkesten önce uyanıp, çıkabilirdim.
Evet, saat tam istediğim gibiydi..
Zaten ağaçlara çıkmak ya da inmek benim için yolda yürümek gibi birşeydi..

Ağaç ,tahmin edebildiğinizden çok daha haşmetli, sanki her kötülüğü içine çekip bütün insanlığa üzerindeki meyvaları sonuna dek sunabilecek kadar kollarını açmış, tüm merhametiyle bekliyordu.

STRES

teacher07 | 17 April 2008 17:12

Heyecanlı mısınız… İşe fazla odaklanır mısınız… Her şeyin mükemmel olmasını mı istersiniz… Aceleci misiniz… Sık öfkelenir misiniz… Saldırgan mısınız… Hızlı ve coşkulu konuşur, karşınızdakinin sözünü keser misiniz… Cümle aralarında derin derin nefes alır mısınız…Yürüyecek yerde koşar mısınız.. Birkaç işe birden girişir misiniz… Sürekli zamandan şikayetçi misiniz… Sabırsız mısınız… Yardıma gerek duyduğunuzda sormaktan kaçınır mısınız… Başkalarının hayranlığını kazanmak, size saygı duyulmasını ister misiniz… Başkalarını sürekli eleştirir misiniz… Sıklıkla gergin misiniz… Kendinizi geçinilmesi zor bir kişi olarak tanımlar mısınız… Dinlenmeye ayırdığınız zamanda, boş oturduğunuz zamanda suçluluk duyar mısınız… Kendinize çok sorumluluk yükler misiniz…

Sayılanların çoğunluğu sizde varsa, siz streslisiniz.

sevgili günlüğüm üstad

derin9 | 07 December 2007 10:22

Bugünlerde kariyer sevdasına kapılan ben, bir çalışıyorum ki sormayın.gece gündüz demeden uyku nedir bilmeden-sayın müdürüm okurmu ki bu yazıyı- yirmi beşinci saati bile icat ederim yakında.
Damardan aldığım müzik sesini saymazsak-müdürümün okumasına gerek yok aslında-eğer yaptığım pek birşey yok açıkçası.Geliver gidiver muhabbeti yani…Ama ben, her büyük işlerin ilk önce basit işlerle başladığını biliyorum üstad.O sebebten böyle, staj yani.
neyse az önce staj konularımdan çok çok önemli bir sorunun üzerinde çalışırken -yani bildiğiniz üfürükten bir fatura keserken-felaket bir hırsa kapıldım.
yoook nerdeee hırslı bir insan değilimdir.Hayatımda hiçte hırslı bir insan modeli çizmedim artı gıpta ile bakmışımdır hırslı, benim niye yok tavırlı insanlara…Hırs kelimesi parayı hatırlatır hep.Para da araçtır benim için amaç değil gerçekten olmadı hiç hırslarım.Olsaydı 3. sevgilimi o aptal kıza kaptırmazdım.Sümüklü böcek Iraziye gibi bişey.hatta ıraziye ondan bile sevimli.Bu çinliler yamyam soyundan mı geliyor bilmem nasıl yerler bu şeyi aklım almıyor. Her neyse ben sakin sakin rahat ne gelirse allahtandır edalarıyla usul usul günü yudumlarken kız aldı üstelik evlendi bile.Gitti gül gibi mühendisim, bu arada onların halide içler acısı bkz iş yerim…
Bazı insanlar becerikli oluyor üstat doğuştan bu özellik. Sonradan olmuyor.4. ve 5. sevgililerimden bahsetmeyeceğim merak etmeyin.Buradan şu sonuç çıkıyor.Demekki 3. sevgilimi daha çok sevmişim…Başkasına kaptırınca mı değere bindi acep? Bu da başka bir tartışma konusu ama ben kısa keseyim….Az önce öyle bir hırsa kapıldım sormayın.Pc’yi parçalayacağım nerdeyse. Saf bilgisayar, seni de bir insan tasarladı.Nefes almanı bile ben sağlıyorum fişini prize takarak. Ama kurum kurum kuruluyor karşımda. Dört yanı mağrur italyan erkekleri gibi.
Yok üstat yaa, varmı bizim erkeklerimiz gibi kara kaş, kara göz, boy,pos, endam adam gibi adam. Ne o öyle italyan da italyan. Geçen Bayram gördüm Antalya da ayy ılık, yani ne soğuk nede sıcak…Her neyse nerede kalmıştım; Bilgisayar yanlış kesti faturayı.Doğal olarak tabi.Tam da bunun üzerine sevgili müdürüm 2 yabancı dil bilen- yani iki insan -tek adı olan yeni iş arkadaşımızı getirmezmi!!

ego

luciferinneverland | 21 November 2007 09:20

insan garip bir mahlukat. ne yapar ne eder kurtarır kendini saçma durumlardan. insanlar “çok“a ayrılır. korkarım çokluktan kaçmak isterim insanlıktan.
ego insanın en büyük düşmanı. yanlış anlama başkalarının değil sadece kendinin de en büyük düşmanı.
ego ve ikiz kardeşi hırs…
bu ikizlerle tanışan insanlar bir daha kurtulamaz onların elinden. ilk başta herşey çok tatlı gelir sonra yavaş yavaş…
et kurtları gibi kemirir içten içten… kocaman yaralar açılır iğrenç kanlı ve irinli…
işte o çok’un diğer bir kısmı henüz bu ikizlerle tanışmamış olanlar bu yaraları görür ve tiksinir kaçmak ister ama bırakmaz onları sosyallik denen çok kişilikli kuzenleri…

Solucan

Cevval Portakal | 16 November 2007 09:03

Adam gözünün ucuyla etrafındakilere baktı, herkes durmuş ona bakıyordu.

