bildirgec.org

deniz hakkında tüm yazılar

Denizanası, sahillere korku salan sinsi yaratık

lagos | 19 August 2009 14:49

başlığa bakınca akıllara gelen; aşağılık, pislik, haysiyetsiz denizanaları, şöyle kötüdür, böyle iğrençtir, gibi tanımlamalar yapmayacağım. aksine denizanasının kendi halinde, hayal dünyasında uzaklara dalmışçasına gezerken, kendisinden köpek balığı görmüşçesine kaçan insanları sallamamalrından, denizanasının nasıl yakalanacağından falan bahsedeceğim.

aslında denizanaları, zaten sizin yüzdüğünüz o kıyılara gelme meraklısı değildir, ama gelir. hiç sordunuz mu neden? onu çağıran sizsiniz. deniz anaları kirliliğin, pisliğin olduğu yere gelir. -evet marmara’da bu kadar çok olmasının sebebi bu- bunun suçlusu da denizi kirleten gerçek pislikler görüldüğü üzere..

Merak edilen 25 soru!

yokumdiyor | 10 August 2009 15:49

Dünyaca ünlü BBC Focus bilim dergisi, yıllarca merak edilen bu 25 soruyu uzmanlar ve araştırmalar doğrultusunda yanıtladı.

1.Solaklar daha mı zeki?
Sanılanın aksine, yapılan araştırmalara göre solaklar sağ elini kullananlardan yaratıcı ya da zeki deil.

2.Kaşınmak ne demek?
Kaşınmak böcek ısırılmasına karşı bir savunma olan, cildin küçük bir uyarılmasıdır.

3.Ateşimiz çıktığında neden üşüyoruz?
Kişi terlemeden ya da kan basıncı yükselmeden, vücudunun ısısı yükseldiği için, üşüme hissi olur.

4.Soğan doğrarken neden ağlıyoruz?
Soğan doğrarken havaya gözlerde kaşıntı yapan lachrymatoryfactor enzimi yayılıyor. Göz de kendini korumak için yaşarıyor.

Manavgat hava durumu sorgulama hava durumu sayfası

NLPMaster | 08 August 2009 11:20

Manavgat hava durumu grafiği ve manavgat hava durumu sorgulama sayfası farklı kaynaklardan manavgat hava durumu raporlarını derliyor.

manavgatta hava durumu nedir diye merak edenlere rehber olması amacı ile hazırlanan manavagat hava durumu izleme sayfası ile manavgatta yağmur manavgatta güneş manavgatta bulut gibi hava durumu olaylarını inceleyebileceğiniz derlemeler bi araya getiriliyor.
Manavgat sitesinde ye alan manavgat hava olayları sayfasına buradan bakabilirsiniz: manavgat hava durumu

başımızı ellerimizin arasına almak

taha3045 | 03 August 2009 12:09

Neyi hatırlayacağız yarın?
Dün ruhumuza inen zalim darbeyi mi? Mutlu mutlu içimizde arada sırada açan çiçekleri mi? İyiliği de ,kötülüğü de asla hatırlamayacagız ve asla hayata doyamayacagız. Önümüze sunulan hayat tepsisini tüketip, daha çok açlıkla bekleyecegiz yaşamaya asla doymayacagız, iyiden, kötüden ders almadan sofra bitene kadar doymadan yiyecegiz. Ne yaşarsak yaşayalım asla hayata doyamadan öleceğiz.

Böyle iki yüzlüyüz işte, asla memnun olmadan yaşıyoruz, daha çok para, daha çok sevgi daha çok mal, gezmek daha çok daha çok çok çok çok….. Asla doymadan, asla şükretmeden asla yeter demeden, elde olan hep yetersiz hep az daha fazlası gerek. Parası olan mutlaka mutsuz, parası olmayan sağlıgına asla şükürcü değil, ailesi olan olmayandan ders almamış küçük şeylerin değeri asla bilinmemiş ..Hayat hep keşkeler silsilesiyle geçer ama hiç ders alınmaz.(Bir ter saatin kaybettirdiği şeyi bin yıl geriye getiremez)

akvaryumlar için akustik verici

noname1 | 02 August 2009 17:41

Her ne kadar bizim ülkemizde büyük akvaryumlar olmasada, bu akvaryumlar için bir Türk tarafından tasarlanmış akustik verici, çok yakından görülen devasa deniz canlılarını duymayı da sağlayan bir konsept tasarım. Akvaryumun camına monte edilen alette, mikrofon ve hoparlör bulunuyor. Ses seviyesi ayarlanabiliyor ve pille çalışıyor. Ortasındaki butona basıldığında çalışmaya başlıyor. Tasarım Cenk Aytekin

Hayat Ne kadar Dijital ki?

hakanyucesoy | 29 July 2009 18:01

Kapaklı Dosya Tasarımları

Kapaklı Dosya Tasarımları
Kapaklı Dosya Tasarımları

herkesin bildigi fakat farkında olmadan olsa da kullandığı dosyalar aslın hep hayatımız içinde olup genelde sadece bir şeyleri dosyalamak için kullanılır, Peki bunları iş yaşamında veya okul dönemlerinde nakadar sık kullandığımızı düşünürsek bunu hayatımızın yarısından fazlasında kullandığımızın farkına varıyoruz .peki elinizde ki dosyanın kapağı ne kadar güzel olursa okadar dikkatli incelenecegi ve her nekadar söylenmesede ” süper miş” denilmekte olduğunu düşünmüşmüydünüz ? Aslında kapak ilk intiba gibi dir ve ilk 3 saniye içinde oluşur eğer hoşunuza giderse hoşlandığınız için daha sevecen davranırsız . davranırsınız değilmi ? , eğer düz bir renk ve sabit tonlarda olsaydı nasıl bakardınız ?

