bildirgec.org

büyümek hakkında tüm yazılar

“ANNEE YÜZÜYORUM!!!”

il mare | 14 July 2009 09:19

Allah’ım! Kabus gibi..Kara kuru,esmer 9-10 yaşlaırnda bir çocuk,sanki ağzımı daha ne kadar geniş açabilirm acabacılık oynayaraktan “anneeee” diye bağırıyor denizin kıyısından,aslında derinde olduğunu sanarak. Ne de şirin,canım benim,aman da aman…Herşey çok güzel,gözlem yetimin doruklarındayım ve çocukluk hatıralarımın en derinlerinde…Sanmalarımı,sanılgılarımı hatırlıyorum hep denize dair,ellerimle aşağıdan kumlara dokunarak ve bu vasıtayla sırtımla beraber popomu su üzerinde bırakmaya çalışarak,gene ellerimle ilerlemeye çalıştığımı,bunun adını “yüzüyorum!!” koyduğumu falan hatırlıyorum,hatırlattın çocukk,saol..

Anne Bloglarında Pazarlama

Kitubi | 01 July 2009 10:06

Artık annelerin, babaların sözü mü geçecek nedir camiada, neden olmasın?

Bugün Uno’dan bir mail geldi.www.buyumek.com.tr‘yi yayına açtıklarını haber verirken blogumdaki bir yazıyı için izin istemişler. Pek hoşuma gitti.

Tamek Kids, Cafe Crown, Milupa Aptamil’in yaptıklarını ve yazının kalanını okumak için tıklayın.

en son ne zaman çocuktuk

admin | 26 February 2009 02:34

En son ne zaman küçüktük, ne ara büyüdük diye kendi kendine soran var mı? içimizde. Yahu ulan hayat ben kendimi çok hızlı yaşadım, çok genç anne oldum, pek çok şeyi içiçe yaşadım derken, bakıyorum etrafımdaki kimseler de hatırlamıyor, en son ne zaman çocuk olduklarını.Kızların babalarına, erkeklerin annelerine aşık oldukları çağlar ne ara bitti, gitti.(Babalar ve kızları )

Ortaokul bitince o okulun sıralarında mı kaldı çocuklugumuz , öyle ya liseye başlamak demek koca adamlar, genç kızlar olmak demekti.Bazılarımız ilkokul beşten sonra anladık kendimizi, ortaokul demek poster demekti, posteri olan gençti çocuk değil, ortaokul demek ince çorap giyebilmekti,anket defteri hazırlayabilmekti, birbirine mastürbasyonla ilgili sayısal şakalar yapabilmekti, okul kırıp sigara deneyebilmekti, birbirine tuvaletlerde ergenlikle ilgili çok gizli sorular sorup kıkırdamaktı.(Çocukluğun Son Günü)

BİÇARE

il mare | 14 February 2009 11:23

Büyümemek için
Ölmek gerekiyorsa eğer;
Boşa gitti annemden gizli
Saksılara döktüğüm sütler…

var mıyız yok muyuz?

nazokiraze | 13 February 2009 11:29

Yaşlar henüz büyük değilken, pembiş pembiş hayallerle yaşadığımız zamanlarda ki düşüncelerimizi, hayallerimizi, umutlarımızı düşünüp ulan neymişiz be diyenimiz var mıdır acaba? Bazen sırf büyümekten bu yüzden vazgeçiyorum, yaş ilerledikçe , aslında bildiklerimizin öyle olmadığını, yapmam denilen şeylerin yapılmaya mecbur olduğunu, sevilmeyenin sevildiği, sevilene sahip olunmadığı, kötü bilinenlerin iyi, iyi şeylerin salakça oldugu öğrenilen bir dünyaya daldık.