-“Ne bakıyorsunuz lan!” dedi.

Karşısında saldırabileceği tek bir hedef olmadığını anlayınca tepki vermekten vazgeçti. Elleri acımaya başlamıştı artık. Şuursuzluğu ile yaptığı hareketin anlamsızlığını farketti ve kullanabileceği bir şeyler bulabilmek için etrafına bakınmaya başladı…

-“Duvarı yıkamazsın.” Konuşan bir çocuktu.

-Hata yaptılar, burada olmamam gerekli hata yaptılar…

Adam bu esnada ileride duvara dayalı, dik duran bir kazma gördü koşarak onu almaya gitti. Etrafındakilerin dikkati arttı, acıyan gözlerle ona bakıyorlardı artık.

insanlık öldü mü? ıssız acun kaldı mu?

kayvenk | 23 October 2007 14:07

birkaç gündür mimleri yüzünden para alamayan, kendisini batık bankanın mudisi gibi görüp site yöneticisinin mesajına yorumlarla protesto koyan; bunlara oh iyi oldu diyen ve buradaki önemsiz varlığı kendi sitesinin reklamını yine mimler vasıtasıyla yapmaktan öte gitmeyen yeni yetmeler birbirleriyle kapışıp duruyorlar kıyasıya. o mimler hakketen para paylaşımı sebebiyle kaldırıldıysa mudiler kadar, “ben gelirimi paylaşmam” diyenler de eşit ölçüde bu para işine kendini kaptırmış demektir. emperyalizmin köleleri sizi !! hadi onu geçtim ama, para için değil de(!) kendi bloglarına link verenler, ya da firmasının reklamını yapanlar? hadi bunların da dışında maddi amacı olmadan siyasi fikirlerini dillendiren haberlere link verilmesi duracak mı? (durmuyor netekim). bir haber çıkıyor “başbakan şöyle dedi”, öbürü yazıyor altına “bu adam zaten ibneydi”, diğeri cevap veriyor “evet ibneydi ama bir sor bakalım niye?” diğeri çıkıyor “o ibne değildi çevresi kötüydü” hatırladığım kadarıyla suugurcann rumuzlu bir arkadaş da (pilli cadı ya da tatlı cadı olarak bilinirdi) buradaki durumun iyiden iyiye kabarması üzerine “mimler kaldırılsın” demişti. başkaları da “kaldırılmasın ama gelir paylaşımı olmasın, bu kadarı da engellemeye yeter” dediler. bu kadar büyütülecek milletin birbirine “sende kapasite yok ulan yazamıyorsan siktir git” demesi filan hakketen komik. eğer kapasitesi yoksa, gündem bölümü ne güne duruyor? keşif bölümü ne güne duruyor?? serbest bölümünde “paraya para demek yerine alternatif isim bulmak istiyorsanız bilmemne yetiştirin” yazmak çok mu kapasite işi yani? kapasitesini konuşturanlara lafım yok. üstadlara saygıyı secdeyle yad ederim. bunlar önemsiz teferruatlar tabi. işin tuhafı kapasiteden dem vurup hala kendi sitesine link verenlerin yaptığı çok mu iyi? chat yaparken sohbetin ortasına girip “benim kanala gelin kız kaynıyor kum gibi” diye mesaj atan botlardan ne farkınız var ulan?? madem birikimin var yaz buraya yoksa git orada yayın yap. buradan ziyaretçi çalmak da neyin nesi? konu vesilesiyle bunu da eleştiriyim. bu kadar paranın mevzu edilmesi, milletin birbirine küfürler yazması ne oluyor allah aşkına? insanlık öldü mü? Issız acun kaldu mu? Felek öçin aldu mu? İmdi ürek ırtılur!

Gül Kokusu

pillibebekkuyuda | 19 October 2007 10:59

Davet edildiğim yemekte tam karşımda oturuyordu. Masada bulunanlardan hiçbirini tanımıyordum ama orada olmak zorundaydım.Ravel in Bolero su, ne güzel çalıyordu. Bütün gece başkalarını da izliyor olsam, tam karşımda oturduğu için ister istemez gözlerimiz buluşuyor, sonra birbirleri tarafından geri itiliyorlardı..İstemeden birinin bakışlarıyla buluştuğumda gereğinden çok gözlerimi kırpmam en belirgin özelliğimdi. Evet, bir kez daha buluştuk, bu kez gülümsedik birbirimize.

-Sıkılıyor musun ? dedi.