bildirgec.org

eski hakkında tüm yazılar

Ahh Zaman Yürekliymişsin !

tekkita | 04 May 2011 14:09

Ahh zaman içinde kayboluyorum, bıraktım kendimi yollarına, sen gidiyorsun ben izliyorum.

Zaman , 2 senemi yollarında yatarak geçirdim, 1- 1,5 senemi emekleyerek, 3 senemi konuşmaya çabalayarak geçirdim. Oldumu sana 6 sene.
Aldın en güzel yıllarımı binlerce kitap başında, sayamadım, kayboldu gitti hızlıca.

Zaman, dediler ki senin için soyuttur. Dokunamazsın, hissedemezsin.

Kültür Diye Sahiplendiklerimiz Aslında Neler?

bithikotsis | 22 April 2011 14:11

Toplumda sosyal kesimin en fazla benimsediği adet, gelenek, yaşayış tarzı, beğeniler, hobiler, meraklar bütünü kültür diye nitelendirilebiliyor.

Aslında bu kültür dedikleri oyle bir şey ki, memleketteki insanların akıl, ruh ve beden sağlıklarını, hayat stillerini aktarıyor insana bir bakıma. Yani bir nevi toplumsal analiz sonucunu veriyor bizlere.

Ülkem için kültür bana ne anlatıyor diyecek olursanız, eskiden yeni zamana doğru büyük bir düşüş ve sıradanlaşma, hatta basitleşme farketmekteyim. Diğer arkadaşlar bu konuda neler düşünür bilemem ama, artık kültür diye bensimsediklerimiz hep hafif alaycı şekilde yaklaşıp sonradan farketmeden kabul ettiğimiz şeyler olmaya başladı.

Çok tehlikeli bir durum aslında. Şimdi yeni ergen nesle bakıyoruz da eskisi gibi oturaklı adam sayısı epey azaldı, neredeyse hepsi bir laf bozması, Türkçe katliamı, olanı değiştirme, düzeni yıkma gibi olayların peşinde ve hep bu olaylardan kendilerine bir alay konusu ve gülme şablonu çıkarma peşinde. Bu da ister istemez kültür diye kabul ettikleri şeylerin içine gizlice çaktırmadan sızıyor.

birazda zarar verelim diyenlere eski bir oyun carmageddon

cenkkorbo | 30 March 2011 15:31

carmageddon çıktığı ilk gün bizlere araba kullanırken sınırsız özgürlük tanıdı. daha önce arabaları sadece yarışmak için kullanırdık. carmageddon bunu değiştirdi ve bizlere yarışın yanında arabalrı parçalayıp yok edebileceğimiz hatta yanında bonus olarak insanları ve hayvanları ezip ekstra puan alabileceğimiz muhteşem bir oyun sundu. tabiki oyun çıktığı gibi çok tutulmaya başlandı ve beklenen sansürü yedi. o zamanlar insane ezmek öldürmek hoş karşılanmadığı için insanların yerini zombiler aldı. kanlar yeşil renge büründü ve oyunun bütün havasını değiştirdi.

Eski Cd’lerinizi Kırıp Atın

bozukseker | 02 March 2011 18:07

Siz siz olun atmayı düşündüğünüz cd’lerinizi önce kırın sonra atın. Çünkü cd’de bulunan kişisel bilgileriniz yada firmanıza ait bilgilerinizi kötü amaçlarla kullanmak isteyen kişiler olabilir. Bazen cd içinde önemsemediğiniz, unuttuğunuz küçük bir bilgi size tehdit unsuru olarak geri dönebilir. Bilemeyiz çöplerimizi kimler karıştırıyor ve hakkımızda neler bulabilirler. Paranoyak olun demiyorum ama attığınız bilgileri de küçümsemeyin. Bir örnek vermek gerekirse; diyelim bir şirket yöneticisisiniz. Şirket bilgilerinin de bulunduğu bir veri cd’niz var. Artık bu bilgilere ihtiyacınız yok ve çöpe attınız. İçindeki bilgileri rakip bir firmanın aldığını ve değerlendirdiğini düşünün. Sizi ne kadar zor duruma düşürürdü öyle değil mi? Tedbirli olmakta fayda var.

