Bir yol vardır, gideceğini bilirsin, nasıl olduğunu da bilirsin. Bedenlenmekten kaynaklanan bir durum ki, yol almak zor gelir; zaten yol almayı bırak bedenlenmeyi kabul edemeyen ruh gideceği yolu nasıl etsin?EN ZOR YOL NEREYE OLAN YOLDUR?
Yollar vardır, içe doğrudur. En zoru da Gaia’ya doğru değil de içe olandır. Oysa insanoğlu mekan değiştirmenin zor olduğunu düşünür. İçinden bir yerden başka bir yere en son ne zaman ulaştın? Yoksa sen de içini dinlememeyi tercihleyenlerden misin? Zaten bu daha kolay olandır. Diğeri içten geçer ve cayır cayır enkarnede olduğunu hissettirendir asıl.BİLMEK VE DEVAM ETMEK
İşte üstadım, bunların hepsini bilirsin de hala niye yol alamamaktasın diye sormazlar mı sana? Her düş batımlarında yeniden var oluşlarını yaratan sen, ilk devamın ya da ilk yola çıkışın, ilk karar verişin değil ki???GERÇEK VE KATLANMAK
Hayat ne denli gerçek! Oysa simülasyonlar çağında yaşıyoruz. Her yandan gerçekler üzerime -iğneler olup- batıyor. Tek yapabildiğim bir tek kendime güvenmek ve Tanrıma dua etmek. Devam etmem lazım bir önceki aşamamaya düşmek şöyle dursun ileri aşamalara geçip, vizyonumu gerçekleştirmenin basamaklarında ilerleyen olmalıyım.İÇ YOL, VİZYON, İLERLEMEK VE İSYAN
İçim gibi yolunu bulmakta –oraya ulaşmakta- sorun yaşayan bir karanlık bir şarkı arıyorum: beni anlatsın sadece o müzik bunu anlatabilsin…

SİYAH
Olabidiğince siyah bir şey aradım. Tek tek tıkladım şarkıları içimdeki melodiye benzer bir şeyler bulmak istedim. Klasikleri taradım baktım, pek mülayim kaldılar. Hiçbiri acı çekiyorum diye bağırmıyor, o anda elim crossfade- cold’a gitti. İçimdeki dermansız deniz çağlarken, ‘Banane, oynamak istemiyorum!’ diye sızlanan küçük kızın halini bu anlatır.CROSSFADE- COLDDermansız çünkü bazen insan derman da istemez, kıçını kaldırmak ve çalışmak da istemez. Atalettir bu. Bilir üstelik bilir bu halin sebebini, iç sularını ve kendini… gaia’ya fırlatılmış bir ruh gibi hissetmektedir hala oysa seçen de benim eyleyen de; bilirim ah, bilirim. Bu şarkıyı ben söylemek istiyorum: tam da böyle bağıra bağıra.SÖYLEYEMEDİKLERİM, ACI, BAĞIRMAK VE BİR ŞARKI
İçimde söyleyemediğim ne çok şey var. Tüm yazdıklarım tamamiyle saçma sapan çünkü asıl söyleyemediklerim ve hiç söyleyeceklerimle dolu bir deniz duruyor içimde.Kimi zaman Gaia’a karışıyor, kimi zaman olabildiğince her nokta denilenden kaçıyor, kendinden, Gaia’dan; görünmez olmak istiyor, kendi de kendini görmek istemiyor. Dur durak bilmeyen şu Gaia buna izin verir mi, vermez…Hiç tatili yok Gaia’nın, hiç insafı… Yorulmak neden bu kadar anlamsız olsun. Ayaklarım üşürken çorap giymek istememem kadar doğal çünkü hareket etmek istemiyorum. Hayat: görev, görev, görev…GÖREV:
Görev olunca her şeyden kaçasım geliyor ara ara, her zaman, hiç… Ara ara oluyor bazen, bazen her zaman oluyor, bazense her zaman, bazense hiç; bazense HİÇ olmak istiyorum.HİÇ:
Sadece hiç. Hiç olmak. Sessiz ve dingin. Görevin olmadığı. Bir an sussa tüm sesler. Bir an görevler yapmam gerekenler bu kadar zorunluluk sussa, bir an kafam sussa. İşte tüm bunlara aynı bu şarkıdaki adam gibi içimden geldiğince, kapatıp gözlerimi, gitarımı çalarken bağırmak istiyorum, evrene… Ben de bir ruhum ve yorgunum!GÜNLÜK KABULLER:
