bildirgec.org

dönüşüm hakkında tüm yazılar

google’daki gizli özellikler

xerre | 26 September 2007 14:41

google ‘ ın içine gizlenen bölümleri keşfettiniz mi? bunlardan en basiti bir formül yazıp enter dediğimizde bize işlemin sonucunu veriyor olmasıdır. aynı gelişmiş bir hesap makinesi gibi.( örn: log10 yazıp enter dediğimizde log(10) = 1 çıkıyor.) bununla birlikte, temel matematik soruları, karmaşık işlemler, ölçü birimleri, dönüşümler ve fiziksel sabitlerin de bulunduğu matematik işlemlerini çözebilir.
bunlardan ayrı olarak java destekli küçük bir oyunda mevcut.”Google Easter eggs” yazıp “kendimi şanslı hissediyorum”a tıklandığında bu oyuna ulaşılabilir. yine aynı şekilde “google cheese” ile ayla ilgili çok ilginç bir siteye ulaşılıyor. bunlardan farklı olarak farklı google tasarımlarını da içinde barındırıyor. diğer anahtar kelimeler ise şöyle:

google bearshare

s(D)önüşüm

donakisot | 30 August 2007 14:26

sözlerimle göz süzdüm
gözlerimle söz verdim
ellerimi senden çektiğim yerde
akordu bozuk DO gamı
kuyruklu piyano
kuyruklu yalan

KOPya çektim de eski sevinçlerimden
sevgimi senden çekemedim
“KOP ya!” dedim de eski repliklerimden
sen beni çekemedin
akordu bozuktu tüm gamların
kuyrukluydu piyanolar
kuyrukluydu yalanlar
İNANAN bir AĞIRdım ben
sense hafif ve kalaBALIK
hal böyle iken
adım DEVEGOR soyadım SANSA
tragedya bu ya
türüm sudan çıkmış BALIK

ya da kızma bana KAFKA ha!
atalım üç-beş KAHKA-ha
ben Kanan Böceği
o Kuyruklu Piyano
geri kalan
kuyruklu yalan

muhteşem oldu
işte S(D)ÖNÜŞÜM!

Ölçü Dönüştürücü

km | 22 August 2007 15:16

Dünyanın farklı yerlerinde kullanılan ölçüleri bilmiyorum ya da dönüştürürken zorluklar yaşıyorum diyorsanız bu site tam sizin için…

ÇALIKUŞU

egomeltem | 29 June 2007 10:44

‘’Çalıkuşu’’ dedi Merus bana … çalı kuşu. Neden deyince,
‘’Yara izlerini okşayan biri, yaralarını eksilmeyen ğülümsemeyle kabuk bağlatan, içindeki pozitivizmi yaymaya çalışan, paylaşan birisin’’ dedi…
Çalılıklar arasın da yaralarını onaran minik bir kuş… Yaraları da büyük, çalılıklar da ve minik bir kuş hayatın ortasında, sesi bağrınca kendine ulaşır anca .Bunun teyze oğlu Kamuran’ı yok ama içinde sevdası var, Feride gibi ağaçlara da tırmanmıyor ama coşkusu var …sunulmaz sunaklar arar yaşamın kıyısında… Sonra onarır yaralarını dolaşır çalılarda, yırtıkça çalı dallar kanattıkça kanadını büyür yüreklidir ya adıyla var olur çalı kuşu. Kocamanın içinde küçücüktür dedikçe büyür ve büyütür sahiplendiği değerlerini. Hayatın gölgelerine sığınmaz; kendi gölgedir aslında ve bilir her adımda vurdurmaz düşlerini, salınır yarı aksak adımlarıyla … daha tutunamazken öğrenmiştir, tutar başkasının derdini, derdine divane çare bulmazken daha, dertliye; derman olur divaneliği…kalbinin atışıdır hayatının ritmi her tik takta tökezler ama yıkılmaz bedeni …çalı kuşu dolamaz ayağına geçmişini dolanan sadece geçmişin izleri, gözleri ufak görse de yansımada büyür bilir gördüklerinin kıymetini… …. … Çalıkuşu dedi Merus bana tıpkı kendi ğibi… çalı kuşu… tam boğulurken sığ derinliklerde ufak bir soluk alışla tekrar bağlanıp hayata, tutunan dikenli çalılara minik yaralı yürek değil mi? Kanadıkça acıyan acıdıkça olgunlaşan ve büyüyüp kendini aşan minik yüreklerin hepsi zaten biz gibi çalı kuşu değil mi?…. … …. Acı giyinip sevinç bürünüyoruz çoğu zaman, hayatın sapaklarını az zararla geçirmeye çalışıyoruz. Değişimlerdeki hızımızı sadece biz kesiyoruz ve dönüşümler de ki gelişimlerimizi de biz inkâr ediyoruz. Dertleri zevk edinmişiz boşu boşuna. Severken sevilmek istiyoruz ya hani işte yaşarken de yaşamalıyız sanki… Ey küçük den büyümüş yürekler olgunlaştık artık yeter, yaşayalım özgürce hadi…Meltemce:)