Eskiden Herşey Daha mı Güzeldi?

suleceizler | 07 August 2010 13:00

Gözlerimi kapattım. Aynı çocukluğumdaki doğduğum o bahçeli, şirin, bahçesinde kediler beslediğim, ilk bisiklet kullanmasını öğrendiğim o gül kokulu bahçeyi düşledim. Komşularımızı, o sıcacık dostlukları, yardımseverliği o sıcaklığı düşledim. Ne zaman oynarken düşsem komşu ablam gelir, yerden kaldırır dizlerimi silkeler ve ağlamamam için bana sarılırdı. Mahallede herkes birbirini tanır, selamlaşır kimin ihtiyacı olsa yardımına koşardı. Ben ev sahibimize anneanne derdim. O kadar severdi ki beni kucağından indirmezdi. Anneannem ve dedem Aydın’da olduğundan özlemimi giderirdim onlarla. Çünkü o zamanlar insanlar sıcaktı, içtendi ve komşuluk vardı. Herkesin bir komsuannesi, komşu teyzesi ve kan kardeşliği dedikleri bir arkadaşlık bağı vardı. Ahret kardeşliği de kızlar arasında yaygındı. Hatta birbirimize ”Aret” derdik kısaca. Birbirimize sarıldığımızda gerçekten sarılırdık. Her şey çok güzeldi o zamanlar. Şarkılar bile daha güzeldi.

Sonra gözlerimi açtım. Açmaz olaydım. Tüm düş perdelerim yıkıldı anında. Karşımda soğuk duvarlı bir apartman bana bakıyor. Çocukluğumun bahçeli evleri tamamen bu yığınlara dönüşmüş, hikayesi olmayan evler, ama ben bahçeli o küçük evi görmek istiyorum. Tabi ki göremiyorum o komşu anneler de yoklar. Ya son yolculuklarına çıkmışlar, ya da bu kasvete dayanamayıp taşınmışlar. Boğazımda bir yumru yutkunamıyorum, ağlayamıyorum sadece özlüyorum o günleri hemde çok. Tek kanallı televizyonumuzu, reklamlarda renkli olurdu. Belki tek kanaldı ama herkes aynı programı izlerdi ve konuşulacak ne kadar çok konu bulunurdu. Bugün Dallas’ta neler oldu? JR gene ne hainlikler peşinde? bunun gibi. İnsanlar eskiden sohbet ederdi takılıpp kalmazdı ekranlara. Ya da bilgisayara esir düşmezdi çocuklar kendilerine oyuncaklar yapardı. Mesela ben kendime bebekler, arabalar yapardım. Türk filmlerindeki aşklar yaşanırdı. Şimdiki msn aşklarından ne kadar masumdu. Her şey masumdu o zamanlar. Peki teknoloji mi bizi bu kadar yabancılaştırdı birbirmize, yoksa büyü mü bozuldu? Teknoloji insanlığımızı mı öldürdü? Değişen neydi sizce?

Aşka Ait…(1)

witamin | 25 July 2010 11:07

Yıl 2010 .Saat23:17.”Çalışmak…Çalışmak…65 yaşına gelince ve bir fabrikam olunca daha az çalışırım sanıyordum,öyle değilmiş meğer...” dedi ve hayallere daldı deri koltukta…
Nasıl gelmişti buralara?Başından, taa başından başladı hayat hikayesini okumaya :
Çok da mahrumiyet bölgesi sayılamayacak bir köyde doğmuştu.En azından okulu vardı birleştirilmiş sınıflı.O okulda okumuş , büyümüş ve o köyde bir sevdaya baş koymuştu.Tıpkı filmlerdeki gibi bir senaryo işte burada başlamıştı.