Kabul etmediğim o kadar çok şey var ki. Hayır demek istediğim. Politik davranmak istemediğim. Git işine, çekil yolumdan demek istediğim ne çok insan… İşte hayat devam ederken dememiz öğretiliyor, doğru -ne demekse- olan buymuş…İÇSELLEŞTİRİLMESİ SORUNLU KABULLER
‘Doğruların da canı cehenneme tamam mı, yaşarken ölen bir ben var bundan haberin var mı?!!!’ demek istiyorum, susuyorum, çünkü gerçek denilendeyiz. Çünkü içte kalası gereken tonlarca şey var.POLİTİKLİK VE GERÇEĞİN YIKILIŞI, -İSTENMESE DE- SİMÜLASYONUN DEVAMA PRİM VERMEK:Tonlarca sızı. Hep öyle kalacak ve ben hiç bir şey yokmuş ve her şey normalmiş gibi hayata devam edip, sıradan konuşmalar içinde ‘doğru olan’ yaşamı devam ettireceğim. Sıradan konuşmalar –aslında monolog’lar yapacağım gün boyu… İçimin haykırmasının başına, o başını çıkardıkça bir balta geçireceğim; sessizce gülümseyeceğim;
‘Nasılsınız, a, ne güzel. Bu kravat size çok yakışmış. Kızınız nasıl? Hafta sonunuz nasıl geçti? Güzel bir gün dilerim… Sesiniz iyi geliyor, soğuk algınlığınız nasıl oldu, çok sevindim…’
PATOLOJİK RUHUN SİMÜLASYONU GÖRÜP DEVAM ETMEK SORUNSALI:
Hiçbir konuşma değil. YALAN! Gereklilikler sinsilesi. Kahrolası devam etmenin bir oyunu sadece, sadece. Sahnede değilim ve bağıramıyorum, başka bir sahnedeyim oynamam ‘gerekenleri’ oynarken ve doğru denilenleri yaparken tüm doğruların üzerine kusmak istiyorum!DOĞRU İNSAN
Oysa ben tüm doğruların üzerine kusmak isteyen ben tam tersine büyük bir edayla salına salına en büyük yalancı –bu düzene göre ise- doğru insan oluyor. Hah hah hah! Ne komik. Doğru insan…SİMÜLASYONUN KABULÜ İÇTE AZAP YARATANDIRÖlen bir kalp, ölmek istediğim anlar, kaçamadığım anlar ve devam etmek… Bir de üzerine yeni hedefler. O nokta da hedefin de üzerine kusmak istiyorum.ÖZGÜR OLMAMAK VE KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ İÇİNDE YER ALAN BİREY
Özgür değiliz, değiliz-i’ bıraktım, benim özgür olamayışım içimde yaşarken bir yandan da beni öldüren oluyor… Devam ediyorum. Devam etmem söyleniyor.Gülümseyen kadın doğru bir hayatta doğru konuşmaları yaparak, doğru bir işte çalışarak, ailesine doğru davranarak, çevresine doğru davranarak, doğru yerlerde seks yaparak, doğru yemek yiyerek, doğru bakım yaparak, doğru şekilde ilerleyerek, doğru hedefler koyarak, doğru, doğru, doğru…Nedir bu doğru? Kimin doğrusu!Benim doğrum mu? Babam nasılsın kızım dediğinde yalan söylediğimi görmeyi kabul edecek ya da kendi doğrularından taviz verecek. Ya da bu doğru denilenlerin ikimiz birden üzerine kusacağız ki, ellisinden sonra onun doğrularını değiştirmesini beklemek doğru değil. Gene doğru, doğru, doğru…KURAMSAL TEMELİKabul edilmiş gerçeklik= Simülasyon= doğru= kültür endüstrisi ile akan ileti= hedef kitleye ulaştırılan içselleştirilmiş mesaj= bilinçaltında pekiştirilmiş kabul kanaat= gerçekliğin inkârı ve artık gerçek denilenin olmayışı (bkn. Boudrillard- Simülasyon) ve artık ne gerçeğin ne anlamın olduğu yerdeyiz.
