bildirgec.org

devrim hakkında tüm yazılar

Samsung’tan HDD Devrimi…

atakner | 20 June 2007 11:03

Teknoloji devi Samsung’dan, yine devrim niteliğinde bir ürün. MH80 FlashON Hybrid HardDisk, 256mblık flash tampon belleği ile bilgisayar açılış ve kapanış sürelerini yarı yarıya azaltıyor. Ayrıca uzunca bir süre kullanılmadığında, okuyucularını bekleme konumuna alıp, motorunu kapatarak, laptoplarda oluşabilcek olası veri kayıplarının önüne geçerek, enerji tüketimini önemli ölçüde azaltıyor. Laptop harddisklerinin, genelde 8mb tampon belleği olduğunu varsayarsak, 256Mblık bir flash tampon belleğin performansı, dudak uçuklatacak gibi gözüküyor…

İlk Yerli malı otomobil

| 15 May 2007 20:55

Devrim, cemal gürsel döneminde zatın özel direktifi ile üretilmiş, 1400000 TL’ye mal olan proje 4.5 ayda tamamlanmış. Tanıtım töreni sırasında sadece 100metre ilerleyebilmiş, çünkü benzini bitmiş. Hatta cemal ağa “Garp kafasıyla araba yaptık, şark kafasıyla benzin koymayı unuttuk” diye esprili yaklaşmıştır olaya.

Ayrıntılı bilgi için buraya bakınız.

Bende Nazımsever’im

send me blu | 22 April 2007 18:06

nazım
nazım

(çok alametler belirdi vakit tamamdır
haram helal oldu, helal haramdır)

“Mavi gözlü dev”e iki bilet istiyorum diyor gişenin önündeki bayan. Gişe personeli güler yüzlü olmaya dikkat ederek “aranızda öğrenci var mı?” diye sorunca bayan bu kez de “arkadaşım öğretmen bende ….bank personeliyim” diyor. Neden “ikimiz de öğrenci değiliz” demek yerine mesleklerini söyleme gereği duyuyor orası mâlum

mavi gözlü dev
mavi gözlü dev

Bu küçük diyalog bana aylar öncesindeki bi anımı hatırlatıyor. Bir fast-food restaurantta oturuyoruz. amacımız hamburger yemek. masada duran telefonumu karıştırmak için eline alan, benden bi kaç yaş büyük arkadaşım arka plan olarak ayarlanmış che guevara resmine bakıp “ne tuhaf değil mi?” diyor “herif bütün hayatını kapitalistlerle, patronlarla savaşarak geçirmiş ve en sonunda da bu uğurda ölmüş, şimdiyse resimleri bu adamların ürettiği telefonlarda ve t-short’lerde pazarlama konusu yapılıyor. birileri onun sayesinde köşe oluyor” ilginç bir realite. şunu da ekliyor “eski devrimcilerin hepsi şimdi iş adamı oldu”

LAİKLİK

zeyynep | 17 April 2007 21:33

Ben 24 yaşında Atatürkçü Türk vatandaşı genç bir bireyim.Bu ülkede benimde soru sorma hakkım olduğunu düşünüyorum.Birileri bana cevap vermeli,beni aydınlatmalı bana Atamızdan yadigar kalan Cumhuriyetimiz nasıl yozlaştığını.Laikliğin sadece kitaplarda kalmadığını duymak istiyorum. Laiklik – en genel tanımı ile – din ile devlet işlerinin ayrılmasıdır. Toplum ve devlet yaşamının akla ve bilime dayatılmasıdır. Toplumun “din” adına ve binlerce yıl önce konmuş, o günün sorunlarına çözüm getiren kurallara göre yönetilme zorunluluğunun kaldırılmasıdır. “Aklın iman karşısında özgürleştirilmesidir”. Laiklik toplum düzeni, bütün din ve inançtan insanların, eşit koşullarla aynı kurallara uymak durumunda bulundukları, hiç kimseye dinsel ayrıcalık ve üstünlük tanımayan bir toplum düzeni olduğunu.Laiklğin korkulacak bir tarafı olmadığını bilmeliyiz.Ben böyle yetiştirildim.O zaman medyanın yapamadığını bizler Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan, benimseyen herkes Laikliğe sahip çıkmalıyız.