Kast sisteminin en basit örneğiyle karşı karşıyaydı belkide.Kızın ailesi çok zengindi kendi ailesiyse alabildiğine fakir…Ama ne kız önemsemişti bunu ne de kendisi.Fakat önemseyen birileri olmuştu:Aileleri . İstemişti fakat vermemişti kızı işte ailesi.Yakın zamanda askerlik vardı işin cilvesi.O yokken verirlerdi başkasına sevdalısını.Tek çare “kaçırmak”tı.Kız razı.Razı olmayansa kendi babası.Baba yetimdi zaten evvelden.7 çocuğa,bir kadına zar zor bakıyordu.”Oğlum,yapma.Sen askere gidince dar ederler bize köyü,kurbanın olayım yapma,onlar zengin.Zengine kafa tutamayız oğlum yapma.Vazgeç bu kızdan ,yapma….Askerden gelince bir daha isteriz olmaz mı?”.

YİT

il mare | 27 April 2010 10:36

Düşünüyorum da, galiba, tam da başka hiçbir şey düşünmeden denizi hissetme şerefine ulaşmışken ben, her dalganın her damlasıyla konuşup anlaşabiliyor,tuzlarını yüzüme sürünebiliyorken yok sayarak gözlerimdeki yaraları, zamanında döktüklerim yerine yunusların burunlarına elimi uzatıp inciler kapabiliyorken ve her kaptığımdan değerli olmayı öğreniyorken; upuzun,daracık,çok haneli soğuk bir apartman gibi belirdin önümde.

Kocaman bir alanda minicik bir yer kaplıyordun aslında ama; ben tam da o minik noktada idim.Kolumu kaldırmaya,mavilerimi soldurmaya hiç takatim yokken,en ufak bir yer değiştirme her bir tonu siyaha boyayacakken,yani en sabitlenmişliğimi bulduğunda sen; sen yer değiştirdin,titredin,unutulmuşluğunu sildin.
Daha önce kimbilir nelerin önünü tıkadığın bir yerlerden gelip bu sefer benim önüme kondun,gözlerimi tıkadın,en görmek istediğim anda manzaramı kapadın.Geldin ve önüme kondun,mavikondum oldun.

DÜŞLERİMDEN DÜŞ(E)MEYEN ADAM

admin | 14 February 2010 11:25

İzin versem canımı acıtacağından adım gibi emindim!Bakışlarından anlıyordum,tavırlarından.tanıdık geliyor bu durum,ilgilenmiyorum…

Kahvaltı yapıyoruz,diğer iş arkadaşlarımızda var.Çayımı karıştırmaya yelteniyor,sinirleniyorum.Sakın!!!
Biryerlerden anımsıyorum çay kaşığının o halini.Elinden gelse boynunu bükecek gibi,dillenip dokunmasın diyecek…bir kez yeterdi,fazla bile geldi,o eskidendi!
Kaşık ile aramızdaki tirajı komik bakışmalarımıza hemen son veriyorum.
Kalabalık bir ortam,kırmak istemesemde sert bir tepki veriyorum.Sakın!!!
Hemen sonra toparlıyorum.O gün ağzı kulaklarında bir polyannayı oynuyorum.Hayırdır Ela hanım diyorlar,bilmem inşALLAH diyorum…

gün sakin geçiyor,akşam da.Acaip birşey bu sükuneti bozacak gibi.
Ve saat 00:00
Gelip yanıma oturuyor.
-çayını O mu karıştırırdı?
Soğuk kanlıyım.
-Bazen.
-Onu hala seviyor musun?
-Seni ilgilendirmez.

Onu hala seviyor musun? Ne bu şimdi? Soru mu?
Kafamda aynı cümlelerden oluşan bir soru yumağı…
Onu hala seviyor musun?