Asırlardır tüm melankoliklerin çektiği acının nedeni de budur. Anlam senin ona verdiğin anlamdır.(Bkn.Oruç Aruoba) anlam değişmiştir ve gerçeğin yitirilişinde geriye kalan yalnız kalıntıdır. Kalıntı (Boudrillard- İmkansız Takas) denizinde sunulanlar ise özgürlük adı verilendir. Simülasyonun farkında olanlar içinse bu gerçeklik katlanılması zor bir azaptır sadece. (Astral) Gerçeğin yıkılışı. Gelinen nokta anlamın ve gerçeğin olmadığı yerdir.Benim doğrularım= Varlığından haberdar olunmayan ve olunmayacak olan gerçeklik= Doğru olmayan= Simülakrın kabulü ve farkındalığı. Zaten melankolikliğin sebebi de bu.Diğer tarafta bu gerçekliğin var olduğunu lakin kabulün akan kültür endüstrisi iletileri tarafından artık olmayan bir gerçeklik haline gelen patolojikler (Bkn Émile Durkheim) için durum artık katlanılması gereken bir süreçtir, ki; toplum –normallere- göre de bunlar bir tuhaf uzak ya da temkinli durulması gereken tiplerdir.Neden gamlı baykuş oldukları anlaşılamayan bu tipleri tanımlamak için de melankolik denilinmiş ve tanımlanınca (Bkn tanımlayıcı Claude Levi- Strauss ve yapısalcılık tutkunları)kurtulunmuştur.Var olan gerçeklik içte şimdi yıkılan bir gerçeklik olup diğer patolojiklerle kalıntılar arasında devam ederken, yazımı, -anlamın/gerçeğin olmadığı mekân Gaia’a bunca anlamsızlığı/ gerçeği, anlamlı hale getiren- Özel Ruh Sevgili Jean Boudrillard’a adıyorum.
yorumlar
çok uzun yazı ortalarda bi yerde bay geldi devam edemedim
aynen con waynen..
Party time….
<div class=”imajsol”><img src=”/imaj/Harlemsaray/christmas-lights-nature-photography-8bc3f749d0129c6c3442d7f6b11f2221-h.jpg” alt=”Buda benim sevdigim deniz feneri…..” border=”0″ /><br />Buda benim sevdigim deniz feneri…..</div>
yaaa syn harlemsaray muhteşem bayıldım.
Buyrun syn Dolce,yılbaşı partisine.
gerçekten mi ama ben italyadayım yakın mı orası
hmm ucakla 2 saat Romadan, olsun.
ben milano dayım, milano ya kaç?
12 olcedi yaff 1 yok olmuş. Anacum milan yada rom ne fark var uçtuktan sona…
kilisesi yoksa hayatta adım atmam..
buloğu egsajere etmeyelim yanlız
doğru syn harlemsaray uçak olduktan sonra gelirim
<a href=”http://en.wikipedia.org/wiki/Cape_Neddick_Light”>kilise evin içinde cicim.</a>
aaa pardon blog deniz fenerleri deyil miydi:)
bloğu yiyim size bişey olmasın sayın latino..
aynen …katuluyom Onnuproma.
kutlama kilisede mi syn harlem:)
“eğlenceyi artır yükü azalt” üst yazı
yalnız başlık tıpkısı müslüm baba dan bir parça gibi olmuş.
istedigünüz yerde syn Dolce !
müslüm baba da gelecek mi?