YUSUF ASLAN’IN MEKTUBU “Darağacında üç fidan”

sinemasever | 13 March 2007 13:41

Yusuf Aslan iki mektup bırakmıştı, biri babasına,diğeri akrabalarına, Akrabalarına yazdığı mektubu vermediler, Verilmeyen bu mektup infazlarda bulunan avukatlar ve babası tarafından okundu. Bu metin; okuyanlarca, hemen o gün, yani 6 Mayıs 1972 günü, yazılı olarak saptandı. Av. Zeki Oruç Erel’den edinilen bu metinde Yusuf Aslan şöyle diyordu.

2 Mayıs 1972 Mamak – Askeri Cezaevi

Bütün Akrabalara,

Bu mektubumu okuduğunuz zaman, artık aranızda olmayacağım. Mektubumu, senatonun idamlarımızı onayladığını öğrendiğim anda yazıyorum. Şundan emin almalısınız ki; bu güne kadar davama olan inancım sarsılmamıştır. Sehpaya gidene kadar da en ufak bir sarsılma olmayacaktır.

devrim – türkiye’nin otomobili

mentor | 11 March 2007 20:59

çoğu insanın daha otomobil kullanmayı bilmediği bir zamanda, 1961 yılında 23 türk mühendise bir toplantı için ankara gidecekleri söylenir. mühendislere tamamen türkiye üretimi olacak devrimlerin geliştirilmesi görevi verilir.

projenin tamamlanması için verilen süre 129 gündü. devrimler 29 ekim 1961’de cumhuriyet bayramında kullanılacaklardı. toplantıya katılanlar bu sürenin yetersiz olduğunu düşünseler de çalışmalar başladı.

basın, politikacılar, sanayiciler hep bu projenin başarısız olacağından söz ediyor, tamamen yerli bir otomobilin üretilmesinin mümkün olamayacağını söylüyorlardı.

“TONTON’UN MİRASI”

koza 68 | 29 January 2007 12:54

Büyük şeylerin haberini,çoğu kez “küçük şeyler” verir…Doğa yasasıdır…

“Bize küçük demeyin, bizden korkun!”
“Hepinizi daha çook, ürküteceğiz! “
“Daha çook, ürperteceğiz!” der gibi bakıyordu, Hırant’ın katili…

Tehlikeyi küçümseme zevkini, 12 Eylül’den önce, Süleyman Demirel, “Bana ülkücüler cinayet işliyor dedirtemezsiniz”, diyerek göstermişti…
Demirel, bunu söylerken ; Ülkücü gençlik, “Balgat” ve “Bahçelievler”, katliamlarını yapmakla meşguldü…
Abdi İpekçi’nin katli, ardından gelen Papa suikasti, atılan “tohumların” sadece gizli ve hazin öyküleri olarak kalacaktı…

ÜZERİMİZDEKİ ÖLÜ TOPRAĞINI ATALIM!

sinemasever | 27 January 2007 15:26

Evet yeter artık, silkinelim kendimize gelelim artık. Üzerimizdeki ölü toprağını atalım, geleceğimiz için, gelecekteki çocuklarımız torunlarımız için. Atatürk gençliği için.

Şimdi burada UĞUR MUMCU‘nun 24 Kasım 1970 de yani 36 seneyi aşkın bir süre önce yazdığı bir yazıyı hep beraber okuyalım ve şapkamızı önümüze koyup düşünelim gençler. Gençler diyorum çünkü, şimdinin ve geleceğin Atatürkçü’leri sizlersiniz. Bu vatanın bekçileri sizlersiniz. Tabi biz büyükler de üzerimize düşen görevleri yaptık ve halen yapmaya da devam ediyoruz.

“Devrimci” kadın…

koza 68 | 10 October 2006 14:04

Öksürüklü bir haftayı , evde battaniye altında geçirdim. Kendime , yalancı mutluluklar sunmama rağmen zaman geçmek bilmedi…Böyle zamanlarda en kışkırtıcı şey televizyondur…Gündüz kuşaklarının nerdeyse tamamı “kadın” programlarıyla dolu…Ağlayan , sızlayan bağıran , yırtınan yığınla “yamultulmuş” kadın ekranları doldurmuş…Tartışmaların tansiyonu arttıkça , katılımcılar, birer birer fenalaşıp , sunucu tarafından dışarı alınıp , dinlendirildikten sonra programa taze güç olarak , yeniden katılıyorlar…

Kanallardan biri proğrama kendini “devrimci” diye tanımlayan genç bir sanatçıyı davet etmiş…Alımlı ve güzel bir kadın…Hayatı özgürce yaşadığını söylüyor.Kendinden , yaşça küçük , erkek çocuklarıyla “takıldığı ” eleştirilerine sert yanıtlar vererek “devrimci” olduğunu,mevcut tabuların yıkılması gerektiğini falan söylüyor…