bildirgec.org

çocuklar hakkında tüm yazılar

Parmaklı Çorap

| 05 April 2007 13:19

Yatağımın üzerine oturmuş,yeni yıkanmış çoraplarımı katladığım bir gündü.Bir aralar parmaklı çoraplar vardı.Ben de severdim.Sonraları kullanmamaya başladım.Yeni yıkanmışların içinde bir tane de işte o parmaklılardan mevcuttu.Çöpe atayım,artık giymiyorum diye bir düşünce geçti kafamdan birden.Kenara koydum,işim bitince çöpe atmak üzere.Diğerlerini katlarken ikide bir gözüm çöp için ayırmış olduğum çoraba takılıyordu.Onu bulamayanlar,kışın ayakları üşüyen küçük çocuklar geldi birden aklıma.Bir fakir bulup versem mi bütün giymediklerimi acaba dedim kendi kendime.
Bu düşünceyi bir kaç dakika kafamda evirip çevirdikten sonra tuhaf geldi.Ben birilerinin giyip,beğenmediğinde de bana verdiğini giymek ister miydim başka bir hayat yaşamış olsaydım?Giymediklerimi başka insanlara,yardıma muhtaçlara vermek ne kadar adil bir hareket.Sanki onları küçümsermiş gibi olmaz mı?Keşke onlara da yeni giysiler alabilseydim.Yardımcı olabilmek için eskilerimi vermek artık garip geliyor bana,hiçte adil gelmiyor?Halbuki ilkokuldayken yardım toplanacağı zamanlar ne büyük bir hevesle paketletirdim anneme giymediklerimi?

Çocuklarınızla konuşun; onları dinleyin

kahramancayirli | 17 March 2007 08:37

Uyuşturucu kurbanı olan 16 yaşındaki Melis Akpınar’ın babasının açıklamaları (Radikal, 12 Temmuz 2006) son derece çarpıcıydı: “…kendi işlerimiz ile çok meşguldük. Birçok işi de para ile halletmeye çalışıyorduk. Diğer aileler bizim hatalarımızı yapmasın lütfen çocuklarınız ile konuşmayı deneyin…”Bu noktadan sonra insanları suçlamak yerine durumdan ileriye dönük dersler çıkarmamız daha mantıklı olacaktır. Değinmemiz gereken ilk nokta, psikologlara deli doktoru gözüyle bakmamamız gerektiğidir. İşimizle, aile fertlerimizle veya çevremizden herhangi birisiyle sorun yaşadığımız takdirde konunun uzmanı profesyonellerden yardım almamız, her çeşit sorunumuzu çözerken bize fayda sağlayacaktır.Hiçbir anne-baba ilgilenemeyeceği, gerekli vakti ayıramayacağı, gereken sevgiyi, özeni gösteremeyeceği çocuğu yapmamalı. Ülkemizde pekçok aile, sırf “evliliklerine heyecan gelsin” diye; pekçok kadın, evlendikten sonra gözü dışarıda olan kocalarını eve bağlayabilmek amacıyla çocuk yapıyor. Yani evlilik sürsün, boşanılmasın diye. Bahsettiğim bu durumun kırsal kesime, eğitimsiz ailelere özgü olduğunu sanmayın sakın. Zira eğitim seviyesi ve gelir düzeyi yüksek, dışarıdan pembe mutluluk tablosu çizen birçok ailenin de söz konusu sebeplerle çocuk sahibi olması, düşündürücü.Anne-babaların çocuklarıyla ilgilenmesi, çocuğun cebine harçlığını koymak, her istediğini almak, talep ettiği parayı anında çocuğa vermek anlamına gelmez sadece. Bu, işin maddi tarafı. Ya madalyonun diğer yüzü? Oğlunuzu ya da kızınızı en son ne zaman karşınıza oturtup, can kulağıyla anlattıklarını dinlediniz? Onu ne kadar tanıyorsunuz? Peki ya arkadaşlarını? Elbette zehir hafiye gibi çocuklarınızın peşinde her dakika koşmayacaksınız ama onunla etkin bir iletişim içinde olmanız şart. İçi boş televizyon programlarının karşısında saatlerimizi tüketiyoruz da, çocuklarımıza ayıracak zamanımız olmuyor nedense.
Fikirlerine saygı gösterinÇocukların her yaşta ilgiye ihtiyaçları vardır. Çok küçük yaşlarda, yedirip-içirmek yeterli olabilecekken (ki aslında yeterli değildir), ergenlik döneminde çocuğunuzla olan ilişkinizi farklı bir boyuta taşımalısınız. Zira ergenlik dönemi, çocukların kendilerini boşlukta en çok hissedebilecekleri, aynı zamanda herşeyi sorgulayacakları, “beğenilme, takdir edilme” isteklerinin en üst düzeyde olduğu çalkantılı bir süreçtir. Ailelere en çok görev bu dönemde düşer. Bu süreçte yeterli ilgiyi göstermediğiniz çocuklarınızın zararlı ilgi alanlarına yönelmeleri, zararlı alışkanlıklar edinmeleri işten bile değildir. Ailesinde aradığı ilgiyi, mutluluğu bulamayan çocuğun, söz konusu ilgi ve sevgiyi başka yerlerde araması kaçınılmazdır.Çocuklarınıza vakit ayırın, her konuda görüşlerini alıp, fikirlerine değer verdiğinizi davranışlarınızla belli edin. İş arkadaşlarınız, komşularınız veya dostlarınızla nasıl sohbet ediyorsanız, konuşurken aynı saygıyı çocuklarınıza da gösterin, çocuklarınızı adam yerine koyun. Durmadan uyuşturucu tacirlerinden yakınmak yerine, anne-babalar olarak sorumluluklarımızı ne derece yerine getirebiliyoruz, önce bunu düşünelim.