<div class=”imajsol”><img src=”/imaj/Harlemsaray/d9b6aa6655aa644740668b79ece956d2-h.jpg” alt=”buda partyrahibesi” border=”0″ /><br />buda partyrahibesi</div>
<div class=”imajorta”><img src=”/imaj/Dolce Magico/muslumgurses117-2.jpg” alt=”” border=”0″ /><br /></div>Müslüm baba da geliyormuş hemde koşarak
ben hiç durkheim okumadım, ne kadar sığ biriyim
emine durbakiim mi ?
ben de müslüm dinlemedim ne var
yok oy oy emine.ta sorbondan anadoluya gelene kadar ona istanbulu göstermüşler…………….
yani diyorki : jean bodilar anlamın vegerçeğin olmadığı mekân gaiaya bunca anlamsızlığı vegerçeği, anlamlı hale getirmiştir ki işte ben de var olan gerçeklik içte, şimdi yıkılan bir gerçeklik olup diğer patolojiklerle kalıntılar arasında devam ettiğinden bu yazımı bu güzide şahsiyete adıyorum diyor.
play station 4 geliyormuş
yani diyor ki; nereden geldin nereye gidiyorsun ey yolcu..
bence;”nereye gidiyorsun?”-Yeniden başlamaya.”Komik”-neden?”Komikte ondan”-nasıl?”Herkes hikayenin kahramın sanıyor kendini”-Değil miyiz?işte bunun gibi şeyler diyor yazı ve yazar bence tabiki.
<blockquote>GERÇEĞİN YIKILIŞINA İSYAN</blockquote>Başlık ise,”Sadakat, ya ona doğru koşmaktır, ya da kaçmaktır”diyor.
Arabım yagum bol,anasunu satım !nereme sürsem kesmiii dio bence de.
o zaman ya koşacak ya kaçacak di mi ama:)
tüh be benim şu iki yorumumdan bir yazı çıkardı valla:)
sadakat sır saklamakmıdır sessiz kalmakmıdırkıyametin kopacağını bile bile ölüm gibidir sadakat pazarlığı olmaz, bir kere cizgiyi gectinmi yoktur dönüşü. ne umutlar fısıldarsa fısıldasar sanahayat çeker gider sadık kalmaz sana. ama kötülük öylemi hep yanıbaşındadır insanın. sözler verilir sözler unutulur. gün gelir ihanet eden sadakat ister..sadaka gıbı verılmez sadakatisteyen hepsii ister..Sevdiğine sadık kalan adamkendinden vazgecebilen adamdır
o zaman ya koşacak ya kaçacak di mi ama:)
Hayatın kuralı bu yeğen…Ne kadar uzağa gidersen gitbaşladiğin yere dönersin sonundaNe kadar değişirsen değişnerede mutlu olduysanhep oraya çevirirsin kafanıNe kadar terbiye etsendeSusturamazsin içindeki canavari
işte bu
bayılıyorum bu diziye, sırf sözleri yazmak için izliyorum diziyi.
Duyuyor musun yeğen suyun sesini duyuyor musun, yapamam diyordun gücün yetmez sanıyordun, anlarlar, yaptırmazlar bir daha yenerler diye korkuyordun, İmkansız diyordun ama suyun sesini duyor musun yeğen.Deniz sonunda yarıldı bize sadece içinden yürümek kaldı.
ama nette de varmış grazie signore.
Köpeği köpek yapan sadakattir.
Kaderimiz Niye Avcumuzun İçinde Yazılıdır Bilirmisin?Gerektiği Zaman Gizleyebilelim Diye.Niye Bilir misin?Güç Gizden Gelir.Gerçek Niyetini Kimse Bilmeyecek.Kaderin Sırrındır.Kaderini Kimseyle Paylaşmayacaksın.