DENİZDEN İNSANOĞLUNA SUNULAN İKSİR: BALIK

bilgisever | 29 July 2009 16:54

Balık ve deniz ürünleri tarihin en eski besin kaynaklarının başında gelir. İnsanoğlu, bitkileri yetiştirdiği dönemlerden çok daha önce balık ve deniz ürünlerini temel besin maddesi olarak kullanmıştır. Önceleri çiğ olarak tükettiği balığa, daha sonraki dönemlerde kurutma ve tütsüleme yöntemlerini uygulamıştır. Her balığı bol bulunduğu dönemde tüketmek çok önemlidir. Protein, vitamin ve mineral gibi besin öğeleri değeri yüksek olan balığın bu zengin içeriğinden sonuna kadar yaralanabilmenin en iyi yoludur.
Balığın İçeriği ve Etkileri
Balıkların protein, yağ, mineral vb. besin öğeleri içeriği balığın türü, yaşı, yaşam ortamı ve mevsime bağlı olarak önemli farklılıklar gösterir. Balıkların sağlığımıza en büyük katkılardan birisi sindirilebilir (kaliteli) protein içeriğinin yüksek oluşudur. Balık etinin protein oranı yenilebilir kısmının %18-22’sini oluşturur. Bir kişinin 300 g balık tükettiği düşünüldüğünde günlük protein ihtiyacının yarısını balıktan alabileceği söylenebilir. Halk arasında etin balıktan daha iyi bir protein kaynağı olduğu sanılır. Ancak yapılan araştırmalar et, balık ve sütün protein içeriği bakımından benzer özelliklere sahip olduğunu göstermektedir. Balık eti bitkisel besinlerde bulunan selüloz (posa) ya da kara hayvanlarının etlerinde karşılaşılan kıkırdak gibi sindirilemez yapılar içermemesi nedeniyle vücutta çok daha kolay kullanılır. .

izmir – çeşme

kahramancayirli | 20 July 2009 12:25

sehirler.net adresinden alınmıştır
sehirler.net adresinden alınmıştır
cesme-cesme.com adresinden alınmıştır
cesme-cesme.com adresinden alınmıştır

Güneş eski Güneş değil artık. İzmir’den Çeşme’ye motorla gidelim dedik, bacaklarım hâlâ yanıyor. Haftasonu da acılar içinde geçti. Oysa yanımda güneş yağı, kremi .. muhtelif alet edevat var sür işte değil mi!
Karşıyaka’da oturup Çeşme’ye gitmeye kalkışınca, şehirden çıkmak büyük azap oluyor. Bitmek bilmedi şehiriçi. Hoş zaten Güzelbahçe biterken Urla başlıyor, Zeytinlikti, Ildırı’ydı, Karaburun yol ayrımlarıydı derken insan Alaçatı’ya varıyor. Rüzgar pervanelerini görünce Çeşme tabelası kafanıza iniyor. İsmini andığım her yer çok güzel. Ayrı ayrı övmeye, iç kıymaya gerek yok.
Çeşme’de Burger King, Mc Donalds vb. zincir burger mağazalarından yok. Sadece Pizza Pizza var. Niye? Alaçatı’da da, Ilıca’da da. İsmi olmasına rağmen az insan yaşadığı için olabilir mi? Bu tip yiyeceklerin delisi olduğum için bu durumu ayıplıyorum. Ayıp bir şey!
Eski karayolundan giderseniz Ildırı yol ayrımını muhakkak göreceksiniz, 16 km içerideymiş, eskiden bu tip tarihi kalıntılar sıkardı, boğardı vb. ama son birkaç yıldır tarihe ve başta Knidos olmak üzere muhtelif arkeolojik kalıtlara çok ilgi göstermeye başladım. Bir tanıdığım da Datça’da geçirecek yıllık iznini. Kıskandım.
Benim isteğim şu: İzmir’den motorla yola çıkıp İstanbul’a dek deniz kenarından kasabaları, köyleri göre göre gitmek. Diyelim Foça’ya varıldı, iki saat deniz molası; Ayvalık, Cunda Adası vb. bin kere dura dura gitmek. Bence esas gezmek böyle olur. Ama çekindiğim noktalar da yok değil. Bakalım epey maceralı bir izin yolculuğu olacak mı..

Yenilenebilir Enerji Kaynakları (YEK) Yasa Tasarısı

mahirgul | 19 July 2009 11:24

Sen Kurtar
Sen Kurtar

Yenilenebilir Enerji Kaynakları yasa tasarısının (YEK) gündem dışı kalması ile ilgili olan tüm şüpheler haklı çıktı ve doğalgaz lobisinin zaferi kesinleşti.

Tabi bu olay basında çok çok az yer aldı. Tüm dünyayı etkileyecek bu kadar önemli olayların basında yer almasını bekleyemeyiz tabiki. Çünkü basın dediğin bir kukladır ve sadece görünmesi isteneni yayınlar. Neyse bu konu daha derin.

Doğalgaznedir; Bildiğimiz üzere doğalgaz da bir fosil yakıt (Çoğumuz biliyoruz sadece bilmeyenler için yazdım). Şimdi fosil yakıtların (gaz yada katı) doğaya zararlı olduğu bilinmekte olduğu halde biz neden Yenilenebilir enerji kaynakları yerine fosil yakıt kullanmaya devam ediyoruz? Bu soruyu yıllardır soruyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz. Benzer soruları nükleer enerji üretimi içinde soruyorduk. Doğaya zarar vermeyen sistemleri geliştirmek dururken neden halen daha kendi kuyumuzu kazmaya devam ediyoruz.