Hayat o kadar güzeldi ki

plakton | 09 March 2007 23:29

Evin yoluna girmeden hemen önce gördüm onları. İkisi de kaldırımın kenarına oturmuş ellerindeki o TASO dedikleri, üzeri göz alıcı resimlerle süslü, plastik parçalarını sayıyorlardı. “Yukarki mahalle de kazandım bunları” diye gösterdi bana büyük olanı. Heyecanlıydı. Sanki hayatının sonuna dek yetecek bir hazineyi tutuyordu avuçlarının içinde. Daha ben “aferin” demeden annesi balkondan seslendi de koşarak uzaklaştı. Daha çok erkendi eve girmek için. Akşam olmamıştı ki daha.

Onlar hatırlattı bana. Taşla ezilmiş gazoz kapaklarıyla oynardık zamanında. Eskimişim demek ki bizim zamanımızda “Sokağa Çıkmak” diye bir değim vardı. Okuldan eve geldim mi çanta bir tarafa önlük, bir tarafa. Hemen sokağa atardım kendimi. Zaten arkadaşlarım ya kapının önünde beklerdi yâda ben onları arar bulurdum. Şimdi birkaç hızlı adımda başından sonuna ulaşabildiğim sokak o zaman ne büyük gelirdi bana. Sadece bu sokak mı? Semtin tüm sokakları bizimdi. Dert yok, tasa yok, oyuncak yoktu, olsa da devir hesap devri alacak para yoktu ve eğlence yaratıcılığımıza kalmıştı. İnşaatlardan sökülen paslı çivilerle oynanan toprağa çivi saplamaca gibi tamamen yokluğun tetiklediği yaratıcılık örnekleri. Dokuztaş, misket, kukalı saklambaç, unutulur gibi değildi.