O sıralar aşık olunan Thomas Anders, John Eric Hexum türünden 80 li, 90’lı yıllar yakışıklılarıyla tanışılacak, hatta evlenilecek olunursa asla soyunulmamalıydı, öyle cıbıl cıbıl çıkılırmı sevdiceğin yanına. Ne ayıp şeydi, zaten onlarda soyunmazlardı, hele kilot ve kara çorapla komik duruma düşen erkeklerden hiç değillerdi. Onların belki de hiç kilot giymeye gerek olacak organı bile yoktu. Sadece karşılıklı canım cicimle geçecekti evlilik nede olsa.
Belli yaşlarda kimin uydurduğu belli olmayan efsanemsi şeylere inanır, ona göre plan yapar, umutlanır ve yaşardık. Belki şimdi bizim o yaşımızda olanlar da aynı durumdadır bilemiyorum. Mesela yakışıklı erkeklerin asla kaka yaptıklarını düşünemezdim, benim sevecegim erkek benimle evlenirken biz asla kaka yapmazdık, yada birbirimiz evde yokken tuvalet ihtiyacını giderirdik. Öyle ya insan tuvalete girdiğini nasıl belli eder o yakışıklı ilkokul çocuguna.(güzel kızlar minik kaka yapar)

OSETYA LI ÇOCUK -1

neslihanrelecni | 21 March 2008 17:16

(TERÖR KURBANI TÜM ÇOÇUKLAR İÇİN YAZILMIŞTIR,OSETYALI ÇOCUKLAR İLHAM KAYNAĞIDIR)

Büyümüştüm 3 günde
Hiçbir insanın büyüyemiyeceği kadar çabuk büyümüştüm
Korku ile büyümüştüm
Kan ile büyümüştüm
Etrafımda kol gezen ölümle kol kola büyümüştüm
Anne derdin ki “yemeden içmeden büyünmez”
Ben üçgünde yemeden içmeden büyüdüm
Arkadaşlarım kurşun yediler ama büyümediler
Kan olup aktılar kırmızıydılar
Aktıkça küçüldüler anne
Onlar kurşun yedi,onlar kanadı,onlar öldü
Ben büyüdüm anne

Hayat bu…

hoodly | 18 February 2008 00:27

Hayat bu… Doğarız, yaşarız ve ölürüz. Doğanın belli bir kuralı diyorlar bu döngüye. Kimimiz normal bir biçimde yaşarız bu döngüyü fakat bazılarımız beklenmedik, istenmeyen ya da doğduğumuzda bizimle beraber olan ve asla ama asla ölene kadar bizi terk etmeyecek bir takım sıkıntı/dert/hüzün/zorluk ile yaşamaya çalışırız.

hayat
hayat

Doğduk fakat bunun farkında değildik, ihtiyacımız olan şeyler olmadı mı oldu tabi ama biz bulmadık bu ihtiyaçlarımızı karşılayacak yolları. Çünkü küçücüktük bir de masumduk… Birileri bir şekilde hep yanımızdaydı. Büyüdük, büyüdük ve büyüdük… Okumayı bile öğrendik. İşte bu anlar bizim farkında olmaya başladığımız anların en başlarıydı belkide. Tabi ondan öncede aklımız fikrimiz vardı ama okullu olmuştuk ve öğreniyorduk, kendimizi geliştiriyorduk. Her gün hayat bizim için bir macera gibiydi belkide. Bazılarımız için belkide farklı bir anlam ifade ediyordu ama herkes için bir şekilde olağandı. Tek bir şey var ortak olan bizler için; hayat hayattır, başlar ve biter.

99 Depremini 12 Yaşındaki Çocuktan Dinlemek

xcrescentx | 07 December 2007 08:20

Güzel bir yaz gecesiydi yada milyonlarca yıldız güzel olacak diye bizi kandırmıştı o süslü ışıklarıyla. Gece 3 sularında birisi beni sarstı uyandım kimse yoktu balkondan baktığımda karşı apartmandan da bakanların dışında. Fakat halen birisi beni sarsıyordu. Korkmamıştım ne olduğunu anlayamamamdan dolayı. Sonra bağırdım. Sesim yoktu şaşırdım tekrar denedim. Bu kadar gürültü nerden geliyordu ve neden hala ayakta durmakta güçlük çekiyordum? Kendi sesimden yoksundum…

———————————————————————————————————

Erkekler de ağlar çocuk…

| 29 October 2007 14:11

-1-
Mutluluk… Çok mu uzak şimdi?

Ah o çocukluk yılları…

Küçücük şeylerden bile mutlu olunan o unutulmaz, çabucak, her güzel şey gibi ivedice bitiveren yıllar…

-2-
Henüz keder nedir bilmiyorsun. Yalnızlığı duymamışsın henüz. Ayrılığı yaşamamışsın hakkıyla. Ölümse aklında hiç. Bir tek acıyı biliyorsun. Azıcık o da. Plastik topun arkasından heyecanla koşuşturduğun toprak yolda iri bir taş yere çalıyor seni acımasızca. Palas pandıras öpüyorsun toprağı. Ama usulünce düşüyorsun.

