bildirgec.org

eski hakkında tüm yazılar

bulaşmak

admin | 30 November 2009 14:52

-Bir ömürdür içimde tırpanlanan, mısralanan; dizeler Bendeniz’in yakan sesinden ıssızlığıma bir kadeh şarap, bir söz ve hiç duymayacaklara bir şarkı oluyor. Kimseye değil, içime geliyor onun şarkısı…

Yaşarken ölmek daha zordur, giden için gitmek daha kolaydır, burada devam etmektir zor olan; hele bir de sevmeye de çalışıyorsan; kendi belanı kendinin bulduğunun resmidir.-

Bir hayaldin öncesinde, adın kondu aşk dilinde, ben senin belki de imkânsızındım.
Biri varsa aramızda, çığlıklarım yalnızlığa, bu ayrılık akşamında göz yaşıma boğuldu dünya… Sorma bana gücün yoksa, sorma bana sensizliği. Gelen aynı giden aynı bırak beni yalnızlığıma…

RE…

il mare | 19 November 2009 09:27

Kendime yabancılaştığım yetmiyormuş gibi,her gün muntazaman yabancı kelimelerle vurguluyorum halimi..Vurguladığım her kelime henüz sahip ve ait olmadığım ama bir yerlerden aşina olduğum kelimeleri teker teker eksiltiyor,ben de eksiliyorum.Harflerinin, adını oluşturma ihtimalleri olmayışlarından ötürü yabancı bir dile yönelişim,senin olmadığın biryerlerde kendimi buldurtacak diye umarken,ağır geliyor uzun zaman sabit kalmışlıkların göçü.Tanıdığım ve adını yazmak için yarışan telaşlı ve henüz büyümemiş harflerin karşı diyara geçerkenki kanat çırpışlarının rüzgarı,zaten yerini bulamamış,adi melodilerde asılı kalmış adımı alııp götürüyor…Ardında tozlu bir tabaka bırakacak kadar kirli ve kendini kanatlara teslim etmeye dünden razıca hafif ve zayıf ve…
Siliniyorum işte gitgide…
Neden?
Sen yazılıyorsun diye…

13.01.2007

Nostalji

Colpadan | 26 October 2009 12:43

İçinde bulunduğumuz zamanın karakteristik özelliklerini yaşarken çok da farkedemiyor insan. Oysa geçmişe dönüp baktığımızda, hele ki bir de üstünden bir on yıl geçmiş ise herşeyin ne kadar çok değiştiğini görüyoruz. Müzikler, kıyafetler, eşyalar ve tabiki teknoloji hemen ilk gözümüze çarpanlar oluyor. Sizi bilmem ama söz eskilerden açılınca benim içimi çoğu kez bir sempati duygusu kaplıyor. Bazen hiç varolmadığım zamanlarda yaşasam acaba nasıl bir hayatım olurdu diyorum. Bazen de çocukluğuma dönerek şimdiki zamanın karmaşasından geçmişin sadeliğine keyifli bir seyahat yapıyorum. Geçmişe yaptığım bu zihinsel yolculuğa eskilerden bir şarkı eşlik ediyorsa, kendimi sanki yıllar sonra evime dönmüş gibi hissediyorum. “Eskiden herşey ne kadar güzelmiş” şeklindeki klişeleşmiş cümleyi içimden geçirirken, geçmiş zamanın güzellikleri, sempatiyi özleme dönüştürüyor. İşte bu özlemi içinizde hissedince nostalji kelimesinin anlamını da kavramış oluyorsunuz.

devler ligi

taha3045 | 19 October 2009 14:55

Bu aralar ekranlarda Devler Ligifırtınası esiyor. Bir zamanlar efsane olan futbolcuların kırlaşmış saçları, sarkan göbekleri, gerilen sinirleriyle çok eglenceli aslında.

Seyircilerin ilgisi ne kadar çeker bilemem ama ben eğlence amaçlı izlemekteyim, kim kazanır kim kaybeder umrumda bile değil ancak Erman Toroğlu’lu, Nouma’lı, Tanju’lu, Sergen‘li karşılaşmalar çok zevkle izlenilesi türden. Bu projenin güzelliginin bir nedeni de maçların stat yerine kapalı sahalarda yapılması yani salon futbolu. Devler Ligi’nin arkasında Acun Ilıcalı’nın imzası var. Acun’a Rıdvan Dilmen destek olmuş.

Yepyeni Bir Güne Uyanmak…

| 25 September 2009 14:36

Astronomy Picture of the Day
Astronomy Picture of the Day

Yeni bir güne merhaba derken, her günün eskisinden yeni, yepyeni olacağını düşünürüz. Belki doğru belki de yanlış; o gün bizim için yepyenidir. Aldatırız işte böyle, hâlbuki o gün; eski günlerimizin devamıdır, uzantısıdır. Her gün, yepyeni bir güne uyanıyorum yalanına hep inanmak istemişizdir. Sanki yaşanmışlıkları bir kenara bırakıp, yeniye ulaşacağız. Hayır, her yeni gün senin son günün olacaktır, bir gün…

taşınma yazısı

nazokiraze | 20 August 2009 13:56

Bu yaz taşınmalar çoktu, buradan da pek çok arkadaş taşındı (ben de dahil),geçen hafta eşimin kuzeni taşındı. Bugün de bir arkadaşım taşınacak .

Taşınmayı düşünenlere bir kaç ipucu verecegim, öyle ya mutlaka bilinen şeylerdir ama ilk kez taşınanlar tecrübesiz olabiliyor.