Mavi bi adadayım.Düşleri maviye boyalı bir adamda.O adam hep yanıbaşımda.Dokunabiliyorum düşlerimde O’na..!Kumral saçlarına ve bakabiliyorum tebessümlerinin ardına.bir med cezir olmalı bu.3 yıl öncesi ve şu zaman arasında mekik dokuyorum.
Mavi adada,düşleri maviye boyalı adamdan çekip alıyor ventilatör sesleri.Hayat devam ediyor diyen ritimler gözüme çarpıyor az ötemde.
İyimisin diye soruyor şu zamandaki ve onu hala seviyor musun diye soran adam.
A…Evet…İyiyim.
Yüzüme bakıyor.Tanıdık bir bakış.neden bu kadar benzetiyorum mavide bıraktığım adama?İşte Onun bakışları…Onun saçları…Onun sakalları…Gerçekten benziyor mu?Benzemesinimi istiyorum? Ama izin versem canımı acıtacak biliyorum.
Sen uyu ben devam ederim diyor önlüğünün cebinden çıkardığı minik beyaz hapı uzatarak…
-Ona ihtiyacım yok
(Gülümsüyor)
-14 şubatta ne yapıyorsun?
(yuhh diyorum içimden)
-Çalışıyorum
-Çok güzel.Peki akşam yemeğini nerde yemeyi düşünüyorsun?

Sohbet Katili Televizyon

admin | 03 December 2009 13:01

Tv icad oldu muhabbet kayboldu
Tv icad oldu muhabbet kayboldu

Eskidenmiş, bir kış gününde çocuklarını, torunlarını toplayıp cayır cayır yanan sobanın yanında masallar anlartmak. İlgiyle dinlenen masallarda çocuklar bazen korkar bazen şen kahkahalar atardı.Büyüklerin yüzünde tatlı bi tebessüm, ev sahibi getirir çayları bak sohbet dahada koyulaştı, heyecan bastı dinleyenleri hem hikayenin sonunu merak ediyorlar hemde hiç bitmesin istiyorlar.

yanan sobanın üzerinede koydunmu kestaneleri değmeyin bu sohbetin keyfine…
Şimdi ise cayır cayır yanan sobamız yok kalorifer denen soğuk sevimsiz ısıtıcı var ve o güzelim muhabetleri gelecek nesilden hatta bizlerdende alan televizyonlarımız var hemde evimizin baş köşesinde.Hoş şimdilerde tvde izlemiyo gençler hep pc başında ya ilk katil oydu ondandır tvye öfkem.
Kendi evimizde konuşma yasağı koydu bize bi sohbet konusu açmak istiyorsun haber var ee bitti haber, şimdi konuşalım maç var, yok bu gün müthiş bi film var, tv dizim var programım var cart var curt var ama ne yazıkki sohbet yok.
Uzun süredir görmediğin yakınları ziyarete gidiyorsun gene televizyon, hoşgeldin, nasılsın, iyimisin? den sonra bi sessizlik yada sesliği bozan tek ses Televizyon ne acı oysaki uzun zamandır görüşmemişsiniz anlatacak ne çok şey olmalıydı ama televizyon izleniyor arada izlenilen programa yorumlar geliyor o kadar, halbuki izlediğimiz dizilere keşke dikkatli baksak o zaman anlardık yanlış yaptığımızı hiç bir dizide, filmde oyuncular televizyona bakmaz kendi hayatlarını yada yazarın yazdığı hayatları oynarlar ama hiçbir senarist oyuncusuna sürekli tv izlemesini yazmaz çünkü ilgi çekici değil yani düşününce kendi hayatlarımız ilgi çekici değil ben en azından misafir geldiğinde televizyonların fişini çekelim derim sahbetleri muhabbetleri öldürmeyelim gelecek nesilede bir parça bırakalım, en azından evinizde haftada bir gün açmayın tvyi o günü sohbet günü yapın göreceksinizki o gün öyle zevkli olacakki sık sık yapmak isteyeceksiniz.

Muhabbetiniz bol olsun…