-1-Mutluluk… Çok mu uzak şimdi?Ah o çocukluk yılları…Küçücük şeylerden bile mutlu olunan o unutulmaz, çabucak, her güzel şey gibi ivedice bitiveren yıllar…-2-Henüz keder nedir bilmiyorsun. Yalnızlığı duymamışsın henüz. Ayrılığı yaşamamışsın hakkıyla. Ölümse aklında hiç. Bir tek acıyı biliyorsun. Azıcık o da. Plastik topun arkasından heyecanla koşuşturduğun toprak yolda iri bir taş yere çalıyor seni acımasızca. Palas pandıras öpüyorsun toprağı. Ama usulünce düşüyorsun.-3-Düşmeyi en iyi çocuklar bilir. Yıllar geçtikçe unutulur düşmenin adabı.-4-En iyi sen bilirsin nasıl düşüleceğini.Önce eller buluşturulur toprakla. Kafa en uygun şekilde korunmaya alınmıştır. Çünkü akıl baştadır. Varsın kollar, dirsekler, dizler parçalansın ama kafa sağlam çıksın savaştan. Öyle çıkıyorsun işte. Dizlerin parçalanmış, küçük küçük taş parçaları minik avucuna izler bırakmış, kanlı. Acıyor… Nasıl bir sızı içinde…-5-Acıyı hissediyorsun. Erkekçe kalkıyorsun düştüğün yerden. Ağlamıyorsun ama. Erkeler ağlamaz diye öğütlemiştir büyüklerin sana. Yüzünü büküp, dişlerini sıkıp doğruluyorsun. Ve hemen bir daha düşmeyeyim diye okkalı bir tükürük bırakıyorsun düştüğün yere. Çocukça bir inanç işte. Çocukça avuntular…-6-Avunmayı öğreniyorsun düşe kalka. Oysa bilsen hayat boyu avuntulara sığınılamayacağını. Bilsen acının sadece uzuvlarındaki kanlı yaralar olmadığını… Yürek denilen şeyin de için için kanadığını…-7-Avuntulara sığınılmıyor çocuk. Çok denedim, çok denediler olmuyor işte. Ayrılıkların, çok daha başka acıların yaşandığı yere okkalı bir tükürük savursan da değişmiyor hiçbir şey. Tükürmek değil bu kez. Acı bir gözyaşı sadece. Oysa bilsen çocuk. Erkekler de ağlar. Erkeler de insan…
yorumlar
aglamaz mi yaaa hem de deli gibi aglarlar…yine güzel mysery…bizim kreste bes yasinda bir cocuk var adi paul… yasina göre öyle olgun ki benimle cok iyi anlasiyor.ve üc yasinda Anil var bir de… gecen düsmüs acimis bir yeri. agliyor.ben yanina gittim. paul geldi “aglama anil aglama erkekler aglamaz” diyor.ne diyecegimi sasirdim. ufacik cocuklar bile erkeklerin aglamayacagini düsünüyorlar ya pessss:) ama cok sevimli geldi öyle söylemesi
erkeklerin ağlaması beni nedense çok derin etkiler. biz kadınlar fönümüz kötü oldu diye bile ağlayabiliriz – ya da en azından ben öyleyim- ama erkekler için gözyaşı dökmek büyük olaydır ya…Ancak çok derin acılar ya da mutluluklarda bırakılır gözyaşları serbest…işte o yüzden sanırım. Bana çok dokunur erkeklerin ağlaması…yazın çok hoş mysery. tebrikler.
hep böyle öğretildi bize. duygular saaklanmalı diye. erkek hep güçlüdür diye. ama ağlamak en doğal hakkı insanın…
belki bizim gibi ulu orta değil ama onlar da ağlarlar.hem ağlamak çok rahatlatıyor insanı.
ağlamak hissiyatı güçlendiriyor.ağladığım zamanlarda ki dünyaya bakışım, canlılarla ilgili düşüncelerim, arkadaşlarımla ilişkilerim daha bir yumuşak oluyor. geceleri ağlamak güzel olur.ben en çok izlediğim ve okuduğum şeylerden etkilenip te ağlarım. bazen sınıfta çocuklar şarkı söylemek ister. söyletmek istemem çoğu zaman. çünkü şarkı duyguluysa mutlaka duygulanırım.sınav filminin şu sahnesinde amma ağlamıştım ilk izlediğimde. evde ve tek başınaydım. hemde hönküre hönküre…
aynen katılıyorum zülcenaheeyn.
Bir erkeğin ağladığına şahit olmadım bu zamana dek..Haykıra haykıra ağlanası zamanlarda bile,olağan üstü bir çaba ile buna engel oldular hep…Ha ağlasalardı ne yapardım bilmiyorum.Susturmam mı gerek,ağla açıl mı demeliyim,teskin edici sözler mi,sıkı ve içten bir sarılma mı,onun bu halini görmemden utanmasın diye yanından uzaklaşma mı???Tek bildiğim,elim ayağıma dolaşır,ne yapacağımı bilememenin çaresizliği ve şaşkınlığı ile oturup bende onunla ağlardım herhalde:))
ben bu yazinin üzerine bir yazi yazmaz miyimmm ama katil schiller bittikten sonra:):)
arkadaşlar sizi bilmem ama ben ağlayan biri gördüğümde içimden sadece şefkat geçiyor. Acımak değil. Sadece şefkat. Sıkıca sarılmak isterim öyle anlarda. Ama çoğu kez de yapamam…
ağlayan erkek görmek istemem… çünkü gerçekten çaresiz durumda iseler ağlıyorlar… sağlıklı düşünmeye engel bir durum…..