Eşya kolilemek sanırım işin belkemiğini oluştırıyor, eşe dosta salınan haberler, ne kadar da kıymetliymiş dedirten esnafta ki mukavva kutular( kapıya koyar koymaz anında kapılıyor hele taşınma mevsimiyse) insanın sinirlerini bozuyor. Mutfak eşyaları ve büfe,konsol gibi eşyaların içinde duran seyrek kullanılan yemek takımları mutlaka yıkanıp, kurutularak paketlenmeli, yeni evde hemen onları temizlemekle uğraşmamak adına çok rahat oluyor hemen yerleştiriveriyorsunuz.(iki kasem ve bir sürahim kırılmıştı)

yeni fotoğraflarınıza eskitme efekti

biSGen | 03 June 2009 18:16

isterseniz siz de yapabilirsiniz. Bunun için önce bu sayfaya giriyorsunuz. Sonraki işlemler için yapmanız gerekenlere ait görsel açıklama da burada… zira alttaki imaj küçük olduğu için anlaşılmayabilir.

umarım daha önce verilmemiştir…

Dünden Bugüne Leptop Tarihi..

Tech24 | 17 April 2009 11:18

aynı veya farklı şeyler arasında bağlantı kurmak eğlencelidir.darwin evrim teorisine kaşlarınızı çatabilirsiniz fakat bu teori günümüzde birçokşeyle uyuşmaktadır.

darwin teorisine göre gelişim büyükten küçüğe doğru olurdu fakat leptoplar devasa boyutlardan , ele avuca sığacak konuma geldi..

portatif olma leptoplar için herşeyden önce geliyor.sonra boyut ön plana çıkıyor.burada leptopların gelişim sürecine bakabilirsiniz..

1970-1981:Portatiflik için ilk fikirler
alan kay tarafından yapılmıştır.

Misafirim gece…

| 25 March 2009 16:18

 blufiles.storage.live.com
blufiles.storage.live.com

Gece geçmek bilmedi. Bazen böyle oluyor. İnsan hayatında bazı geceler çok uzun yaşanıyor. İşte onlardan biri, ben de durakladı bu gece. Çok yorgundum, erken uyumuştum; aniden açıldı gözlerim. Hayır, bir ses duymadım, biri de uyandırmadı. Açılan gözlerim, birden karanlığa bakakaldı. Kalktım, bir bardak su içtim ve saate baktığımda, saat ikiye beş vardı. Tekrar başımı yastığa gömdüm, yok bu gece uyku gezmeye çıkmış.
Peki, öyle olsun gece; sen ve ben beraber sabahlarız, o vakit. Daha önce açtığım gece lambamın altındaki kitaba uzandı ellerim. Jeff Abott’ın “Mahzen” adlı kitabı; oldukça heyecanlı bir kitap, zaten son sayfalardaydım, okudum ve hemencecik bitti. Tavsiye ederim, gece size misafir geldiğinde. Kitabı başucuma bıraktım. Tekrar denedim yastıkla bütünleşmeyi, nafile.
Yine ayaklandım, gecenin kararttığı evimin salonuna doğru. Köşe lambasını açtım ve kırmızı koltuğuma bıraktım kendimi, yavaşça. Yavaşça tekrar kalktım yerimden, televizyonu açmamla kapamam bir oldu. Kapama düğmesinin altındaki dolaptan albümlere elim gitti. Tüm albümleri kucaklayarak çıkarttım. Kırmızı koltuğa yayıldı, hepsini koyarken. En önce bebeklik ve çocukluk dönemi albümlerimi açtım, birer birer. Bir tanesinde ağlayan ben, diğerinde kahkahalar atan ben, derken aniden aklıma geldi; eski evimizin avlusunda koşuşturduğum ben.
Evet, hatırladım; çünkü beni kızdıran abimin peşinden deli gibi koşuyordum. Yormuştu beni ve çok ağlatmıştı o an, susturamamışlardı gün boyu. Sonra ilkokul dönemindeki fotoğraflar çıktı karşıma. Çok güldüm, 23 Nisan şenliklerinde pembe elbiseli kızı görünce; suratı buruşmuş, dizlerini birbirine dayamış V şeklinde ve bir eliyle elbisesini sımsıkı yukarı doğru tutmuş, belli ki acil tuvalet ihtiyacı gelmiş. Tekrar güldüm, çünkü fotoğrafta yanımda duran kardeşim fotoğraftaki bana gülüyordu, kahkahalarla. Şimdi de bana gülüyor mu bir yerlerden? Gülümseyen dudaklarıma akan gözyaşlarımı, ellerim kuruladı. Saat dört olmuş, daha bakılacak yığınla geçmiş hatıra defteri varken, gerisine bakamadım; benle başka gecelerde sabahlasınlar diye. Yastıkla tekrar bütünleşmeliydim, yeni bir hayat ışımadan ruhumu dinlendirmeliydim. Gecenin misafirliğine an itibari ile son verdim…

100 Altın-100 Değnek

aggali | 22 March 2009 09:35

Bir arkadaşımızın tamlama ile ilgili yazısı geç de olsa (bende hep öyle oluyor, herhalde geçakıllı olduğumdan) aklıma bir eski misali getirdi.

Efendim geçmiş zamanın birinde; epeydir barış içinde yaşayan bir ülkenin hükümdarı sıkıntıdan neredeyse patlamak üzere imiş. Ne yapsa nafile, sıkıntısı azalacağına artmaktaymış habire.

Vezirlerinden birinin önerisi üzerine, ülkede ne kadar yetenekli varsa saraya toplamasını buyurmuş. Gelenler arasından en iyi yeteneği seçmek ve biraz da cansıkıntısını atmakmış amacı.