“yılanın gözüne bakmayacaksın yeğen yoksa zehirlenirsin”
Sevgi Nefret Midir?Sevgi Seni Seviyorum Demek Midir?Sevgi Yanında Olabilmek Midir?Sevgi Seninim Diyebilmek Midir?<strong>Sevgi Sen Yokken Seninle Yaşayabilmektir</strong>
“Kulak verin sözlerime iyice,Herkes öldürebilir sevdiğiniKimi bir bakışıyla yapar bunu,Kimi dalkavukça sözlerle,Korkaklar öpücük ile öldürür,Yürekliler kılıç darbeleriyle!***Kimi gençken öldürür sevdiğiniKimileri yaşlı iken öldürür;Şehvetli ellerle öldürür kimiKimi altından ellerle öldürür;Merhametli kişi bıçak kullanırÇünkü bıçakla ölen çabuk soğur.***Kimi aşk kısadır, kimi uzundur,Kimi satar kimi de satın alır;Kimi gözyaşı döker öldürürken,Kimi kılı kıpırdamadan öldürür;Herkes öldürebilir sevdiğiniAma herkes öldürdü diye ölmez.”
kaderimiz olan aşka değil de aşkıyla kaderimizi değiştirene içelim!
“bazen öyle acır ki içinbu acıyla değiştim sanırsınşimdi dersin şimdi her şeyi yapabilirim artık…değişmek zordur yeğenim…ama bazen aynı adam olmak daha zordur…bazen hayat öyle yüklenir ki üstünedurduğun yerde çatır çatırdarsın…”ÇOK SEVİYORUM YA BEN BU DİZİYİ HER BÖLÜMÜNÜ İPLE ÇAKİYORUM, YENİ BİR SÖZ DUYAYIM DİYE.
şimdi ömer hayyam iniverçek öte katmandan hah !
yok ramiz baba gelsin ezel dizisinden, adamı sabaha kadar dinlerim syn harlemsaray, öyle cümleler varki offf of:)
şiirler çalıntıdır herkeshermes, mersi.
motorları severim. ama 2 ayaklıları beni deli ediyor.
şiirler bizim olacak deyil ki zaten, olsaydı burada ne işim olurdu:))) çok çok mersi.
<blockquote>Dolce Magico DİYOR Kİ, (08 Aralık 2009 16:30)yok ramiz baba gelsin ezel dizisinden</blockquote>malesef! tanumuyorum,izlemiyorum,bilmiyorum,cahalum.
cahil değilsiniz syn harlemsaray duymamışsınızdır.bir de bu vardı fit olduğum sözlerden:”Sevdiğini korumak için savaşman yetmezse eğer en karanlık çare onun sevgisini öldürmektir.Sevdiğini kurtarmak için en kötü ihtimal,en son yol ona İHANET etmektir.Geçmişe sorular soran kendi sesinin yankısını gerçek sanır.Hani aynada aksini görür,gerçek sanır;vurur yumruğu ayna kırılır elin kanar.Geçmişe dönmek başka,geçmişi silmek başka.Bir kere aktımı zamanın içinden, suyun yolu değişmez.Unutma!bin kere dönsen o güne bin kere ihanet edecekler sana.HERKES DOĞASININ GEREĞİNİ YAPAR.Bin kere ihanet etseler sana çaresi yok bin kere gidersin yanlarına.”
Harlem İlçe tarım müdürlüğüne en son ne zaman uğradın, doğru söyle..
allahın çobanı nerden duycak, köyde yaşıyo
<blockquote>.Bir kere aktımı zamanın içinden, suyun yolu değişmez</blockquote>syn harlemsaray bunu bilin yeter:))))
geçen hafta atlarıma glicosamin aldum du en son …he nerden duyim ki ?bir mim yaptum ….ve hafif komisyonundan geçmiş…şaştum wallahi!
kim ki o