Yaşamdan Kesitler

wassago2000 | 05 March 2007 21:29

Alışkanlıkların değişebildiği “Zaman” dilimi bazen hayatımızı aşabilir (ortalama ömür). Şu halde isteklerimizin ömrümüzü aşan edimlerine saplanıp kalma halimiz nicedir? Bilirim hayallerin peşinden gitmeyi, ancak gereken harika bir fikir veya zaman katalizörü iken hep aynı fikri dikte etmek-katılaşmak zamanla nedir?

Nereye uzanıyoruz?
Nereye uzanıyoruz?

Gördüğüm, izleyip anlamak için bu kabuğu daha üstün bir anlayşın; bizzatihi tecavüzcünüzle yüzleşme ve ona dair bir anlayış geliştirme mecburiyetinden hareketle değişim sadece arzu nesnesi midir? “Gerçek tanımsızken yaşamak nasıl olurdu?” sorusunun cevabı hayatlarımız. Hep bir irdeleme, yargılama, ayırım, nedir bizi “Böcek” mantığında kalmaya zorlayan? “Modern” tanımı anlamını yitirdiğinde belki mantık yerini daha zamansız olan görüş’e bırakırken, “Zaman” hep düşman veya dini öğretilerde “Öğretmen” yahut “Antigon”. Anlamlandırma ihtiyacı sabit kaldığında anladığım kadarı ile “Depresyon” yani fiziksel şok’un psikolojik yansıması da sabit kalıyor ve yaşayan ölülere dönüşüyoruz yavaş yavaş. Bazen bir deprem veya yıkım aniden ve o “An”ın içindeki binlerce zamansız kesitle fakat yine yeniden yavaş yavaş…

Buzun suya dönüşümü

bildigimiz son sey | 28 August 2006 02:22

erimek
erimek

Hayata bakışım hep böyle olmuştu sanırım…
Biraz geyik, biraz saçma…

Ama hayatta böyle şeyler görüyorum, elimizdekiler eriyip gidiyor… Hayat, zaman, para, mal, mülk… Kimsenin elinde kalmıyor… Aynı bu resimdeki gibi yani… Bir bakmışız lüks bir arabamız var, ama gerçekten bizim mi? Kaza yapsak, elimizden yitip gittiğine üzülürüz, hiç almasak daha kârlı çıkarız gibi geliyor duygusal olarak… Bunu tüm eşyalar için yorumlayabiliriz aslında.

Fight Club filminde dediği gibi, sahip olduklarımız gün geliyor bize sahip oluyorlar aslında… Sonra da bir türlü sevinemiyoruz… Daha doğrusu sahip olduğumuz şeyleri cebimizde değil kalbimizde sakladığımızdan kaybediyoruz.