-3-
Düşmeyi en iyi çocuklar bilir. Yıllar geçtikçe unutulur düşmenin adabı.

kadınlıklar ve erkeklikler

delidrama | 08 October 2007 12:49

Hep söylenir “Ben sana cinsel bakmıyorum, duygusal seviyorum” bu da nasıl bir önermeyse Hem cümle kurulumu, hem mantıksal hem de biyolojik olarak ne hatalı bir yaklaşımdır böyle.Ya da “Bu ilişkinin temelinde cinsellik var bir daha görüşmeyelim” Gibi yaklaşımlar tamamıyla civcivlerin yeme şartlanması gibi alışkanlık yapmış bir durum halini almış. Genellikle bu şikayetleri dişi camiasından duyarız. Erkek hep “cinsel gözle” bakan., kadın da buna mağruz kalıp kendini korumak zorundahisseden -hissettirilen- zavallı bir nesneye dönüşmüş. Her ikiside son derece aşağılayıcı bir zavallılık içerinde. Erkek kendine hakim olamayışıyla düştüğüacınası hali yüzünden Kadınsa erkeğin kaba kuvveti altında ezilen bedeni ve gururuyla. Yani şimdi hepimiz birer zavallı gibi dolaşıyoruz bizbize caddelerde. Sevgi ve cinsellik birbirinden ayrılamaz bir bütün aslında. İkisi de aynı şey Yani sadece “cinsel bakmak” ya da “duygusal sevmek” diye bir şey varsa “beni iyice bir yıkayın ama sakın ıslatmayın” diye de birşey vardır.Cinselliğe hep korkarak ya da iğrenerek baktık -baktırıldık-. Yalnış öğrendik biz bu cinselliği, sorunlar hep buradan başlıyor galiba.Cinsellik en başta kadın erkek farklılığı anlamına geliyor. Cins olarak kadın ve erkek arasında fark var demektir bu. Bu bu farklılıktan doğan bir sonuç olarakta karşı cinse ilgi duyarız Bir erkek, erkek olduğu için kadına yönelir. Aynen kadının erkeğe yöneldiği gibi. Eğer “cinsel” farklılığımız olmasaydı karşı cinse ilgi duymazdık, aşık olmazdık ki. Yani aşık olmamız tamamıyla cinsel bir durumdur. Aşık olduğumuz zaman cinsel bir süreç başlıyor. Onun için “her ilişkinin temelinde cinsellik vardır” değil “her ilişkinin kendisi cinsel bir olgudur” söylemi daha doğru sanki? Yani sen ne kadar “duygusal” seversen sev, ortaya cinsel bir durum çıkmasına sebep olursun. Erkeği kadına, kadını erkeğe bağlayan şey budur. Küçükken annem, televizyonda küçükte olsa bir kadın ayrıntısı, bir öpüşme sahnesi çıktığı zaman “pisliklere” diyerek kanalı değiştirirdi. Bende, eğer kanal değişmeseydi çok korkunç şeyler göreceğimi sanırdım. Neredeyse lise yıllarına kadar devam etti bu durum. Neyseki sosyal bir birey olmaya başlayınca kurtuldum bundan. Özellikle kız çocuklarına, cinsellik ve erkek, korkunç bir olgu olarak gösterilir. Bu, kuşaktan kuşağa aktarılır sonra birbirlerine ırz düşmanı gözüyle bakan, insan grupları çıkar ortaya. Gelişim psikolojisi eğitimi almış biri olarak derimki; Belli bir yaştan sonra ve ölçülü olmak kaydıyla kız ya da erkek çocukların kadın erkek farklılığını ayırt etmesi gerekir. Kadın ile erkek arasında geçebilecek farklı insan ilişkisini kavraması gerekir. Bunun sıkıntısını çekmiş bir nesil olarak bizler, gelecek kuşaklara daha iyi bir yaşama alanı sağlayabiliriz. Belki bizim çocuklarımız çözümsüzlük yumağına dönmüş ilişkiler yaşamak zorunda kalmazlar…