Komik laflar

ratta | 04 March 2007 17:38

Soylenmis komik laflarin, yapilan gaflarin toplandigi Ingilizce bir site. Ozellikle cocuklarin laflari, urun uyarilari ve dil bariyeri kisimlari komik.

mastürbasyon harammış(!)

sankibenmisim[pilli_silinen_hesap] | 21 January 2007 23:17

Dün internette surf yaparken bir siteden başka bir siteye yönlendirildim. Bu sitede mastürbasyonun ne kadar zararlı ve bir o kadar da haram olduğu anlatılıyor.Ve bir sürü insan da buna hak veren yorumlar yazmıs.Ben de kendimce bir yorum ekledim.Mastürbasyon tamamiyle iç güdüsel bir eylemdir. Kişi orgazm olmaya ihtiyaç duyar ve o an beraber olamayacağı biri olmadığı için yanında mastürbasyon yapar. Bundan daha tabii birşey olabilir mi? yazıyı okuyan biri de şöyle garip bir yorum eklemis:

Şirin Baba Cuma’ya Gitti

harschena | 21 October 2006 22:59

Şirin baba nerde? diye sorar o mavi yaratıklardan biri, cevap aynen şöyledir: cuma’ya gitti. Red Kit bara girer, kendine bir ayran söyler. Kovboylar Teksas’a Allah onları Kızlderililer’in şerrinden korursa, inşallah varacaklardır. Bu replikler aynen, bizzat yaşanılmış, biraz dini içeriği fazla olan bir tv kanalının karşısında defalarca yere düşülmüştür, tarafımdan… Acaba gerçekten bu düşünceler doğru mudur, yani çocuklar içki yerine ayrana mı, ormanda şirin çileği toplamak yerine cuma namazına mı yönlendirilmelidir? Belki de evettir. Şirinlerin mantardan köyüne bir de cami yapılmalıdır bence. Hatta Red Kit’in adı değiştirilmeli, Resulu Kadir olmalıdır. Evet, olmalıdır. Çinliler Şirinler’i yasaklamış diye duymuştum bir yerden, nedeni de sürdürülen komün hayatıymış. Onlar eşcinsel miymiş, nasil ürüyolarmış, Şirine köyün fahişesi miymiş gibi sorunsal-nedenlerden. Şirinbaba’yı camiye göndermek bence daha iyi yani. Ama hiç kurban kestiklerini görmedim. Onlar cücedir zaten o boyutta koyunu deveyi nerde bulsunlar, kelebek mi kessinler? di mi?

Hiroşimalar ve anıldığı an

webci | 07 August 2006 01:04

Bir gün evinin bahçesine oynayan küçük bir kız öğle vakti hava güneşli ve açık gülüyor ve oynuyor.Birden mavi gökyüzünde uçak sesi. Şimdi o küçük çocuk gözyüzünde buharlaşmış bedeni ile dolaşmakta,biteremediği oyunun devamını dolaştığı mazvi gökyüzünde bitirecektir.Bugün de Lübnan’da Filistin’de ve savaşların yaşandığı her yede yaşayan çocuklar uykularında güzel rüyelerini bitiremeden, annelerin memelerinden akan süte doyamadan, analarnın okşaması bitmeden, geliyorum demeyen bombalarla can veriyor.
Hiroşimalı küçük kız mavi gökyüzünde dolaşırken aradan geçen 61 yıl içinde hala kardeşlerinin halinin değişmediğini görüyor.

Ateşkesi bozan kim?

ikuzgun | 11 June 2006 11:54

Geçen gün, israil piknik yapılan bir kumsalı bombaladı. Savunma bakanlığı bir açıklama yaptı ve yanlışlıkla yapıldığını bildirirerek özür diledi. Meğerse İsrail, Kassam fırlatmaya hazırlanan militanların bulunduğu kasabayı hedef almış, yanlışlıkla kumsalı vurmuş. Buna karşılık Hamasda israile bir saldırı düzenlemiş ama kimseye bir zarar gelmemiş.

Ne kadar ilginç ki haberturkün manşeti “hamas 16 aylık ateşkesi bozdu” şeklinde olmuş. Aha da haberi

Şimdi uzaktan bakmayalım olaya, bir daha düşünelim. Empati yapalım.